blank
Avatarı
Anadolu Ajansı tarafından
22 Ekim, 2024 11:33 tarihinde yayınlandı

15 Temmuz Şehidinin Ablaları “FETÖ Elebaşı Hesap Vermeden Öldüğü” İçin Üzgün

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde şehit olan Metin Arslan'ın Karabük'te yaşayan iki ablası, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in hesap vermeden ölmesinin üzüntüsünü yaşıyor.

Fatma Arslan Ataman, AA muhabirine, kardeşi Metin Arslan'ın 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine ayakkabısını bile giymeden sokağa çıktığını söyledi.

Kardeşinin darbecilere karşı durmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi önüne gittiğini, o gece anne ve babasını aradığını anlatan Ataman, daha sonra kardeşinin şehit olduğunu öğrendiklerini kaydetti.

Ataman, zor şeyler yaşadıklarını belirterek, "Metin'in vefatını anneme söylediğimiz anda hastaneye kaldırdık, bir daha annem hastaneden çıkamadı. Bir sene sonra annemizi kaybettik." ifadesini kullandı.

Kardeşinin resmini çerçeveletip hastanede yatan annesinin yanına koyduklarını aktaran Ataman, şöyle devam etti:

"Çocuklarım annemin yanındayken çerçeve yere düşmüş, camı parçalanmış. Camı parçalanınca annem 'Metin gitti.' diye ağlamaya başlamış. Telefonla 'Anne sen onu geceliğinin içine koy, ben gelince sana tekrar Metin'i getireceğim.' dedim. İşten çıkınca resmi tekrar çerçeve yaptırdım. Anneme getirdim. Annem o kadar mutlu oldu ki sanki Metin geldi, onun yanında yatıyor. Yemek yiyoruz. Metin'le yemek yedik. Metin geldi, sohbet ediyoruz. Yani annemin hastanede yattığı sürede Metin'siz geçen bir günü olmadı."

- "İnşallah cehennemin en dip köşesine kadar gider"

Ataman, annelerinin vefatından 3 yıl sonra babalarını kaybettiklerini dile getirerek, "15 Temmuz bizim ailemizden 3 kişiyi almıştır." dedi.

FETÖ elebaşı Gülen'in öldüğünü öğrendiğinde hissettiklerine değinen Ataman, şunları kaydetti:

"Keşke keşke ölmeseydi de bizim hapishanelerimizde çürüseydi. Bu kadar insanın vefatına dinden vurarak gelen bir insanın, bu kadar kolay ölmesiyle vicdanen rahatlamadım açıkçası. Yani sen kimi kimle vuruyorsun? İnsanı insana kırdırıyorsun. Söylenecek hiçbir şey yok ama erken vefat etti keşke farklı şekillerde sürünseydi daha iyi olurdu. İş yerime geldiğimde bir baktım 'FETÖ elebaşı Fetullah Gülen öldü.' dediler. Dedim 'Çok güzel oldu.' İnşallah o şehitler onu öbür dünyada lime lime parçalar. Cehennemin en dip köşesine kadar gider. Çikolatam vardı. Arkadaşlara 'FETÖ'den kurtulduk, FETÖ'cülerden kurtulduk.' diye çikolata dağıttım."

- "Ülkemiz, vatanımız bundan sonra böyle vatan hainleriyle darbelerle karşılaşmasın inşallah"

Nurcan Arslan da kardeşinin 15 Temmuz gecesi abdest alıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine sokağa çıktığını söyledi.

Kardeşinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde tankların üzerinde darbeci keskin nişancının kurşunuyla şehit olduğunu belirten Arslan, "Daha sonra kardeşimden haber alamayınca internetten aramalara başladım. Önce askeri şehitleri verdiler. Daha sonra sivil şehitlerden kardeşimin ismini gördüm ama hiç ihtimal vermiyordum. İsim benzerliği olabileceğini düşündüm. Ertesi gün Valiliğe gittiğimizde gerçekten kardeşimin şehit olduğunu öğrendik. Babam İstanbul'a kardeşimin cenazesini almaya gitti. Kendisini uzun zamandır da görmüyordum, İstanbul'da gurbette çalışıyordu. Yüzünü açtırdığımda gülümseyerek bakıyordu bana." ifadelerini kullandı.

Arslan, annesi ile kardeşinin arasında güçlü bir bağ olduğunu dile getirerek, "O çok etkilendi. Bir yıl sonra annem onun üzüntüsüne dayanamadı, vefat etti. Üç yıl sonra da babam vefat etti. Biz iki kardeş bu dünyada tek başımıza kaldık. Bazı hainlerin ya da kötü niyetli insanların kötülüklerini devam ettirememesi açısından ölümünün hayırlı olduğunu düşünüyorum. Ülkemiz, vatanımız bundan sonra böyle vatan hainleriyle darbelerle karşılaşmasın inşallah. Tek temennimiz o. Kimsenin canı yanmasın." diye konuştu.

Şehitliğin çok üstün bir mertebe olduğuna vurgu yapan Arslan, "Allah evlat acısıyla, kardeş acısıyla kimseyi sınamasın. Kardeşimin şehit olmasıyla tek kişi kaybetmedik. Aileden 3 kişiyi kaybettik. Annemle babam arka arkaya kardeşimin üzüntüsüne dayanamayarak vefat ettiler. Biz 3 vefat yaşadık. Çok üzücü bir olay." dedi.

Haber videosu için TIKLAYINIZ!

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Esra Oğuzkağan Özkan tarafından
04 Haziran, 2025 16:42 tarihinde yayınlandı

Yunus Emre’nin Karabük’teki İzleri Bulundu

Yunus Emre'nin Doğum Yeri ve Hayatıyla İlgili Yeni Bulgular Gün yüzüne Çıkıyor

Karabük, Yunus Emre'nin manevi mirasını ve yaşam öyküsünü ilgilendiren yeni arşiv belgeleriyle gündeme geldi.

Karabük'te Yunus Emre'ye Dair Yeni Arşiv Bulguları Heyecan Yaratıyor

Prof. Dr. Kenan Ziya Taş’ın kaleme aldığı "Yunus Emre’nin Yaşadığı Coğrafyaya Dair Yeni Belge ve Bilgiler" başlıklı makalesinde, Karabük’ün Zobran köyü mevkisinde bulunan vakıf gelirleri ve dergah kayıtlarına ulaşılmasıyla önemli bir gelişme yaşandı.

Safranbolu'da köylerin yaşatılması için araştırmalar yapan Ahmet Karakaş, köylerin tarihi sürecini araştırırken, XIX. Türk Tarih Kongresi'nde yayınlanan makalede Yunus Emre'nin isminin Karabük ili ile anılmasıyla büyük gurur duyduğunu şu sözlerle açıkladı. Karakaş, "Makaleye göre Gerede kazasına bağlı Sopran Divanı karyesinde Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh zaviyesidir. Bu zaviye bugünkü idari yapıya göre Sopran, bugünkü Karabük ilinin Safranbolu ilçesine bağlı (Kaleköy)’dedir. Bu kayıtların başlarındaki ifadelerde zaviyenin adı şöyle verilmektedir: “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh elinde 10 mudluk yeri vakf-ı âmmdır.”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…” ifadeleri bu köyün önemini bir kez daha artırdığını gözler önüne serdi.

Karakaş: "Yunus Emre felsefesine göre hiçbir zaman kalp kırmamak, büyüklük taslamamak, gönül almak ve geçimli olmak esastır. Yunus Emre'ye göre din; insanlığı mutluluğa, barışa ve huzura kavuşturan bir yaşam tarzını benimsemektir. Yunus Emre'nin din anlayışında sevgi ve aşk vardır. Taş'ın makalesindeki arşiv kayıtlarına göre yapılan incelemelerde, Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Zopran ve Kaleköy'ün Yunus Emre’nin hayatıyla bağlantılı olabileceği öne sürülüyor. Belgelere göre, bölgedeki vakıf gelirleri ve dini kuruluşların kayıtlarında Yunus Emre’nin ismine ve onun tasavvufi faaliyetleriyle ilişkili izlere rastlanıyor. Zobran köyü ve çevresinde bulunan bu vakıf ve dergahların, Yunus Emre'nin yaşadığı dönemde önemli dini ve kültürel merkezler olduğu düşünülüyor." dedi.

Karabük'ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması akademik araştırmaların artmasına sebep olacaktır diyen Karakaş: "Karabük’ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması, bölgedeki dini ve manevi hayatın şekillenmesinde büyük rol oynadığını gösteriyor. Ayrıca, arşiv kayıtlarının, Yunus Emre’nin Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaşadığı ve özellikle Bolu civarında etkin olduğu iddialarını güçlendirdiğine işaret ediyor." sözleriyle konuşmasını sürdürdü.

Bu yeni araştırmalar ışığı altında, Yunus Emre’nin doğum yeri ve yaşamı konusunda bilinenlere yenileri eklenirken, Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki tasavvufi ve kültürel etkinliklerdeki rolünü daha iyi anlamamıza katkıda bulunuyor. Karakaş, bölgedeki arşivlerin Karabük Üniversitesi tarafından araştırılmaya devam edilmesiyle Yunus Emre’nin hayat hikayesine dair daha net bilgiler elde edilebileceğine vurgu yaptı.

Yunus Emre’nin, Karabük ve çevresinde manevi mirasının önemli bir parçası olduğu, yeni bulunan belgelerle gün yüzüne çıkmış oldu. Bu gelişmeler, şairin hayatı ve tasavvufi hayatı hakkında yeni ufuklar açarken, bölgedeki kültürel hafızanın güçlenmesine de katkı sağlaması bekleniyor.

Haberin videosu için Tıklayınız

Bizi sosyal medyadan takip edin