Silivri’de görülen su samuru Marmara Denizi’nin sağlığı için umut oldu

Anadolu Ajansı
Yayın Tarihi: 03.09.2024 16:00
A+ A-

İSTANBUL (AA) – GÜLSELİ KENARLI – Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu Üyesi Cem Orkun Kıraç, Silivri kıyılarında su samuru görülmesini, Marmara Denizi'nin ekosistem sağlığı açısından bir ümit olarak nitelendirdi.

Dünya genelinde 13 su samuru türü bulunurken Türkiye'de bu türlerden sadece Avrasya su samuru (lutra lutra) görülüyor.

Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da yayılım gösteren, akarsu, nehir, göl, bataklık ve deniz kıyısı gibi çeşitli sucul habitatlarda yaşayan Avrasya su samuru, 2020'de Uluslararası Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) “Tehlike Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi”ne girdi ve “tehlikeye yakın” kategorisinde listelendi.

Denizlerdeki ve akarsulardaki kirlenme nedeniyle habitatları tehdit altında olan tür, geçen hafta İstanbul'un Silivri ilçesi kıyılarında görüldü ve çevredeki kişiler tarafından cep telefonu kameralarıyla kaydedildi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan SAD Kurucu Üyesi ve Yönetim Kurulu Üyesi Cem Orkun Kıraç, su samurunun, esasen tatlı su ekosistemlerine bağlı ve denizleri yalnızca belli dönemlerde kullanan bir canlı olduğunu, hem Avrupa'da hem de Türkiye'deki tatlı su sistemlerinde, dağlardan, vadilerden inen, hala doğallığını koruyan ırmak ve dereler gibi akan sularda görülebildiğini belirtti.

Su samurunun denize açılarak avlandığını ve sonrasında tatlı su sistemlerine geri döndüğünü kaydeden Kıraç, “Bu tür, Marmara'da birçok dere, çay, ırmak gibi akarsu sisteminde yaşıyor, illa büyük akarsu sistemi olmasına gerek yok, aksine küçük çaylarda ve derelerde de yaşayabilen bir canlıdır. Sucul, memeli bir canlıdır, yaklaşık boyu kuyruğuyla birlikte 1 metre civarındadır ve etoburdur ve çoğunlukla balıkla beslenir.” bilgisini verdi.

– “Daha çok Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de bulunur”

Türün Marmara Denizi'nde görülmesinin önemli olduğunu ifade eden Kıraç, şu değerlendirmeleri paylaştı:

“Bu tür Marmara'da göreli olarak daha az görülür; daha çok Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de bulunur zira bu denizlere akan birçok ırmak var. Bu güncel su samuru gözlemi Marmara Denizi'nde hala bir yaşam, bir ümit olduğunu gösteriyor çünkü bu canlı her gün balık, yengeç, eklem bacaklı ya da kabuklu yemek zorunda. Demek ki su samurlarının yediği, beslendiği canlılar hala habitatlarında yaşamlarını sürdürüyor. Su samurları hala varsa ümit var demektir.”

Marmara'da kirlilik yüküne rağmen su samurlarının görülmesinin canlılığın az da olsa bir göstergesi olduğuna işaret eden Kıraç, bunu sevindirici bir gelişme olarak nitelendirdi.

Kıraç, şöyle devam etti:

“Su samurları besin zincirinde önemli bir yer tutarak avladıkları balıklar, deniz kestaneleri, yengeçler ve diğer bentik (deniz tabanında yaşayan) omurgasızlar sayesinde kıyı ekosistemlerindeki dengeyi korur. Özellikle deniz kestanelerini avlayarak bunların yosun ve erişte yataklarını aşırı tüketmesini engellerler. Yosun ve deniz eriştesi yatakları, kıyı erozyonunu önleyerek kıyı bölgelerinin stabilitesini artırır. Ayrıca, yosun ve erişte yatakları deniz türlerine barınak ve beslenme alanı sağlar; bu nedenle, su samurlarının bu türler üzerindeki kontrolü, biyoçeşitliliğin korunmasına yardımcı olur.”

– “Köşeye bucağa sıkışmış sağlıklı son alanlar”

Beslenme ve avlanma aktiviteleriyle taban sedimentlerinin karışmasını sağlayan su samurlarının organik madde döngüsünü ve besin maddesi geri dönüşümünü hızlandırdığından bahseden Kıraç, bu süreçlerin de su kalitesini iyileştirdiğini, kıyı ekosistemlerinin sağlıklı ve dengeli bir şekilde devam etmesine katkıda bulunduğunu aktardı.

Kıraç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Su samurları gösterge türdür. Yaşadığı yerlerde belli bir oranda da temiz su var. Köşede bucakta kalan akarsuları kullanıyor. Dolayısıyla tatlı su ve deniz ekosisteminde sağlıklı olan bölgelerin var olduğunu gösteriyor. Ama bu doğal alanlar ne yazık ki köşeye bucağa sıkışmış sağlıklı son alanlar. Çevresel açıdan durumu en kötü olan denizimiz ne yazık ki Marmara'dır. Bunu uzman olmayan bir kişi bile rahatlıkla söyleyebilir. Karadeniz de çok iyi durumda değil ama özellikle belli başlı ve sanayileşmiş denizel alanlar, İskenderun, İzmit Körfezi ve Marmara Denizi tümüyle içler acısı durumda.”

Yaklaşık bin kilometre kıyı şeridi bulunan Marmara Denizi'nde korunması gereken alanları, Armutlu'nun batı ve kuzeybatı sahilleri, Marmara adalarının tümü, Kapıdağ Yarımadası'nın kuzey sahilleri, Karabiga sahilleri, Tekirdağ’da Uçmakdere sahilleri ve Kuzey Marmara'da İstanbul ile Tekirdağ arasındaki bölgede parça parça kalmış son kıyı şeritleri olarak sıralayan Kıraç, Marmara'da ayrıca kaybolan ya da kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler bulunduğunu, bunların da rehabilite edilerek iyileştirilebileceğini dile getirdi.

Kıraç, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Kıyılarımızı göz bebeğimiz gibi korumalıyız, yeteri kadar betonlaştık. Herkes zannediyor ki denizler ve kıyılar sonsuz, bu yanlış. Bu alanlar boş değil, hepsinin ekosistemde görevleri var, ekosistem hizmetlerinde çok önemli işlevlere sahipler, birçok canlıya ev sahipliği yapıyorlar, kuşlardan, su samurlarına kadar. Kıyılar son derece değerli, sandığımızdan da azlar. Kıyı yapılaşmaları ve betonlaşmalar aynı zamanda küresel ısınmaya neden olan ana etmenlerdir. Bunları bilerek kararlar vermeli ve betonlaşma, yapılaşma uygulamalarını kısıtlamalıyız.”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

BOLU (AA) – ZAFER GÖDER – Sporu yaşam tarzı olarak benimseyen Bolu'nun Kıbrsıcık Kaymakamı Metehan Güngör, spora ilgiyi artırmak istiyor.

Kıbrıscık'ta mayısta göreve başlayan 26 yaşındaki Kaymakam Güngör, ilçede yaptığı çalışmaların yanı sıra sportif faaliyetleriyle öne çıkıyor.

Sporla iç içe hayat yaşayan Güngör, futbol, yüzme, boks ve vücut geliştirme gibi spor dallarıyla ilgilendi.

Sakatlık ve sağlık sorunları nedeniyle futbolu bıraktıktan sonra doktorunun tavsiyesi üzerine başladığı yüzmede Türkiye'de önemli dereceler elde eden Güngör, 2016 yılından beri yüzmenin yanı sıra vücut geliştirme sporunu sürdürüyor.

Spora olan ilgisi dolayısıyla “vücut adam”, “sporcu kaymakam” gibi lakaplar takılan Güngör, insanların spora yönelmesinde rol model olmak istiyor.

– “Spor benim için vazgeçilmez bir yaşam tarzı”

Kaymakam Metehan Güngör, AA muhabirine, sporun kendisi için vazgeçilemez bir yaşam tarzı olduğunu söyledi.

Farklı spor dallarıyla ilgilendiğini ancak sakatlıklar ve sağlık sebepleri nedeniyle çalışmalarına vücut geliştirme ve yüzmeyle devam ettiğini belirten Güngör, “Yüzme daha sonra hayatımda profesyonel bir seviyeye geldi. Yüzmede Türkiye'de önemli dereceler yaptım. Yüzmede, Türkiye'de yarı olimpikte 25 metrede 14 saniye, olimpik branşta da 50 metrede de 31 saniye derecem var. Ayrıca 2016'dan beri vücut geliştirme Türkiye Şampiyonası'na hazırlanıyorum fakat mülki idare amirliği hasebiyle bu şampiyonaya giremedik. Biraz ertelendi. İnşallah bu hedefimizi gerçekleştirme gayretinde olacağız.” diye konuştu.

Güngör, çalışmalarına önceki kaymakamların girişimleriyle Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından inşa edilen spor salonunda devam ettiğini anlattı.

Spor salonunu aktif hale getirmeyi amaçladıklarını aktaran Güngör, “Amacımız sadece vücut geliştirme, fitness değil; dövüş sporları, karate, muay thai, boks ve atletizmde çocuklar geliştirmek. En önemlisi burada spordan uzak olan halkı spora teşvik etmek çünkü spor sayesinde fiziksel ve zihinsel gelişim tamamlanıyor.” dedi.

– “Meslek büyüklerim benim için 'vücut adam' tabirini çok kullanıyorlardı”

Güngör, spor olmadan yapamadığını dile getirerek, “Hedefim Türkiye'de bir kaymakamın da sporcu olduğunu, rol model olabileceğini herkese gösterebilmek. Umarım bu konuda başarılı oluruz. Hatay'da görev yaparken oradaki meslek büyüklerim benim için özellikle 'vücut adam' tabirini çok kullanıyorlardı. Bu açıkçası bana mutluluk veriyordu. Böyle anılmak da güzel. 'Sporcu kaymakam', 'kaslı kaymakam', 'vücut adam' gibi ünvanları elde ettik. Bu da gerçekten mutluluk vericiydi bizim adımıza.” ifadelerini kullandı.

Güngör, hangi mesleği yaparsa yapsın herkesin mutlaka sporla ilgilenmesi hatta dereceler elde etmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Savcı, hakim, kaymakam, birçok meslektaşım çeşitli alanlarda, çeşitli branşlarda spor faaliyetleri icra ediyorlar. Ben herkesin meslek gözetmeksizin spora yoğunlaşabileceği taraftarıyım. Mülki idare amiri olarak gayem; rol model olmak. Fitnessla vücut geliştirmeyle ülkemi temsil edebiliyorsam bu ünvanları alabiliyorsam ne mutlu bana. Herkes de bunu yapabilir. O yüzden öz güvenli olsunlar, kendilerine inansınlar.”

Bolu Emniyet Müdür Yardımcısı Türker Uygur'un Türkiye 2024 Vücut Geliştirme ve Fitness Şampiyonası'nda 3'üncü olmasına değinen Güngör, “Gurur duydum. Bir emniyet müdürümüzün ki yaşı 51. Bu yaşta birinin Türkiye'de derece yapması bizi çok motive etti. Kendisiyle bu konu üzerinde görüşmedim. İnşallah hedefimiz kendisiyle görüşüp spor salonumuza davet edip bir antrenman yaparak güzel bir görüntü oluşturmak.” ifadesini kullandı.

Nöbetçi Eczaneler

Büşra Eczanesi
Adres

Beşbinevler Mahallesi, Şahin Tepesi No:18/A Merkez / Karabük

Telefon

(370) 433-0777

Öztürk Eczanesi
Adres

Sırınevler Mahallesi Alparslan Caddesi No:2/A Karabük

Telefon

(370) 415-5557

Safran Eczanesi
Adres

Atatürk Mahallesi, Akter Sokak Devrim Sitesi C Blok No:6/B Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 712-8262

Eskipazar Eczanesi
Adres

Merkez Mahallesi, Cami Caddesi, No:16 Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-3737

Yeni Zümrüt Eczanesi
Adres

İsmetpaşa Mahallesi, Doruk Sokak, No:8/B Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4500

Tuğba Eczanesi
Adres

Hükümet Caddesi No:71/B Eflani / Karabük

Telefon

(370) 461-2427