Suudi Arabistan uyruklu çocuğu düştüğü derede 4 gündür arıyorlar
Trabzon’un Çaykara ilçesinin turizm merkezi Uzungöl’de bulunan Haldizen Deresi’ne 26 Mayıs günü su içmek isterken düşen Suudi Arabistan asıllı 9 yaşındaki Faisal Ramzi Alshaikh’u arama çalışmaları 4. gününde de sürüyor.
Trabzon’un Çaykara ilçesindeki Uzungöl bölgesine ailesi ile gezmeye giden Suudi Arabistan asıllı Faisal Ramzi Alshaikh (9), 4 gün evvel Haldizen Deresi’nin kenarından su içmeye çalıştığı sırada istikrarını kaybederek suya düştü. Olayı fark eden baba, paniğe kapılarak çocuğunu kurtarmak için suya atladı. Lakin derenin debisinin yüksek ve akıntının güçlü olması nedeniyle güç anlar yaşayan baba zahmetle kıyıya çıkmayı başardı. İhbar üzerine bölgeye jandarma, 112 sıhhat grupları, AFAD, AKUT, UMKE, Jandarma Arama Kurtarma (JAK) ve Dalgıç Timi takımları sevk edildi. 4 gün evvel başlayan arama çalışmalarında şuana kadar sonuç alınamazken, arama çalışmalarına 100’ün üzerinde işçi ile 17 araç, 3 iş makinesi ve 3 bot katılıyor. Bölgede takımların bağlantısı için 3 taşınabilir baz istasyonu da kurulurken, ailesinin ise hüzünlü bekleyişi sürüyor.
Öte yandan arama çalışmalarında bugün Haldizen Deresi üzerindeki bentlerin ve göletlerin olduğu alanda ağırlaştırıldı.
Meslek seçimi insanların hayatında kuşkusuz ki çok önemli bir karardır. Her ne kadar önemli bir iradi kararımız olsa da, aslında kaderin daha önce yolumuzu oluşturduğu en büyük taşlarından birisidir fakat bugün konum meslek seçimi değil! Ben bugün hobilerden bahsetmek istiyorum.
Hobi deyince; kelimenin kelime olarak tam anlamını hepimiz biliriz. Ne var ki dilimizdeki eş anlamlısı nedir diye bakınca bir çok kelime çıkıyor karşımıza. Hepsi de hobi yerine kullanılabilir elbette fakat tam olarak hobinin anlamını karşılıyorlar mı şüpheliyim. Örneğin bir karşılığı meşgale. Meşgale bence tam karşılığını verebilen bir kelime değil çünki insan kendisine pek çok meşgale edinebilir lakin bunların hepsi hobi değildir, hatta belki de hiçbirisi hobi seviyesine gelmemiştir. Hobi de bir devamlılık var, birazcık adanmışlık izlerini de görmek olası. Bir diğer kelime ise uğraşı ! Uğraşı kelimesi meşgale kadar bile karşılık gelemiyor. Bu iki kelime de hobiye biraz eksik geliyor. İki kelime daha var; birisi özel zevk, diğeri oyalantı. Herhangi bir şeyin hobi olabilmesi için içinde biraz tutkuyu da barındırması gerekiyor. Meslekten farkı tamamen içten gelen istekle yapılması. Mesleğimizi ne kadar seversek sevelim çoğu zaman zorunlulukla yaparız fakat hobide zorunluluk yoktur. Meşgale, uğraşı, özel zevk veya oyalantı tutku ve aşkla yapılıyorsa hobileşiyor. İki kelime daha var ve bunlar bana sanki hobi kelimesini ifade edebiliyor gibi geldi. Birisi ďüşkü, diğeri ise çok daha ilginç delice doğan… Ben delice doğanı çok sevdim. Örneğin -Bir delice doğanım var. -Nedir? -Şiir yazmak! Yahut "şiir yazmak benim delice doğanımdır" . Oldu işte, cümle içinde kullanınca hobinin ifade ettiği anlamın hepsini de karşıladı. Sizler ne dersiniz bilmem ama düşkü de olabilir gibi geldi bana. Müzik yapmak benim düşküm yahut fotoğraf çekmek düşküm oldu. Her iki cümle de anlam olarak hobiye karşılık gelebiliyor fakat benim favorim delice doğan. Dediğim gibi hobideki tutkulu durum delice ile örtüşüyor doğan ise içinde kendiliğinden olan istekliliği ifade ediyor. Bu iki karşılık bana çok sevimli geldi.
Yıllar evvel bir dönem tezhip kursuna gitmiştim. Resimin her çeşitine ilgim vardı ve tezhip sanatı enteresandı. Her şeyden önce konusu doğaydı. Çiçekler, yapraklar ve bulutlardan oluşuyordu. Aşığımdır ben doğaya! Tezhip bizim kağıt süsleme sanatımızdır. Kağıt beni çok açmadı, bu kadar minimalist çalışmak ve yaptıklarınızı günlük hayata biraz zor sokuyor olmak iyi değildi. Ben de geçtim cama. Vitray denedim bir ik. Sonra da unuttum çünki tutkum yoktu. Delice doğanım yoktu içimde. Şimdi bir delice doğanım var! Şiir yazmak! Yazıyorum bir şeyler. Bir kısmını sizler de okuyorsunuz. Tuhaf bir şey bu delice doğan. Sanki hücrelerinize yazılmış onu yapmak. Ya bir gün yapamazsam diye ödünüz patlıyor. Ya yazamazsam bir daha? O gün bir şeyler karalayabildiyseniz, şükürbazsınız Allah'a ve rahatsınız aynı zamanda fakat yoksa hiçbir şey tehlikedesiniz. İçinizde her yeni günde bunlar vuku buluyor. Delice doğanlardan vazgeçilmiyor. Onlardan vazgeçmek kendinden vazgeçmek gibi geliyor! Neden böyle geliyor? İçinde aşkı barındırdığı için mi ?
İşte birisinin daha böyle bir delice doğanı varmış. Fotoğraf çekmek! Zamanla bu delice doğanı uzay fotoğrafı çekmeye doğru bir evrim geçirmiş. Bazı teleskoplarla fotoğraflar çekiyormuş. Bunun eğitimini de internet aracılığı ile almış. Uzaydaki aynı yerlerin bir çok fotoğrafını çekip bunları üst üste getirerek uzun bir çalışma yapıyor neticesinde en doğru fotoğrafı bilgisayar yazılımlarıyla gerçekleştirebiliyormuş. Bu yöntemlerle yaptığı fotoğrafları Nasa tarafından yayınlanmış. Kimmiş bu kişi? Samsunda yaşayan aile hekimi Mehmet Hakan Özsaraç. Google' da bir şeyi araştırmak isterken, haberi önüme düştü. Okuyunca da çok hoşuma gitti. Hemen instagram hesabımda Dr. Mehmet Hakan Özsaraçı takip etmek istedim. İsmini; hesabını açınca, gördüm ki ben zaten onu takip ediyormuşum. Kendimi bildim bileli evren, uzay, fotoğraflarını severim. Güzel bir hobi. Güzel bir delice doğan. Yazımı herkesin delice doğanları bol olsun diyerek noktalıyorum çünki delice doğanlar aşklı bir şey..Aşk ise hayatın en güzel güzeli! Dyt. Güner Erbay