Avatarı
Haber Merkezi kaleminden...

Gözlemlerime Dair…!

Haber Merkezi tarafından
28 Eylül, 2016 08:40 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:14
A+ A-

Gözlemlerime Dair…!

Sosyoloji toplumu anlamaya çalışan bir bilim dalı… Toplumsal davranışlar,tutum ve insanların birbirleriyle olan ilişkileri sosyolojinin mercek altına aldığı konular… Toplumu gözlem(müşahede) metoduyla irdelemeye çalışır. Bu bakımdan içinde bulunduğumuz yapıyı anlama açısından sosyolojiye gereksinme duymaktayız… Türkiye’de farklılıkların çoğalması belki demokrasi acısından hoş bir durum… Ancak bu bizim gibi toplumlarda hissiyatta türdeşlik yaratmıyor. Daha doğrusu… Duygu bütünlüğü oluşturmuyor. Sevinçlerde ve üzüntülerde birliktelik kurulamıyor. Bunun nedenleri ne olabilir.? Türkiye’de toplum olma sürecinin tamamlanamadığına dair izler var. Geçmişte sınıf bilincinin kendi tarihsel sürecinde kimlik oluşturamaması en büyük nedeni oluşturuyor. Bir de birey olamama sorunu ile karşı karşıyayız. Egolarımızın önüne set çekememe ve çıkarlarımızı her konunun üstünde tutma neticesinde toplumda önemli anlaşılmazlıklar oluşmakta… Bu anlaşılmazlıklar gerekli güvenlik önlemleri alınamazsa çok önemli sorunlara yol açabilir. Bir de Türkiye’de eğitim sisteminin ilkesizliğinden ve savrukluğundan kaynaklanan sorunlar var. Her ne kerametse bir türlü yerli yerine oturtulamıyor. Sürekli kafa karışıklığına yol açıyor. Ne yazık ki… Eğitim ve öğretimin bir toplum için önemi daha kavranamamış durumda. Toplumda ‘biz’ duygusu giderek yerini ‘ben’ duygusuna bırakırken nereye gidiyoruz sorusu önem arzediyor. Bence sosyolojik problemlerin çözümüne kafa yormanın zamanı geldi de geçiyor bile… Sorun nereden kaynaklanıyor.? Kapitalizmin küreselleşmesi ve sınırlar ve devletler üstü sermayesel yapılanmanın ortaya çıkmasından mı? Yoksa… Dün üretici olan toplumun bugün tüketici konuma gelmesinden mi? Enformasyon toplumunu tanımak zor bir iş…! Her şeyden önce sınırları kendiniz belirleyemiyorsunuz. İletişim teknolojisinin gelişmişliği buna izin vermiyor. Bugün toplum olarak hızlı bir dönüşüm yaşıyoruz. Kime sorarsanız sorun… Herkes içinde bulunduğu toplumu anlama konusunda zorluk çekiyor. Giderek bu yöndeki şikayetler artıyor. İnsan ilişkilerinde yabancılaşma ve farklılık tanımlanacak gibi değil. Kadına şiddet… Yaşlılara saygısızlık. Komşuluk ilişkilerindeki yavanlık İntiharlar. Dövmeler. Sövmeler. Saldırganlık Nam-ı diğer adıyla Vandalizm. Ötekileştirmeler…! Yaşam biçimimizde “tanımsızlık durumu ” yer etmeye başlamış gibi görünüyor. Görgü hakeza öyle… Öyle bir şey de kalmamış zaten. Bugün sermayeyi elinde bulunduran güç maalesef kendi kültürünü üretemiyor. Üretir görünse bile farklı olanı kucaklayamıyor. Kutuplaştırıyor… Nefret üretiyor. Eskilerde bir ortak yaşam kültürü var mıydı.? Evet… Arada sırada patinaj yapsa da vardı… Pekala… Şimdi ne var.? Toplum olarak bugünlerde neye değer veriyoruz.? Eskiden neye değer veriyorduk… Eski ile yeni arasında köprü kurulabiliyor muyuz? Toplumsal hafıza yerli yerinde mi? Ortak akıl sorunları çözmede yeterli oluyor mu? Ortada bol miktarda soru var… O kadar…! Ah bir de bu soruları yanıtlayabilecek cesur yürek olsaydı. Ne güzel olurdu değil mi?

Bizi sosyal medyadan takip edin