Biz, sanat ve estetik kavramlarına oldum olası alışamamış bir toplumuz.
Sadece sanata mı.?
Bilim adamlarına dahi bakış açımız bile çok yavandır.
Onların uğraşları dikkat çekmez ve toplum açısından takdire layık görülmez.
Hele yazar çizer ehline hiç sıcak bakılmaz.
İşlerin kurcalanmasından,tartışılmasından hoşlaşmayan bir anlayışımız vardır.
Kurulu düzeni olduğu kabul ederiz.
Her şeyi olacağına bırakırız.
Meselelerle fazla yüz/göz olmayı sevmeyiz.
Hatta daha da ileri gider…
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın deriz
Ne ala durum değil mi.!
Oysa bilim ve sanat her ikisi de doğayı insanı,toplumsal yaşamı başka bir deyişle gerçek olanı konu alır.
Gelişmemiş bir sanatsal beğeni tek bir algı gücüyle sınırlıdır.
Oysa…
Her insan sanata açıktır.
Yeter ki bu yönünün geliştirilmesine olanak tanınmış olsun.
Bu konuda kitlenin rehberlik etmesi beklenen edebiyat,sinema,müzik,resimvb meslekten eleştirmenlerin de halkın gereksinmelerine yanıt vermeleri gerekir.
Ne var ki halkın beğeni oluşturma noktasında sanattan uzak tutulduğu,saçma sapan TV ve ilkel müzik programlarıyla düşünmenin zorlaştırıldığı toplumlarda sanatsal yapıtların tüketilmesi mümkün görünmemektedir.

Bu işlerin düzeleceği de zannedilmesin….
Konu ile daha geniş bilgi almak isteyenler Dr.ÇetinYetkin’in ,Siyasal İktidar Sanata Karşı adlı kitabını okuyabilirler.
Kitabın adı ne kadar anlamlı değil mi?
Sanki yanıtını veremediğimiz birçok soru başlıkta kendi gerçek kimliğine kavuşuyor gibi…
Sanat: insanın kendini ifade yeteneğinin özgürce dışa vurumundan başka bir şey değildir…