blank
Avatarı
Anadolu Ajansı tarafından
30 Mayıs, 2024 00:52 tarihinde yayınlandı

DOSYA HABER/EL NİNO BİLANÇOSU – Yağış düzensizliğine neden olan El Nino sel ve kuraklığı tetikliyor

İSTANBUL (AA) - YEŞİM YÜKSEL - Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, El Nino hava olayının yağış rejimlerinde meydana getirdiği değişimlerin mevsim normallerinin altında veya üstünde yağışa neden olduğunu bu durumun da sel ve kuraklığa yol açtığını kaydetti.

Anadolu Ajansının yaklaşık 1 yıl süren El Nino'nun etkilerini ele aldığı haber dosyasının üçüncü bölümü, bu hava olayının yağış rejimine olan etkisine ayrıldı.

Geçen yıl başlayan ve bu yılın nisan ayında sona eren El Nino, dünya genelinde sıcaklıkların artmasına neden olurken iklim değişikliği ile birleşen bu sıcaklık artışı, yağış düzenlerinde istikrarsızlığa yol açıyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) verilerine göre, 2023 Aralık ile 2024 Ocak ve Şubat aylarını kapsayan kış mevsiminde yağış miktarı, 1991-2020 aralığı baz alınarak hesaplanan ve kış mevsimi normali olarak kabul edilen 205,3 milimetrenin yüzde 7 altında kaldı ve 190,5 milimetre oldu.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine normallerin üzerinde, diğer bölgelere ise normallerin altında yağış düşerken, yağış miktarı en fazla yüzde 29 ile Ege'de azaldı.

Bazı şehirlerde yağış miktarlarındaki değişimler arasında büyük farklar oluştu. Konya, Afyonkarahisar, Denizli, Burdur, Aydın çevreleri ile Çorum'un kuzey kesimlerinde 2024 yılı kış mevsimi yağışları yüzde 40'ın üzerinde azalırken Elazığ, Tunceli, Bingöl, Diyarbakır, Siirt, Şırnak, Van ve Hakkari çevreleri ise yağışların yüzde 40'tan fazla artış gösterdiği iller oldu.

El Nino'nun yağış rejimleri üzerindeki etkisine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Demir, El Nino'nun genellikle kış aylarında ve geçiş mevsimlerinde yağış miktarında azalmalara neden olduğunu, büyük oranda kuraklığı tetikleyici etki gösterdiğini ancak bu sürecin bölgelere göre değişiklik gösterdiğini söyledi.

- El Nino hem kuraklığı hem seli tetikliyor

Türkiye'de geçen yaz mevsiminden itibaren yaşanan yağış miktarındaki azalma ve yağış rejimindeki değişikliklerin küresel ısınma ile birleşerek etki düzeyini artıran El Nino'dan kaynaklandığını belirten Demir, "El Nino dönemlerindeki iklimsel değişimler özellikle Amerika Kıtası'nda, Pasifik Okyanusu'nda etkili oluyor. El Nino, bu bölgelerin doğu enlemlerinde genellikle kuraklık, batı enlemlerinde ise şiddetli yağış ve taşkınlarla kendini gösterir. Ülkemizde özellikle yağış rejimi üzerinde etkili olması sonucu ani ve şiddetli yağışların yaşanma sıklığı artmaya başladı. Yağış rejimindeki değişim kuraklık periyotlarının artmasına, tarımsal üretim ve su kaynaklarının etkilenmesine neden oluyor." dedi.

El Nino'nun, döngüyü tersine çevirerek havayı normalden daha fazla ısıtan bir sıcaklık anomalisine neden olduğunu ifade eden Demir, bir bölgede suyun ısınması ve buharlaşmanın artmasıyla yağışın o noktaya düşeceğinin anlaşılmaması gerektiğini, yatay taşıma adı verilen sistem nedeniyle yağışa geçebilecek su buharının başka bir bölgeye taşınarak oraya yağış bırakabileceğini anlattı.

Kış aylarında yağış miktarı ve dağılımında meydana gelen değişimlerin ana sebeplerinden biri olarak gösterilen El Nino'nun, Türkiye'nin birçok noktasına kar yağışının düşmemesine veya yetersiz düşmesine neden olduğunu aktaran Demir, "Son aylarda El Nino etkisinin azalmasıyla yağış rejimi tekrar değişmeye başladı ve özellikle yaz aylarının sonunda, sonbahar başlangıcında düşmesi beklenen yağışlar üzerinde bu sürecin önemli etkisi olacaktır. Ani ve şiddetli yağışların belli bölgelerimizde görülme riski fazla." diye konuştu.

Küresel ısınma nedeniyle yağışların kuzeye doğru daha çok artacağı ancak bu artışın bütün bölgede yaşanmayacağı, Güney Avrupa'da ise yaz yağmurlarının büyük ölçüde azalacağı ve belirgin bir kuraklık beklendiği şeklindeki tahminlere atıfta bulunan Demir, ülkelerin temel su potansiyelini belirleyen yağış ve iklim unsurlarında meydana gelebilecek değişikliklerin doğrudan su kaynaklarını etkileyeceğini dile getirdi.

- Yağış rejiminde değişim yer altı sularını tehdit ediyor

İklim değişikliğinin yağış rejimlerinde yol açtığı değişiklikler nedeniyle mevsim normallerinden farklı yağış miktarlarıyla karşılaşıldığına dikkati çeken Demir, şöyle devam etti:

"Türkiye'de karlı günlerin azalması ve sonbahardaki yağmurların aralık aylarının ortalarına kadar uzaması, son yıllarda yaşadığımız iklim düzensizliklerinin göstergesi. Kar yağışlarının azalması, değişken hava olayları, ani su baskınları, kuraklık, fırtınalar artık sıradan hava olayları şeklinde karşımıza çıkıyor. İklim değişiminin nedeni olarak gösterilen sıcaklık değerlerinde de bir oynama söz konusudur. Yağış rejimindeki değişim ve kar yağışlarının azalması yer altı su beslenmesini etkilerken yer altı su kaynaklarından beslenen su kaynaklarında düzensiz akış gelişiyor. Bu da yer altı su azalması, taban suyu düşmesi ve tarımsal kuraklığın tetiklenmesinde önemli etkiye bir etkiye sahip."

Yağış rejimindeki düzensizliğin su kaynaklarının debi, kapasite ve kalitesini yakından ilgilendirdiğini, yer altı suyunun azalmasının da su kalitesini, pınar, dere ve çayların debi ve akış rejimini etkilediğini vurgulayan Demir, Karadeniz'in can damarları olarak nitelendirilen pınarların da son yıllarda hızla kuruma eğilimine girdiğinin altını çizdi.

İklim değişikliği ve El Nino etkisini azaltmak için fosil yakıt kullanımını en aza indirmenin, temiz enerji kaynaklarına geçmenin ve enerji verimliliğini artırmanın önemine değinen Demir, su kaynaklarının verimli şekilde kullanılması ve korunması için yapılabilecekleri şu şekilde sıraladı:

"Doğadaki olayların yüzde 98'i meteoroloji kaynaklıdır. Dünyada afet sıralamasında ilk başta kuraklık bulunurken bizde bu depremdir. Her ülkenin de özel koşulları vardır. El Nino olaylarını izlemek ve önceden tahmin etmek için erken uyarı sistemleri oluşturulabilir. Bu sistemler kuraklık, sel, aşırı sıcaklık gibi olayların potansiyel etkilerini belirleyebilir ve bu etkilere karşı hazırlıklı olmak için zaman sağlar. Toplumsal duyarlılığı geliştirmek, su yönetimini organize etmek, özellikle yerel yönetimleri bu süreçte etkin kullanmak, su israfı, tasarrufu, kirlilik ve çevre konularında eğitim çalışmalarına hız vermek, su hasadı, su verimliliği konularında güncel politikaları geliştirmek önemli ve sürece olumlu katkı yapacak çalışmalardır."

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Esra Oğuzkağan Özkan tarafından
04 Haziran, 2025 16:42 tarihinde yayınlandı

Yunus Emre’nin Karabük’teki İzleri Bulundu

Yunus Emre'nin Doğum Yeri ve Hayatıyla İlgili Yeni Bulgular Gün yüzüne Çıkıyor

Karabük, Yunus Emre'nin manevi mirasını ve yaşam öyküsünü ilgilendiren yeni arşiv belgeleriyle gündeme geldi.

Karabük'te Yunus Emre'ye Dair Yeni Arşiv Bulguları Heyecan Yaratıyor

Prof. Dr. Kenan Ziya Taş’ın kaleme aldığı "Yunus Emre’nin Yaşadığı Coğrafyaya Dair Yeni Belge ve Bilgiler" başlıklı makalesinde, Karabük’ün Zobran köyü mevkisinde bulunan vakıf gelirleri ve dergah kayıtlarına ulaşılmasıyla önemli bir gelişme yaşandı.

Safranbolu'da köylerin yaşatılması için araştırmalar yapan Ahmet Karakaş, köylerin tarihi sürecini araştırırken, XIX. Türk Tarih Kongresi'nde yayınlanan makalede Yunus Emre'nin isminin Karabük ili ile anılmasıyla büyük gurur duyduğunu şu sözlerle açıkladı. Karakaş, "Makaleye göre Gerede kazasına bağlı Sopran Divanı karyesinde Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh zaviyesidir. Bu zaviye bugünkü idari yapıya göre Sopran, bugünkü Karabük ilinin Safranbolu ilçesine bağlı (Kaleköy)’dedir. Bu kayıtların başlarındaki ifadelerde zaviyenin adı şöyle verilmektedir: “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh elinde 10 mudluk yeri vakf-ı âmmdır.”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…” ifadeleri bu köyün önemini bir kez daha artırdığını gözler önüne serdi.

Karakaş: "Yunus Emre felsefesine göre hiçbir zaman kalp kırmamak, büyüklük taslamamak, gönül almak ve geçimli olmak esastır. Yunus Emre'ye göre din; insanlığı mutluluğa, barışa ve huzura kavuşturan bir yaşam tarzını benimsemektir. Yunus Emre'nin din anlayışında sevgi ve aşk vardır. Taş'ın makalesindeki arşiv kayıtlarına göre yapılan incelemelerde, Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Zopran ve Kaleköy'ün Yunus Emre’nin hayatıyla bağlantılı olabileceği öne sürülüyor. Belgelere göre, bölgedeki vakıf gelirleri ve dini kuruluşların kayıtlarında Yunus Emre’nin ismine ve onun tasavvufi faaliyetleriyle ilişkili izlere rastlanıyor. Zobran köyü ve çevresinde bulunan bu vakıf ve dergahların, Yunus Emre'nin yaşadığı dönemde önemli dini ve kültürel merkezler olduğu düşünülüyor." dedi.

Karabük'ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması akademik araştırmaların artmasına sebep olacaktır diyen Karakaş: "Karabük’ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması, bölgedeki dini ve manevi hayatın şekillenmesinde büyük rol oynadığını gösteriyor. Ayrıca, arşiv kayıtlarının, Yunus Emre’nin Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaşadığı ve özellikle Bolu civarında etkin olduğu iddialarını güçlendirdiğine işaret ediyor." sözleriyle konuşmasını sürdürdü.

Bu yeni araştırmalar ışığı altında, Yunus Emre’nin doğum yeri ve yaşamı konusunda bilinenlere yenileri eklenirken, Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki tasavvufi ve kültürel etkinliklerdeki rolünü daha iyi anlamamıza katkıda bulunuyor. Karakaş, bölgedeki arşivlerin Karabük Üniversitesi tarafından araştırılmaya devam edilmesiyle Yunus Emre’nin hayat hikayesine dair daha net bilgiler elde edilebileceğine vurgu yaptı.

Yunus Emre’nin, Karabük ve çevresinde manevi mirasının önemli bir parçası olduğu, yeni bulunan belgelerle gün yüzüne çıkmış oldu. Bu gelişmeler, şairin hayatı ve tasavvufi hayatı hakkında yeni ufuklar açarken, bölgedeki kültürel hafızanın güçlenmesine de katkı sağlaması bekleniyor.

Haberin videosu için Tıklayınız

Bizi sosyal medyadan takip edin