1 Kasım 2015 erken seçimi kapımızı çalmaya hazırlanıyor. Bu arada… 18 Eylül itibarıyla partilerin kesin adayları da belli oldu. Hatta adayların tanıtım programları bile başladı. Biz milletvekili adaylarımıza buradan başarılar dileriz. Aynı zamanda onları kutlarız. Karabük için ülkemiz için inşallah hayırlı olur. Önemli olan yurdumuzun huzuru ve barış içinde birlikte yaşama hassasiyetinin herkes tarafından iyi anlaşılmış olması. Ülkemiz için siyasete soyunanlar şunu iyi bilmeliler ki çözümlenmesi gereken çok önemli sorunlar var. Siyaset bu sorunları kısa zamanda çözmeli ve ülkemizin huzurunu sağlamalı. Biz gelelim Karabük’te siyaset mevzuuna… Biraz önce de belirttiğim gibi. Siyasetle uğraşıyorsanız ülke ve bulunduğunuz yerin sorunlarıyla ilgili olacaksınız. Bunların çözümü için kafa yoracak ve hayatı kolaylaştıracak düşüncelerle kamu yararına fayda sağlayacaksınız. Hizmette kusur yapmayacaksınız. Adam kayırmayacaksınız. Halka hizmeti hakka hizmet olarak göreceksiniz. O’nun bunun adamı olmayacaksınız. Şimdi soruyorlar… Siyasette oy almak için karşı tarafı karalamak olur mu? Olursa bile bu ne kadar etik olur.? Bunların hepsi tartışılır…! Ancak tartışılmaması gereken bir husus var. Siyasetçi kırıcı olmadan tartışma yapmalı ve kendisine yöneltilen eleştirileri bilinen adap çerçevesinde yanıtlamalıdır. Bu önemli bir husus. İnsanların birbirini kınamaları incitici hususlar taşırsa bunun kamuoyu önünde kafa karıştırmadan öte bir anlamı olmaz. Bu tartışmayı başlatan kişiler değer yitirir. Hele bu tartışmalar kutsalın üzerinden yapılıyorsa değer yitimi daha hızlı olur. Türkiye’de siyasi tartışmalarda kutsal/din ve manevi değerler çok kullanılır olması bu bakımdan dikkat çekicidir. Bu kullanım yüzünden insanlar ötekileştiriliyor. Böyle bir çaba var… Dindarlar deyince ne anlaşılıyor ben hala bunu çözebilmiş değilim. Sanki bu ifade de dindar olmayanlar varmış gibi bir şey hasıl oluyor. Peşinden Atatürkçüler ve laikler deniliyor. Böyle bir ayrıştırma yapma sanki moda oldu. Çünkü ötekileştirmeler başladı mı bunun önünü alamazsınız. Dindar kesim karşısında Atatürkçü ve laik kesime “la-dini” mi diyeceğiz.! Bunların kafa karıştırmadan öte bir anlam taşımadığı ortada. Bilindiği üzere… Çok bilinmeyenli denklemlerin çözümü de karışıktır. O nedenle toplum nezdinde bu ayrıştırmaları ve tartışmaları yaparken kırıcı olmamaya dikkat edilmeli. Kutsal olan değerler üzerinden oy devşirmeye gidilmemeli. Ortak değerler konusunda her siyasetçi hassas davranılmalı. Herkes politikasını ve projelerini yaşanılan gerçekler üzerinden açıkça ortaya koymalı. O’na göre vatandaştan oy istemeli Bugünlerde siyaseten ihtiyacımız olan gerçekler ortada. İnsanlar her şeyden önce huzur ve barış istiyor. Anaların ve küçük çocukların ağlaması bizleri çok üzüyor. Siyasetten istediğimiz ; bir an önce istikrarın sağlaması ve ötekileştirmelere son verilmesidir. Bu sağlanamayacaksa 1 Kasım erken seçiminin inanın ülkemize bir yararı olmayacaktır.