blank
Esra Oğuzkağan Özkan tarafından
30 Ekim, 2024 17:26 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 31.10.2024 11:26
A+ A-

Unutulan İmalathaneler Gün Yüzüne Çıkıyor

Safranbolu'nun üzüm ve şarap üretiminde söz sahibi olduğu yılları mercek altına alan Araştırmacılar, unutulmaya yüz tutan ve zamanla kaderine terk edilen imalathaneleri kayıt altına alıyor.

Karabük ilinin UNESCO Dünya Miras Kenti Listesi’nde yer alan Safranbolu ilçesindeki üzüm ve şarap üretiminin tarihsel süreci gözler önüne seriliyor. Karabük Üniversitesi’nde Prof. Dr. Nuray Türker, Dr. Öğretim Üyesi Durmuş Gür ve öğrencileri tarafından gün yüzüne çıkarılan, 200 yıldan fazla bir süredir şarap imalatının yapıldığı alanlar, bireysel üretim imalathaneleri ve şarap fabrikası Gayrimüslimlerin gastronomisi, kültürel ve sosyoekonomik yapıları hakkında bilgiler sunuyor.

Dr. Öğr. Üyesi Durmuş Gür ve öğrencileri tarafından gerçekleştirilen araştırmalarda Safranbolu'daki Gayrimüslimlere ait dini, sivil, sosyal ve ticari yapıların bilinmeyenleri ortaya çıkarılıyor. Safranbolu'daki mimari kalıntıları sıralı şekilde inceleyen bilim insanları ve öğrencileri tarafından sürdürülen literatür çalışmaları ve genişletilmiş nicel araştırmalar, bölgenin zenginliğini ortaya koyuyor.

Safranbolu’ya özgü üzümlerin gastronomi turizmine kazandırılması, üzümün bağdan toplanıp, imalathanelerde işlenmesine ve sofraya sunulmasının yanı sıra duvarlarda resmedilmesine kadar unutulan imalathaneleri açığa çıkaran akademik çalışmalar, uluslararası yayınlarda yerini almaya başladı.

Safranbolu'da Üzüm ve Şarap Kültürü, Sosyal Bilimlere Konu Oldu

Prof. Dr. Nuray Türker, üzüm üretiminin Safranbolu’nun tarihi süreci boyunca ne kadar değerli olduğunu ve bölgeye ne denli önemli ekonomik katkılarda bulunduğunu açıkladı. Araştırmalar sonucu elde edilen veriler uluslararası makalelerle bilim dünyasında duyurulmaya başlandı. Kaya mezarları ve stellerdeki 2. ve 3. yüzyıla ait üzüm, asma dalları ve tarım aletleri gibi sembollerin yer alması, bu bölgedeki araştırmalara ışık tutarak, incelemelerin ise daha da derinleştirilmesini sağladı. Araştırmalar sırasında birçok terminolojik veri ve gastronomi ile ilgili önemli bilgiler elde edildiğini belirten Gür, “Yazıköy ve Kıranköy gibi merkezdeki evlerde bulunan duvar resimleri ile bağcılıkla ilgili yaşam alanlarının algılanmasını sağlayan, üretim-tüketim ve ticaret ilişkisini de ortaya çıkardık. Veriler; ikinci yüzyıl sonrasında Safranbolu'dan Karadeniz sahiline ulaşan üretim ve ticaret yolunu göstermekle birlikte, 19. yüzyılda da etkisini aralıksız sürdürdüğünü işaret ediyor. Safranbolu'daki civar köylerde yer alan bağlar ve Kıran bağları, bölgedeki üzüm üretiminin zenginliğini de ortaya çıkarıyor. Tarih boyunca üzüm üretimi, denetim altında yürütülmekteydi; bu nedenle şarap gelirinin bir kısmı devlete vergi olarak ödeniyordu” ifadelerinde bulundu.

 "Roma Dönemi'nden Günümüze Safranbolu ve Çevresinde Bağcılık, Üzüm ve Şarap Üretimi" başlıklı makalelerinde Türker ve Gür, bölgedeki Gayrimüslimlerin kültürel ve sosyoekonomik sürecini aktarıyor. Akademik çalışmalarla Kıranköy ve Yazıköy’de bulunan şarap haneleri, imalathaneler ve fabrikalar konusunda farkındalık yaratarak, turizme katkı sağlaması gerektiğini belirten öğrenciler arasında Sanat Tarihi Uzmanı Esra Oğuzkağan Özkan, Türkolog Alper Tolga Günaydın, Okul Öncesi Öğretmeni Ümmühan Çevik, Araştırmacı-Yazar Hüseyin Ersoy, Esra Öksüz, Berivan Koçak, Ebru Aksoy ve İngilizce Öğretmeni Beyza Özdemir bulunuyor. Araştırmacılar, sürdürdükleri çalışmalar ile daha özgün veriler elde edildiğini ve çalışmalara hız kesmeden devam edildiğini belirtti.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Şafak Zeki Akca tarafından
13 Mayıs, 2025 00:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KÖY NEYİME DEMEYİN!

SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.

Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.

60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.

Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.

Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.

Bu son deprem bize bunu gösterdi.

Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.

*

Köyün en güzel yeri  neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.

Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,

Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...

Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.

NE GÜZELDİ O GÜNLER..

ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...

*

Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.

En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.

Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme

Köyler köylük ’ten çıkmış yani

Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.

O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.

*

Şimdiki köyler de;

O ahır kokulu evler var mı? YOK...

Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...

Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…

Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...

Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK

KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK

Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı?  YOK...

Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...

Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...

DAHA NELER? NELER?

Biz bu değerlerimizi kaybettik.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.

Eski nesiller de yaşlandı artık.

Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı

*

Şu anki neslin yaptığı tek şey var

Eski ahşap evleri yıkmak!..

Köye gelen manav arabasından ekmek almak,

sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.

Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.

BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?

Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.

Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN

Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir

Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye

O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,

Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak

Ekip biçeceği tarlası olacak

Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.

Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..

Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…

Ne dersiniz? Yorum sizlerin…

Kalın sağlıcakla….

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.