Avatarı
Haber Merkezi kaleminden...

Haberiniz Olsun..!

Haber Merkezi tarafından
27 Nisan, 2016 10:07 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:15
A+ A-

Haberiniz Olsun..!

Tanınmaz bir durumdayız. Son Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan hakem dövme olayından sonra toplumumuzdaki görüş farklılığı içler acısı halimizi gözler önüne seriyor. Hakemin dövülmesini onaylayanlar çoğunlukta… İyi yaptı diyenler şiddet yanlısı gencin etrafında kahramanlık/yiğitlik kültü oluşturmaya çalışıyorlar. Sadece olay bu olsa istisnalar kaideyi bozmaz diyeceğiz. Aynı gün Türkiye’nin birçok kentinde şiddet kol geziyor. Futbol müsabakaları kavgalı dövüşlü bitiyor. Ankaragücü-Amedspor maçı linçlik hadiselere sebebiyet verecek boyuta ulaşıyor. Keza… Adıyaman’da,Zonguldak’ta,Karaman’da aynı günde oynanan maçlarda hem futbolcular hem de seyirciler birbirleriyle kavga ediyorlar. Futbol insanları ortak değerlerde buluşturacağına ayrıştırıcı bir rol oynayarak düşündürücü gelişmelere sahne oluyor. Üzerinde durulması gereken konu bu… Neden böyle oluyor? Esas mesele… Köylerden kente göçlerin hızlanması… İnsanların burada aradıklarını bulamamaları… Uyum sorunu ileri boyutlarda… Birçok insan sefil durumda yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıyor. Kendilerine maddi açıdan yardım edecek insan eli arıyorlar. Muhtaçlar. Mağdur durumdalar. Oysa köylerinde bir zamanlar ne kadar mutlu idiler. Kendileri üretip kendileri tüketiyorlardı. Şimdi öyle mi? Tamamen tüketici oldular. Ellerine tutuşturulan kredi kartları ile sürekli alışveriş yapmaya alıştırıldılar. Kendilerine ait olmayan paraları kullanarak günü kurtarma telaşı içindeler. Tüketim çılgınlığı onları mutlu edeceğine daha da sorunlu hale getiriyor. Üretmeden harcamakta neyin nesi…! Bu filmin en acıklı sahneleri çekime girdi. Rol çalmaya başladı. Haber: Cinnet geçiren adam karısı ile birlikte kendini ve çocuklarını öldürdü. Bu acıklı ölümlerin bir nedeni olmalı. Ama hiç kimse bunun derdinde değil. Olup biteni herkes olağanmış gibi karşılıyor. Çünkü nüfusta bir eksilme olursa iki artış oluyor. Kanıksanmış bir durum… Ölenler olur kalan sağlar bizimdir. Mantık bu… Felsefe bu. Bu acıklı sahneleri ne kadar seyrederiz. O’nu ancak Allah bilir… Ama bildiğimiz bir gerçek var. O da bir ülkede insan kaynakların plansızlık,programsızlık nedeniyle heba edilmesi… Bu durum; Kentlerde sosyo-ekonomik dengelerinin bozulmasına yol açıyor. Mekanlar mutsuzluk hormonu üreten alanlar haline dönüştü. Çevremizde birçok insan kara kara düşünüyor. Soru şu… Sonumuz ne olacak.? Bugün çevrenizde nereye bakarsanız bakın… Hızlı göçün ve şehirleşmenin sahipsizleştirdiği insan yığınlarıyla karşılaşıyorsunuz. Gerçekten kentlerde anlaşılması zor akıldışı olaylar oluyor. Şizofroni giderek yaygınlaşıyor. Mağduriyetin,işsizliğin ve yoksulluğun yıldırdığı kitleler kentleri tehdit ediyorlar. Dizilerde görülen ütopik kent yaşamı nerde.? Vatandaş onun peşinde…! Sanal gerçeklikte yaşıyor. Kentlerde yeşil alanların miktarı giderek azalıyor. Taşlaşma ve betonlaşma şizofroniyi besleyen kaynakların başında geliyor. Bu durum kentlerde rant kavgalarını tetikliyor. Hızlı kentleşme ile birlikte ortaya çıkan yeni durumda insanlar giderek özgürlüklerini kaybediyorlar. Mekanlar ;insanlar düşünülerek yapılandırılmıyor. Rantsal düşünceler kişilerin yaşamına neredeyse ipotek koymuş durumda. İnsan ister istemez geçmişi özlüyor. Kentler vahşi kapitalizmin çöplüğü oldu. Küreselleşmenin ne olduğunu/bedelini insanlar yaşayarak ödüyorlar. Ne büyük bir dram…! Eski zamanlarda kentlerin sokaklarında çocuklar neşe içinde oyunlarını oynarlardı. Her mahallenin kendine göre bir özelliği söz konusu idi. Çocuklar ile sokaklar özdeşleşmişti. Caddelerin ve sokakların onlarla bir kimlikleri vardı. Şimdilerde bunların hepsini rant seli aldı. Dereye sürükledi… Oradan da bu güzellikler denizlere karışarak dibe çöktü. Sonra siteler ortaya çıktı. Bahçeli evler yok edildi. Çok katlı apartmanlar sardı etrafı. Çocuklar daralan sokaklarda arabaların park ettiği mekanlarda oynayamaz oldular. Mahalle kültürü ve dayanışması böylece tarihe karıştı. Bu yapılarda meskun insanlar selamlaşmayı bile kendilerine çok gördüler. Hal ve hatır sorma raflık oldu. Tozlar üzerini sardı… Çocuklarda oyun heyecanı kalmadı. Hepsi dijitalleşti… Elektronik aletlerin esiri oldular. Yolda giderlerken insan yüzüne bile bakmıyorlar. Hızlı kentleşme… Asıl sorun burada yatıyor. Ve giderek herkesi üzen/üzmeye devam edecek başka meselelere sebebiyet veriyor. Tüketim çılgınlığı… Şiddet… Hırsızlık… Darp… Kadın dövme… Taciz… Tecavüz… Ve daha niceleri… Kentlerde yaşam alarm veriyor. Haberiniz olsun..!

Bizi sosyal medyadan takip edin