HAYAT OKURYAZARLIĞI

HAYAT OKURYAZARLIĞI

Yayın: 04.01.2024 10:56
Paylaş:
A+ A-

Cem Yılmaz’ın stand-up yani otur-kalk gösterilerinde -bu tabir bana aittir- geçen bir replikle başlayalı bugünkü yazımıza: “Birinci sınıfı okuyup bırakacaksın!” Değil mi; Neden ikinci sınıf insan olalım ki?

Bu deyişi evirip çevirip, sağdan, soldan, önden, arkadan baktığımızda çok şey ifade ettiğini düşünüyorum. Espriye “okuma!” ve “yazma!” vurgularıyla da yaklaşmamız imkân dâhilinde efendim. Okur-yazar ağırlığında olanlarımız, neyi kastettiğimi zaten anlamışlardır.

Evet, okuryazarlık bir ağırlık gerektirir. Burada kitap obeziteliğinden bahsetmiyorum. “Her şeyin fazlası zarar, ortası yarar, azı ise karardır.” diyeceğim ama belki de bana kızanlarınız olacak. Ne de olsa “Eşek yüküyle kitap okumak” diye de bir deyimimiz var dostlar. Ekliyorum: “Eşekli kütüphanecimiz” bile var. Fakir Baykurt’un bu kitabını okurken sanki bir filmin içinde gibi hissediyorsunuz kendinizi.”

Gelelim, sonunda “okuryazarlık” teması olan alanlara:

İlk aklıma gelenler: “Medya Okuryazarlığı, Bilişim Okuryazarlığı, Finansal Okuryazarlık” mesela. Bulabildiklerimse şöyle eklenebilir:

“Ağ Okuryazarlığı, Ahlak Okuryazarlığı, Amerikan Okuryazarlığı, Anayasa Okuryazarlığı, Bilgisayar Okuryazarlığı, Bilimsel Okuryazarlık, Coğrafya Okuryazarlığı, Çevre Okuryazarlığı, Çoklu Kültür Okuryazarlığı, Dans Okuryazarlığı, Dijital/Sayısal Okuryazarlık, Dünya Okuryazarlığı, E-Okuryazarlığı, Ekonomi Okuryazarlığı, Eleştirel Okuryazarlık, Enformasyon Teknolojisi Okuryazarlığı, Eskiçağ Okuryazarlığı, Gazete Okuryazarlığı, Görsel Okuryazarlık, Grafik Okuryazarlığı, İnternet Okuryazarlığı, Kültür Okuryazarlığı, Kütüphane Okuryazarlığı, Matematik Okuryazarlığı, Meslek Okuryazarlığı, Politika Okuryazarlığı, Sinema Okuryazarlığı, Tarım Okuryazarlığı, Tarih Okuryazarlığı, Teknoloji Okuryazarlığı, Televizyon Okuryazarlığı, Tüketici Okuryazarlığı, Yasa Okuryazarlığı, Yatırım Okuryazarlığı, Yurttaşlık Okuryazarlığı, Web Okuryazarlığı, vs.”

“Ne de çokmuş” diyenlerinizi duyar gibiyim. “Memlekette bu kadar okuryazar var mı acaba?” diye de sorabilirsiniz.

Hepimizin ortak görüşüdür belki: İnsan, aslında sadece okuma- yazmayı öğrenmekle de gerçekten okur-yazar olmayı garantilemiyor maalesef. Eskiler okul yüzü görmemiş, okul yolunun hep patikasından ilerlemiş olsa da, hayat okuryazarlığı onların çift şeritli otobanda ilerlediğini ispatlıyor.

Çünkü “En iyi öğretmen, hayattır”. Ve de: “Hayatı iyi okumak ve yaşam sınavında anladığımızı yazmak” bize çok büyük puanlar kazandıracaktır kanaatindeyim.

Yazımı bu hayatı iyi okuyup yazmış bir üstat olan Merhum Abdürrahim Karakoç’un “Akıl Karaya Vurdu” adlı kitabından “Biraz da Kitaplar Seni Okusun” başlıklı şiiriyle nihayetlendiriyorum:

Canlı bir kitapsın, yazarı Mevlâ/Açık dur, kitaplar seni okusun./Yüzünde şavklansın nazarı Mevlâ/Eğilsin mehtaplar seni okusun.

Kasırga ol, döne döne zikir et/Her nefese on bin misli şükür et/Şüphe burgacında Hakkı fikir et/Uyansın girdaplar seni okusun.

Erisin geceler gündüze gel ki/Kalmasın tek engel bir düze gel ki/Secdede Rabb’inle yüz yüze gel ki/Minberler, mihraplar seni okusun.

‘Ezel’in, ‘ebet’in şifresi sende/Menfinin, müspetin şifresi sende/Çözülsen de olur, çözülmesen de/Sorular, cevaplar seni okusun.

Aşktan, estetikten, ahenkten yana/Şiir, resim, müzik imrensin sana/Camiler, sebiller gelsin lisana/Hayırlar, sevaplar seni okusun.

Bedenin coğrafya, tarihtir dünün/Ayrı ayrı sayfa saatin, günün/Dört kapısı açık dursun gönlünün/Âlimler, erbablar seni okusun.

Nefret boşta kalsın, aşk ile dol da/Işık, kılavuz ol gittiğin yolda/Kurandan feyz alan bir mektup ol da/Yazdığın kitaplar seni okusun.

Bilmem anlatabildik mi? Hikâyeyi…

Kaynakça:

http://pedokur.blogspot.com/ Erişim Tarihi:28.12.2023 

 

Satılmış Ümit ÇETİNKAYA

28.12.2023

Kastamonu/Ağlı

Yorumlar

  1. ALİ kendir

    Kalemine sağlık hocam , yüreğine sağlık

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Yas ilan eden öğretmenler iş bırakma eylemi yapıyor!

Yayın: 09.05.2024 13:35
Paylaş:
A+ A-

Türk Eğitim-Sen, İstanbul’da yaşanan ve bir okul müdürünün ölümüyle sonuçlanan olayı protesto etmek için bugün ve yarın iş bırakma eylemi yapacak. ‘Eğitimciye şiddete hayır” diyerek yapacakları eyleme destek isteyen Karabük Şube Başkanı Ahmet Turgut Kurtoğlu “Tüm meslektaşlarımızı sesimize destek olmaya ve bir hafta süresince siyah kokart/kurdela ile derslere girmeye davet ediyoruz” dedi.

Yazılı açıklama yapan Başkan Kurtoğlu şunları söyledi; “Hepimizin malum olduğu üzere Kamuoyunu ve eğitim camiamızı büyük yasa boğan şiddet olaylarına bir yenisi daha eklendi. İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde okul müdürü olarak görev yapan İbrahim Oktugan, bir öğrenci tarafından menfur bir saldırıyla silahla vurularak canice öldürüldü. Öncelikle kıymetli meslektaşımıza Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve eğitim camiamıza başsağlığı diliyoruz. 9 Mayıs Perşembe günü ilk ders saatinde derslerimize girmeyerek ve Cuma günü de tamamen iş bırakarak yakalarımızda siyah kokartlarımızla bu menfur saldırıları kınamak ve bir ülkenin geleceği olan eğitime ve eğitimciye sahip çıkmak adına burada toplanmış bulunuyoruz.

Okullarımızda öğretmene şiddet, mobbing, taciz, itibarsızlaştırma vakaları ciddi önlemlerin, yasal düzenlemelerin ve esaslı politikaların hayata geçirilememesi nedeniyle maalesef had safhaya ulaşmıştır.

Disiplin yönetmeliklerinin yetersizliği,

eğitimcilerin itibarını zedeleyen ve sadece adı değişen öğretmeni şikâyet hatları,

öğretmenlik mesleğinin mülakat, torpilli yönetici görevlendirmeleri, rotasyon, performans, şeffaf olmayan ödül ve ceza gibi uygulamalarla rencide edilmesi,

hem ekonomik ve sosyal hem de özlük haklarının gasp edilmesi,

eğitimcilerimizi tahkir eden yayın, tutum ve açıklamalar,

“eti senin kemiği benim” şeklindeki güven ve teslimiyet anlayışının çok gerilerde kalması tüm bu şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır.

Çoğu okulumuzda güvenlik görevlisinin bulunmaması, güvenliğin sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılması, kamera sisteminin olmaması şiddet olaylarına zemin hazırlamaktadır. Oysa her okulumuza güvenlik görevlisi alımı yapılması ve okullarımızın tamamında kamera bulundurulması hayati bir zorunluluktur. MEB’in bu konuda okullara bütçe tahsis etmesi, fedakârlıktan kaçınmaması çok önemlidir.

Öte yandan Türk Eğitim-Sen olarak eğitimde şiddetin önlenmesi, etkili ve caydırıcı tedbirler geliştirilmesi, eğitim çalışanlarının güvenli bir ortamda çalışmasının yasal koruma altına alınması amacıyla hem 2019 hem de 2023 yıllarında iki kez kanun teklifi hazırlayarak, milletvekilleri aracılığıyla TBMM’ye ilettik.

Kanun tekliflerimizde özellikle eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulmasının hükme bağlanmasını istedik.

Özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışanlarının da, görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılması, cezaların artırılması ve şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılmasını talep ettik. Bu noktada tüm siyasi partilerimiz birlik içinde olarak bu teklife destek vermesi ve teklifimizin yasalaşması en büyük beklentimizdir.

Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmasının yanı sıra Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi de Türk Eğitim-Sen’in öncelikli taleplerindendir.

Daha fazla eğitim şehidi verilmesine müsaade etmemeliyiz!

Türk Eğitim-Sen’in şiddetle mücadelesi sadece kanun tekliflerinden ibaret değildir. Sendikamız 2019 yılında öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanlarımız ile birlikte 81 ilden Sayın Cumhurbaşkanı’na 81 mektup gönderdi.

Şiddeti protesto eden iş bırakmayı da içeren sayısız eylem, basın açıklaması ve basın toplantısı yaptık, “Eğitimde Sıfır Şiddet” temasıyla alanlara indik, anketlerimizle, araştırmalarımızla, afişlerimizle, yazılı ve görsel yayınlarımızla şiddet sorununa dikkat çektik.

Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi iken 2019 tarihinde odasında öğrencisi tarafından hunharca katledilen Ceren Damar Şenel’in davasına müdahil olarak katıldık.

Ayrıca;

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ile ilgili yasal düzenlemenin yer alması için de büyük mücadele veriyoruz!

Eğitimde şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemenin yer almadığı bir ÖMK’yı hiçbir surette kabul etmiyoruz!

Üstelik bu da YETMEZ! diyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığı mutlaka kamu/özel ayrımı yapmadan eğitimde şiddete yönelik ÖZEL BİR POLİTİKA geliştirmesini istiyoruz.

 

Okullarda rehberlik birimleri daha etkin hale getirilmeli, rehber öğretmen sayıları artırılmalıdır.

Tüm bunların yanı sıra;

Eğitim çalışanlarına yönelik gerçekleştirilen itibar suikastları son bulmalı, statü kaybı önlenmeli, rehber öğretmen sayısı artırılmalı, siyasiler, sanatçılar, sporcular gibi topluma rol model olan insanların eğitim çalışanları ile birlikte görünürlükleri artırılmalı, yazılı, görsel ve sosyal medya haberlerinde kullanılan “dil”e özen gösterilmeli, eğitimde şiddeti önlemeye yönelik etkin kamu spotları hazırlanmalı, öğrenciler arasında çeteleşme, madde bağımlılığı gibi şiddeti de beraberinde getiren davranışlar için etkili tedbirler geliştirilmelidir. Özellikle okullarımızdaki rehberlik birimlerinin daha etkin hale getirilmesi gerekirken, bu noktada 100 öğrenciye bir rehber öğretmen düşmesi sağlanmalıdır.

Rabia Sevilay Durukan, Mehmet Aktaş, Ayhan Kökmen, Ceren Damar Şenel, Necmettin Kuyucu, İbrahim Oktugan… Hayatlarının en verimli döneminde sevdiklerinden, öğrencilerinden koparılan tüm şehit eğitimcilerimizi saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz. Şiddete maruz kalan sayısız eğitimcimize de minnetlerimizi iletiyor, her daim destekçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.

Değerli meslektaşlarımız;

Eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşundur!

Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz, şiddete müsamaha göstermeyeceğiz. Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Vandallara teslim olamayacak, bu vahşet olaylarının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınana kadar konuyu gündemde tutmayı ve farkındalık oluşturmayı sürdüreceğiz. Eğitimcilerimizin can güvenliğinin sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir.

Şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin olduğu kadar ailelerin de en önemli görevidir.

Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma çağrıda bulunuyoruz:

Öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik verdiğimiz kıymettir. Bu bilinçle hareket etmek MİLLİ BİR ÖDEVDİR!”