blank
Avatarı
Anadolu Ajansı tarafından
29 Nisan, 2024 08:36 tarihinde yayınlandı

“Karadeniz’in biyolojik hazinesi” mersin balığı için uluslararası işbirliği

blank

SİNOP (AA) - GÖKHAN GÜCÜKLÜOĞLU - Dünyada nesli tükenme tehlikesindeki türler arasında yer alan ve "Karadeniz'in biyolojik hazinesi" olarak değerlendirilen mersin balığının denizlerdeki varlığının artırılması için uluslararası kuruluşlarla ortak projeler hazırlanacak.

Neslinin devamı için son yıllarda Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı istasyonlarda üretilerek Karadeniz ile Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya nehirlerine salınan mersin balıklarının korunmasına yönelik çalışmalar devam ediyor.

Bu kapsamda balığın denizlerdeki varlığının artırılması ve korunması için Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) gibi kuruluşlarla ortak çalışmalar yürütülecek.

Çalışmayla balıkların yaşam alanları olan ırmak yataklarında izleme ve takip yapılarak, balıkların popülasyonlarındaki artış veya azalışın sebeplerinin incelenmesi için projeler geliştirilecek. Irmaklar üzerindeki barajlar ve HES'lerin balığın göç yolunu ne oranda etkileyip etkilemediğinin tespiti yapılarak, aksaklık tespit edilmesi halinde çözüm önerileri için raporlar hazırlanacak. Ortak çalışmayla ayrıca mersin balıklarının korunması için balıkçılara yönelik bilgilendirme faaliyetleri de gerçekleştirilecek.

Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Mersin Balıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Prof. Dr. Serap Ustaoğlu Tırıl, AA muhabirine, dernekleriyle Sinop Üniversitesi işbirliğiyle kentte 2 gün süren "1. Mersin Balığı Çalıştayı"nda balığın geleceğini masaya yatırdıklarını anlattı.

Çalıştaya çeşitli bakanlıkların ilgili birimlerinin yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda akademisyenle yurt dışından sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de katıldığını belirten Tırıl, oturumlarda Türkiye'nin mersin balığı yetiştiriciliğinde geldiği noktanın memnuniyetle karşılandığını dile getirdi.

Denizlerde varlığı giderek azalan balığın, Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı istasyonlarda üretilerek Karadeniz ile Yeşilırmak, Kızılırmak ve Sakarya nehirlerine salınmasının gelecek adına umut verici olmakla birlikte bu balıkların korunmasının önem arz ettiğine dikkati çeken Tırıl, bunun için topyekun mücadeleye ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Tırıl, çalıştayda bu mücadelenin nasıl yapılması gerektiği ve alınması gereken tedbirlerle ilgili görüş ve önerilerde bulunduklarını aktararak, "Mersin balıklarının Karadeniz'in biyolojik çeşitliliği açısından çok önemli olduğunu biliyoruz, hatta mersin balıklarını 'biyolojik hazine' olarak değerlendiriyoruz Karadeniz için. Kızılırmak, Yeşilırmak ve Sakarya nehirleri havzaları geçmişte bu balıkların üreme alanlarıydı. Günümüzde de mersin balıkları bu ırmaklara giriyor ama bazı insan kaynaklı etkilerden dolayı habitatlarında bozulma meydana geldi." değerlendirmesini yaptı.

- Irmak yataklarındaki değişim araştırılacak

Çalıştay sonucunda balıkların ırmak yataklarındaki durumlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği görüşüne varıldığını belirten Tırıl, şöyle devam etti:

"Habitat değerlendirmeleriyle ilgili en son çalışmalar 10-12 yıl önce gerçekleştirilmişti. Dolasıyla bu süreç zarfında bu ırmaklarımızdaki değişimin ve mevcut durumunun tespit edilmesi gerekiyor. Bununla ilgili çalışmalar yapılması gerektiği konuşuldu. Proje önerilerinin geliştirilmesi gerektiği konuşuldu. Devletimizin bu çalışmalara destek vermesi gerektiğiyle ilgili talep oluştu. Özellikle bu ırmaklarımız üzerindeki barajlar, HES'ler ve balık geçitlerinin mersin balıklarının göçünü ne oranda etkilediği, uygun olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Yine HES'lerin altında ırmak ağzına kadar olan önemli nehir yatakları var, 30-40 kilometre civarlarında. Buralarda mersin balıklarının yumurtlama alanları bulunuyor."

Prof. Dr. Tırıl, mersin balığının özellikle Karadeniz'deki geleceğini sağlamak amacıyla bireysel mücadele yerine birlikte mücadele edilmesi yönünde karar aldıklarını, bunu da geliştirmeyi istediklerinin altını çizdi.

Çalıştayda aynı hedef uğruna birlikte çalışma arzusunun ortaya çıktığını dile getiren Tırıl, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bunun için çeşitli proje fonları var. Bunlara başvurulması gerekiyor. Örneğin TÜBİTAK önemli bir destekçi. Bunun yanında kamu kurum ve kuruluşların çeşitli fonları bulunuyor veya Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü önemli proje destekleri veriyor. Bunun dışında yine uluslararası kuruluşlar, Dünya Doğayı Koruma Birliği ve mersin balığının korunması için uluslararası alanda çalışan STK'ler var. Buralardan da katılımcılar vardı. 2 gün boyunca görüşmelerimizde ortak projeler geliştirebileceğimiz sonucu çıktı. Bundan sonraki süreçte kurduğumuz iletişim devam edecek, gelişecek ve Karadeniz'deki mersin balıklarının geleceği konusunda çok değerli çalışmalar yapılacağına yürekten inanıyorum."

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Esra Oğuzkağan Özkan tarafından
04 Haziran, 2025 16:42 tarihinde yayınlandı

Yunus Emre’nin Karabük’teki İzleri Bulundu

Yunus Emre'nin Doğum Yeri ve Hayatıyla İlgili Yeni Bulgular Gün yüzüne Çıkıyor

Karabük, Yunus Emre'nin manevi mirasını ve yaşam öyküsünü ilgilendiren yeni arşiv belgeleriyle gündeme geldi.

Karabük'te Yunus Emre'ye Dair Yeni Arşiv Bulguları Heyecan Yaratıyor

Prof. Dr. Kenan Ziya Taş’ın kaleme aldığı "Yunus Emre’nin Yaşadığı Coğrafyaya Dair Yeni Belge ve Bilgiler" başlıklı makalesinde, Karabük’ün Zobran köyü mevkisinde bulunan vakıf gelirleri ve dergah kayıtlarına ulaşılmasıyla önemli bir gelişme yaşandı.

Safranbolu'da köylerin yaşatılması için araştırmalar yapan Ahmet Karakaş, köylerin tarihi sürecini araştırırken, XIX. Türk Tarih Kongresi'nde yayınlanan makalede Yunus Emre'nin isminin Karabük ili ile anılmasıyla büyük gurur duyduğunu şu sözlerle açıkladı. Karakaş, "Makaleye göre Gerede kazasına bağlı Sopran Divanı karyesinde Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh zaviyesidir. Bu zaviye bugünkü idari yapıya göre Sopran, bugünkü Karabük ilinin Safranbolu ilçesine bağlı (Kaleköy)’dedir. Bu kayıtların başlarındaki ifadelerde zaviyenin adı şöyle verilmektedir: “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh elinde 10 mudluk yeri vakf-ı âmmdır.”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…” ifadeleri bu köyün önemini bir kez daha artırdığını gözler önüne serdi.

Karakaş: "Yunus Emre felsefesine göre hiçbir zaman kalp kırmamak, büyüklük taslamamak, gönül almak ve geçimli olmak esastır. Yunus Emre'ye göre din; insanlığı mutluluğa, barışa ve huzura kavuşturan bir yaşam tarzını benimsemektir. Yunus Emre'nin din anlayışında sevgi ve aşk vardır. Taş'ın makalesindeki arşiv kayıtlarına göre yapılan incelemelerde, Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Zopran ve Kaleköy'ün Yunus Emre’nin hayatıyla bağlantılı olabileceği öne sürülüyor. Belgelere göre, bölgedeki vakıf gelirleri ve dini kuruluşların kayıtlarında Yunus Emre’nin ismine ve onun tasavvufi faaliyetleriyle ilişkili izlere rastlanıyor. Zobran köyü ve çevresinde bulunan bu vakıf ve dergahların, Yunus Emre'nin yaşadığı dönemde önemli dini ve kültürel merkezler olduğu düşünülüyor." dedi.

Karabük'ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması akademik araştırmaların artmasına sebep olacaktır diyen Karakaş: "Karabük’ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması, bölgedeki dini ve manevi hayatın şekillenmesinde büyük rol oynadığını gösteriyor. Ayrıca, arşiv kayıtlarının, Yunus Emre’nin Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaşadığı ve özellikle Bolu civarında etkin olduğu iddialarını güçlendirdiğine işaret ediyor." sözleriyle konuşmasını sürdürdü.

Bu yeni araştırmalar ışığı altında, Yunus Emre’nin doğum yeri ve yaşamı konusunda bilinenlere yenileri eklenirken, Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki tasavvufi ve kültürel etkinliklerdeki rolünü daha iyi anlamamıza katkıda bulunuyor. Karakaş, bölgedeki arşivlerin Karabük Üniversitesi tarafından araştırılmaya devam edilmesiyle Yunus Emre’nin hayat hikayesine dair daha net bilgiler elde edilebileceğine vurgu yaptı.

Yunus Emre’nin, Karabük ve çevresinde manevi mirasının önemli bir parçası olduğu, yeni bulunan belgelerle gün yüzüne çıkmış oldu. Bu gelişmeler, şairin hayatı ve tasavvufi hayatı hakkında yeni ufuklar açarken, bölgedeki kültürel hafızanın güçlenmesine de katkı sağlaması bekleniyor.

Haberin videosu için Tıklayınız

Bizi sosyal medyadan takip edin