Bu sıraları nedense yerel gazeteleri okumaya merak saldım. Ancak herkesin benim gibi şanslı olduğunu zannetmiyorum. O halde ben de şansımı yerel gazetelerden yana kullanayım. Ancak bir şikayetim var….! İnşallah dikkate alınır. Gazetelerdeki haberler çok birbirine benziyor. Hani ne derler… Tıpkısının aynısı… Hele iç sayfalarda Karabük’le ilgili haberleri hiç yer almıyor. İnanın bu beni çok üzüyor. Hani diyorum gazeteci arkadaşlar merkezden çevreye doğru hareket etseler nasıl olur? Ben çok iyi olur diyorum…. Çünkü hep merkezde kalınca hata yapma şansı da artıyor… Ne gibi mi? Bakın çok değerli,muhterem Belediye Başkanımız Sayın Rafet Vergili’ye “Köprülü” lakabı yanında bir de Paşa ünvanını takmışsınız. Kendiside çok nazik davranarak halkım ne derse doğrudur demiş ve gülmüş… Acaba tarihin derinliklerinde 30 Ekim 1661 kendisini yitirdiğimiz Köprülü Mehmet Paşa sülalesine ait bu benzetmeyi işitseydi (Allah rahmet eylesin) ne derdi? Hemen şimdi söyleyeyim şaşırırdı…. Hem de çok şaşırırdı… Neden mi? Avlonyalı (Arnavutluk) kökenli Mehmet Paşa bu lakabı nasıl almış ona bakmak lazım…. Herhalde gazeteci arkadaşlar Mehmet Paşa’yı köprü yaptığı için böyle anıldığını zannetmişler. Alakası yok tabi… Kendisinin ailesi çok küçük yaşlarda Kızılırmak’ın suladığı verimli topraklara sahip Köprü köyüne yerleşmişler… A.De Lamartine ait bu saptama birçok tarih kitabında yer almaz. Çok küçük yaşlarda devşirme olarak Osmanlı sarayına intisap ettiğini yazarlar.! A.De Lamartine göre Köprü köyünde üretilen ürünleri , Mehmet Paşa ,Karadeniz üzerinden İstanbul’a pazarlar… Kendisi saray yamaklarının dikkatini çeker Osmanlı mutfağında 1623 yılından itibaren aşçı yamağı olarak görev yapmaya başlar…. IV.Murad,Sultan İbrahim ve IV.Mehmet zamanlarında bürokrasinin çeşitli kademelerinde inişli çıkışlı bir yol izler… Sertliği ve zalimliği ile ün yapar. Ancak dürüstlüğü ve devlet malını kendi malı gibi koruması ve asla rüşvet ve iltimasa pirim vermemesiyle nam salar… Bazen hışma uğrar ve İstanbul dışına bir nevi sürgün diyebileceğimiz taşra çıkışları sırasında Köprü’ye gelir… Vaktini bu topraklarda geçirmeyi yeğler… Burada Yusuf adlı voyvodanın(vergi toplayan kişi) kızı Ayşe Hanım ile evlenir. O nedenle kendisine Köprülü denir. Mimar Kasım Ağa’nın himmetiyle 1656 yılında şart ileri sürerek vezir-izam olur. Köprü köyünün adı bundan dolayı Vezirköprü biçiminde anılmaya başlar. Kısa zamanda…. Devlete kaybetmiş olduğu otoritesini tekrar iade eder. Siz bu yazıyı okumaya çalıştığınızda bizler Cuma akşamı Köprülü Mehmet Paşa ‘nın Safranbolu’ya sürgün edilip edilmediği meselesini,Kültür ve Turizm Vakfında tartışmış ve düşüncelerimizi açıklamış olacağız…. Ne isabet oldu değil mi? Nereden nereye…. Köprülü Mehmet Paşa’dan Köprülü Rafet Paşa’ya… Ne kadar benzedi bilmiyorum ama…. Son kararı elbette yapılanlara bakarak tarih verecektir…!