Doğa, sırlarla dolu güzellikler barındırıyor ve bunlar arasında en dikkat çekici olanlardan biri de gecenin kraliçesi çiçeği olarak kabul ediliyor.
Kaudupul çiçeği olarak da bilinen bu nadir bitki, büyüleyici özellikleri ve kısa ömrüyle merak uyandırıyor. Özellikle, Türkiye'nin tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü Safranbolu ilçesinde açan bu çiçeğe olan ilgi daha da artıyor. Yerelde gelin çiçeği olarak adlandırılan çiçeğin bir gün açması dikkat çekiyor.

Tropik iklimlerde büyüyen
gecenin kraliçesi çiçeği, bu nedenle evde yetiştirilmesi neredeyse imkânsız bir bitki olarak biliniyor. Ancak, Karabük'ün içerisinde bulunduğu Safranbolu'daki özel iklim koşulları, bu nadir bitkinin açmasına olanak tanıyor. Çiçek, etkileyici kokusuyla etrafa yaydığı hoş aromayı da sunarak, çiçek tutkunlarının ilgisini çekiyor. Beyaz kremsi meyveleri ve uzun, kıvrımlı yapraklarıyla, doğanın inceliklerini gözler önüne seren gecenin kraliçesi çiçeği, estetik ve doğallığıyla gönülleri fethediyor.
Aynı zamanda, bu çiçeğin ender bulunması, onu parayla satın almanın neredeyse imkânsız olduğu anlamına geliyor.
Gecenin kraliçesi çiçeği, kaktüs türlerinden biri olarak da biliniyor ve bu özellikleri nedeniyle, doğanın en güzel sırlarından birini temsil ediyor. Safranbolu'da dün gece açan gecenin kraliçesi çiçeği, yerel halk için sadece bir bitki değil, aynı zamanda doğanın özel bir armağanı olarak değerlendiriliyor.
Göz alıcı güzelliğinin yanı sıra, kısa ömrüyle bize hayatın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Safranbolu’da tarihi çarşıda özel saksılarda yetiştirilen ve yılda bir kez ve sadece bir gece açan bu nadide çiçek, doğanın sunduğu en özel anlardan birini deneyimlemek isteyenlere unutulmaz bir görsel şölen sunuyor.
Gecenin kraliçesi çiçeği, sulama ve bakım gereksinimi olmayan, kendi kendine yetişen bir tür olarak dikkat çekiyor. Kısa ömrü nedeniyle sulamaya ihtiyaç duymayan bu çiçek, bir gecede açıyor ve sadece dört saat içerisinde yaşam döngüsünü tamamlıyor. Bu özelliği, onu çiçekçilik dünyasında en nadir bulunan çiçek örneklerinden biri haline getiriyor. Safranbolu'nun doğal iklimi, bu çiçeğin kendiliğinden bitki örtüsüne katılmasına zemin hazırlıyor ve zaman zaman bu muhteşem güzellik, yerel halk ve doğa tutkunları tarafından gözlemleniyor. Çiçeklerin Hindistan bölgesinde kutsal olarak kabul edildiği, özellikle çiçek açtığı evde bolluğun ve bereketin hiç eksik olmayacağına inanılıyor. Hatta çiçeğin açtığı anda dua edilirse, tüm duaların kabul edileceğine vurgu yapılıyor. Amerikalı yazar Stephen King'in
The Dark Tower serisindeki kurgusal bir bitki olarak 23. bölümde yer verdiği gecenin kraliçesi çiçeğini, insan yiyen bitki olarak ekranlara taşıyor. İşte çiçeğin hikayesi şöyle:
Gecenin Kraliçesi'nin Efsanesi
Bir zamanlar, uzak bir ülkede gece, karanlık ormanların derinliklerinde,
Gecenin Kraliçesi adı verilen muhteşem bir çiçek açardı. Bu çiçek, gün ışığını hiç göremezdi; bununla birlikte, her gece ay ışığının altında parlayarak, etrafına büyülü bir hava saçarak açardı. İnsanlar, onun güzelliğini ve eşsiz kokusunu sadece geceleri deneyimleyebilirlerdi.
Efsaneye göre,
Gecenin Kraliçesi, bir zamanlar güzel bir prensesin ruhuydu. Prenses, kalbini sonsuz bir aşka kaptırmıştı; fakat bu aşk, onu ağır bir imtihana tabi tutmuştu. Sevgilisi, karanlık bir lanetle hapsedilmişti ve prenses, onu kurtarmak için her gece ay ışığında dans ederdi. Ancak, lanetin kırılması için prensesin kalbinden bir parça vermesi gerekiyordu.
Bir gece, prenses, ay ışığının en parlak olduğu anı beklerken, kalbini vermeye karar verdi. Acı bir şekilde, kalbinin bir parçası elmas gibi parlayan bir çiçeğe dönüştü; işte o zaman Gecenin Kraliçesi doğdu. Bu çiçek, prensesin aşkını ve özlemini temsil ediyordu. Sadece senede bir gece açarak, sevenlerin kalplerine umut ve aşk yaymaya başladı.
Zamanla, insanlar Gecenin Kraliçesi'nin açtığı anları sabırsızlıkla bekler oldular. Ancak, bu çiçek sadece gerçek âşıkların kalplerini hissedebiliyordu. Onu görebilenler, aşkın derinliğini ve gerçekliğini anlayanlardı. Gecenin Kraliçesi, hakiki kalp sevgisini arayabilmek için bir öğretmendi.
Gecenin üzerini aydınlatan ay ışığı, bu çiçeği her seferinde biraz daha parlatıyordu. Efsanevi çiçeği görebilen insanlar, tüm dileklerin gerçek olacağına inanıyorlardı. İşte o zamandan beri, Gecenin Kraliçesi; aşk, özlem ve umudun sembolü haline geldi.
Bu nedenle, geceleri açan
Gecenin Kraliçesi Çiçeği, hem aşkın efsanesini hem de kaybetmenin acısını simgeleyen bir hatıra olarak yaşatılıyor. Bugün bile, çoğu genç kız senede bir gün açan güzelliği ay ışığında görmeyi umut ediyor ve bu dileklerle gerçek aşkının izini sürüyor.
A. Ferda Küçükçavdar
•Merhaba, mümkün mü acaba lütfen edinebilir miyim? Bilen varsa yolunu açıklayabilir mi? Şimdiden teşekkür ederim. Sevgiler
Hülya
•Ben de İstanbul’dayım ve uzun yıllardır yazları bir kaç sefer açan bu güzelliği seyretmekteyim
Üretimi ve bakımı çok kolay…
Elmas
•Ben izmir de yaşıyorum ve boyumu gecen yılda 2 yada 3 kez acan gecenin kralicesi çicegim var. Ayrıyetten 5 saksık daha gecenin kralicesi nden yetistirdim.
Nilgün
•Benim var ve İstanbul’dayım. Bir komşudan kırıp köklendirmiştim. Şimdi boyumu geçti. Her yaz da açıyor.
Doğasever
•Edelweiss çiçeği. Hitler’e adanmıştır. Ruhu şad olsun.