Bugünlerde Karabük'ün anlatımında ve tanıtımında büyük sorunlar yaşıyoruz. Gördüklerimiz,duyduklarımız ve işittiklerimiz gerçekten çok üzüntü verici...! Biz bu muyuz? Neden böyle olduk sorularının yinelemesine sebebiyet oluşturacak gelişmelere tanık oluyoruz... Neden mi? Hergün Karabük yaygın medyada yer alıyor. Tabi bunda ne var diyeceksiniz. Elbette birşey yok... Ancak yer alan haberler sizin olumsuz tanıtımını yapıyorsa burada düşünmek gerekiyor. Şu Altınlı Lokumun öyküsü... Show TV Spikerinin ballandıra ballandıra anlattığı şu meşhur olay. Neydi o rezillik öyle... Gözlüklü adamın istediği kişilere el altından altın dağıtması. Bu olayın kameraman tarafından görüntülenmesi... Haberde; Karabük tanıtım günleri alt yazısının ekranda yer alması. Böyle bir hadiseyi Karabük'te kim hazmedebilir. Biz Karabüklüler ne zamandan beri hileli işlerle adımızı duyurur olduk. Düşündürücü değil mi? Birde haberin manidarlığına bakar mısınız? "KARABÜK TANITIM GÜNLERİ" Bunun neresi tanıtım Allah aşkına...! Yaygın medyada yer alan ikinci Karabük haberi daha ürkütücü bir özellik taşıyor. KARDEMİR'in önüne siyah çelenk koymak isteyen daha önceki yıllarda işten çıkarılmış işçilerle Çelik İş Sendikası azaları arasında yaşanan arbede... Oradan bir ses duyuluyor... "Sopaları çıkarın..." Kavga müthiş bir hal alıyor. Benim burada üzerinde durduğum husus şu... Karabük görüntüde arz ettiği gibi birbirine tahammül edemeyen insanların yaşadığı bir kent görüntüsü çiziyor. İmaj diye birşey bırakmıyor. 12 Eylül öncesinde bile Karabük'te görülmeyen işçi hareketlerine şimdilerde rastlaşmak olsa olsa küreselci neo-liberalizmin bir hediyesi olsa gerek. Öyle ya... Bu kent, 4 Mayıs-17 Eylül 1989'da Bahar Eylemleri olarak tarihe geçmiş o ünlü 137 günlük grev sırasında dahi böyle bir olaya tanıklık etmemiştir... Karabük'te işçi hareketleri hep makul boyutlarda kalmıştır. Şimdi... Nasıl oluyor da demokratik bir tepki hareketi kavgalı dövüşe dönüşebiliyor... O zaman alınması gereken mesaj şu mu olmalı... Herkes olup biteni kabul etsin. Sesini çıkartmasın... Ya da... Garipler hiç konuşmasın... Öyle bir hale geldik ki... Karabük'te yaşananlar Türkiye'de olmuyor mu? Olup bitenler hiç iç açıcı değil... Ramazan ayında Müslüman bir ülkede böyle nahoş olaylar yaşanabiliyorsa gerisini siz düşünün. Bizim söylediklerimizle yaptıklarımız birbirine uyumlu değil. Kendi içinde psikolojik sorunlar taşıyor. Adeta hırslarımız adabımızı/görgümüzü yok edici nitelikler taşıyor. Tabi bu durumda şu haklı soruyu kendimize sormaktan geri duramıyoruz. Ülke olarak, kent olarak bu hallere nasıl düşürüldük...! Yanıtını bilen var mı?