İhlas Haber Ajansı tarafından
28 Nisan, 2025 17:16 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Türkiye’de toplam 4 milyon 33 bin göçmen var”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Ülkemizde muhalefetin iddia ettiği gibi bir göçmen sayısı asla yoktur ve olmamıştır. Türkiye’de 4 milyon 33 bin göçmen vardır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Türkiye Yüzyılında Türkiye’nin Göç Yönetim Modeli Programına katıldı. Programda konuşan Erdoğan, sahneye sınıf arkadaşları Suriyeli Muhammed’i ülkesine uğurlarken gözyaşları döken minik öğrencileri davet etti. CHP’nin o dönemki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli öğrencileri ülkelerine geri göndereceğini söylediği seçim vaadini hatırlatan Erdoğan, "O zamanlar ben de tam aksini söylemiştim. Asla biz Suriye’deki muhacirleri buradan göndermeyeceğiz demiştim. Çünkü bizim bakışımız farklıydı. Biz göçü onların anladığı manada değil, tam aksine biz göçü Mekke’den Medine’ye hicret olarak telakki etmiştik. Biz buna fırsat vermedik. Şimdi burada gördüğünüz küçük muhacirler var. Bunlar bizim evlatlarımız. Öğretmenimiz de onları yetiştirdiler bu günlere getirdiler. İşte güzellik burada. Gerçekten Ensar olmak ne kadar güzel bir şey burada" ifadelerini kullandı.

"Dünya genelinde 281 milyondan fazla göçmen var"

Göç meselesinin küresel bir olgu olarak tüm dünyanın gündemini meşgul ettiğini söyleyen Erdoğan, "Her sene milyonlarca insan savaş, istikrarsızlık, terör, yoksulluk ve iklim değişikliğinin yol açtığı sıkıntılar sebebiyle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre şu an dünya genelinde 281 milyondan fazla göçmen var. Göçmen işçi sayısı ise 165 milyonun üzerinde. Son 3-4 yıldaki savaşların da etkisiyle mülteci sayısı 120 milyona dayandı. Yine veriler her dakikada en az 20 kişinin çatışma zulüm ve terörden dolayı göç etmek mecburiyetinde kaldığını gösteriyor. Dünya nüfusunun yüzde 3.6’sı bugün göçmen olarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Savaşlar bitmedikçe, krizler çözülmedikçe, iklim değişikliğinin etkisi daha da derinleştikçe maalesef bu oranlar katlanarak artmaktadır" diye konuştu. Akdeniz ve Ege sularında umut yolculuğu sırasında hayatını kaybeden göçmenleri hatırlatan Erdoğan, "Unutmayın Ege’de, Akdeniz’de botların içerisinde, botlar şişlenerek öldürülen göçmenler var. Bunları birlikte gördük. İnsafsızca bunlar yapıldı. Son 10 yılda 72 binden fazla insan göç güzergahında hayatını kaybetti. Suriye’deki çatışmalardan kaçarak Avrupa’ya sığınan binlerce çocuğun nerede olduğu halen ortaya çıkarılamadı. Nice masumun hayatı organ ve fuhuş mafyası dahil suç örgütlerinin, insan tacirlerinin kanlı pençelerinde sönüp gitti. İnsanları göçe mecbur eden çoğunlukla batılı güçlerin politikaları olmasına rağmen iş yük paylaşımına gelince hiçbirini ortalıkta göremiyorsunuz. Dünyadaki her yüz mülteciden 75’ine zengin devletler değil düşük ve orta gelirli ülkeler ev sahipliği yapıyor. Suriye’den kaçan insanların çoğunluğu komşu ülkelere sığındı. Savaş nedeniyle yerlerinden edilen 11 milyon Sudanlının yine önemli kısmı komşu ülkelere göç etti. İmkanları sınırlı ülkeler kapasitelerinin çok üzerinde yük alırken, batılı ülkeler ya feveran ediyor, ya da kabul ettikleri birkaç yüz mülteci ile insani trajedileri reklam malzemesi olarak kullanıyor. Türkiye 3 kıtanın kavşak noktasında yer alan bir ülke. Bugün de doğu ile batı kuzey ile güney arasında bir güç merkezi vazifesi görüyoruz. Yakın çevremizdeki istikrarsızlıklardan doğrudan etkileniyoruz. Göçmen meselesi ile son dönemde yoğun bir şekilde yüzleşiyor olsak da aslında biz bu konunun yabancısı değiliz. Anadolu tarih boyunca hem bir göçmen yurdu olmuştur. Yaşadıkları yerlerde zulüm baskı şiddet gören tüm mazlumlar güvenli liman olarak daima Anadolu’yu gördü. Engizisyonlardan kaçan Musevilerden, Doğu Avrupa’daki Hristiyanlara, Kafkasya ve Balkanlardaki Müslüman kardeşlerimizden, Nazi zulmünden kaçanlara kadar herkes ülkemizin kapısın çaldı. Bugün de bölgemizde kimin başı dara düşse hamdolsun bir eman yurdu olarak yönünü önce Türkiye’ye dönüyor. Bundan yüksünmüyor, şikayet etmiyoruz. Mazlumun imdadına koşmayı, düşenin elinden tutmayı komşuluk ve nişanlık görevimiz olarak telakki ediyoruz" açıklamalarında bulundu.

"Türkiye’de 4 milyon 33 bin göçmen var"

Türkiye’deki göçmen sayısını da açıklayan Erdoğan, "Ülkemizde muhalefetin, özellikle de insanlık dışı kimi faşist çevrelerin iddia ettiği gibi bir göçmen sayısı asla yoktur ve olmamıştır. Türkiye’de hali hazırda 2 milyon 768 bini geçici koruma statüsündeki Suriyeli kardeşlerimiz, 1 milyon 90 bini ikamet izni ile kalanlar, 176 bini de uluslararası koruma altındakiler olmak üzere 4 milyon 33 bin göçmen vardır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır. Kamu diplomasimizin stratejik bir unsunu olarak uluslararası öğrencilerin ülkemizde eğitim görmesini teşvik ediyoruz. Dünyanın 190 ı aşkın ülkesinden 340 bin civarında misafir öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. Yine iddiaların aksine bu öğrencilerin ezici çoğunluğu burslu olarak değil tüm masraflarını kendileri ödeyerek ülkemizde eğitim almaktadır. Türkiye mezunlarının birçok ülkede bakan, bürokrat, iş adamı, siyasetçi olarak görev yapması bu projenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Göçmen kaçakçıları ile mücadeleyi ihmal etmiyoruz. Son 2 yılda 270 bin düzensiz göçmenin sınırlarımızdan girişi engellendi. Ülkemizde illegal bulunan 263 bin kişi sınır dışı edildi. Göçmen kaçakçılarına yönelik 14 bin 400 operasyon düzenlenirken, 9 bin 867 araca el konuldu. 23 bin 780 kişi gözaltına alındı. Göç ve göçmen konusunda hükümetimizin politikası gayet nettir. Biz göç meselesine binlerce yıllık medeniyetimiz, tarihimiz, kadim değerlerimiz merceğinden bakıyoruz. ‘Tahtımı veririm, tacımı verimim ama devletime sığınan mazlumu asla vermem’. Bu sözler ecdadımızın. Biz onlara layık olmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

"Vatanlarına dönen Suriyeli sayısı 931 bin 450 kişiyi buldu"

Suriye’de sona eren iç savaşın ardından ülkeye dönenlerin sayısında ciddi artışlar yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, "Çeşitli zorluklara, engellere, sabotajlara rağmen Suriye kendini yavaş yavaş toparlıyor. Suriye kendine geldikçe ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı. 9 Aralık’tan bu yana sadece Türkiye’den dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştı. Gönüllü, güvenli, onurlu bir şekilde vatanlarına dönenlerin toplam sayısı ise 931 bin 450 kişiyi buldu. Benzer durumun Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere diğer komşu ülkelerde de yaşandığını biliyoruz. Türkiye olarak son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini alnımızın akı ile vermenin haklı gururunu yaşıyoruz. Sonunda ölümün işkencesin olduğu böyle bir meselede dahi tam 13.5 yıl boyunca çok ağır eleştirilere maruz bırakıldık. Katliamların tüm vahşiliği ile sürdüğü günlerde ülkemizdeki mazlumları otobüslere doldurup ölüme göndermekten bahsedenlerden 14-28 Mayıs seçimlerde sağa sola ırkçı afişlerin yapıştırılmasına, Ankara ve Kayseri’de yaşanan alçakça provokasyonlardan her seçim öncesi körüklenen yabancı düşmanlığın kadar pek çok badire atlattık. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan birçok isim de sırf siyasi çıkarlarını koruma uğruna muhalefetin nefret söylemlerine ses çıkarmadılar. Sustular, izlediler. Ama bütün bu sınamalarda biz hükümet olarak bize yakışanı yapmaktan asla vazgeçmedik. Bu millete bir daha ‘Boraltan Köprüsü’ faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız dedik. Bu sözümüze her türlü riski göze alarak hamdolsun 13.5 yıl boyunca sadık kaldık. Türkiye merhum Fethi Gemuhluoğlu’nun o yüreklere dokunan ifadesi ile göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların ülkesi olmayı, her türlü kışkırtmaya rağmen bizim döneminizde başarmıştır. İnşallah bu tertemiz sicilimize bundan sonra da leke sürdürmeyeceğiz. Nefret söylemelerine, lümpen faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara müsaade etmeyeceğimizi tekrar söylemek istiyorum" dedi.

"Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları mutlaka devreye almak mecburiyetindeyiz"

Göç ve göçmen olgusunun sadece güvenlik parantezine alınarak anlatılmasının eksik bir yaklaşım olacağını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Göç yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü, hayat tarzı farklı insanların aynı zeminde bir araya gelmesidir. Bu buluşmanın ekonomiden ticarete her anlamda olumlu etkileri olduğunu göz ardı edemeyiz. Bir üzüntümü ifade etmek isterim. Faşist çevrelerin körüklediği korku ikliminden dolayı göçmenlerin Türk ekonomisine katkıları maalesef ülkemizde sağlıklı bir şekilde tartışılmadı. Farklı düşünenler artısı ve eksisi ile tabloyu ortaya koymaya çalışanlar ise sindirildi, susturuldu. İş dünyamız da linç edilmekten çekindiği için kapalı kapılar ardında bize söylediklerin çıkıp kamuoyu önünde cesaretle dillendiremediler. Türkiye’nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için maddi sermaye kadar beşeri sermayeye de ihtiyacı var. Gelişen ve gelişme hedefinde olan ülkeler görüyoruz ki göç konusuna sadece güvenlik odaklı yaklaşmıyor. Bu meseleyi çok boyutlu bir şekilde değerlendiriyor. Toplum olarak bizim de artık bu konuları daha objektif, daha serin kanlı ve önyargılı olmaktan uzak bir şeklide konuşmamız gerekiyor. Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren, sanayiden tarıma, hizmet sektöründen diğer alanlara katma değer üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları mutlaka devreye almak mecburiyetindeyiz. Diğer türlü ekonomide hedeflerimize ulaşmakta zorluk çekeriz. Ülkemizin güvenliğinde ve demografik yapımızın korunmasında elbette ödün vermeyeceğiz, ancak bir avuç ırkçı lümpen figürün topluma sürekli korku yayan nefret söylemlerine de Türkiye’yi mahkum etmeyeceğiz. İnsan hareketliliğini Türkiye’ye ve Türk ekonomisine maksimum fayda sağlayacak bir anlayışla yönetmenin çabasında olacağız. Göç İdaresi Başkanlığımızın mevcut çalışmalarını devam ettirirken aynı zamanda bu meselede Türkiye’nin ihtiyaçları ve çıkarları çerçevesinde uzun vadeli perspektif ortaya koyması gerektiğine inanıyorum. Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre bizim de paradigmamızı yenilememiz şart. Önyargıları kırma, gençlerimiz yabancı düşmanı akımlardan koruma ve milletimizi doğru bilgilendirme noktasında da sizlere görev düşüyor. Bizim bıraktığımız boşlukları kimlerin doldurduğunu, gençlerimizi nasıl zehirlediklerini yakın zamanda pek çok kez gördük. Önümüzdeki dönemde göç idaremizden bu konuda da daha fazla gayret bekliyorum" ifadelerini kullandı.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İmsak04:07
Güneş05:44
Öğle12:52
İkindi16:42
Akşam19:50
Yatsı21:21

Video Haberler

İhlas Haber Ajansı tarafından
28 Nisan, 2025 22:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Kazakistanlı öğrenciler Bartın’da buluştu

Bartın Üniversitesi (BARÜ) ev sahipliğinde düzenlenen "PANELSAN CUP 2025" turnuvasında, 20 farklı üniversiteyi temsil eden Kazakistanlı öğrencilerin oluşturduğu kadın voleybol takımları sahaya çıktı.
Türkiye’de öğrenimlerine devam eden Kazakistanlı üniversite öğrencileri Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen ‘PANELSAN CUP 2025’ turnuvasında yarıştı. Kazakistanlı öğrenciler arasındaki iletişimin sağlanması ve dayanışmanın artırılması amacıyla gerçekleştirilen organizasyona Bartın Üniversitesi (BARÜ) Spor Bilimleri Fakültesi ev sahipliği yaptı.

Türkiye’nin 15 ilinden turnuvaya yoğun bir katılım oldu
Turnuvaya katılan üniversiteler arasında Türkiye’nin 15 farklı ilinden BARÜ ile birlikte Afyon Kocatepe Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fenerbahçe Üniversitesi, İstanbul Kent Üniversitesi, İstanbul Medipol Üniversitesi, Karabük Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Nişantaşı Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi yer aldı. Tamamı Kazakistanlı öğrencilerden oluşan takımlar, gün boyu süren müsabakalarda kıyasıya mücadele etti.

BARÜ’lü sporcular bu sene de performanslarıyla göz doldurdu
İstanbul’da 2024 yılında gerçekleştirilen müsabakalarda birincilik kupasını kaldırmayı başaran BARÜ Kadın Voleybol Takımı, bu yıl da PANELSAN CUP 2025’te tüm rakiplerini geçerek final müsabakasında ter döktü. Müsabakalar sonunda Anadolu Üniversitesi Kadın Voleybol Takımı birinci, BARÜ Kadın Voleybol Takımı ikinci, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Kadın Voleybol Takımı üçüncü, Sakarya Üniversitesi Kadın Voleybol Takımı dördüncü ve Uludağ Üniversitesi Kadın Voleybol Takımı ise beşinci oldu.

Ödül töreninde kupa ve madalyalar sporculara teslim edildi
Turnuva sonunda gerçekleştirilen ödül töreni, sporcular ve katılımcıların coşkulu anlarına sahne oldu. Dereceye giren takımlara kupa ve madalyaları; Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, Kazakistan İstanbul Başkonsolosu Nuriddin Amankul, Bartın İl Emniyet Müdürü Ünsal Hayal ve İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Mehmet Baykal tarafından takdim edildi. Ayrıca gün boyunca yoğun bir programda devam eden organizasyona Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, Garnizon Komutanı Deniz Kıdemli Albay Erkan Şahin, Gençlik ve Spor İl Müdürü Halil Akkaş ile çok sayıda davetli de katıldı.

Rektör Uzun: Uluslararasılaşma vizyonumuzla kardeşlik bağlarını da güçlendiriyoruz
Türkiye’de öğrenim gören Kazakistanlı öğrenciler arasında sportif dayanışmayı ve üniversiteler arası etkileşimi artırmayı hedefleyen PANELSAN CUP 2025’e ev sahipliği yapmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Rektör Uzun, düzenlenen etkinliklerin kardeşlik bağlarını güçlendirdiği gibi akademik ve sosyal uyumu da desteklediğini ifade etti.
Türk Yükseköğretim alanının uluslararasılaşma hedefinde elde ettiği başarılara da değinen Rektör Uzun, konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Türkiye, sahip olduğu güçlü eğitim altyapısı ve artan bilimsel başarılarıyla uluslararası öğrenciler için cazibe merkezi haline gelmiştir. Kazakistanlı öğrencilerimizin de bu sistem içinde yer alarak akademik ve kültürel gelişimlerine katkı sunmaları bizler için büyük bir değer taşımaktadır. Bartın Üniversitesi ailesi olarak, uluslararasılaşma vizyonumuz doğrultusunda farklı coğrafyalardan gelen öğrencilerimize nitelikli bir eğitim ortamı sunmak ve onların her alanda başarılı bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunmak için tüm gayretimizle çalışıyoruz. Bu düşüncelerle gelecek yolculuğunda motive eden yaklaşımlarıyla uluslararasılaşma hamlemize olan destekleri için YÖK Başkanımız Prof. Dr. Erol Özvar’ın şahsında YÖK üyelerimize şükranlarımı sunuyorum. Her zaman yanımızda olarak daha iyiye ulaşma noktasında teşvik eden Bartın Valimiz Dr. Nurtaç Arslan, Bartın Milletvekilimiz Yusuf Ziya Aldatmaz, Garnizon Komutanımız Deniz Kıdemli Albay Erkan Şahin, Bartın İl Emniyet Müdürümüz Ünsal Hayal, İl Jandarma Komutanımız Kıdemli Albay Mehmet Baykal ile Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Halil Akkaş’a teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca öğrencilerimize olan destekleri ve iş birliği odağındaki yakın ilgileri için Kazakistan’ın İstanbul Başkonsolosu Nuriddin Amankul’a teşekkür ediyorum."

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İmsak04:07
Güneş05:44
Öğle12:52
İkindi16:42
Akşam19:50
Yatsı21:21

Video Haberler