blank
Anadolu Ajansı tarafından
26 Mayıs, 2024 12:59 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Türk Yatırım Fonu üye devletler arasındaki ticareti geliştirecek

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üye ülkeleri tarafından kurulan Türk Yatırım Fonu'nun üye ülkeler arasındaki ekonomik entegrasyonu, ticareti ve yatırımları artırması hedefleniyor. TDT üye ülkeleri tarafından Türk Yatırım Fonu'nun kurulması geçen hafta Dolmabahçe Çalışma Ofisinde düzenlenen Türk Yatırım Fonu Guvernörler Kurulu Toplantısı ile resmileşti. Toplantıda verilen bilgiye göre, Fon eşit sermaye katkısı ve eşit oy ilkesiyle kurulurken başlangıç sermayesinin 500 milyon dolar olarak belirlendiği kaydedildi. Üye ülkelerin ihracat rakamlarına bakıldığı zaman, TDT ülkelerinin 558 milyar dolarlık ihracat hacmine sahip olduğu görülüyor. Dünya ticareti içinde yüzde 2'yi aşan bir paya sahip olan üye devletlerin kendi aralarındaki ihracat ise 33 milyar dolar seviyelerinde. Kurulan Fon, ortak finansal projelerle Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri bünyesinde bölgesel ticaretin artırılması, ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi ve üye devletler arasındaki ihracat hacminin artırılmasını amaçlıyor. "178 milyonluk nüfus ve 1,9 trilyon dolarlık ekonomik büyüklükten bahsediyoruz" Konuya ilişkin, AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ali Emre Sucu, Türk Yatırım Fonu'nun kurulmasına yönelik anlaşmanın Mart 2023'te imzalandığını anımsatarak, TDT'ye üye ülkeler arasında mevcut ekonomik ilişkileri olumlu etkileyecek bir adımın hayata geçirildiğini söyledi. Sucu, Fon'un bu yönüyle TDT üye ülkeleri arasında ekonomik entegrasyon boyutunun önemli bir adımını ve bileşenini oluşturduğuna vurgu yaparak şöyle konuştu: "Bu Fon'un üye ülkeler arasında ekonomik ilişkilerin kurumsallaşmasına, ticaret ve yatırım alanlarının gelişmesine katkılar sunacağı açık. Bu adım en azından bu yönde bir niyet göstergesi. Ancak bu katkıların derecesi hem Türkiye'nin bölgedeki yeri hem diğer bölge dışı aktörlerin ekonomik alandaki politikalarıyla hem de bölge ülkelerinin çok taraflı dış politika tercihlerinde Türkiye'ye açacakları alanlarla doğrudan bağlantılı. 1990'lı yıllarda Türk lirası ortak para birimi olarak kabulünden tutun, Türk devletleri arasında AB modeli bir entegrasyon zaman zaman siyasetçiler tarafından gündeme getirilmişti." Her durumda üye devletler arasında ekonomik alanda gelecekte bir blok oluşacaksa bu gelişmenin önemli bir adım olduğunun altını çizen Sucu, üye devletlerin sahip oldukları ekonomik ve nüfus potansiyellerinin küçümsenmeyecek düzeyde büyük olduğunu dile getirdi. Sucu, "2024 sonu itibarıyla yaklaşık 178 milyonluk nüfus ve 1,9 trilyon dolarlık ekonomik büyüklükten bahsediyoruz. Ancak bu yüzyılın gerçekliği de ortadadır. Post-Sovyet Türk Dünyası ülkeleri, tarihsel olarak Türkistan'ın batısı, büyük kara ülkeleriyle çevrilidir. Bu durum öncelikle bu ülkeleri farklı derecelerde Rusya ve Çin'e bağımlı kılmakta. Bu bağımlılığın azalması noktasında her fırsatı değerlendirmek isteyen bölge ülkeleri, TDT'yi, yani Türkiye'nin bölge politikasını, her zaman önemli bir alternatif olarak değerlendirmektedir." "Fonun kurulması 2040 Vizyon belgesinin ekonomik boyutunun önemli bir adımı" Sucu, Türkiye'nin bölgedeki ekonomik ve kültürel etkisine değinerek, ekonomik alanda bölge ülkelerinin böyle bir adımın destekleyicileri olmalarının öncelikle bu ülkelere Rusya ve Çin karşısında önemli bir alternatif sunduğuna dikkati çekti. Türkiye öncülüğünde böyle adımların atılmasının bu ülkeler için önemli bir denge unsuru olabileceğini belirten Sucu, "Fon'un kurulmasının bugün direkt olarak rekabet unsurlarının seviyesini artırması beklenmemeli. Ancak rekabet seviyesindeki algıları uzun dönemde etkileme kapasitesine sahip olduğu açık. Her durumda TDT üyesi ülkeler arasında böyle bir adımın atılması Türkiye'nin bölgedeki etkinliğini artırması için bir neden değil, ancak attığı olumlu adımların bir sonucu olarak okunmalı." diye konuştu. Sucu, Fon'un kurulmasının TDT'nin yol haritasının çizildiği 2040 Vizyon belgesinin ekonomik boyutunun önemli bir adımını oluşturduğuna vurgu yaparak, ekonomik alandaki hedeflerin hayata geçmesinin diğer alanlarda ortaya koyulan hedeflerin de gerçekleşmesi anlamına geleceğini sözlerine ekledi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Şafak Zeki Akca tarafından
13 Mayıs, 2025 00:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KÖY NEYİME DEMEYİN!

SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.

Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.

60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.

Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.

Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.

Bu son deprem bize bunu gösterdi.

Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.

*

Köyün en güzel yeri  neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.

Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,

Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...

Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.

NE GÜZELDİ O GÜNLER..

ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...

*

Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.

En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.

Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme

Köyler köylük ’ten çıkmış yani

Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.

O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.

*

Şimdiki köyler de;

O ahır kokulu evler var mı? YOK...

Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...

Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…

Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...

Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK

KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK

Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı?  YOK...

Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...

Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...

DAHA NELER? NELER?

Biz bu değerlerimizi kaybettik.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.

Eski nesiller de yaşlandı artık.

Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı

*

Şu anki neslin yaptığı tek şey var

Eski ahşap evleri yıkmak!..

Köye gelen manav arabasından ekmek almak,

sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.

Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.

BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?

Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.

Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN

Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir

Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye

O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,

Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak

Ekip biçeceği tarlası olacak

Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.

Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..

Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…

Ne dersiniz? Yorum sizlerin…

Kalın sağlıcakla….

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.