blank
Avatarı
Anadolu Ajansı tarafından
09 Şubat, 2024 20:24 tarihinde yayınlandı

Gençlerbirliği-Trabzonspor maçının ardından

ANKARA (AA) - Ziraat Türkiye Kupası son 16 turunda Gençlerbirliği'ni uzatmalar sonunda 2-1 yenerek çeyrek finale yükselen Trabzonspor'un teknik direktörü Abdullah Avcı, "Trabzonspor vazgeçmez, vazgeçmeden devam edecek." dedi.

Avcı, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, kötü zemine dikkati çekerek, "Doğal felaketler, pandemi oluyor ama futbol yine oynanıyor. Biz, futbol ailesi olarak insanlar üzerinde iyileştirme gücü olan oyuna aynı şekilde yardımcı oluyor muyuz? Bu zeminde ne Ankaragücü, ne Erzincanspor ne de Gençlerbirliği oynamak istiyor." diye konuştu.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından zeminlerin kontrol edilmesi gerektiğini dile getiren Avcı, şöyle devam etti:

"Türk futbolunun gelişimine katkı sağlayabilmek için bunun standart hale gelmesi lazım. Bugün yediğimiz golü görüyorsunuz, top dışarı çıkarken zeminden içeri giriyor. Sakatlanma riski çok yüksek. Sadece burası değil. TFF bu konuyla ilgili ne yapıyor? Uzun zamandır bir bilgilendirme yok. Hatta Süper Kupa finalinden sonra hiç sesleri çıkmıyor, hastalandılar diye düşünüyorum. İstanbul'da maça gidiyoruz, Esenyurt'ta oynuyoruz. Kriterlere hiç uygun değil, zemin çok kötü. Sonra o takım iki hafta sonra olimpiyat stadında oynuyor. Buna müsaade ediliyor. Bir deplasmana gidiyorsun, bir taraf tamamen duvar. Marka değeri nerede? Tribünler bomboş, kimse maça gelmiyor. Lütfen bu oyunun güzel tarafına, futbol ailesi olarak hepimiz katkı sağlayalım."

Oyuncularını tebrik eden Avcı, "Bu şartlar altında bence iyi oynadılar. İlk geçişte golü yedik. Geçiş takımına karşı oynadık. Gençlerbirliği takımını da tebrik ediyorum. Sinan hoca Türk futboluna yeni bir teknik adam vizyonu katacak diye düşünüyorum. Oyun içinde değişiklikler yapabiliyor." ifadelerini kullandı.

Avcı, Trabzonspor'un "geçiş dönemi" yaşadığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Trabzonspor vazgeçmez, vazgeçmeden devam edecek. Bu geçiş döneminde taraftarın Trabzonspor'a sonuna kadar destek olacağına inanıyorum. Onların desteğiyle bu süreçten geçeceğimizi düşünüyoruz. Trabzonspor'da çok önemli duygular yaşadım. Ben Trabzonspor'a borçluyum, Trabzonspor bana borçlu değil. Büyük bir camia. Taraftar bize bu desteği verdiği sürece adım adım doğru işler yapacağız. Geldiğimiz noktadan daha yukardayız ama Trabzon'un beklentileri fazladır. Bunu en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz."

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Esra Oğuzkağan Özkan tarafından
04 Haziran, 2025 16:42 tarihinde yayınlandı

Yunus Emre’nin Karabük’teki İzleri Bulundu

Yunus Emre'nin Doğum Yeri ve Hayatıyla İlgili Yeni Bulgular Gün yüzüne Çıkıyor

Karabük, Yunus Emre'nin manevi mirasını ve yaşam öyküsünü ilgilendiren yeni arşiv belgeleriyle gündeme geldi.

Karabük'te Yunus Emre'ye Dair Yeni Arşiv Bulguları Heyecan Yaratıyor

Prof. Dr. Kenan Ziya Taş’ın kaleme aldığı "Yunus Emre’nin Yaşadığı Coğrafyaya Dair Yeni Belge ve Bilgiler" başlıklı makalesinde, Karabük’ün Zobran köyü mevkisinde bulunan vakıf gelirleri ve dergah kayıtlarına ulaşılmasıyla önemli bir gelişme yaşandı.

Safranbolu'da köylerin yaşatılması için araştırmalar yapan Ahmet Karakaş, köylerin tarihi sürecini araştırırken, XIX. Türk Tarih Kongresi'nde yayınlanan makalede Yunus Emre'nin isminin Karabük ili ile anılmasıyla büyük gurur duyduğunu şu sözlerle açıkladı. Karakaş, "Makaleye göre Gerede kazasına bağlı Sopran Divanı karyesinde Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh zaviyesidir. Bu zaviye bugünkü idari yapıya göre Sopran, bugünkü Karabük ilinin Safranbolu ilçesine bağlı (Kaleköy)’dedir. Bu kayıtların başlarındaki ifadelerde zaviyenin adı şöyle verilmektedir: “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyh oğlu Tapduk Şeyh elinde 10 mudluk yeri vakf-ı âmmdır.”; “Karye-i Sopran Divanı’nda Hacı Şeyhoğlu Tapduk Şeyh elinde on mudluk vakıf vardır…” ifadeleri bu köyün önemini bir kez daha artırdığını gözler önüne serdi.

Karakaş: "Yunus Emre felsefesine göre hiçbir zaman kalp kırmamak, büyüklük taslamamak, gönül almak ve geçimli olmak esastır. Yunus Emre'ye göre din; insanlığı mutluluğa, barışa ve huzura kavuşturan bir yaşam tarzını benimsemektir. Yunus Emre'nin din anlayışında sevgi ve aşk vardır. Taş'ın makalesindeki arşiv kayıtlarına göre yapılan incelemelerde, Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Zopran ve Kaleköy'ün Yunus Emre’nin hayatıyla bağlantılı olabileceği öne sürülüyor. Belgelere göre, bölgedeki vakıf gelirleri ve dini kuruluşların kayıtlarında Yunus Emre’nin ismine ve onun tasavvufi faaliyetleriyle ilişkili izlere rastlanıyor. Zobran köyü ve çevresinde bulunan bu vakıf ve dergahların, Yunus Emre'nin yaşadığı dönemde önemli dini ve kültürel merkezler olduğu düşünülüyor." dedi.

Karabük'ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması akademik araştırmaların artmasına sebep olacaktır diyen Karakaş: "Karabük’ün manevi kurucuları arasında Yunus Emre isminin yer alması, bölgedeki dini ve manevi hayatın şekillenmesinde büyük rol oynadığını gösteriyor. Ayrıca, arşiv kayıtlarının, Yunus Emre’nin Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yaşadığı ve özellikle Bolu civarında etkin olduğu iddialarını güçlendirdiğine işaret ediyor." sözleriyle konuşmasını sürdürdü.

Bu yeni araştırmalar ışığı altında, Yunus Emre’nin doğum yeri ve yaşamı konusunda bilinenlere yenileri eklenirken, Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki tasavvufi ve kültürel etkinliklerdeki rolünü daha iyi anlamamıza katkıda bulunuyor. Karakaş, bölgedeki arşivlerin Karabük Üniversitesi tarafından araştırılmaya devam edilmesiyle Yunus Emre’nin hayat hikayesine dair daha net bilgiler elde edilebileceğine vurgu yaptı.

Yunus Emre’nin, Karabük ve çevresinde manevi mirasının önemli bir parçası olduğu, yeni bulunan belgelerle gün yüzüne çıkmış oldu. Bu gelişmeler, şairin hayatı ve tasavvufi hayatı hakkında yeni ufuklar açarken, bölgedeki kültürel hafızanın güçlenmesine de katkı sağlaması bekleniyor.

Haberin videosu için Tıklayınız

Bizi sosyal medyadan takip edin