Ödemiş’in tarihi Birgi Mahallesi SENTRUM Projesi’yle sürdürülebilir turizmin öncüsü olacak

Ödemiş’in tarihi Birgi Mahallesi SENTRUM Projesi’yle sürdürülebilir turizmin öncüsü olacak

Anadolu Ajansı
Yayın: 23.05.2024 04:36
Paylaş:
A+ A-

İZMİR (AA) – Sürdürülebilir Enerji Temelli Turizm Uygulama Merkezi (SENTRUM) Projesi, 2. döneminde İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı tarihi mahallesi Birgi'nin sürdürülebilir dönüşümüne odaklanarak, bölgenin “yeşil destinasyon” haline gelmesini sağlayacak.

Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve sürdürülebilir turizm uygulamalarıyla “yeşil destinasyon” modeli oluşturmayı amaçlayan SENTRUM Projesi ve yeni dönemine ilişkin detaylar, Birgi'deki Çakırağa Konağı'nda düzenlenen basın toplantısında paylaşıldı.

İlk kez 2021'de Balıkesir'in Ayvalık ilçesine bağlı Küçükköy'de hayata geçirilen projenin 2. ve yeni “yeşil destinasyonu” olarak Birgi belirlendi.

Birgi'nin sürdürülebilir dönüşüm yolculuğu, Enerjisa Enerji öncülüğünde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğinde gerçekleştirilecek.

Yerel ekonomik kalkınmanın destekleneceği ve sürdürülebilir turizmin teşvik edileceği SENTRUM projesinin destekçileri arasında Sabancı Üniversitesi, Sabancı Vakfı ve HiltonSA Otelleri, yerel ortakları arasında ise Ödemiş Kaymakamlığı ve Ödemiş Belediyesi yer alıyor.

– Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji uygulamalarıyla turizm dört mevsime yayılacak

Proje kapsamında Birgi, kültürel ve doğal değerlerin korunduğu, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji uygulamalarıyla bölge turizminin dört mevsime yayıldığı, akıllı rotalarla ziyaretçilerin seyahat deneyimlerini kişiselleştirebilecekleri sürdürülebilir “yeşil destinasyon” haline dönüştürülecek.

Birgi'de, Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi'nin kriterleriyle uyumlu bir destinasyon dönüşümüne öncülük etmeyi hedefleyen proje kapsamında ayrıca, iklim risk değerlendirmesiyle mevcut ve gelecekte turizm destinasyonunu etkileyecek risklerin ve uyum tedbirlerinin belirlenmesi amaçlanıyor.

Ziyaretçi taşıma kapasitesi çalışmasıyla Birgi'nin sosyal, çevresel, kültürel mirası üzerinde baskı yaratmayacak şekilde ziyaretçi planlaması yapılması ve Birgi için bir markalaşma ve pazarlama stratejisi oluşturulması da proje hedefleri arasında yer alıyor.

Yürüyüş ve bisiklet rotalarının oluşturulmasının yanı sıra çevre dostu ulaşımın teşvik edileceği projeyle, konaklama tesisleri ve kamu binalarında enerji etütleri planlanıyor.

– “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının desteklendiği bir proje”

Enerjisa Enerji Üst Yöneticisi (CEO) Murat Pınar, proje tanım konuşmasında, SENTRUM'un Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının desteklendiği bir proje olduğunu söyledi.

SENTRUM'un ilk destinasyonu olan Küçükköy'de projenin 18 ayda tamamlandığını anımsatan Pınar, “Birgi'de de aynısını yapacağız, 18 ayda hedeflerimize ulaşacağız. Birgi'de, Küçükköy'de yaptığımızın en az iki katı yatırım yapmayı planlıyoruz. Hedefimiz bu.” ifadelerini kullandı.

Pınar, projenin ancak kamu, akademi ve iş dünyası işbirliğiyle başarıya ulaşacağını da sözlerine ekledi.

UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton da turizmin küresel ekonominin önemli bir parçası olduğunu ancak aşırı gelişimiyle çevre üzerinde baskı oluşturabileceğini dile getirdi.

Vinton, bu nedenle sürdürülebilir turizm uygulamalarının önemine işaret ederek, “Küçükköy'de olduğu gibi burada da çevresel, kültürel ve sosyal sürdürülebilirliği büyük bir sürdürülebilir turizm paketinde bir araya getirmek istiyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

TGA Genel Müdür Yardımcısı Dr. Elif Balcı Fisunoğlu ise Türkiye'nin 2022 yılında Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi ile yaptığı işbirliği anlaşmasıyla sürdürülebilir turizm yol haritasını oluşturduğunu anlattı.

Fisunoğlu, Türkiye'nin sürdürülebilir turizm alanında hükümet nezdinde anlaşma yapan ilk ülke olduğuna dikkati çekerek, 2030'a kadar sektördeki dönüşümün tamamlanmasının hedeflendiğini aktardı.

Birgi'de uygulanacak projenin Türkiye'nin sürdürülebilir turizmde öncü olması ve dönüşümünü tamamlaması adına büyük bir görev üstlendiğini ifade eden Fisunoğlu, “İnanıyoruz ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı, TGA, UNDP ve Enerjisa paydaşlığında hayata geçen ve sürdürülebilir turizmi odağına alan SENTRUM Projesi'ndeki çalışmalar ülkemizin yeşil dönüşümüne katkı sağlayacak ve dünyada iyi uygulama örneği olarak yerini alacak.” diye konuştu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Uzmanından Kurban Bayramı’nda beslenmeye yönelik tavsiyeler

Anadolu Ajansı
Yayın: 16.06.2024 00:52
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Altınbaş Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Özlem Karagöl, Kurban Bayramı boyunca özellikle et ağırlıklı olarak beslenilecek olmasından dolayı uyarılarda bulundu.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Karagöl, bayram boyunca yapılan en büyük yanlışın gün içinde öğün sıklığına dikkat etmemek olduğunu belirterek bu dönemde alınabilecek önlemlerle daha sağlıklı bir bayram geçirmenin mümkün olacağını ifade etti.

Karagöl et pişirme konusunda da dikkatli olunması gerektiğini hatırlatarak, “Uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli 'kanserojen maddelerin' oluşumuna yol açacağı için tercih edilmemelidir.” ifadesini kullandı.

Bayram boyunca kırmızı et ve tatlı tüketimi bir hayli arttığını ve bu durumun özellikle kalp hastalığı, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik sorunları olanlarda, gastrit, ülser gibi mide problemleri yaşayanlarda, ileri yaşlardaki kişilerde ve özel beslenme tedavisi uygulayanlarda ekstra sağlık sorunları oluşturabildiğini aktaran Karagöl, bayram boyunca dikkat edilmesi gerekenleri ve ne gibi önlemlerin alınabileceğine dair bilgiler verdi.

Karagöl, bayramda artış gösteren mide ve sindirim sistemi problemlerine de değinerek “Bazı küçük ama etkili beslenme önlemleriyle sağlığınızı koruyabiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Genellikle öğün sıklığına dikkat edilmeyerek en büyük hatanın yapıldığını vurgulayan Karagöl öncelikle bu kurala dikkat edilmesi gerektiğini aktardı.

Karagöl, akşam yemeklerinin geciktirilmemesini ve yemek porsiyonlarının arttırılmaması gerektiğinin altını çizerek, “Bayramlarda bile günde 4-5 öğün olacak şekilde bir beslenme planı uygulanmalı. Fazla miktarda ve geç saatlerde yemek yemekten kaçınılmalı. Sindirimi zor olan kırmızı eti, hazımsızlık ve şişkinlik olmaması için akşam yemeklerinde değil, öğle yemeklerinde yenmeli.

Ayrıca etin yanında pirinç pilavı, patates, börek gibi glisemik indeksi yüksek besinleri de tüketmemeye özen gösterilmeli. Zira bayramda hazımsızlık ve kabızlık yakınmaları sık görülebileceğinden etin yanında sebze yemekleri ya da salata yenmeli.” bilgisini paylaştı.

Et hazırlamada kullanılan kesme tahtalarında çiğ sebze ve meyvelerin doğrama işleminin yapılmaması gerektiğini ifade eden Karagöl, şu açıklamalarda bulundu:

“Çiğ ette bulunan mikroorganizmaların sebze meyvelere geçmesine engel olmak için ayrı tahtalar kullanmak gereklidir. Ayrıca çok yüksek ısıda, uzun süre pişirme ve kızartma yöntemi çeşitli ‘kanserojen maddelerin’ oluşumuna hem de B1, B12, folik asit gibi vitaminlerin kaybına yol açacağı için tercih edilmemelidir.

Yanmış et ne kadar zararlıysa, çiğ ve az pişmiş etler de zararlı. Zira bu etlerle sindirim kanalına hayvanlardan bazı hastalıklar bulaşabilir. Paraziter hastalıklara neden olabilir. Bu nedenle eti iyi pişirdiğinize dikkat edin.”

– “Lokmalarınızı ne kadar iyi çiğnerseniz ve yemeğinizi ne kadar yavaş yerseniz, sindiriminiz o kadar kolaylaşır”

Karagöl, etin sindirimi için öncelikle çok iyi çiğnenmesi gerektiğini de hatırlatarak, “Sindirim ağızda çiğneme ile başlar. Lokmalarınızı ne kadar iyi çiğnerseniz ve yemeğinizi ne kadar yavaş yerseniz, sindiriminiz o kadar kolaylaşır. Böylelikle beyinde tokluk hissi daha hızlı meydana gelir. Reflü, hazımsızlık, gaz sancıları, kabızlık yakınmaları ve kilo alımına karşı eti iyi çiğneyin.” tavsiyelerinde bulundu.

Genel olarak sakatat tüketiminin de arttığını bu yüzden özellikle kolesterol hastaları ile kalp-damar hastalığı riski taşıyan kişilerin sakatat tüketiminden kaçınması gerektiğini vurgulayan Karagöl, yemeklerde etin yanında gazlı içecekler ve şeker içeriği yüksek meyve sularının tüketilmemesi gerektiğini belirtti.

Karagöl, bayramın sıcak yaz günlerinde denk geldiğinde hijyen sorununun daha büyük problem oluşturabileceğini ve hijyen uygulamaları iyi olmayan şartlarda hazırlanmış yiyeceklerin sağlığı tehdit ettiğini vurguladı.

Kırmızı etin hem iyi protein kaynağı hem de yüksek oranda demir içerdiğini hatırlatan Karagöl, şunları kaydetti:

“Etin içerisindeki demirin biyoyararlanımı artırabilmek için ve yoğun et tüketiminin vücutta oluşturacağı toksin etkisini azaltmak için iyi bir C vitamini kaynağı olan yeşil yapraklı sebzeler ile yapılmış salataya sofrada yer verilmesi doğru bir seçim olacaktır. Bayramda aşırı et tüketimi, tuz oranının artmasına sebebiyet verebilmektedir.

Bunun yanı sıra yetersiz su tüketimi de söz konusu olabilmektedir. Vücudun su ihtiyacını karşılamak için yeterli miktarda su içmek önemlidir. Bol su içerek vücudun susuz kalmasının önüne geçilmeli ve sindirim-boşaltım sistemi sağlığı desteklenmelidir. Mutlaka gün içerisine yayacak şekilde 2-2,5 litre su içilmelidir. Bayramda bilinçsizce çikolata ve tatlı tüketilir. Fazla çikolata ve tatlı tüketimi, mide yanması, bağırsak bozuklukları gibi şikayetlere neden olur.

Çikolataya ve şekere alternatif olarak, vitamin ve mineralden zengin ve posa içeriği yüksek olan kuru meyveler, ceviz, fındık gibi kuruyemişler tercih edilebilir. Bayram süresince yeme alışkanlıklarının değişmesi ve hareketsizlik, vücutta enerji birikimine ve kilo artışına neden olabilir. Kalp ve şeker hastalarının bu konuya ayrıca dikkat etmesi gerekir. Bu nedenle fiziksel aktiviteyi artırmak gerekir.”