blank
Avatarı
Anadolu Ajansı tarafından
27 Mart, 2024 12:48 tarihinde yayınlandı

Garanti BBVA’nın ana sponsoru olduğu “Dünya Su Günü Buluşması” gerçekleşti

İSTANBUL (AA) - Garanti BBVA, su kıtlığına dikkat çekmek amacıyla Çevre TV ve Ekonomi Gazetecileri Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen Dünya Su Günü Buluşması'nın ana sponsoru oldu.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde "Barış için Sudan Faydalanmak" temasıyla düzenlenen buluşmada Türkiye'de suyun mevcut durumu, riskler, risk yönetimi ve suyun verimli kullanımıyla ilgili çözüm önerileri akademisyenler, kamu, iş dünyası, STK temsilcileri ve gençlerin katılımıyla değerlendirildi.

Açıklamada etkinlikteki konuşmasına yer verilen Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Akten, günümüzde dünyanın çok sayıda su sorunuyla karşı karşıya kaldığını belirterek, "Herhangi bir sektöre daha fazla su tahsis etmek diğer ekonomik kullanımlar, kamusal su temini ve gıda güvenliği gibi kritik alanlara daha az su kaynağı ayrılması anlamına gelebilir. Türkiye'nin de günümüzde ve gelecekte su stresi açısından dezavantajlı bir ülke olduğunun altını çizmek gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Dünya Kaynakları Enstitüsü'nün araştırmasına göre, Türkiye ve yakın coğrafyada 2050'ye kadar etkin su yönetimi stratejilerinin hayata geçirilmemesi sonucu GSYH'nin yüzde 10'u kadar bir kaybın ortaya çıkabileceğinin altını çizen Akten, "Bu stratejilerin gerçekleştirilmesi durumunda ise bu kayıp yüzde 6 ile sınırlandırılabilir. Aradaki yüzde 4'lük fark, 2050 ye 200 milyar dolar gibi ülkemiz açısından çok önemli bir değeri kaybetmemek anlamına geliyor. Emisyonları azaltımını her geçen gün daha da fazla konuştuğumuz bir dönemde suyun yeteri kadar öncelik görmemesini ise büyük bir problem olarak görüyorum." açıklamalarında bulundu.

- "Garanti BBVA olarak fosil yakıtlardan uzaklaşarak yenilenebilir enerji projelerini önceliklendiriyoruz"

Akten, su risklerinin en ön planda olduğu projelerin enerji projeleri olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

"Türkiye'de suyun yüzde 10'undan fazlasının kullanıldığı enerji sektöründe fosil yakıtlardan enerji üreten santraller, yüksek emisyon yoğunluklarının yanı sıra yoğun su tüketiminin de başlıca sebebi. Biz de Garanti BBVA olarak fosil yakıtlardan uzaklaşarak yenilenebilir enerji projelerini önceliklendiriyor ve 2014 yılından bu yana proje finansmanı kapsamındaki yeni elektrik üretimi projelerinde sadece yenilenebilir enerjiye finansman sağlıyoruz.

2023 sonu itibarıyla finansmanına dahil olduğumuz rüzgar enerjisi santralleri ile pazar payımız 2917 MW ile yüzde 24,6 ve güneş enerjisi santrallerinin ise 2486 MW ile yüzde 21,3 oldu, ülkemizin yenilenebilir enerji yatırımlarına sağladığımız kümülatif finansman tutarı ise 6,4 milyar doları aştı. Bunun yanı sıra 2023'te Garanti BBVA olarak su yönetimi ve altyapıları için yaklaşık 500 milyon lira finansman sağladık. En büyük hissedarımız BBVA da bu alanda öncü aksiyonlar alan bir banka olarak su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek amacıyla 2022 yılında 'su ayak izi kredisi'ni geliştirdi.

Sürdürülebilir finans alanında ticari bankaların daha çok azaltım temelli projelere yoğunlaştığını vurgulayan Akten, "İklim adaptasyon projeleri de iklim krizinden kaynaklı etkileri azaltma açısından kritik öneme sahip. Bankaların bu konuda sürekli kendini geliştirmesi ve bilim temelli çalışmaları temel alarak bu projelerin finanse edilmesini sağlaması gerekiyor. Özellikle Türkiye'nin yeşil taksonomisi ile ilgili çalışmaların belli bir seviyeye gelmesiyle uluslararası kaynaklardan faydalanan azaltım projelerine ek olarak adaptasyon projelerinin uluslararası sürdürülebilir finans kaynaklarından faydalandırılmaya başlaması son derece önemli olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Esra Oğuzkağan Özkan tarafından
04 Haziran, 2025 16:42 tarihinde yayınlandı

Yunus Emre’nin Karabük’teki İzleri Bulundu

Yunus Emre'nin Doğum Yeri ve Hayatıyla İlgili Yeni Bulgular Gün yüzüne Çıkıyor

Karabük, Yunus Emre'nin manevi mirasını ve yaşam öyküsünü ilgilendiren yeni arşiv belgeleriyle gündeme geldi. Karabük'te Yunus Emre'ye Dair Yeni Arşiv Bulguları Heyecan Yaratıyor.

Prof. Dr. Kenan Ziya Taş’ın kaleme aldığı "Yunus Emre’nin Yaşadığı Coğrafyaya Dair Yeni Belge ve Bilgiler" başlıklı makalesinde, Karabük’ün Zobran köyü mevkisinde bulunan vakıf gelirleri ve dergah kayıtlarına ulaşılmasıyla önemli bir gelişme yaşandı.

Safranbolu'da köylerin yaşatılması için araştırmalar yapan Ahmet Karakaş, köylerin tarihi sürecini araştırırken, XIX. Türk Tarih Kongresi'nde yayınlanan makalede Yunus Emre'nin isminin Karabük ili ile anılmasıyla büyük gurur duyduğunu şu sözlerle açıkladı. Karakaş, "Makaleye göre Gerede kazasına bağlı Sopran Divanı karyesinde Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh zaviyesidir. Bu zaviye bugünkü idari yapıya göre Sopran, bugünkü Karabük ilinin Safranbolu ilçesine bağlı (Kaleköy)’dedir. Bu kayıtların başlarındaki ifadelerde zaviyenin adı şöyle verilmektedir: “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh elinde 10 mudluk yeri vakf-ı âmmdır.”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…” ifadeleri bu köyün önemini bir kez daha artırdığını gözler önüne serdi.

Karakaş: "Yunus Emre felsefesine göre hiçbir zaman kalp kırmamak, büyüklük taslamamak, gönül almak ve geçimli olmak esastır. Yunus Emre'ye göre din; insanlığı mutluluğa, barışa ve huzura kavuşturan bir yaşam tarzını benimsemektir. Yunus Emre'nin din anlayışında sevgi ve aşk vardır. Taş'ın makalesindeki arşiv kayıtlarına göre yapılan incelemelerde, Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Zopran ve Kaleköy'ün Yunus Emre’nin hayatıyla bağlantılı olabileceği öne sürülüyor. Belgelere göre, bölgedeki vakıf gelirleri ve dini kuruluşların kayıtlarında Yunus Emre’nin ismine ve onun tasavvufi faaliyetleriyle ilişkili izlere rastlanıyor. Zobran köyü ve çevresinde bulunan bu vakıf ve dergahların, Yunus Emre'nin yaşadığı dönemde önemli dini ve kültürel merkezler olduğu düşünülüyor." dedi.

Karabük'ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması akademik araştırmaların artmasına sebep olacaktır diyen Karakaş: "Karabük’ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması, bölgedeki dini ve manevi hayatın şekillenmesinde büyük rol oynadığını gösteriyor. Ayrıca, arşiv kayıtlarının, Yunus Emre’nin Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaşadığı ve özellikle Bolu civarında etkin olduğu iddialarını güçlendirdiğine işaret ediyor." sözleriyle konuşmasını sürdürdü.

Bu yeni araştırmalar ışığı altında, Yunus Emre’nin doğum yeri ve yaşamı konusunda bilinenlere yenileri eklenirken, Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki tasavvufi ve kültürel etkinliklerdeki rolünü daha iyi anlamamıza katkıda bulunuyor. Karakaş, bölgedeki arşivlerin Karabük Üniversitesi tarafından araştırılmaya devam edilmesiyle Yunus Emre’nin hayat hikayesine dair daha net bilgiler elde edilebileceğine vurgu yaptı.

Yunus Emre’nin, Karabük ve çevresinde manevi mirasının önemli bir parçası olduğu, yeni bulunan belgelerle gün yüzüne çıkmış oldu. Bu gelişmeler, şairin hayatı ve tasavvufi hayatı hakkında yeni ufuklar açarken, bölgedeki kültürel hafızanın güçlenmesine de katkı sağlaması bekleniyor.

Haberin videosu için Tıklayınız

Bizi sosyal medyadan takip edin