Yenilenebilir enerji sigortalarında maddi hasar ve finansal kayıp öne çıkıyor

Anadolu Ajansı tarafından
30 Eylül, 2024 12:45 tarihinde yayınlandı
A+ A-

İSTANBUL (AA) - IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Özel Projeler Genel Müdür Yardımcısı Ülkem Devrim Aksar, 2035'te yenilenebilir enerjinin üretim içindeki payının yüzde 55'e yükseltilmesi hedeflendiğini belirterek, bu artışın, doğal olarak enerji projelerinin sigorta ihtiyacını da artırdığını ifade etti.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Türkiye'de yenilenebilir enerji sektörü hızla büyümeye ve gelişmeye devam ederken, bu büyüme, sigorta sektöründe de enerjinin payını gün geçtikçe artırıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Özel Projeler Genel Müdür Yardımcısı Aksar, özellikle güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi projelerinin, enerji politikaları ve verilen teşviklerin de etkisiyle yatırımcılar tarafından büyük ilgi gördüğünü belirtti.

Aksar, "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre önümüzdeki 12 yıl boyunca her yıl 3,5 GW güneş ve 1,5 GW rüzgar santralinin devreye alınması ve 2035'te yenilenebilir enerjinin üretim içindeki payının yüzde 55'e yükseltilmesi hedefleniyor. Bu artış, doğal olarak enerji projelerinin sigorta ihtiyacını da artırmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde maddi hasar ve kar kaybı gibi geleneksel sigorta çözümlerinin yanı sıra maddi hasara bağlı olmayan performans kayıpları, iklim değişiklikleri gibi sebeplerden kaynaklanan finansal kayıpların sigorta vasıtası ile teminat altına alınması daha sık gündeme gelecektir." ifadelerini kullandı.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının yerel olarak temin edilmesi ile birlikte doğalgaz, petrol, kömür gibi hammadde ithalatının, dolayısıyla da dışa bağımlılığın azaldığına dikkati çeken Aksar, konvansiyonel enerji üretiminden yenilenebilir enerjiye geçişin global ölçekte devletler ve kamu yöneticileri tarafından geniş destek görmekte olduğunu vurguladı.

Aksar, şunları kaydetti:

"Örneğin Avrupa Birliği Konseyi tarafından kabul edilen Yenilenebilir Enerji Direktifi'ne göre, AB'nin toplam enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin payının 2030'a kadar yüzde 42,5'e çıkartılması planlanmıştır. Öte yandan bu geçiş sürecinde elbette bazı zorluklar ile karşılaşılmaktadır. En önemli engel enerji altyapısının yeterli olmaması veya modernize edilmesi zorunluluğudur. Altyapı dönüşümünün enerji yatırımlarının hızına yetişememesi dönüşümü yavaşlatacaktır. Bir diğer potansiyel sorun da üretilen enerjinin depolanmasıdır. Konvansiyonel enerjiden farklı olarak yenilenebilir enerji güneşli gün sayısı, rüzgarlı gün sayısı gibi tamamen hava ve iklim etkenlerine bağlı olduğundan şartların uygun olduğu zaman üretilen enerjinin depolanması ve ihtiyaç olduğunda kullanılması önem arz etmektedir. Ancak enerji depolama teknolojisi halen gelişmekte olup maliyeti yüksek bir yatırımdır. Genel olarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının geniş kullanımı hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli faydalar sağlar. Bu geçişin başarılı olabilmesi için karşılaşılan zorlukların üstesinden gelinmesi ve stratejik planlamaların yapılması gerekmektedir."

Yenilenebilir enerji proje yatırımlarındaki risklerin altını çizen Aksar, başlıca risk olarak görülen faktörlerden birinin inşaat ve montaj sürecinde meydana gelebilecek maddi hasarlar ve buna bağlı olarak finansal kayıpların olduğunu kaydetti.

Aksar, operasyonel hataların, tabii olayların, kötü niyetli hareketler gibi sebeplerden kaynaklanan maddi hasarların ve buna bağlı finansal kayıpların geleneksel sigorta ürünleri vasıtası ile teminat altına alınmakta olduğuna değindi.

Ayrıca risklerin çeşitliliğinin beraberinde farklı sigorta ürünlerinin kullanımı ile risk transferinin yapılması ihtiyacını doğurduğunu belirten Aksar, şu açıklamalarda bulundu:

"Örnek olarak siber saldırılara karşı siber güvenlik sigortaları yetersiz yağış, rüzgar veya güneş eksikliğinden kaynaklanacak finansal kayıplar için iklim türevleri olarak adlandırılan parametrik sigorta ürünleri sayılabilir. Yenilenebilir enerji projelerinin sigorta gereksinimleri, projenin ölçeği, tipi ve yerel düzenlemelere bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, her proje için özelleştirilmiş bir sigorta planı oluşturmak önemlidir. Sigorta brokerleri veya danışmanları ile çalışarak, projeye özgü riskler ve ihtiyaçlar doğrultusunda uygun sigorta çözümleri belirlenmelidir. Sigorta ürünlerinin çeşitlenmesi, regülasyon ve destekleyici politikalar, yenilenebilir enerji sektörüne yönelik risk yönetimi ve uzmanlık ile sürdürülebilirlik ve yeşil sigorta kapsamındaki çalışmalara daha fazla önem verilmesi gerekir."

BARÜ’nün dijital teknolojileri arkeolojiyle buluşturacağı projede çalışmalara başlandı

blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
07 Mart, 2025 18:17 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Bartın Üniversitesinin (BARÜ) Erasmus+ tarafından desteklenen ve arkeolojik kültürel mirasın dijital teknolojilerle geleceğe aktarılacağı projesi kapsamında çeşitli temaslarda bulunuldu.
Bartın Üniversitesi (BARÜ) Edebiyat Fakültesi Bilgi ve Evrak İdaresi Kısmı ile Sanat Tarihi Kısmının ortağı, Bulgaristan History Museum Primorsko Müze Müdürlüğünün yürütücüsü olduğu KA220 - DigiArcheoSpace Erasmus+ projesinde çalışmalar devam ediyor. "Arkeolojide Kültürel Mirası Belgelemek ve Sunmak İçin Çağdaş Araçlar" başlıklı projenin saha ziyaretleri kapsamında Filyos’taki Tios Antik Kenti’nin kültürel mirasını belgelemek amacıyla bir dizi görüşme gerçekleştirildi.
Bu doğrultuda proje grubunda yer alan Bilgi ve Doküman İdaresi Kısmından Doç. Dr. Ahmet Altay, Doç. Dr. Lale Özdemir Şahin ile Sanat Tarihi Kısmından Prof. Dr. Şahin Yıldırım ve Dr. Öğr. Üyesi Ali Bora; Çaycuma Kaymakamı Adem Kaya, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı ile Filyos Belediye Lideri Erol Acar’ı ziyaret etti. BARÜ’nün "Akıllı Lojistik ve Bütünleşik Bölge Uygulamaları" başlıklı ihtisaslaşma alanındaki mevzuları da kapsayan çalışmalar hakkında bilgi veren proje grubu, yeni teknolojiler kullanılarak yürütülen uygulamaları anlattı.
Görüşmelerde ayrıyeten projenin ikinci toplantısının Bulgaristan, Makedonya, Hırvatistan ve Türkiye’den 25 akademisyen ve uzmanın iştirakiyle 24 Mart 2025 tarihinde Filyos’ta gerçekleştirileceği, iştirakçilerin Tios Antik Kenti’nde bilimsel incelemelerde bulunacağı da paylaşıldı.
Kültürel mirasın korunması ve aktarılması noktasında BARÜ’nün ihtisaslaşma alanındaki çalışmalarını da kapsayan projenin ehemmiyetine değinen Rektör Prof. Dr. Orhan Uzun, "Bartın Üniversitesi olarak vilayetimizden başlayarak bölgemizin gelişimine paha katmak gayesiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İhtisaslaşma alanımızı da kapsayan akademik araştırma ve uygulamalarla elde ettiğimiz deneyimleri, geniş bir çerçevede kullanarak disiplinler ortası iş birlikleri yapıyoruz. Bu noktada Filyos’ta bulunan Tios Antik Kenti’nin arkeolojik kültürel mirasının belgelenmesini ve geleceğe aktarılmasını epeyce kıymetli buluyor, çalışmaların bölgemiz ve ülkemiz ismine güzel olmasını diliyorum" dedi.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.