TARİH VE KÜLTÜR SOHBETLERİ (II)

TARİH VE KÜLTÜR SOHBETLERİ (II)

Yayın: 17.05.2016 08:34
Paylaş:
A+ A-

Dünkü yazımda belirttiğim gibi…
Safranbolu gerçek bir kültür şehri olma yolunda atılım yapıyor…
Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfında yapılan bizim de iştirak ettiğimiz tarih ve kültür sohbetlerinin amacı bu….
Safranbolu’nun efsane olmuş ve gerçekle hiçbir bağlantısı olmayan mitolojik/efsane tarih anlatımına katılımcılarla birlikte son vermeye çaba gösteriyoruz….
Tarih ve kültürümüze sahip çıkmayı kendimize bir borç olarak telakki eden bizler Safranbolu’nun anlatımında çok dikkatli olmak zorunda olduğumuzu biliyoruz.
Ama bilinmeyen,kulaktan dolma hikayelerle bu işi yapmaya kalktığınızda beşer doğal olarak şaşkınlık geçiriyor…
Şimdi buradan nereye gelmeye çalışacağım.
Şu Köprülü Mehmet Paşa Camiinin mimarı meselesi konuyu tartıştığımız günden beri sürekli zihnimi meşgul ediyordu….
Ahmet Vefa Çobanoğlu’nun Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi için kaleme aldığı Mimarbaşı Meremmetçi Mustafa Ağa adını taşıyan makalesini okuduktan sonra sanki düğüm çözüldü gibi oldu…
Eğer kitabesi olmayan bu camiin 1661 tarihinde bittiği doğru ise (ki vakıf suretleri bu tarihe işaret ediyor) o zaman bu caminin mimarı kesinlikle Koca Kasım Ağa olmuyor.
Ya kim derseniz hemen söyleyeyim.
Meremmetçi Mustafa Ağa….
Çünkü kendisi 29 Kasım 1651-13 Kasım 1665 tarihleri arasında mimarbaşı yanı Hassa Mimarı olarak görev yapmış…
Yani buna göre Köprülü Mehmet Paşa Camiinin yapımında mimar Koca Kasım Ağa’nın rölü olduğu düşünülemez….
Şimdi buradan hareketle sonuca ulaşmaya çalışalım.
Meremmetçi Mustafa Ağa’nın hassa mimarı olarak görev yaptığı dönemde Safranbolu’da yapılan yapılarda kitabe yok….
Bu acaba bir rastlantı olabilir mi?
Olmasa gerek diye düşünmekteyiz.
Neden?
Çok basit….
Osmanlı’da 17.yüzyıl çok ilginçlikler içeriyor:
Tarihçilerin kutbu Prof.Dr. Halil İnalcık’ın deyişi ile Tagayyür ve Fesad dönemi.
Yani bozuluş ve kargaşa yüzyılı.
Devletin merkezinde herkes iktidara sahip olmak için birbirleriyle yarış içine giriyorlar.
Ahmet Refik’in Osmanlı’da Alimler ve Sanatkarlar adlı kitabında Kasım’a Koca mimar denmesinin nedeni onun çok büyük eserler meydana getirmesinden değil.
Yaşı ilerlemiş olduğu için kendisine “Koca”sıfatı veriliyor.
Ahmet Refik ve Prof.Dr. Semavi Eyice Hassa Mimarı Kasım Ağa için işinden çok siyasetle ilgilendi diyor.
Pekala bunun Safranbolu ile ilgisi nedir diyorsanız söyleyeyim:
Arnavut kökenli Mimar Kasım’ın iktidar yolunda iki gözdesi vardı.
Bunlardan birisi Anadolu kazaskeri Hüseyin Cinni Efendi yani nam-ı diğer adıyla Cinci Hoca….
Diğeri de 1656 yılında Valide Turhan Sultan’a önerdiği ve sadrazam olmasını sağladığı Hemşehrisi Köprülü Mehmet Paşa…
Yani Meremmetçi Mustafa Ağa’nın düşmanları listesinde bulunan iki isim….
O zaman gerisini siz düşünün….!

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Ordu’da sporculardan Gençlik ve Spor İl Müdürü Genç’e ziyaret

Anadolu Ajansı
Yayın: 04.05.2024 16:48
Paylaş:
A+ A-

ORDU (AA) – Ordu Gençlik ve Spor Müdürü Mustafa Genç, ulusal ve uluslararası yarışmalarda dereceye giren wushucuları ağırladı.

Müdürlükten yapılan açıklamaya göre, Çin'de gerçekleştirilen 2024 Uluslararası Wushu Federasyonu (IWUF) Dünya Kupası'nda altın madalya kazanan Berna Tut, Türkiye'de ve uluslararası yarışmalarda başarı gösteren sporcular ile Wushu Kung Fu İl Temsilcisi Savaş Çakmak ve antrenörler, Genç'i ziyaret etti.

Genç, kategorilerinde başarılı olan sporcuları ve bu yolda emeği geçenleri kutladı.

Sporcuları, Ordu'dan yetişen milli gururları Türkiye Judo Federasyonu Başkanı Sezer Huysuz ile ağırladıklarını anlatan Genç, kentin spor altyapısına, judonun gelişimine, salonlardaki malzeme ihtiyaçlarına desteklerinden dolayı Huysuz'a teşekkür etti.

Genç, Ordu'ya her branşta başarılar geldiğini ama bu başarıların en büyüğünün wushu kung fu branşından olduğunu belirterek, “Gençlik ve Spor Bakanlığımızın tüm imkanları her zaman olduğu gibi gençlerimizin yanında. Gençlik ve Spor Bakanımız Osman Aşkın Bak, Valimiz Muammer Erol bizlere destek oluyorlar. İnşallah sporcularımızın sayısı artacaktır ve bu vesileyle başarılar daha da artacaktır. Madalyaların rengi inşallah hep altın olacak.” ifadelerini kullandı.

Milli sporcu Berna Tut, geçen ay 36 ülkenin katılımıyla gerçekleşen organizasyonda birinci olduğunu ve tüm dünyaya İstiklal Marşı'nı dinletmenin haklı gururunu yaşadığını vurguladı.

Tut, 11 yıldır spor yaptığını anlatarak, şunları kaydetti:

“Dünya ikinciliği ve üçüncülüğüm vardı. Sonunda dünya şampiyonluğunu da elde ettim. Önümde çok daha uzun yıllar var. Sağlım el verdiği sürece İstiklal Marşı'mızı tüm dünyaya dinletmeyi hedefliyorum. Kasımda Avustralya'da yapılacak Dünya Kupasına katılmaya hak kazandım. Orada da tüm dünyaya marşımızı dinletip bayrağımızı en yükseğe taşımayı hedefliyorum. Sporcu arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Önlerinde daha çok yolları var. En önemli şey çalışmak, hedefleri koyduktan sonra her şey gelir. Buralara gelmemde emeği geçen hocalarıma, Savaş Çakmak ve Veda hocama teşekkür ediyorum.”

Genç, başarılı sporcular ile antrenörlere çeşitli hediyeler verdi.