Bölgenin Sesi Gazetesi tarafından
30 Eylül, 2022 15:24 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Anadolu’nun kültürel mirası “Türk kahvesi” geleceğe taşınıyor

Osmanlı döneminde Anadolu'ya giren ve zamanla pişirme yöntemi, kokusu, lezzeti, çeşitleri ve köpüğüyle kendine özgü bir kimlik kazanan Türk kahvesi, yaklaşık 500 yıldır konukseverlik ve paylaşımın simgesi olarak geleceğe aktarılıyor. Türkler tarafından 16. yüzyılda geliştirilen ve "dünyada ilk" olduğu belirtilen pişirme metoduyla yapılan, özel değirmen, cezve ve fincan gibi mutfak malzemeleri üretilen, zaman içinde hakkında şiirler yazılan, ata sözlerine konu olan ve türküleri seslendirilen Türk kahvesi, 2013'te "UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne girdi. Misafir ağırlama, dini bayramlar, sohbetler ve kız isteme gibi merasimlerin olmazsa olması haline gelen Türk kahvesi, başlı başına bir kültürel öğeye dönüştü. Yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan, çok ince öğütülen ve tercihen kömür ateşinde ağır ağır kavrulan, bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilen, küçük fincanlarla servis edilen, telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenen Türk kahvesi, dünyada espresso ile en çok tüketilen kahve türü oldu. "Süvari", "menengiç", "kül", "cilveli", "mırra", "dibek", "devebatmaz", "yandan çarklı", "sütlü", "çedene", "nohut, "burçak" "zingarella", "tarz-ı hususi" ve "hilve" gibi yaklaşık 40 çeşidi bulunan Türk kahvesi, Türkiye'de yılda kişi başı 1 kilogram tüketiliyor. - Türk kahvesi 144 ülkede tüketiliyor Telvesiyle ikram edilen tek kahve türü olan, hafif kavrulmuşunda 50, orta kavrulmuşunda 59 ve çok kavrulmuşunda 65 farklı tat ve koku maddesi bulunan Türk kahvesi, başta Suudi Arabistan, KKTC, Hollanda, ABD, Rusya ve Irak olmak üzere 144 ülkede içiliyor. Hafif kavrulmuşunda ekşi, tatlı, meyvemsi, orta kavrulmuşta baharatımsı, odunumsu, meyvemsi ve tütünümsü özellikler, çok kavrulmuşta ise acı, baharatımsı, odunumsu ve toprağımsı tat ve koku bulunan Türk kahvesinin yılda yaklaşık 24 milyon dolar ihracatı gerçekleşiyor. - Safranbolu'daki müze kahvenin tarihine ışık tutuyor Karabük'ün UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Safranbolu ilçesinde 3 yıl önce açılan "Türkiye Kahve Müzesi" ziyaretçilerini tarihte yolculuğa çıkarıyor. "Anadolu'nun Kayıp Kahveleri" ve "Kahve Atlası" kitaplarının yazarları Atilla Narin ile Semih Yıldırım, yıllardır edindikleri tecrübe ve birikimlerle oluşturdukları müzede, hem ziyaretçileri bilgilendiriyor hem de Anadolu'nun birçok bölgesinde farklı şekillerde yapılan kahvelerden ikram ediyor. Müzede, kahve yapımında kullanılan cezve, fincan, el değirmeni, kavurma tavaları, terazi, tahta kaşık, su küpü ve şeker kapları sergileniyor. - "Son yıllarda kahve tüketimi artış gösterdi" Semih Yıldırım, AA muhabirine, 1 Ekim'in "Dünya Kahve Günü" olarak kutlandığını, bu özel günde Türk kahvesinin en önde yerini aldığını söyledi. Kahvenin, dünyada petrolle birlikte en çok ticareti yapılan ve sudan sonra en fazla içilen ürün olduğunu belirten Yıldırım, "Türkiye'de de son yıllarda kahve tüketimi artış gösterdi. Kişi başı tüketim bundan 10 yıl öncesine kadar 50 gramlardayken şimdi 1 kilo 100 grama ulaştı. Kahve, Türk insanının hayatında önemli bir içecek. En önemli, en güzel anlarımızda Türk kahvesi içiyoruz." diye konuştu. Müzede, kahvenin geçmişine ışık tuttuklarını aktaran Yıldırım, çeşitli yörelere özgü kahveler hakkında şu bilgileri verdi: "Cilveli kahve Manisa yöresine ait, üzerine çifte kavrulmuş badem konulan bir çeşit. Batman Hasankeyf yöresine ait hilve kahvesi ceviz, bal ve sütle yapılıyor. Süvari kahvesi cam bardakta sunuluyor. Eskiden süvariler fincanı az buluyor. Kahve cam bardakta sunulduğu için de adı böyle kalıyor. Doğu bölgesinde çok kullanılan menengiç kahvemiz var. 'Yalancı' dediğimiz bir kahve, içinde kafein barındırmayan. Yokluk yıllarının en önemli kahvesi de nohut kahvesi. 'Fakir tiryakinin kahvesi' de deniliyor, hala tüketiliyor." - "Türk kahvesini dünyada daha tanınır hale getirmek için çalışma içerisindeyiz" Yıldırım, Türk kahvesinin sabah ve öğlen saatlerinde, sütlü çeşitlerinin de akşam saatlerinde tüketilebileceğini dile getirerek, "Türk kahvesini dünyada daha tanınır hale getirmek için çalışma içerisindeyiz. Bu anlamda makine üreten firmalar önemli bir katkı sunmaya başladı. Türk kahvesi makineleri üreten firmalar, bunları ihraç edip dünya insanına sundu. Türk kahvesinin pazarda gün geçtikçe büyüyen bir grafiği var." ifadelerini kullandı. Bölgelere göre kahve tüketim çeşidinin değiştiğine işaret eden Yıldırım, doğu ve güneydoğu bölgesinde daha çok kavrulmuş, keskin tatların, batı bölgesinde aromalı, damla sakızlı, Karadeniz'de ise çok kavrulmamış, hafif kahvelerin tercih edildiğini sözlerine ekledi. (AA)

blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
18 Nisan, 2025 03:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Yaralı sürücüye, kovalamaca sırasında peşinde olan polisler yardım etti

Bartın’da arabasını polisin üzerine süren ve "dur" ihtarına uymayan şoför ile polis grupları ortasında kovalamaca yaşandı. Yaklaşık 30 kilometre kaçmayı başaran şoför kaza yapınca yakalandı. Yaralanan şoförün yardımına ise peşindeki polisler yetişti.
Edinilen bilgiye nazaran Orduyeri Caddesi’nde "dur" ihtarına uymayan 74 AAN 037 plakalı Tofaş aracın şoförü E.Y. ile polis aracı ortasında kovalamaca başladı. Bir polisin üzerine aracı süren E.Y., Bartın-Amasra yoluna çıkarak kaçmaya devam etti. Yolda orta refüje çıkan aracın şoförü, kazaya karşın yoluna devam etti. Bartın-Kurucaşile istikametine yanlışsız süratle giden şoför ile polis ortasında yaklaşık 30 kilometre boyunca kovalamaca yaşandı. Şoför peşine taktığı polislere izini kaybettirirken, Bozköy mevkisinde ise araç virajı alamayarak yol kenarındaki su kanalına düştü.
Araçtan çıkarak kanalda sırtüstü yatan yaralı şoförün yardımına ise peşindeki polis grupları yetişti. Bölgede ikinci bir kaza yaşanmaması emeliyle, polis ve jandarma takımları tarafından geniş güvenlik önlemleri alındı.
Otomobili için feryat etti
Yaralı halde yerde yatan şoför ise aracın halini görünce kendi acısını unutarak aracı için ağladı. Yaralı şoför, "Arabam bu hale gelmeyecekti. Babam bu arabayı bu halde görürse ne der? Babam beni boğar. Ben uygunum ağabey ancak bu otomobilin bu türlü kalmasını ben istemiyorum. Bu otomobil bu hale nasıl geldi? Bu arabayı kim bu hale getirdi? Ben mi getirdim arabayı bu hale? Anne, babam nerde? Kaza yaptım, ehliyetim de yok" diye bağırdı
Ehliyetsiz ve alkollü olduğu belirlendi
Araçta yapılan armada kabahat ögesine rastlanılmazken, 23 yaşındaki şoför E.Y.’nin 231 promil alkollü olduğu ve ehliyetinin bulunmadığı belirlendi. Yaralı şoför olay yerine gelen ambulansa alınarak birinci müdahalesi yapıldıktan sonra Bartın Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kazada yaralanan ehliyetsiz ve alkollü şoför E.Y’nin babasının mahalle muhtarı olduğu ve aracı müsaadesiz aldığı öğrenildi.
Ailesi kayıp ilanı verdi
Kovalamacanın yaşandığı anlarda ise polisten kaçan E.Y.’yi ailesinin telefonla aradığı ve ulaşılamadığı ileri sürüldü. Çocuğuna ulaşamayan aile ise jandarma karakoluna müracaatta bulunarak kimlik bilgi ve eşkalini verdikleri çocukları E.Y’nin kayıp olduğunu söz etti.
Olayı hastane polisi fark etti
Hastane polisi, kayıp müracaatında bulunulan E.Y’nin yaralı olarak hastaneye getirilen yaralı olduğunu fark etti. Hastane polisinin telsiz anonsu ile durumu haber merkezine duyurması üzerine ise telefonla durum jandarmaya bildirildi.
Jandarma grupları tarafından da kayıp müracaatında bulunan aile bilgilendirilerek hastaneye yönlendirildi.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.