blank
Anadolu Ajansı tarafından
20 Ekim, 2024 14:43 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Çocuğunuzda Sırt ve Bel Ağrısı Varsa Dikkat!

Ağır çanta taşıyan öğrencilerde sırt ve bel ağrısı riski artıyor.

Ailelerin, bu ağrıları çocuklardaki büyüme ağrısıyla karıştırabildiğini söyleyen Nar, "Büyüme ağrıları genelde sırt ve bel bölgesinde olmuyor. Büyüme ağrıları daha çok eklemlerin etrafında olan kasların ve kemiklerin büyüme bölgelerinde olan ağrılardır." dedi.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Özgür Oktay Nar, okulların açılmasıyla özellikle ilkokul ve ortaokula giden çocuklarda sırt ve bel ağrısı şikayetlerinin arttığını söyledi.

Nar, öğrencilerin yanlarında götürdükleri ödevleri, beslenme çantası ve suluk gibi malzemelerle çantanın hacminin ve içeriğinin arttığını, bu nedenle çocukların sırtlarına yük bindiğini anlattı.

Buna bağlı olarak çocuklarda kamburluk, sırt ve bel ağrılarının başladığını belirten Nar, “Özellikle sırt ve bel ağrılarıyla ilgili şikayetler eylül, ekim aylarında çok daha fazla görülmekte. Özellikle bu ağrılar ilkokul birinci ve ikinci sınıfta oluyor.” dedi.

Nar, öncelikle çanta seçiminin çok önemli olduğuna dikkati çekerek, çantaların kol desteklerinin omuza iyice oturması gerektiğini dile getirdi.

Vücudun ön tarafına gelen, kollukları birbirine bağlayan kemeri bulunan çantaların tercih edilebileceğini kaydeden Nar, “O kemerler iliklendiğinde çantanın yükünü göğse sabitler, böylece yükün dağılımı eşit olur. Diğer türlü çantanın yükü arkaya doğru taşar. Normal şartlarda çantanın kamburumuzun çıkma yerine gelmesi gerekiyor. Maalesef özellikle gençler çantaların kol askılarını olabildiğince uzatıyor ve çantayı belinin altında taşıyor. Mecburen de yolda yürürken öne doğru daha çok eğilme gereği duyuyorlar. Bu durum kamburluğa, sırt ve bel ağrısına yol açıyor.” diye konuştu.

 “Çantanın ağırlığı 8 kilogramı geçmemeli”

Opr. Dr. Nar, çantanın mümkün olduğunca hafif olması gerektiğine işaret ederek, bazı okullarda çocukların yükünü hafifletmek için fasikül sistemine geçildiğini belirtti.

Mayıs, haziran aylarında işlenecek konular tek kitapta eylül ayından itibaren taşındığını anlatan Nar, “Bu kitapların fasikül haline getirilmesi veya bölünerek kullanılması çocuklar için çok daha faydalı olabilir. Bunu yapan okullar var. Okul çantalarının ideal ağırlığı 5 kilogram olmalı, 8 kilogramı geçmemeli. Maalesef bazen elinize aldığınızda 10 kilogram gelen çantalar oluyor. Ortaokula giden çocukların dersleri çok daha fazla oluyor. O nedenle kitaplar fasiküllere ayrılabilir.” değerlendirmesini yaptı.

Nar, sırt ve bel ağrısı için esneme hareketlerini önerdiklerini bildirdi.

Öğrenciler tahta ya da bilgisayar gibi sabit noktaya uzun süre baktıklarında boyun ve sırt kaslarının gerilebildiğini aktaran Nar, bunun için de saat başı bazı egzersiz hareketleri yaparak hareketli konuma geçmeleri tavsiyesinde bulundu.

“Büyüme ağrısıyla karıştırılabiliyor”

Ağır yük taşımanın bacak ağrılarına, yürüyüş bozukluklarına yol açabileceğine dikkati çeken Nar, şöyle devam etti:

“Normal şartlarda insanların ağırlık merkezi içimizden geçen bir orta nokta gibi düşünün. Göbek deliğimizin daha arkalarından geçer ve ortaya düşer. Adımlarımız bizim ağırlık merkezimizi sürekli ortalar ama sırt çantası ve özellikle ağır bir sırt çantası kullandığınızda vücut ağırlık merkezinin yeri değişir. Çantayı doğru taşıma şekli, yükü bizim ağırlık merkezimize yakınlaştırmak. Yani bir yükü vücudun ağırlık merkezinize ne kadar yakın taşırsanız o kadar rahat taşırsınız. O nedenle çantaları vücut ağırlık merkezine doğru yaklaştırmak gerekiyor. Yanlış kullanılan çantalarda ağırlık merkezinden olan uzaklık arttıkça bu yere basış şeklinizi değiştiriyor. Ayağınızda bir düz taban veya başka bir ayak sorununuz varsa bu sefer ayak, ayak bileği, baldır, diz, kalça, bel ağrısı yapabiliyor.”

Nar, bu tür ağrı şikayetleriyle kendilerine gelen hasta sayısında artış olduğunu dile getirdi.

Ailelerin, bu ağrıları çocuklardaki büyüme ağrısıyla karıştırabildiğini söyleyen Nar, “Büyüme ağrıları genelde sırt ve bel bölgesinde olmuyor. Büyüme ağrıları daha çok eklemlerin etrafında olan kasların ve kemiklerin büyüme bölgelerinde olan ağrılardır.” dedi.

Ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Nar, “Öncelikle doğru çanta alınmalı. Çanta doğru takılmalı. Çantanın içeriği ağırlık anlamında ayarlanmalı. Çocuklarımız mutlaka spora veya sportif hareketlere teşvik edilmeli. Derslerde tahta, bilgisayar, akıllı tahtaya bakma gibi sabit durulan durumlarda özellikle ağrısı olan çocuklar teneffüslerde esneme hareketleri, boyun hareketleri, basit hareketler yaparak ağrılarını azaltabilir.” ifadesini kullandı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Şafak Zeki Akca tarafından
13 Mayıs, 2025 00:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KÖY NEYİME DEMEYİN!

SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.

Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.

60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.

Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.

Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.

Bu son deprem bize bunu gösterdi.

Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.

*

Köyün en güzel yeri  neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.

Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,

Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...

Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.

NE GÜZELDİ O GÜNLER..

ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...

*

Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.

En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.

Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme

Köyler köylük ’ten çıkmış yani

Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.

O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.

*

Şimdiki köyler de;

O ahır kokulu evler var mı? YOK...

Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...

Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…

Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...

Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK

KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK

Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı?  YOK...

Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...

Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...

DAHA NELER? NELER?

Biz bu değerlerimizi kaybettik.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.

Eski nesiller de yaşlandı artık.

Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı

*

Şu anki neslin yaptığı tek şey var

Eski ahşap evleri yıkmak!..

Köye gelen manav arabasından ekmek almak,

sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.

Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.

BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?

Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.

Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN

Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir

Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye

O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,

Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak

Ekip biçeceği tarlası olacak

Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.

Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..

Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…

Ne dersiniz? Yorum sizlerin…

Kalın sağlıcakla….

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.