Pasifik istiridyesi, gemilere yapışarak taşındığı Karadeniz’in ekosistemine adapte oldu

Pasifik istiridyesi, gemilere yapışarak taşındığı Karadeniz’in ekosistemine adapte oldu

Anadolu Ajansı
Yayın: 02.07.2024 00:15
Paylaş:
A+ A-

ORDU (AA) – HAYATİ AKÇAY – Karadeniz ekosistemine ticari gemiler yoluyla 2018'de giren, deniz suyunun ısınmaya başlaması ve besin miktarının çok olması dolayısıyla hızla çoğalan Pasifik istiridyesinin ekonomiye kazandırılması öneriliyor.

Ordu Üniversitesi Fatsa Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Aydın, 2018'de kentteki bazı limanlarda yük gemilerinin altında istiridye olduğunu fark etmesi üzerine bilimsel araştırma yapmaya karar verdi.

Ekibiyle araştırmalara başlayan Aydın, gemilerin altındaki türün Pasifik istiridyesi olduğunu belirledi. Bunun üzerine araştırmasını genişleten Aydın ve ekibi, Pasifik istiridyesinin Ordu başta olmak üzere Giresun, Trabzon ve Rize ile Batı Karadeniz'de kıyıya yakın bölgelerdeki kayalıklar üzerinde sıkça görüldüğünü tespit etti.

Prof. Dr. Mehmet Aydın, AA muhabirine, ilk olarak Ordu'da tespit ettikleri Pasifik istiridyesinin liman içlerinden Karadeniz'e yayıldığını gördüklerini söyledi.

Yaptıkları araştırmada bu türün, liman içlerinden Karadeniz'e yayıldığını gördüklerini belirten Aydın, “Pasifik istiridyesinin yük taşımacılığı sırasında Karadeniz ekosistemine transfer edildiğini anladık. Bu tür, gemilerin alt bölgelerine yapışarak bir denizden başka bir denize rahatlıkla gidebilmektedir.” dedi.

Bu istiridyenin, denizdeki taşların üzerini kaplamaya başladığını, yayılımının gittikçe arttığını dile getiren Aydın, “Araştırmamızda bu türün hızla Karadeniz'e yayıldığını hatta doğal ortamında yumurta bırakarak ürediğini tespit ettik.” ifadesini kullandı.

– “Karadeniz'deki besin miktarının çok olması bu türün hızlı çoğalmasına olanak sağlıyor”

Dünyada birçok yerde iklim değişikliğine bağlı deniz suyu sıcaklıklarının arttığına dikkati çeken Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Karadeniz suyunda da birkaç yıldır 2-3 derecelik artış söz konusu. Bu sıcaklık artmaya devam etmektedir. Karadeniz suyunun ısınarak Akdenizleşme eğilimi gösterdiğini ve birçok türün boğazlardan ya da insan kaynaklı etkilerle transfer olup Karadeniz ekosistemine girdiğini biliyoruz. Bu türlerden biri de Pasifik istiridyesi. Hem düşük hem de yüksek sıcaklıkta yaşama kabiliyeti olan bir canlı. Bu türün Karadeniz'de popülasyon oluşturması, iklim değişikliği kaynaklı mümkündür ayrıca Karadeniz'deki besin miktarının çok olması bu türün hızlı çoğalmasına olanak sağlıyor.”

Aydın, Pasifik'ten gelen türlerin bu bölgedeki adaptasyonunun yüksek olduğuna işaret ederek, “Örneğin rapana dediğimiz deniz salyangozu 1940'larda Karadeniz ekosistemine girmişti. Şu anda Karadeniz'deki küçük balıkçıların gelir haline getirdiği bir türe dönüştü. Aynı şekilde Pasifik istiridyesinin de gelecekte balıkçılarımıza gelir getireceğine inanıyoruz.” diye konuştu.

– “Deniz ekosistemine hiçbir zararı olmayan bu tür birçok ülkede de üretilmektedir”

Prof. Dr. Mehmet Aydın, Pasifik istiridyesinin Karadeniz'in ekosistemine etkisinin olup olmadığı yönünde de araştırmalar yaptıklarını, bir zararı olacağını düşünmediklerini dile getirdi.

Pasifik istiridyesinin şu anda birçok canlının olduğu yerlerde yaşama imkanı bulduğunu ifade eden Aydın, “Ayrıca bu, suyu filtre ederek beslenen bir tür. Yani sudaki partikülleri filtre ederek yaşamaktadır. Dolayısıyla deniz ekosistemine yüksek katkısı olan bir canlı. Deniz ekosistemine hiçbir zararı olmayan bu tür birçok ülkede de üretilmektedir.” dedi.

Aydın, Pasifik istiridyesinin Fransa başta olmak üzere dünya genelinde üretiminin yapıldığını kaydederek, “Ticari değeri çok yüksek olan Pasifik istiridyesi, birçok ülkede taze şekilde kabukları açılıp limon sıkılarak yeniliyor. Lüks restoranlarda tanesi 2-3 dolara satılıyor.” diye konuştu.

– “Çok ciddi döviz girdisi sağlayacak bir tür”

Prof. Dr. Aydın, Türkiye'nin bir an önce bu türü kültür ortamında üretmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Karadeniz'in bunun üretimi için en uygun alan olduğunu ve başarılı olunabileceğini düşünüyorum. Pasifik istiridyesi, atığı olmayan bir tür. Dolayısıyla çevreci bir üretim de yapılmış olur. Türkiye'nin bu işe bir an evvel girip ekonomisinden faydalanması gerektiğini düşünüyorum çünkü ciddi getirisi olan, pazar sorunu bulunmayan bir türden bahsediyoruz. Çok ciddi döviz girdisi sağlayacak bir tür.”

Aydın, deniz suyunun ısınmasına bağlı olarak Akdeniz'deki türlerin her geçen gün Karadeniz'e geldiğini, bundan sonra da gelmeye devam edeceğini sözlerine ekledi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Telkari ustası 38 yıldır altın, gümüş ve bakıra ateşle şekil veriyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 04.07.2024 00:30
Paylaş:
A+ A-

DÜZCE (AA) – GÖKSEL CÜNEYT İĞDE – Düzce'de Kültür ve Turizm Bakanlığı geleneksel el sanatçısı 52 yaşındaki Muharrem Güneş, usta-çırak öğretisiyle günümüze taşınan telkari sanatında 38 yıldır altın, gümüş ve bakır tellerden takı, süs ve hediyelik eşyalar üretiyor.

Düzce'nin Konuralp bölgesinde yaşayan telkari ustası Muharrem Güneş 1986 yılında Beypazarı'ndaki amca çocukları Halil İbrahim ve Abdullah Güneş'in atölyelerinde sanatı öğrenmeye başladı.

Yaklaşık 5 sene sonra genç yaşında ustalık belgesini alan Güneş, uzun yıllar Beypazarı ve Düzce'de halk eğitim merkezlerinde, Bolu'nun Kıbrıscık ilçesinde ise belediye bünyesinde ve kendi atölyelerinde telkari kursu verdi.

Ahilik kültürü sayesinde günümüze kadar yaşatılan sanatın geleceğe taşınması için dersler vermesinin dışında Düzce'deki 20 metrekarelik atölyesinde takı, süs ve hediyelik eşya üretimine devam eden Güneş, 38 yıldır altın, gümüş ve bakırın ateşle dansına eşlik ediyor.

– “Talep eden gençlerimiz olursa öğretmeye devam etmek istiyorum”

Güneş, AA muhabirine, 38 yıl önce amca çocuklarının yanında ahilik kültürüyle öğrendiği telkari sanatını ilk günkü heyecanla devam ettirdiğini söyledi.

Telkarinin altın, gümüş ve bakır tellerin birleştirilmesiyle yapılan Süryani sanatı olduğunu anlatan Güneş, “Mardin'in özellikle Midyat ilçesinde yapılıyor ama Beypazarı'nda da yaklaşık 300 yıldır sürüyor. Şu anda Osmanlı motifleri, özellikle laleler ve çeşitli çiçeklerle bu iş yapılıyor.” dedi.

Güneş, genellikle bakırdan süs ve hediyelik eşya yaptığını aktararak, “Bunun haricinde kına gecelerinde kullanılan üzeri gümüş ve altın kaplama kemerler yapıyorum. Müşterilerim genelde İstanbul'dan. Kapalı Çarşı'da verdiğim yerler var.” diye konuştu.

Telkarinin uygulama aşamasını da anlatan Güneş, şunları kaydetti:

“Tel halindeki altın, gümüş ve bakırı silindirlerimize çekiyoruz. Sonra kalıplarımız var onlara sarıyoruz. Telleri kıvırıp erittikten sonra da işlemeye alıyoruz. Genellikle çiçek, kelebek motifleri ile süslüyoruz. Tasarımları müşterilerimizin isteğine göre yapıyoruz. Tabii usta-çırak ilişkisiyle geldiğimiz için kafamızda kendimize göre motifler de var.”

Güneş, 2018'de Kültür ve Turizm Bakanlığından telkari alanında “geleneksel el sanatçısı” unvanı aldığını, yaklaşık 17 yıldır da bu alanda usta öğreticilik yaptığını anlattı.

Beypazarı'nda başlayan serüveninin Düzce'de devam ettiğini dile getiren Güneş, “Yaklaşık 4 yıl kadar Bolu'nun Kıbrıscık ilçesinde yaptım. En az 200'den fazla kişi benden kurs almıştır. Bunlardan 15 kadarı kalfalık ve ustalık belgesini aldı. Bir kısmı da atölyelerimde yetişti. Belgelerini alıp bu sanatı devam ettiriyorlar. Emekliyim ama talep eden gençlerimiz olursa unutulmaya yüz tutmuş bu sanatı gelecek nesillere öğretmeye devam etmek istiyorum.” diye konuştu.