Cumhuriyet Türkiye’sinde Karabük, başlangıçta Yenişehir modelinde izlenebileceği gibi modern şehircilik anlayışının bütün özellikleriyle görüldüğü bir yerdi. 1938’de Fransız mimar Henry L.Prost’un planlarını hazırladığı Yenişehir, mühendis ve memur evleri Türkiye’de erken dönem şehircilik/mimarlık anlayışını yansıtması bakımından dikkat çekicidir. 2-3 katı geçmeyen yeşillikler içinde doğaya ve insana saygılı bu evler erken dönem Cumhuriyet mimarisinin en güzel örnekleridir. 1950’lelerde haddehanelerin kurulmasıyla birlikte Karabük’te hızlı bir şehirleşme süreci yaşanmaya başladı. Bu dönemde arsa spekülatörleri Karabük’ü tanınmaz bir hale soktular. Kısa zamanda her yerde mantar gibi gecekondular oluştu. Kentte estetik anlayış büyük bir darbe ile karşılaştı. Tanınmaz bir durum oluştu. O nedenledir ki… Bayır mahallede…. Kenti ferahlatma ve çirkinlikten kurtarma adına… Şimdilerde haddehanelerin kent dışına alınması için bir girişim söz konusudur. Ama bilinmelidir ki…. Haddehaneler şehir dışına alındıktan sonra bu alanlarda inşaat işlerine girişilecekse,ki öyle bir anlayış vardır, Karabük’ün bu durumda şehircilik adına yarar sağlaması söz konusu olmayacaktır. Bu iyice bilinmelidir… Betonlaşan bir çevre,hava kirliliğinden bir türlü kendini kurtaramayan Karabük’te sıkıntı yaratmaya devam edecektir. Karabük’ün çözülecek sorunları apaçık ortadadır. Bu sorunları saptamak için çok büyük araştırmalara gerek yok. Her şey aleni olarak meydanda… Sosyalleşemeyen bir yapıyı hayata kazandırmak. Karabük’e hayat vermek… Karabük’ü gerçek anlamda kent yapmak. Hani ne derler. Bunları söyleye söyleye dilimizde tüy bitti.! Halkı önemsemek… O’nun yaşadığı kenti sevmesine ortam hazırlamak. Şikayetleri ortadan kaldırmak. Gerçekten lafla peynir gemisinin yürümediği de ortada. Bir kez daha burada iddia ediyorum… Trafik sorununun büyük müşkülat yarattığı Karabük şehircilik anlayışı açısından günümüzde iflas etmiş durumdadır. Bu durum onun Cumhuriyete dayanan şehircilik kültürüne darbe vurmaktadır. Günümüzde 1950’lilerın şehircilik anlayışının gerisinde kalmış bir manzara oluşmuş durumdadır. Özetle şunları söylemek istiyoruz.: Herkes yaşam standardı yüksek bir kenti hayal eder. Dahası keyifle cadde ve sokaklarında dolaşmak ister. Canın cehenneme diye söz etmez.….! Öyle değil mi.? Sorun belli… Çözüm de belli. Gerçekleştirmek için sadece irade gerekli…