blank
Anadolu Ajansı tarafından
14 Ocak, 2025 11:24 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Karabük Üniversitesi Mezunu Yusuf İçel, Öğretmenlik Hayalini Gerçekleştirdi

İzmir'de 2014'te geçirdiği trafik kazasının ardından yoğun bakımdaki 40 günlük yaşam savaşını kazanan ancak tekerlekli sandalye mahkum kalan 32 yaşındaki Yusuf İçel, hayata küsmeyip yarım kalan okulunu bitirerek hayali olan öğretmenliği yapıyor.

Yozgat'ın Saraykent ilçesinde yaşayan Yusuf İçel, 2012'de Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nü kazandı. İçel'in 2. sınıfta 3 arkadaşıyla katıldığı gezide İzmir'de bir tur otobüsü İçel'in de bulunduğu araca çarptı. Kaza sonrası 40 gün yoğun bakımda kalan ve omurilik felci olan İçel, bir süre solunum cihazına bağlı yaşadı.

Yoğun bakımın ardından tedavisi 2 yıl süren İçel, yarım kalan üniversite eğitimine devam edip hayalini kurduğu öğretmenlik mesleğine ulaşmak için yaşama tekerlekli sandalyeyle yeniden başladı. Anne ve babasının da desteğiyle 2017'de üniversite eğitimine tekrardan başlayan İçel, 2020'de mezun oldu.

Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı'nı (EKPSS) kazanan İçel, sağlık sorunlarına rağmen azimle sürdürdüğü hayat mücadelesini, 2023'te hayalini kurduğu öğretmenlik mesleğiyle taçlandırdı.

"Bu mesleği bana sevdiren öğretmenler oldu"

Saraykent Şehit Mustafa Eser Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde coğrafya öğretmeni olarak görev yapan İçel, yoğun bakım ve 2 yıllık tedavi sürecinde yarım kalan üniversite eğitimine devam etme kararı aldığını söyledi.

Bu zorlu süreçte annesi ve babasının her zaman yanında olduğunu dile getiren İçel, "Öğretmen olabilmeyi ve bugünlere gelebilmeyi çok hayal ediyordum. O gün bunlar benim için bir hayaldi ama şu an o hayalimi gerçekleştirmiş bulunmaktayım. Öğretmenliği seviyorum, bu mesleği bana sevdiren öğretmenler oldu, ben de yine bu mesleği ve farklı meslekleri sevdirebilmek için öğrencilerimin karşısındayım." dedi.

İçel, engelini dezavantaj olarak görmediğini ve öğrencilerine örnek olup onların da hayallerini kolaylıkla gerçekleştirebilmeleri için çalıştığını ifade etti.

"Öğretmenimizi örnek alıyoruz"

Öğretmenlerini örnek aldıklarını belirten 10. sınıf öğrencisi Melike Nur Tekin ise "Yusuf öğretmenim çok azimli birisi, kimi zaman öğretmenimiz kimi zaman da ağabeyimiz olarak bize yardımcı oluyor. Hayata tutunması bize de örnek oldu. Tekerlekli sandalyede bıkmadan, usanmadan ders anlatıyor. Hayatım boyunca onu örnek alacağım ve o çok sevdiğim bir öğretmenim." diye konuştu.

Öğrencilerden Zehra Hemedan da öğretmenlerini çok sevdiklerini, hayat mücadelesi ve azmiyle gurur duyduklarını söyledi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Şafak Zeki Akca tarafından
13 Mayıs, 2025 00:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KÖY NEYİME DEMEYİN!

SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.

Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.

60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.

Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.

Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.

Bu son deprem bize bunu gösterdi.

Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.

*

Köyün en güzel yeri  neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.

Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,

Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...

Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.

NE GÜZELDİ O GÜNLER..

ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...

*

Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.

En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.

Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme

Köyler köylük ’ten çıkmış yani

Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.

O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.

*

Şimdiki köyler de;

O ahır kokulu evler var mı? YOK...

Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...

Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…

Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...

Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK

KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK

Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı?  YOK...

Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...

Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...

DAHA NELER? NELER?

Biz bu değerlerimizi kaybettik.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.

Eski nesiller de yaşlandı artık.

Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı

*

Şu anki neslin yaptığı tek şey var

Eski ahşap evleri yıkmak!..

Köye gelen manav arabasından ekmek almak,

sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.

Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.

BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?

Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.

Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN

Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir

Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye

O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,

Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak

Ekip biçeceği tarlası olacak

Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.

Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..

Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…

Ne dersiniz? Yorum sizlerin…

Kalın sağlıcakla….

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.