Efendim hep söylerim… Bir yerlerde yanlışlık var diye. Kulak asan olmaz. Herkes bildiğini okumaya devam eder. Olan bizim gençlere olur. Şimdi şöyle bir düşünün. Kendi yaşadığı kentin tarihini bilmeyen bir kişi nasıl olur da geçmiş, bugün ve gelecek arasında köprü kurar… Yaşadığı kenti ileriye taşır. Kent kültürüne katkı yapar. Sorunların çözümünde rol üstlenir… Geçenlerde Kıranköy’de Kahveborlu’da Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfının her ayın birinci haftasında düzenlemiş olduğu tarih sohbetlerinin birisinde Sayın Baki Duvan ilginç bir anısını bizlerle paylaştı… Japon turistler Cinci Hanını görmeye geliyorlar. Hanın alt tarafında 26 üst tarafında 37 oda var. Üst katta bir de o dönemde (17.yüzyılda) ibadethane olarak kullanıma uygun olarak yapılmış bir mescid… Japonlar üst katta mescidi göremiyorlar…. Mescide ne oldu diye rehbere soruyorlar. Tabi rehberin Cinci Hanındaki mescidden haberi yok. Öyle olunca da… Japon turistlere yanıt veremiyor. Sayın Baki Duvan bu durumun kendisini çok üzdüğünü söylüyor. Üzüntü duyulmayacak gibi değil ki… Adam Pasifik’ten ,ta Uzakdoğu’dan geliyor bizim yaşadığımız şehirdeki mescidi biliyor. Biz ise şaşkınlıktan ve bilgisizlikten dolayı karşımızdaki yabancılara yanıt veremiyoruz. Olacak şey mi bu…! Dün öğrencilere bir soru sordum…. Gençler Cumhuriyet döneminde kurulmuş bir kent biliyor musunuz dedim… Yanıt yok…. Pekala dedim geçenlerde 3 Nisan’ı niçin kutladık .? Ses yok…. Başka bir soru sormaya da cesaret edemedim…. Şimdi tekrar buradan yineliyorum…. Okullara mutlaka yerel tarih dersleri konulmalı… Herkes önce bulunduğu ortamı tanımalı…. Yerelden ulusala oradan da evrensele yol alınmalı…. Yani…. Önce insan kendini kendinde sonra da başkasında tanımalı….!