Türkiye’nin demokrasi tarihi,demokrasi kültürü,batı ile mukayese edilmeyecek denli yenidir. Sened-i İttifak bu noktada ilk belgedir. Osmanlı’da saltanatın mutlak otoritesinin ilk kez kısıtlanmasını ifade eder. 1808 tarihli bu belge ile Ayanlar yani toprak zengini yerel güç unsurları Padişah II.Mahmut’un yetkilerini kısıtlar. Anayasa tarihi açısından bu çok önemli bir demokratik gelişmedir. Batı demokrasisi ile karşılaştırdığımızda geç kalmış ancak ,demokrasimiz adına çok sağlıklı bir durumdur. İngiltere’nin 1215 tarihli demokrasi belgesi olan Magna Charta’da(Büyük Şart)senyörlerin yani yerel güç unsuru olan soyluların kralın yetkilerini kısıtlaması ile gündeme gelmiş bir sözleşme niteliği taşır. Magna Charta;dünya demokrasi ve hukuk tarihinin en önemli belgesidir. Tarihi;1215. Bizde demokrasiye ilk adım atışın tarihi;1808 1808-1215=? Aradaki fark… Ne siz hesaplayın ne de biz yazalım.! Sonuç ve yorum… Demokrasi konusunda “emekleme” sürecinden yeni “ergenlik” dönemine geçtiğimizi kanıtlar. Bu süreç demokrasimizde sivilcelerin yarattığı kaşıntı olarak nitelenebilir… Kaşıdıkça sivilciler yara haline gelmeye başlar. Umarım düzeltmek için uygun bir ilacını buluruz. Yoksa bu kaşıma işi,yeni yaralara yol açabilir… Daha beterinden Allah milletimizi korusun.! Demokrasi tarihimizi anlatmaya devam edelim…. Bitti mi.? Elbette bitmedi… Padişah kızıyor ve ayanların reisinin(Alemdar Mustafa Paşa’nın) ortadan kaldırılmasına göz yumuyor. Sened-i İttifak’ın da uygulanmasına gerek kalmıyor. Yani sizin anlayacağınız demokratikleşme sürecinde ilk perde sona eriyor. Devlet;çevresel güçlerin yönetime katılmasını istemiyor. Ve nihayet; 1839’da demokrasi konusunda uygulanabilirlik açısından ilk açılım; Tanzimat Fermanıyla elde edilir. Devlet eliyle demokratik süreç başlar…! Hem de halkın haberi olmadan… Tanzimat Fermanıyla padişah kendi yetkilerini kendisi kısıtlar. Ne kadar şaşılacak bir durum değil mi? Ancak… Halk ,kendi adına nelerin yapıldığının/görüşüldüğünün farkında değildir. İşte tarihimizde devlet tarafından başlatılan bu harekete biz demokratikleşme diyoruz… Halkın ne olduğunu kavrayamadığı bir demokratikleşme süreci böylece sessiz sedasız biçimde Gülhane Parkında başlamış olur. Akabinde ;1876’da Birinci Meşrutiyetle demokrasiye geçilir. Halk dolaylı yoldan da olsa ilk kez yönetime katılır. İki dereceli seçim sistemi nedeniyle halk doğrudan seçilme hakkını kullanamaz. Belçika ve Prusya anayasaları örnek alınarak Kanun-u Esasi hazırlanır. Anayasa’da bütün yetkiler adeta Padişah’a aittir. 1909 Anayasa değişikliklerine kadar son sözü yine Padişah söyler. O’nun istediği gibi hareket etmesine göz yumulur. Meclisi açma ve kapama yetkisinden tutunda istediği kişi ya da kişileri sürgüne göndermeye kadar…. Kanunları veto etme yetkisini de unutmamak gerekir. Bu yetkileri alan Padişah II: Abdülhamit’tir. II.Abdülhamit ile anlaşarak bu anayasanın hazırlanmasında etkisi olan güç ise Genç Osmanlılar yani aydın sınıftır. Ortada halkı temsil eden hiç kimse yoktur. Siz dünya tarihinde hiç böyle bir demokrasi hareketi gördünüz mü.? Ya bir yerden işittiniz mi?