blank
Avatarı
İhlas Haber Ajansı tarafından
23 Haziran, 2025 11:41 tarihinde yayınlandı

Dövme yaptırayım derken kansere yakalanmayın

İnsan vücudundaki dövmeleri ve boyutlarını kanser teşhisleriyle birlikte inceleyen bilim insanları, bu işlemi yaptıran kişilerde hem cilt hem de lenfoma kanserlerinin daha sık görüldüğünü tespit etti.

Kullanılan mürekkepte ağır metaller ve çok sayıda kimyasal bulunduğunu belirten Onkolog Doç. Dr. Ahmet Özveren, "Bu boyalar sadece uygulandığı bölgede kalmamakta; emilerek lenf dokularına ve lenf bezlerine iletilmekte" dedi.

Güney Danimarka Üniversitesi’nde biyostatistikçi Signe Bedsted Clemmensen liderliğindeki ekip, ikizler üzerinde gerçekleştirdikleri iki farklı çalışma yöntemiyle dövme ile cilt kanseri arasındaki muhtemel ilişkiyi inceledi. Toplam 2 bin 367 ikiz kardeşin katıldığı araştırmada, avuç içinden büyük dövmeye sahip bireylerde cilt kanseri riskinin 2.7 kat arttığı belirlendi. Elde edilen verilere göre büyük boyuttaki dövmelerin lenfoma gibi cilt kanseri türleriyle bağlantılı olabileceğini ortaya koydu. Öte yandan yapılan değerlendirmelere göre, dövme yaptırma oranı dünya genelinde artış gösteriyor. Türkiye’de bu oran net olarak bilinmemekle birlikte, ABD’de her 3 kişiden birinde, İtalya’da ise her 5 kişiden birinde en az bir dövme bulunduğu bildiriliyor. Uzmanlar, kişilerin dövme yaptırmadan önce bazı önemli etkenleri dikkatlice değerlendirmesi gerektiğini ifade etti.

Dövme mürekkebinde bulunan maddelerin sistemik emiliminin kanserojen etkisi olduğunu belirten Acıbadem Kent Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özveren, "Dövmenin kanserle, özellikle cilt kanseri ve lenfoma ile ilişkisi, yakın zamanda resmi olarak tespit edildi. Dövme mürekkebinde bulunan maddelerde ağır metaller ve çok sayıda kimyasal bulunmakta, hangi dövmede hangi maddenin yer aldığını ise net olarak bilememekteyiz. Çünkü dövmeler çok çeşitli yerlerde yapılmakta. Örnek verecek olursak Danimarka’da ikiz kardeşler üzerinde gerçekleştirilen çalışmada, dövmesi olan bireylerin cilt kanseri ve lenfomaya daha fazla yakalandığı tespit edildi. Özellikle dövmenin boyutu avuç içinden daha büyükse bu riskin arttığı görülmüştür. İsveç’te yapılan başka bir çalışmada ise dövmesi olan bireylerde yüzde 21 oranında daha fazla lenfoma vakası görüldüğü bildirildi. Daha önce bu maddelerin lokal alımıyla kanser riski oluşturup oluşturmadığı bilinmiyordu. Ancak son veriler gösteriyor ki, dövme mürekkebi sadece uygulandığı bölgede kalmamakta; emilerek lenf dokularına ve lenf bezlerine iletilmekte. Bu durum ise sonraki aşamalarda sistemik yayılıma ve potansiyel olarak diğer kanser türleri açısından da risk oluşmasına neden olabilmektedir" ifadelerini kullandı.

Güneş ışığı dövmeler üzerinde kanser riskini arttırıyor

Güneş gören bölgelerde dövme yoğunluğu arttıkça cilt kanseri riskinin de artığını vurgulayan Özveren, "Dövmenin oluşturduğu travmatizasyonla birlikte morötesi ışınlarına maruziyet de oldukça önemli bir etkendir. Çünkü morötesi ışınlarının cilt kanseri sıklığını artırdığı bilimsel olarak bilinmekte. Hem morötesi ışınlarının maruziyeti hem de dövme bir araya geldiğinde bu risk daha da yükseliyor. Dövmenin çok zaruri görülmediği durumlarda yaptırılmaması önerilmekte. Eğer dövme yaptırılacaksa, boyutlarının küçük tutulması ve güneş görmeyen bölgelerin tercih edilmesi daha uygun olacaktır. Dövme yaptırmayı düşünen kişilerin bu kararı mutlaka tekrar gözden geçirmeleri; dövme mürekkebinin sistemik emilimi ve lokal etkileri açısından riskleri değerlendirmeleri önem arz etmektedir. Çünkü artık dövme yaptıran bireylerde kansere daha sık rastlandığını biliyoruz" diye ekledi.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

blank
Avatarı
Haber Merkezi tarafından
23 Haziran, 2025 12:36 tarihinde yayınlandı

Sıvı İhtiyacınızı Önce Su ile Giderin: Yaz Aylarında Susuzluğa Dikkat!

Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yaz aylarında artan sıvı kaybına karşı sade su tüketiminin önemine dikkat çekerek, çay ve kahvenin suyun yerini tutmadığını vurguladı. Günlük su ihtiyacının kişisel faktörlere göre değişebileceğini belirtti.

Havaların ısınmasıyla birlikte vücudun sıvı ihtiyacı artarken, uzmanlar bu ihtiyacın öncelikle su ile karşılanması gerektiğini vurguluyor. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, yeterli su tüketiminin yaşamsal faaliyetler için elzem olduğunu belirtti.

Vücudun yaklaşık yüzde 60’ının sudan oluştuğunu hatırlatan Yiğit, “Bu suyun yüzde 60’ı hücre içinde, yüzde 40’ı ise hücre dışında bulunur. Vücut, deri, akciğer ve boşaltım yollarıyla sürekli sıvı kaybeder. Bu dengeyi sağlamak sağlıklı bir bedenin en temel görevlerinden biridir.” dedi.

Günlük Su İhtiyacı Kişiye Göre Değişiyor
Yiğit, bilimsel verilere göre su ihtiyacının, vücut ağırlığı başına 30 mililitre olduğunu ifade ederek, “60 kilogram ağırlığında bir bireyin günlük yaklaşık 1,8 litre su tüketmesi gerekir. Ancak bu miktar yapılan fiziksel aktiviteye, ortam sıcaklığına ve metabolizma hızına göre artış gösterebilir.” şeklinde konuştu.

Susuzluk Belirtileri Hafife Alınmamalı
Susama mekanizmasının hipotalamustaki susama merkezi ile çalıştığını anlatan Yiğit, kandaki iyon yoğunluğunun yüzde 1 oranında artmasının bu merkezi uyardığını söyledi. Yiğit, “Vücutta yüzde 3 oranında sıvı kaybı kan hacmi ve fiziksel performansta azalmaya neden olurken, yüzde 5 ve üzeri kayıplar baş dönmesi, yorgunluk ve hatta solunum güçlüğü gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.” dedi.

Sıvı Tüketiminde Öncelik Suda Olmalı
Çay, kahve gibi içeceklerin diüretik etkileri olduğunu ve bu yüzden su ihtiyacını tam olarak karşılamadığını vurgulayan Yiğit, “Vücudun sıvı ihtiyacı öncelikle sade suyla karşılanmalıdır. Diğer içecekler, suyun yerini tutamaz.” dedi.

TÜBER 2022’ye Göre Su Tüketimi Önerileri
Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi (TÜBER) 2022 verilerine göre, bireylerin günlük en az 600-1500 ml sade su tüketmesi gerektiğini belirten Yiğit, çay ve kahve tüketiminin ise toplamda 800 ml’yi aşmaması gerektiğini ifade etti. Ayrıca, süt için 500 ml, meyve suları için ise 125 ml sınırı getirildiğini söyledi.

Suyu Lezzetlendirmek Mümkün
Sade su tüketimini daha keyifli hale getirmek için önerilerde bulunan Hülya Yiğit, “İçtiğiniz suya limon, nane yaprağı ya da Seylan tarçını ekleyerek hem aromasını artırabilir hem de antioksidan özelliğinden faydalanabilirsiniz. Bu tür doğal tatlandırmalar, su tüketimini kolaylaştırır.” diyerek sözlerini tamamladı.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.