Bölgenin Sesi Gazetesi tarafından
10 Aralık, 2019 21:42 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Osmanlı döneminde saray kıyafeti ve gelinlik olarak kullanılan bindallılar, son yıllarda genç kızların ilgi odağı oldu Osmanlı döneminde saray kıyafeti ve gelinlik olarak kullanılan, daha sonraki süreçte yerini gelinliklere bırakan bindallılar, son zamanlarda dünya evine girecek genç kızlar tarafından kına gecelerinde tercih edilmeye başlandı. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Karabük’ün evleriyle dünyaca ünlü ilçesi Safranbolu’da Halk Eğitim Merkezi’nde "Her eve bir bindallı" sloganıyla açılan "Bindallı İşlemeciliği Kursu"nda 21 kursiyer bindallı işleme öğreniyor. Safranbolu’da "Tepebaş" olarak bilinen bir bindallının işlemesi 6 ay sürerken, fiyatları ise üzerindeki işlemelere göre 5 ile 30 bin TL arasında değişiyor. Genellikle lacivert ve bordo kadifeden yapılmış, üzerine sırma ile kabartma dal, yaprak, çiçek işlenerek yapılan bindallılar, son zamanlarda dünya evine girecek genç kızlar tarafından kına gecelerinde giyilirken, açılışlarda ve tarihi konaklarda da süs olarak kullanılıyor. Desenlerin arşivi oluşturuldu Kurs nakış öğretmeni Havva Uysal, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, bindallının Osmanlı Saray kıyafeti olduğunu söyledi. Safranbolu yöresindeki adının "Tepebaş" olduğunu hatırlatan Uysal, "Safranbolu’da çok eskiden hanımlar bindallıları düğünlerinde giymişler. Daha sora katıldıkları bütün düğünlerde kullanmışlar. Her evin sandığında özenle saklanmış bir bindallı varmış. Ama daha sonra zamanla bu bindallılar değişik ürünlerde kullanılmak üzere, yorgan ve yastık yapılmış, çoğu eskiyip yıpranmış. Biz 2006 yılında ’her eve bir bindallı’ diyerek böyle bir projeye başladık. O günden bugüne bindallı işlemeye devam ediyoruz. Safranbolu yöresinde kullanılan bindallıların bütün desenlerini çizdik, bir arşiv oluşturduk" diye konuştu. "Kızlarımız tarafından tercih edilmeye başlandı" Çizilen desenlerden kursiyerlerin kendilerine yeni bindallılar oluşturduğunu aktaran Uysal, şunları kaydetti: "Düğünlerimizde tekrar giyilmeye başlandı, kızlarımız tarafından tercih edilmeye başlandı. Bindallılar önceden lacivert ve bordo renklerinde tercih ediliyordu. Daha sonra batının da etkisiyle beyaz bindallılar üretilmeye başladı, ardından yerini gelinliklere bıraktı. Düğünlerde gelinlik olarak giyinmese bile, kına gecelerinde artık genç kızlarımız tarafından tercih edilen bir saray kıyafeti." Bindallının işlemesinin zor olduğunu vurgulayan Uysal, "Tek tek çevrilerek işleniyor. Bindallının üzerindeki işleme maraş işi, dival ya da sırma işi denilen bir işleme. Desen hazırlama süreci oldukça yorucu. İşlemesi de uzun sürüyor. Bir tepebaş en az 6 ay gibi bir sürede işlenebiliyor. Şimdiye kadar sadece iki tane bindallı satabildik. Bir kaç tane de sipariş alarak işledik. Kursiyerlerimiz daha çok evdeki kız ve gelinleri için işlemeyi tercih ediyor. Satmayı da çok istiyoruz ama yeteri kadar müşteri bulamıyoruz. Fiyatlarımız 5 bin ile 30 bin TL arasında değişiyor, üzerindeki işlemeye göre fiyatlar değişiyor" değerlendirmesinde bulundu. Kursiyerlerden Süheyla Yılmaz da kursa bindallı işlemeyi öğrenmek için katıldığını belirtti. Kendisine büyüklerinden bindallı kalmadığını anlatan Yılmaz, "Kendim işleyip çocuklarıma bırakmak için yapmaya başladım. Her işin zorluğu olduğu gibi bunun da zorluğu var. Simlerimizi tek tek geçirerek sarıyoruz, emek ve özen isteyen bir iş" dedi. 6 senedir kursa katılan Havva Üstün ise kursa katıldığı için mutlu olduğunu kaydetti. Kursa severek ve isteyerek geldiğini belirten Üstün, kızı için bindallı işlediğini ve kına gecesinde giydiğini, salon takımları, pano, seccade, terlik çantaları gibi çeşitli ürünler de yaptıklarını ifade etti.
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Şafak Zeki Akca tarafından
13 Mayıs, 2025 00:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KÖY NEYİME DEMEYİN!

SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.

Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.

60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.

Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.

Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.

Bu son deprem bize bunu gösterdi.

Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.

*

Köyün en güzel yeri  neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.

Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,

Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...

Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.

NE GÜZELDİ O GÜNLER..

ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...

*

Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.

En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.

Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme

Köyler köylük ’ten çıkmış yani

Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.

O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.

*

Şimdiki köyler de;

O ahır kokulu evler var mı? YOK...

Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...

Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…

Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...

Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK

KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK

Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı?  YOK...

Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...

Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...

DAHA NELER? NELER?

Biz bu değerlerimizi kaybettik.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.

Eski nesiller de yaşlandı artık.

Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı

*

Şu anki neslin yaptığı tek şey var

Eski ahşap evleri yıkmak!..

Köye gelen manav arabasından ekmek almak,

sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.

Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.

BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?

Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.

Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN

Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir

Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye

O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,

Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak

Ekip biçeceği tarlası olacak

Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.

Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..

Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…

Ne dersiniz? Yorum sizlerin…

Kalın sağlıcakla….

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.