NİYE ACABA?

NİYE ACABA?

Yayın: 11.08.2015 08:35
Paylaş:
A+ A-

Karabük’le ilgili geçen günlerde farklı bir sosyolojik değerlendirme yaptım.
Yazımın başlığı “ Toplum olamamaktı.”…
Herhalde buradaki tezlerin özü tam olarak anlaşılamadı…
Farklı yerlerden değişik eleştiriler aldım.
O nedenle bugünkü yazımı anlaşılmaya ayırdım.
Bir örnekle hususiyeti bugün açıklığa kavuşturmak niyetindeyim.
Toplum olamama durumu;çok kültürlü imparatorluk bakiyesinin cumhuriyet idaremize bıraktığı en büyük sorunsaldır.
Bu sorunsalın çözülememiş olması zaman zaman sıkıntılar ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde yaşanan birçok çözümsüzlüğün nedeni de budur.
Neyse…!
Şimdi biz gelelim meselenin Karabük ile ilgili yönüne…
Bizim görüşümüz:
“Karabük’ü zehirlemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.”
Gerçekten belirli saat aralıklarında hava kalitesi ile ilgili yapılan ölçümler ciddi tehlikeler içeriyor.
Kirlenmenin boyutu risk boyutunu aşmış durumda..
Yani halk göz göre zehir havayı solumaya mahkum bırakılıyor.
Doğal olarak;
Solunum yolu hastalıkları da buna bağlı olarak artıyor.
Karabük’te hastaneler ,aile hekimleri.sağlık ocakları tıka basa dolu…
Doktorlara Allah kolaylık versin,başımızdan eksik etmesin.
Bir de Araç ve Soğanlı çaylarının birleşme noktasında ki bulanıklık dikkat çekici boyutta.
Resmi makamlardan konu ile ilgili bir bilgilendirme yapılmıyor.
“Böyle gelmiş böyle gider” siyaseti uygulanıyor.
Çevre ile ilgili olarak kurulmuş Sivil Toplum Kuruluşları aktifliğini yitirmiş durumda.
Hiç sesleri çıkmıyor.
Eskiden etkisizde olsa çevre ile ilgili bir söylemleri olurdu.
Şimdilerde sessiz filmlerde rol almakla meşguller.
Şimdi meselenin ” toplum olamama “ boyutuna…
Söyleyin bakalım.
Karabük’te hava kirliliği ile düzenlenmiş kaç tane toplantı,miting,protesto yürüyüşüne tanık oldunuz.
Sayılmayacak ya da hatırlanmayacak kadar az.!
Öyle değil mi?
Pekala bizleri bu noktada duyarsız kılan husus ne…
Bir araya gelememe,toplum olamama,türdeşleşememe…!
Sivil toplum örgütlerinin tabela hastalığından bir türlü kendilerini kurtaramamış olamamaları.
Olayları gazete beyanatı ile geçiştirme popülizmi.
Halkı ortak çıkarlarda bir araya getirecek ruha sahip olmama…
Yani toplumsal dinamiklerdeki refleks eksikliği…
Sonuç;
“Sahipsiz kent portresi…”
Peki bu sahipsizliği bizi kabullenmeye zorlayan husus ne?
Toplum olamamak…
Kentli olamamak.
Köylü kurnazlığı ile sorunları çözmeye çalışmak.
Dahası…
Bunları harekete geçirecek ruh ve dinamiklerden yoksun olmak…
İşte bakın…!
Karabük’te konutların 2/3’i doğal gaza geçmiş durumda…
Belki bir umut….
Hava biraz temiz olur diye…
Şimdi tam aksi bir durum var ortada…
Niye acaba…?

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sulama kanalında başsız ceset bulunmasıyla ilgili soruşturma sürüyor

Yayın: 07.05.2024 14:34
Paylaş:
A+ A-

Kastamonu’da sulama kanalında bulunan cesedin başı jandarma tarafından aranıyor.

Merkez Dere köyü kırsal alanında dün A.Y’ye ait olduğu düşünülen başsız cesedin bulunması üzerine jandarma çalışma başlattı.

Kastamonu İl Jandarma Komutanlığına bağlı komando birlikleri, sabah erken saatlerden itibaren bölgeye gelerek cesedin bulunduğu alanın çevresindeki tarlalarda, kayıp başı arama çalışmalarına başladı.

Olayla ilgili gözaltına alınan Ş.K, N.K. ve E.Ö. ise emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Jandarma, dün ihbar üzerine gittikleri bir aracın yakınındaki sulama kanalının beton köprüsünün altında başsız bir ceset bulmuştu. Cesedin Araç ilçesine bağlı İğdir köyünde ikamet eden ve 3 gündür kendisinden haber alınamayan A.Y’ye ait olduğu değerlendirilirken, soruşturma kapsamında Ş.K, N.K. ve E.Ö. gözaltına alınmıştı. (AA)