blank
Anadolu Ajansı tarafından
30 Ağustos, 2024 13:45 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Ferhan Şensoy Vefatının 3. Yıldönümünde Anıldı

Türk tiyatrosunun yorulmayan kavuklusu: Ferhan Şensoy

Ortaoyuncular adlı tiyatro topluluğunun kurucusu, Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden Ferhan Şensoy, vefatının üçüncü yılında yad ediliyor.

Usta oyuncu, Çarşamba Belediye Başkanı, tüccar Yusuf Cemil Şensoy ile ilkokul öğretmeni Müjgan Şensoy'un oğlu olarak 26 Şubat 1951'de Samsun'da dünyaya geldi. Şensoy, 1957'de Samsun'da Gazi Osman Paşa İlkokulu'na başladı. Ortaokulu Galatasaray Lisesinde okumak üzere 1961'de İstanbul'a gelen sanatçı, bir süre sonra okuldan ayrılarak Samsun'a döndü. Başarılı oyuncu 1970'te Çarşamba Lisesinden mezun oldu.

Devekuşu Kabarede skeçleri sahnelendi

İlk öykü ve şiirleri 1969'da "Yeni Ufuklar" ve "Soyut" dergisinde yayınlanan sanatçı, kaleme aldığı skeçler 1970'te Devekuşu Kabare'de sahnelenmeye başladı. Aynı yıl hem Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümüne girdi hem de Galatasaray Oyuncuları isimli amatör topluluğu hayata geçirdi. Topluluk, sanatçının yazdığı, "Je M'en Fous Bilader" adlı Türkçe-Fransızca eserin provalarını, Haldun Taner'in önderliğinde, Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun salonunda gerçekleştirdi. Grup Oyuncuları ile 1971'de Ayfer Feray Tiyatrosunda profesyonel oyunculuğa adım atan sanatçı, ilk profesyonel yönetmenlik deneyimini ise İsmet Küntay'ın yazdığı, Paravana Kabare'nin sergilediği, "Güm Güm Güm" adlı oyunla yaptı.

Strazburg'da oyunculuk eğitimi aldı

Ferhan Şensoy, 1972'de Fransa'nın Strazburg kentinde, Ecole Superieure d'Art Dramatique adlı okulda tiyatro öğrenimine başladı. Yönetmen Jerome Savary'nin 1973'te asistanlığını yapan Şensoy'un "Haneler" adlı oyunu aynı yıl, Haldun Taner ve Umur Bugay'ın ek skeçleriyle Devekuşu Kabare Tiyatrosunda ilk kez oynanmaya başladı. Usta oyuncu, Fransızca kaleme aldığı "Montreal'de Ce Fou De Gogol" eseriyle 1975'te "En İyi Yabancı Yazar" ödülünü aldı. Tiyatroya ömrünü adayan sanatçı, 1973'te Nazım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Yunus Emre'nin metinlerine yer verdiği Fransızca kolaj oyun "Proche-Orient Lointain" (Iraktır Yakın Doğu) eserini yazdı. Şensoy, Türkiye'ye döndükten sonra 1976'da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosunda, yazarlığını da yaptığı "Dur Konuşma Sus Söyleme" adlı oyunda rol aldı, Türk Yazarları Tiyatrosunda oyunculuk ve yönetmenlik görevlerinde bulundu.

"Kazancı Yokuşu" kitabı 1977'de okuyucuyla buluştu

İlk televizyon skeçlerini de 1976'da yazmaya başlayan Ferhan Şensoy, Ali Poyrazoğlu'yla rol aldığı skeçlerin birinde canlandırdığı garson rolüyle ilk kez televizyona çıktı, TRT ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu için çeşitli skeçler yazdı. Usta oyuncu, bir süre Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu'nda oyunculuk yaptı. İlk kitabı "Kazancı Yokuşu" 1977'de yayınlanan sanatçı, yönetmenliğini Temel Gürsu'nun üstlendiği "Kızını Dövmeyen Dizini Döver" ile ilk kez bir filmde yer aldı. Ferhan Şensoy, 1978'de oyuncu Mete İnselel ile Anyamanya Kumpanya Tiyatrosu'nu kurdu. Kendi eseri "İdi Amin Avantadan Lavanta" oyununda uzun yıllar rol aldı ve yönetmenlik yaptı. Sanatçının 1978'de yazdığı "Bizim Sınıf" adlı televizyon dizisi ikinci bölümden sonra öğretmenlerin manevi şahsiyatını tezyif ettiği gerekçesiyle TRT'de yasaklandı ve oyuncu olarak katıldığı diğer televizyon dizileri de yayından kaldırıldı. Şensoy, 1979'da kaleme aldığı "Sizin Dershane" dizisinde rol aldı. Tiyatro çalışmalarına ara vermeden devam eden sanatçı, Ayfer Feray Tiyatrosu'nda kendi yazıp yönettiği ve müziklerini yaptığı "Hayrola Karyola" oyununda rol aldı.

"Dedikodu Şov" oyununu usta isimlerle sahneledi

Yazdığı "Dedikodu Şov" isimli kabare gösterisini Adile Naşit, Perran Kutman, Pakize Suda, Sevda Karaca ve İstanbul Gelişim Orkestrası ile sahneleyen Şensoy, Arda Uskan'ın yazıp, Fuat Güner'in müziklerini yaptığı "Kukla ve Kuklacı Kabare" gösterisinde oynadı. Usta tiyatrocu, 14 Mart 1980'de Harbiye'de, Yapı Endüstri Merkezi Salonu'nda ilk kez perdelerini açan ve 50'yi aşkın oyunun oynandığı Ortaoyuncular'ın bünyesinde, "Nöbetçi Oyuncular" adlı bir gençlik grubu kurarak, yeni tiyatro sanatçılarının yetiştirilmesine katkıda bulundu. Sanatçının müziklerini Fuat Güner'le yaptığı, yönetmenliğini üstlenip, oyuncu olarak da yer aldığı "Şahları da Vururlar" eseri, "Avni Dilligil Jüri Özel Ödülü" ve Dergi-13'ün "En Başarılı Oyun Ödülü"ne değer görüldü. Şensoy, Küçük Sahne'nin 30. yılı dolayısıyla Ortaoyuncular'ın konuğu olarak, Aleksiev Arbuzov'un "Eski Moda Komedya"sında oynadı. Mücap Ofluoğlu'nun sahneye koyduğu oyunun dekorunu da yapan sanatçı, performansıyla Tiyatro-81'in "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü kazandı.

Uzun yıllar "Ferhangi Şeyler"de oynadı

"Ferhangi Şeyler" adlı tek kişilik oyununu 7 Mart 1987'den itibaren aralıksız oynayan Şensoy, yazıp yönettiği "Varsayalım İsmail" adlı televizyon dizisindeki performansıyla da Doruktakiler Ödülü'nün sahibi oldu. Sanatçı, kendisine Ulvi Uraz Ödülü ve Sanat Kurumu Ödülü'nü getiren "İstanbul'u Satıyorum" oyununu 1988'de yeniden yazıp, müziklerini yaptı. Münir Özkul ve Erol Günaydın'ın katılımıyla Ortaoyuncularda oynanan eserin yönetmenliğini de Şensoy üstlendi. Ferhan Şensoy, 1991'de BBC'ye verdiği bir röportajında, geleneksel tiyatro motiflerinden ve ortaoyunundan yararlandığını ifade ederek, şunları söylemişti: "Benimki meddahlık ama bir çağdaş meddahlık çizgisi yakalamaya çalışıyorum. Ortaoyunundan yararlandığım kadar, uyumsuz tiyatrodan da yararlanmaya çalışıyorum. Ben Fransa'da eğitim gördüm. O ekolün etkisini taşımaktayım. Böyle bir senteze ulaşmaya çalışıyorum. Bir şey bulmuş değiliz, araştırıyorum." İstanbul Şehir Tiyatrosunda, Haldun Taner'in "Keşanlı Ali Destanı"nı sahneye koyan Şensoy, Anca Visdei'nin "Don Juan ile Madonna" oyununu Fransızca'dan çevirdi ve yönettiği bu oyunda Derya Baykal'la aynı sahneyi paylaştı.

Çok sayıda önemli ödül aldı

Avni Dilligil, İsmail Dümbüllü ve Nasrettin Hoca Mizah Ödülü'nün yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı Jüri Özel Ödülü, Afife Jale ve Muhsin Ertuğrul Ödülü gibi çok sayıda prestijli ödülün sahibi usta sanatçı, Kel Hasan Efendi'den bugüne gelen Ortaoyuncuları Kavuğu'nu Münir Özkul'dan devraldı ve Rasim Öztekin'e devretti. Ferhan Şensoy kavuğun kendisine geçmesini, "Heyecan verici. Böyle bir kavuğun Kel Hasan Efendi'den Dümbüllü İsmail'e sonra Münir Özkul'dan bana gelmesi hem büyük bir sevinç hem de büyük bir sorumluluk." ifadeleriyle dile getirmişti. Sanatçının 1990'da Pierre-Henri Cami'nin yaşamı ve yapıtlarından yola çıkarak yazıp yönettiği "Yorgun Matador", kendisine Doruktakiler ve Altan Erbulak Ödülleri'ni kazandırdı. Uzun yıllar devam eden "Ferhangi Şeyler" gösterileriyle, Altın Objektif Ödülü'ne layık görülen Şensoy, gösteriyi Stuttgart, Duisburg, Bochum, Berlin, Wuppertal, Köln, Nühnberg, Munich, Frankfurt, Hamburg, Amsterdam ve Zürih'te de sergiledi. Şensoy, 1994'te kiraladığı bir gemiyi yüzen tiyatroya dönüştürdü. "İçinden Dalga Geçen Tiyatro" adını verdiği geminin tiyatro salonunda, yazıp, müziklerini yaptığı "Seyircili Seyir Defteri" adlı oyunu sahneledi. Aynı geminin 2. katında gece 24.00'ten sonra, "Kırkambar-Gece Tiyatrosu" kabare gösterisini de sergileyen sanatçı, bu tiyatro projesiyle "İsmail Dümbüllü Ödülü"nü aldı. Sanatçının "Güle Güle Godot" adlı eseri, Paris'te amatör bir tiyatro topluluğu tarafından Fransızca "Adieu Godot" ismiyle oynanırken, "Hayrola Karyola" oyunu da Yugoslavya'da Prizren Kültürevi Türk Tiyatrosunda sahnelendi. Amsterdam'da, Amsterdam Deneme Sahnesi Topluluğu tarafından "Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı" ve "Parasız Yaşamak Pahalı" oyunları sahneye kondu. Şensoy, özgeçmişini yazdığı romanı "Kalemimin Sapını Gülle Donattım"ı da 2001'de okurla buluşturdu. Oyuncu Derya Baykal ile 1980'de evlenen Şensoy'un bu birlikteliğinden 1989'da kızı Müjgan Ferhan ile 1990'da Neriman Derya dünyaya geldi. İki sanatçı 2004'te evliliklerini sonlandırdı. "Eşeğin Fikri", "Hacı Komünist" ve "Elveda SSK" adlı üç kitabını 2005'te yayınlayan Şensoy, Deneme Sahnesi 35. Yıl Ödülleri'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülünün yanı sıra Nasrettin Hoca Altın Eşek Gülmece Ödülü'nün sahibi oldu. Elli kadar tiyatro oyununda, 10'dan fazla televizyon dizisinde rol alan sanatçı, 2006'da "Pardon" filmiyle en iyi senaryo ödülünü kazandı. Ferhan Şensoy'un kaleme aldığı, yönettiği ve rol aldığı oyunlar şöyle: "İşsizler Cennete Gider", "Ruhundan Tramvay Geçen Adam", "Bilimsiz, Kurgusal Güldürü", "Fername", "Kiralık Oyun", "Uzun Donlu Kişot", "Beni Ben mi Delirttim?", "Biri Bizi Dikizliyor", "Kahraman Osman", "Kökü Bitti Zıkkım Zulada", "Sahibinden Satılık 1. El Ortaoyunu", "Fişne Pahçesu", "Parasız Yaşamak Pahalı", "Çok Tuhaf Soruşturma", "Felek Bir Gün Salakken", "Üç Kurşunluk Opera", "Şu Gogol Delisi", "Kırkambar-Gece Tiyatrosu", "Seyircili Seyir Defteri", "Köhne Bizans Operası", "Parasız Yaşamak Pahalı" Kitapları : "Karagöz ile Boşverin Beni", "Elveda SSK", "Hacı Komünist", "Eşeğin Fikri", "Rum Memet", "FerhAntoloji", "Kalemimin Sapını Gülle Donattım", "Falınızda Rönesans Var", "Denememeler", "İngilizce Bilmeden Hepinizi I Love You", "Düşbükü", "Ayna Merdiven", "Kazancı Yokuşu", "Seçme Sapan Şeyler", "Kedittin Direniş", "Oteller Kitabı" Filmleri: "Son Ders: Aşk ve Üniversite", "Pardon", "Şans Kapıyı Kırınca", "Büyük Yalnızlık", "Bir Bilen", "Parasız Yaşamak Pahalı", "Köşedönücü", "Kızını Dövmeyen Dizini Döver", "Aşk Dediğin Laf Değildir"
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
10 Mayıs, 2025 01:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Çanakkale Savaşı döneminde mezun veremeyen Anadolu’nun ilk lisesi, 140’ıncı yılını kutluyor

Anadolu’nun birinci, Türkiye’nin ise üçüncü lisesi olma özelliğini taşıyan ve 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında tüm öğrencileri cepheye gittiğinden dolayı mezun veremeyen Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, 140’ıncı kuruluş yılını kutluyor.
20 Nisan 1885’ten bu yana koca bir eğitim çınarı olarak Kastamonu’da hizmet vermeye devam eden Anadolu’nun birinci, Galatasaray ve İstanbul Lisesinden sonra Türkiye’nin üçüncü, yeniden Türkiye’nin birinci resmi lisesi olma özelliğini taşıyan Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesinde 140’ıncı kuruluş yılı heyecanı yaşanıyor. Kastamonu, 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında en çok şehit veren vilayetlerin başında geliyor. Bu kapsamda 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında 1914-1918 yılları ortasında Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden 120 öğrenci kara tahtaya "Hocam, biz vatan için cepheye gidiyoruz; bizi yok yazmayınız" notunu düşerek cepheye savaşmaya gitmiştir. Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, savaş yıllarında lise kısmı şubelerinin birçoğunu açamadığı üzere mezun da veremedi. Lisenin cepheye giden öğrencilerinden büyük bir kısmı geri dönemeyerek şehit düşmüştür.
Yurdun dört bir tarafından Kastamonu’ya gelen okulun mezunları, devir arkadaşları ile bir yandan hasret giderirken, başka yandan da lise tarafından düzenlenen kutlama programına katıldı.

"Gençlerimizi, donanımlı ve gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme çabası içerisindeyiz"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürlüğü ile Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği tarafından Halk Eğitim Merkezinde gerçekleştirilen kutlama programında konuşan Kastamonu Ulusal Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, "Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden devlet için, millet için çok değerli bireyler yetişmiştir. Bu okulumuz, yeri gelmiş cephede bulunmuş, yeri gelmiş eline kalem almış, yeri gelmiş öteki mecralarda bu vatan için, bu millet için uğraş sarf etmiş. Bugün büyük ve güçlü bir Türkiye’nin oluşması için bundan sonraki süreçte de birebir azim ve kararlılıkla buradan mezun olacak, Kastamonu’dan mezun olacak tüm gençlerimizi en işi formda yetiştirme çabası içerisinde olacağız. Sizlerin de ben, vereceğiniz değerli takviyelerle inşallah çok daha büyük bir Türkiye inşa edecekler. Zira bizler inanıyoruz ki, bizim yetiştirdiğimiz gençlerimize şu anda dünyadaki tüm insanlık bu gençleri bekliyor. Bizler bunu biliyoruz ve bu inançla da gençlerimizi, donanımlı, gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme uğraşı içerisindeyiz ki bu, Abdurrahmanpaşa Lisesi içerisinden çıkacak gençlerimizi de inşallah hem bu ülkenin hem de tüm dünya insanlığının faydasına olacak ve onlara yol aydınlığı olacaktır" dedi.

"Bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir parçasıdır"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürü Hüseyin Mısırlıoğlu ise, "Bugün burada sadece bir yıldönümünü değil, bir tarihin, bir ruhun ve bir aidiyetin 140 yıllık hikayesini kutlamak için toplandık. 1885 yılında Osmanlı’nın mektebi olarak temelleri atılan, sonrasında Cumhuriyetin aydınlığıyla büyüyen ve bugün çağdaş Türkiye’nin eğitim emektarlarından biri haline gelen Abdurrahmanpaşa Lisesi, yalnızca bir okul değil, bir medeniyet tasarrufunun, bir karakter inşasının ismidir. Bir yol düşünün ki sadece bilgi öğretmiyor, tıpkı vakitte gençliğe istikamet, millete sadakat, vatana aşk, beşere umut öğretiyor. Bir okul düşününki yalnızca birey yetiştirmiyor, karakter dokuyor, vicdan şekillendiriyor, ruh inşaa ediyor. Bu okul, işte bu topraklarda hepimizin gönlünde yaşayan Abdurrahmanpaşa Lisesi’dir. Bugün burada yalnızca kurucumuz Abdurrahman Nurettin Paşa’nın vizyonunu değil, birebir vakitte onu izleyen yüzlerce idealist öğretmenin, binlerce vefalı öğrencinin ortak hafızasını selamlıyoruz. Bugün burada geçmişte yazılmış kıssanın kahramanlarını anıyor birebir vakitte bu öyküyü yazmaya devam edecek genç yürekleri alkışlıyoruz. Bugün, bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir modülüdür. Biz bu köprüden yürürken gerimizde emek veren birçok öğretmeni, önümüzde yolumuzu aydınlatacak birçok öğrenciyi taşıyoruz" diye konuştu.

Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Nurten Ciğerci de, "Koskoca geçen 140 yıl, neredeyse 1,5 asırlık koca bir çınar. Uygun ki yolumuz bu koca çınar liseden geçmiş. Bizi bu yolda yetiştiren tüm öğretmenlerimize, birlikte yürüdüğümüz tüm arkadaşlarımıza çok teşekkürler ediyorum. Kaybettiklerimizin de yerleri cennet olsun" tabirlerini kullandı.
Konuşmaların akabinde okulun mezunları tarafından mandolin konseri verildi. Okulun öbür mezunlarının da müzik söyleyerek eşlik ettiği şovun akabinde şiirler okundu ve zeybek oyunu sergilendi. Akabinde öğrencilerden oluşan okul korosu müziklerini seslendirdi. 70’li yıllara ilişkin pop müziklerinin de yer aldığı konser sonrası "Bizi Yok Yazmayın" bahisli kısa sinema izlendi. Okulun mezunlarının anılarının paylaşıldığı kutlama etkinliğinde öğrenciler tarafından hazırlanan "Ah Şu Gençler" bahisli tiyatro oyunu sahnelendi. Öğrencilerin, hem verdikleri konserde hem de oynadıkları tiyatro oyununda gösterdikleri performans davetliler tarafından büyük alkış aldı.
Okul marşının da daima bir ağızdan söylendiği kutlamalarda son olarak en yaşlı mezun olan Yavuz Ballık’a okulun plaketi takdim edildi. Kutlamalar, bugün içerisinde gerçekleştirilecek çelenk sunumu, stant açılışları ve söyleyişi ile devam edecek.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.