Hal-i pür melal olan kişilere teselli vermek çok zordur."

Günümüzde vatandaşların içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal durum, kelimenin tam anlamıyla perişan bir tablo sergiliyor. Yaşamdan zevk almak neredeyse imkânsız hale gelirken, halk en temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan yoksun durumda. Çocuklarının geleceği adına ciddi kaygılar taşıyan milyonlar, bir nebze olsun umut verecek gelişmeleri beklerken her geçen gün daha da ağırlaşan ekonomik koşullarla karşılaşıyor.

Belirsizlikler Vatandaşı Zorluyor

Henüz emekli maaşları açıklanmadı, asgari ücret ise belirlenmiş değil.

Bu belirsizlik, vatandaşın yaşadığı sıkıntıları daha da derinleştiriyor.

Ancak bu tabloya rağmen, piyasalarda zam üstüne zam ya da “bindirim” adı altında fiyat artışları yaşanıyor.

Bindirim ve Zam Arasındaki Fark

Peki, bindirim nedir, zam nedir?

Bindirim: Hiçbir hammadde ya da üretim maliyeti artmadan yapılan fiyat artışıdır. Tamamen fırsatçılıkla ilişkilendirilen bu durum, özellikle marketlerde sıkça karşımıza çıkıyor.

Zam: Hammadde giriş fiyatlarındaki artış nedeniyle yapılan fiyat değişikliğidir.

Son dönemde marketlerde gördüğümüz fiyat değişikliklerinin büyük bir kısmı, aslında zam değil, “bindirim” uygulamasıdır.

Marketlerdeki Fiyat Değişiklikleri

Marketlerde yapılan fiyat değişiklikleri vatandaşı adeta isyan ettiriyor. Geçtiğimiz günlerde bir markette yapılan bindirime bizzat şahit oldum.

Fiyat etiketlerini değiştiren bir görevliye “Bu zam mı, bindirim mi?” diye sordum. Görevlinin cevabı, durumun vehametini açıkça ortaya koyuyordu:

"Abi zam geldi fiyatları değiştiriyoruz.”

Ancak bu noktada sorgulanması gereken başka bir konu var: Zam gerçekten geldi mi, yoksa bu fiyat artışları vatandaşı mağdur etmek için yapılan bir uygulama mı?

Tabi ki ben tepkimi ifade ederek, “Zam yapıldığı zaman hemen size telefon mu ediyorlar zam geldi diye yoksa gece rüyanızda gördünüz onun için mi zam yapıyorsunuz?” diye sordum.

Denetimler Nerede?

Bu tür fiyat artışlarının kontrolü konusunda zabıta ekipleri, Tarım Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın daha etkin bir rol oynaması gerekiyor. Ancak asıl soru şu: Bu artışlara karşı vatandaşımız nerede?

Tepkisizlik, Vurdumduymazlık ve Sonuçları

Birçok kişi yaşanan bu haksızlıklar karşısında sessiz kalıyor. Özellikle emekliler, işçiler ve dar gelirli vatandaşlar için yaşam giderek zorlaşırken, bir kesimin “tuzu kuru” bir şekilde hayatına devam etmesi büyük bir adaletsizlik yaratıyor. Devletin ilgili birimlerinin görevlerini tam anlamıyla yapması beklenirken, vatandaşların da seslerini duyurması gerekiyor.

Vatandaş Tepkisini Koymalı

Bu gidişata dur demek için vatandaşların daha bilinçli bir şekilde tepkilerini ortaya koymaları gerekiyor. Sessizlik, bu tür uygulamaların devam etmesine zemin hazırlar. O yüzden hepimizin, özellikle de mağdur olan kesimlerin, hakkını araması şart. Aksi halde halimiz daha da kötüye gidebilir.

Vatandaş uyuma, sesini yükselt! Yoksa vay halimize…

Kalın sağlıcakla.