Çelik yapıların pahalı, betonarme yapıların ise daha ucuz olduğu görüşünün oldukça hatalı bir yaklaşım olduğunun altını çizen Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “Öncelikle insan hayatının parayla ölçülemeyeceği konusunda herkesin hemfikir olduğundan kuşkumuz yok. Bu noktada yaşam karşısında ‘pahalının’ ne olduğu düşünmek gerekiyor. Hayatın değerini ölçecek bir para birimi bulunmadığından bu konuda yapılacak tartışmaların da oldukça yersiz olduğunu düşünüyoruz. Çelik yapıların ‘pahalı’ olduğu konusu ise kesinlikle doğru değil, 3 kat daha hızlı, daha hafif, daha verimli olan, sadece bir yapının taşıyıcı sistemi payı yüzde 20’nin içinde bulunan bir yapıya pahalı denebilmesi mümkün değil. Gerek eksik bilgi gerek alışkanlık gerekse de geleneksel yapıları inşa etmek için fazla yeterliliğin aranmaması nedeniyle çelik binalar, olması gereken potansiyeli yakalayabilmiş değil. ‘Çelik yapılar pahalıdır’, ‘Çelik yapıları inşa edecek yeterli insan kaynağımız ve tesisimiz yok’ gibi bilim ve gerçeklerden uzak birçok önyargı hâlâ varlığını sürdürüyor. Geleneksel yöntemlere göre inşa edilen yapıların en büyük sorunlarının başında kısa ömürlü olmaları geliyor. Altını çizerek söylemek isterim ki yıkılmayacak binalar yapmak zorundayız. Çelik, bu konuda kendini defalarca kanıtlamış bir malzeme ve nesilden nesle aktarılabilir bir yapıda.” diyor.
“Yatırımın geri dönüş süresi kısalıyor”
Çelik yapıların yaygınlaşmasıyla deprem dirençli evlere sahip olurken, işletme maliyetlerinde de en az yüzde 50 avantaj sağlanacağını açıklayan Melih Şimşek, “Bu tipteki yapılar daha hızlı üretildiklerinden yatırım geri dönüş süresi avantajı sağlıyor. Geleneksel yapım yöntemlerine göre daha kolay denetim ve maliyet kontrolüne sahip olan bu yapılar daha uzun kullanım ömrü sunuyor ve geri dönüşümlü oldukları için tekrar tekrar kullanılabiliyor.” şeklinde sözlerini sürdürdü.
“Türkiye, çelik yapı üretiminde dünya liderleri arasına girebilir”
Her fırsatta off-site construction’ın yaygınlaşarak bir endüstriye dönüşmesinin gerekli olduğunun altını çizdiklerini belirten Şimşek, “Bunun ilk nedeni, başta ülkemiz vatandaşları olmak üzere herkes için güvenli mekânlar oluşturmak. Türkiye, dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise birinci büyük çelik üreticisi olduğu halde çelik binalar henüz istenilen düzeyde yaygınlaşamadı. Oysa hem kaynaklarının genişliği hem de yakın gelecekte dünyanın en büyük barınma ihtiyaçlarının doğacağı coğrafyada konumlanması nedeniyle Türkiye’nin çelik yapı üretiminde dünya liderleri arasına girmesi mümkün, fakat bunun için mevcut algının değişmesi gerekiyor.” dedi.