Avatarı
Bölgenin Sesi Gazetesi tarafından
24 Temmuz, 2023 12:46 tarihinde yayınlandı

“Bozkurt’un hafızası” olacak

Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde yaşanan sel felaketinde neredeyse tüm arşivini kaybeden 52 yıllık fotoğrafçı Muzaffer Demir, yeniden "Bozkurt'un hafızası" olmak için TOKİ'nin aynı yerde yaptığı dükkanında çalışmaya başladı. Şiddetli yağışın ardından 11 Ağustos 2021'de Ezine Çayı'nın taşması sonucu ilçedeki iş yerleri ile çok sayıda ev, su ve balçık altında kaldı. Bozkurt'ta 1971 yılından itibaren fotoğrafçılık yapan 73 yaşındaki Muzaffer Demir'in de bugüne kadar çektiği fotoğrafların büyük bölümü, sel sularına kapıldı. Bozkurt'ta uzun süredir tek fotoğrafçı olarak hizmet veren 73 yaşındaki Demir, selin ardından TOKİ tarafından yapılan dükkanında yeniden fotoğrafçılık yapmaya başladı. Demir, AA muhabirine, ilçede 52 yıldır fotoğrafçılık yaptığını, selden önce geniş bir arşivi olduğunu söyledi. İlçede zaman zaman başka fotoğrafçı dükkanlarının da açıldığını belirten Demir, "Bozkurt'un en uzun süreli fotoğrafçısı benim. Şu anda ilçede tek fotoğrafçı benim. Sel zamanına kadar dükkanımda fotoğrafçılık yaptım. Selde dükkanım zarar gördü." dedi. İlçedeki her özel günde olduğunu anlatan Demir, "İlçedeki tüm faaliyet ve hizmetlerin fotoğrafını çektim. Vesikalık fotoğraflar, öğrencilerin mezuniyetleri, öğrenci etkinlikleri, açılışlar, törenler, eğlenceler, düğünler, nişanlar her yerde vardık. İlçede ne varsa çekimini yaptık. Bozkurt'un hafızası olduk, ilçenin tek arşiviydik diyebilirim." ifadelerini kullandı. - Selden kurtarılan fotoğraf makinelerini dükkanında sergiliyor Selin adeta ilçenin hafızasını da sildiğini dile getiren Demir, şöyle devam etti: "Dükkanımıza 7 metre sel girene kadar çekilen tüm fotoğrafların hepsi bizde mevcuttu. Sel girince hard disklerimiz gitti. Elektronik malzemeleri sel girdikten sonra kullanamadık. Kameralarım, fotoğraf makinelerim hepsi bir anda yok oldu. Selden çıkan birkaç makineyi AFAD ekipleri getirip verdi ama kullanılamaz haldeydi. Ben de anı olarak kalsın diye raflara koydum, orada sergileniyor. Diğerleri tamamen selle denize gitti." Selde dükkanının hasar gördüğü için yıkıldığını anlatan Demir, "Dükkanımız ağır hasarlı olduğu için selden sonra yıkıldı. Devletimiz var olsun dükkanımızı öncekinden daha güzel şekilde yaptı." diye konuştu. Tekrar Bozkurt'un arşivi olmak istediğini vurgulayan Demir, şunları kaydetti: "Selden sonra da fotoğrafçılığa devam etmek istiyordum. Dükkanım yapıldıktan sonra aynı yerimizde yeniden başladık. Buradaki etkinlikleri, şenlikleri, gençleri, yaşlıları tekrar fotoğraflayarak arşivlemek istiyorum. Bunun için tekrar start aldık. Bozkurt'un 52 yıllık hafızası olarak tekrar aynı iş yerimizde fotoğrafçılığa devam ediyoruz." (AA)

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Esra Oğuzkağan Özkan tarafından
04 Haziran, 2025 16:42 tarihinde yayınlandı

Yunus Emre’nin Karabük’teki İzleri Bulundu

Yunus Emre'nin Doğum Yeri ve Hayatıyla İlgili Yeni Bulgular Gün yüzüne Çıkıyor

Karabük, Yunus Emre'nin manevi mirasını ve yaşam öyküsünü ilgilendiren yeni arşiv belgeleriyle gündeme geldi.

Karabük'te Yunus Emre'ye Dair Yeni Arşiv Bulguları Heyecan Yaratıyor

Prof. Dr. Kenan Ziya Taş’ın kaleme aldığı "Yunus Emre’nin Yaşadığı Coğrafyaya Dair Yeni Belge ve Bilgiler" başlıklı makalesinde, Karabük’ün Zobran köyü mevkisinde bulunan vakıf gelirleri ve dergah kayıtlarına ulaşılmasıyla önemli bir gelişme yaşandı.

Safranbolu'da köylerin yaşatılması için araştırmalar yapan Ahmet Karakaş, köylerin tarihi sürecini araştırırken, XIX. Türk Tarih Kongresi'nde yayınlanan makalede Yunus Emre'nin isminin Karabük ili ile anılmasıyla büyük gurur duyduğunu şu sözlerle açıkladı. Karakaş, "Makaleye göre Gerede kazasına bağlı Sopran Divanı karyesinde Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh zaviyesidir. Bu zaviye bugünkü idari yapıya göre Sopran, bugünkü Karabük ilinin Safranbolu ilçesine bağlı (Kaleköy)’dedir. Bu kayıtların başlarındaki ifadelerde zaviyenin adı şöyle verilmektedir: “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh elinde 10 mudluk yeri vakf-ı âmmdır.”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…” ifadeleri bu köyün önemini bir kez daha artırdığını gözler önüne serdi.

Karakaş: "Yunus Emre felsefesine göre hiçbir zaman kalp kırmamak, büyüklük taslamamak, gönül almak ve geçimli olmak esastır. Yunus Emre'ye göre din; insanlığı mutluluğa, barışa ve huzura kavuşturan bir yaşam tarzını benimsemektir. Yunus Emre'nin din anlayışında sevgi ve aşk vardır. Taş'ın makalesindeki arşiv kayıtlarına göre yapılan incelemelerde, Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Zopran ve Kaleköy'ün Yunus Emre’nin hayatıyla bağlantılı olabileceği öne sürülüyor. Belgelere göre, bölgedeki vakıf gelirleri ve dini kuruluşların kayıtlarında Yunus Emre’nin ismine ve onun tasavvufi faaliyetleriyle ilişkili izlere rastlanıyor. Zobran köyü ve çevresinde bulunan bu vakıf ve dergahların, Yunus Emre'nin yaşadığı dönemde önemli dini ve kültürel merkezler olduğu düşünülüyor." dedi.

Karabük'ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması akademik araştırmaların artmasına sebep olacaktır diyen Karakaş: "Karabük’ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması, bölgedeki dini ve manevi hayatın şekillenmesinde büyük rol oynadığını gösteriyor. Ayrıca, arşiv kayıtlarının, Yunus Emre’nin Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaşadığı ve özellikle Bolu civarında etkin olduğu iddialarını güçlendirdiğine işaret ediyor." sözleriyle konuşmasını sürdürdü.

Bu yeni araştırmalar ışığı altında, Yunus Emre’nin doğum yeri ve yaşamı konusunda bilinenlere yenileri eklenirken, Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki tasavvufi ve kültürel etkinliklerdeki rolünü daha iyi anlamamıza katkıda bulunuyor. Karakaş, bölgedeki arşivlerin Karabük Üniversitesi tarafından araştırılmaya devam edilmesiyle Yunus Emre’nin hayat hikayesine dair daha net bilgiler elde edilebileceğine vurgu yaptı.

Yunus Emre’nin, Karabük ve çevresinde manevi mirasının önemli bir parçası olduğu, yeni bulunan belgelerle gün yüzüne çıkmış oldu. Bu gelişmeler, şairin hayatı ve tasavvufi hayatı hakkında yeni ufuklar açarken, bölgedeki kültürel hafızanın güçlenmesine de katkı sağlaması bekleniyor.

Haberin videosu için Tıklayınız

Bizi sosyal medyadan takip edin