blank
Avatarı
İhlas Haber Ajansı tarafından
15 Mayıs, 2025 11:11 tarihinde yayınlandı

“Hidrometeorolojik Afetlere Karşı Kentsel Dirençlilik” Çalıştayı Gerçekleşti

Prof. Dr. Küçük: "Sel, taşkın, fırtına, kuraklık ve heyelan gibi afetler, ülkemizi her geçen gün daha fazla etkiliyor"

Kastamonu Üniversitesi’nde "Hidrometeorolojik Afetlere Karşı Kentsel Dirençlilik" çalıştayında konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük, sel, taşkın, fırtına, kuraklık ve heyelan gibi afetlerin Türkiye’yi her geçen gün daha fazla etkilediğini belirterek, bunun için afetlere karşı dayanıklı yapıların, sağlam düşünce yapılarıyla kurulabileceğini kaydetti.

Kastamonu Üniversitesi İç Su ve Deniz Balıkları Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 14-16 Mayıs 2025 tarihleri arasında düzenlenen "Hidrometeorolojik Afetlere Karşı Kentsel Dirençlilik" başlıklı çalıştay, Merkez Kütüphane Sezai Karakoç Salonu’nda açılış töreniyle başladı. Afetlere karşı dirençli şehirler oluşturma hedefiyle düzenlenen çalıştay; bilim insanları, uzmanlar ve ilgili kurum temsilcilerini bir araya getiriyor. Üç gün sürecek etkinlik, kentsel alanlarda meydana gelebilecek hidrometeorolojik afetlere karşı daha dayanıklı yapılar ve sistemlerin geliştirilmesine yönelik bilimsel ve teknik katkılar sunmayı amaçlıyor.
Çalıştay, Kastamonu Valiliği, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü 10. Bölge Müdürlüğü, Kastamonu İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), Kastamonu Doğa ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü, Bozkurt Belediyesi, Türk Kızılayı Kastamonu Şubesi ve Türk Hava Yolları Kastamonu Müdürlüğü gibi birçok paydaş kurumun desteğiyle gerçekleştiriliyor. Etkinliğin koordinatörlüğünü ise Kastamonu Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Bekir Taştan üstleniyor.

"Afetlere karşı dayanıklı yapılar, sağlam düşünce yapılarıyla kurulur"
Öğrencilerin verdiği konser sonrası başlayan çalıştayda konuşan Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük, iklim değişikliğinin artık uzak bir tehdit değil, hayatın merkezinde yer alan bir gerçeklik olduğunu belirtti.
Sel, taşkın, fırtına, kuraklık ve heyelan gibi afetlerin Türkiye’yi her geçen gün daha fazla etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Küçük, "2021 yılında Bozkurt’ta yaşadığımız o elim sel felaketi, sadece bir doğa olayı değil; aynı zamanda bir uyarı, bir dönüm noktasıydı. Bugün bu salonda bir araya gelişimiz, o uyarıyı dikkate aldığımızın ve bu süreci bilgiyle, bilimle ve birlikte akılla dönüştürmeye kararlı olduğumuzun bir göstergesidir. Türkiye’nin dört bir yanından kıymetli akademisyenler, bilgilerini, deneyimlerini ve vizyonlarını bizlerle paylaşmak üzere buradalar. Bu ulusal iş birliği, afetlere karşı geliştirilecek çözüm önerilerine çok katmanlı ve çok sesli bir bakış kazandıracaktır. Afetlere karşı dirençli şehirler, yalnızca sağlam yapılarla değil, sağlam düşünce yapılarıyla kurulur. Bu yapı, bilimsel öngörüyle, disiplinler arası yaklaşımla, toplumsal farkındalıkla ve kurumsal dayanışmayla inşa edilir ve şunu büyük bir memnuniyetle söyleyebilirim ki: Kastamonu, bu bütüncül yapının kurulabileceği nadide şehirlerden biridir. Üniversite olarak, bu süreçte hem akademik çalışmalarla hem de yerel paydaşlarımızla yürüttüğümüz projelerle aktif ve sorumluluk sahibi bir rol üstleniyoruz. Bugünkü çalıştayda, geçmiş afetlerden öğrendiklerimizle, geleceğe dair daha hazırlıklı olmanın yollarını konuşacağız. Dirençli şehirler, bilgiyi paylaşan, birlikte düşünen insanların elinde yükselir. Bugün atılacak her adım, yarının daha güvenli ve sürdürülebilir şehirleri için değerli bir yapı taşı olacaktır" dedi.

"Riskleri en aza indirmek için dirençli şehirler kurmalıyız"
Vali Yardımcısı Aydın Ergün de, 21. yüzyılda iklim değişikliği ve artan nüfus nedeniyle kentlerin doğayla uyum sağlayamamasının pek çok afete zemin hazırladığını belirtti.
Sadece müdahaleye değil, aynı zamanda afetlere öncesinden hazırlıklı olmaya, riskleri en aza indirmeye ve dirençli şehirler kurmaya odaklanmak gerektiğini vurgulayan Ergün, sel, fırtına, kuraklık, aşırı sıcaklıklar ve orman yangınları gibi iklim temelli afetlerin artık daha sık ve daha ağır sonuçlarla karşılarına çıktığını belirtti. Vali Yardımcısı Ergün, "2000-2019 döneminde yaşanan afet sayısı, 1980-1999 dönemine göre neredeyse iki katına çıkmıştır. Bu afetlerin en büyük etkisi ise altyapısı kırılgan, hazırlık düzeyi düşük olan kentlerde görülmektedir. Küresel ısınmanın etkisiyle; buzulların erimesi, deniz seviyelerinin yükselmesi, su kaynaklarının azalması, tarımsal verimliliğin düşmesi gibi sonuçlar, milyarlarca insanın yaşamını doğrudan tehdit etmektedir. Özellikle kıyı ve nehir kenarında kurulu kentler, sel ve taşkın gibi hidrometeorolojik afetlerle daha fazla karşı karşıya kalmaktadır. Ne yazık ki Kastamonu olarak bizler de bu afetlerin acı sonuçlarına yabancı değiliz. 2021 yılında ilimizin Bozkurt, Abana ve Çatalzeytin ilçelerinde yaşanan büyük sel felaketi, hafızalarımızda derin izler bırakmıştır. Bu yaşananlar bize, afetlere karşı yalnızca müdahale değil, öncesinde hazırlık, dirençli şehirler inşa etme ve riskleri minimize etme vizyonunun ne denli hayati olduğunu göstermiştir" şeklinde konuştu.

"Dirençli şehirler, ortak sorumlulukla inşa edilir"
AFAD İl Müdürü Dr. Suat Tüfekçi ise, iklim değişikliğinin etkilerine en açık alanların başında kentlerin geldiğini vurgulayarak, yoğun nüfus, altyapı yetersizlikleri ve doğal kaynakların aşırı kullanımının şehirleri savunmasız bıraktığını ifade etti. Geleceğin en büyük sorunların birisi olacak olan hidrometeorolojik afetlere kentlerin dirençli hale getirmek zorunda olduklarını kabul etmek zorunda olduklarını söyleyen Tüfekçi, "Yeşil alanların artıracağız, dayanıklı altyapı sistemleri inşa edeceğiz, erken uyarı sistemleri ve kriz planlarını ortaya koyacağız. Toplumsal farkındalığı ve katılımı artıracağız. AFAD Başkanlığımız koordinesinde 81 ilimizde risk planlaması yaklaşımı doğrultusunda İl Risk Azaltma Planları hazırlanmış ve hayata geçirilmiştir. İlimizde de yine üniversitemizde 2 gün süren çalıştay sonucunda Kastamonu İl Risk Azaltma Planı hazırlanmış ve hayata geçirilmiştir. Bu kapsamdan toplam 2 amaç 10 hedef ve 211 eylem belirlenmiştir. Belirlenen 4 afet türünden birisidir. Bunlardan biriside hidrometeorolojik ve iklim değişilikliği kaynaklı afet riskleridir. Bu konuda 91 eylem belirlenmiş ve eylemlerin yüzde 72’si tamamlanmıştır. İlimizdeki temel risklerin bu kapsamda yüzde 50’ye yakını iklim değişikliği ile ilgilidir" diye konuştu.
Kentsel dirençliliğin bu sorunlara çözüm sunabileceğini belirten Tüfekçi, "Bireylerden kamu yöneticilerine, akademisyenlerden şehir plancılarına kadar herkes bu sürecin aktif bir parçası olmalı. Bu amaçla yarının nesilleri için dirençli şehirler kuracağız, dirençli şehirlerde yaşayacağız"
dedi.

"Afet yönetimi ile bilimsel bilgi arasında köprü kurmalıyız"
Kastamonu Üniversitesi İç Su ve Deniz Balıkları Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü aynı zamanda Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ekrem Mutlu da, çalıştayın bilimsel, teknik ve yerel bilgiyi afet risklerini azaltma doğrultusunda bir araya getirmeyi hedeflediğini belirtti. Son 30 yıla dönüp baktıklarında İzmir’de, Bartın’da, Zonguldak’ta, Kastamonu’da, Giresun’da, Trabzon’da ve Rize’de yaşanan sel felaketlerinde 149 kişinin hayatını kaybettiğini söyleyen Mutlu, "Bu sel felaketleri hepimizi çok üzmüştür. Bizlere hepimizin daha çok çalışmamız gerektiğini ve kentsel dirençlilik noktasında toplumumuzu daha bilinçli olması zaruriyetini bir kez daha ortaya koymuştur" diye onuştu.
Üniversitenin araştırma misyonu doğrultusunda, bilimsel bilgi ile afet yönetimi arasında güçlü bir köprü kurulmasının önemine değinen Prof. Dr. Mutlu, Karadeniz Bölgesi’nde son yıllarda yaşanan sel ve heyelan olaylarından çıkarılacak derslerle daha dirençli yapılar inşa etmenin yollarının bu çalıştayda tartışılacağını vurguladı.
Konuşmaların ardından çalıştayın düzenlenmesine katkı sağlayan kişi ve kurumlara teşekkür belgeleri takdim edildi.

İlk gün bilimsel sunumlarla tamamlandı
Programın devamında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Ümran Kömüşcü, "İklim Değişikliği Nedenleri ve Batı Karadeniz’e Etkisi" başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Ardından İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Turoğlu, "Sel-Taşkın Tehlikesine Karşı Dirençlilik Perspektifinde Bozkurt (Kastamonu)" başlıklı çalışmasını katılımcılarla paylaştı.
Çalıştayın ikinci gününde Cemil Meriç Salonu’nda teknik sunumlar ve kentsel dirençlilik oturumları gerçekleştirilecek; afetlere karşı stratejik yaklaşımlar detaylı şekilde ele alınacak.
Etkinliğin son günü olan 16 Mayıs’ta ise katılımcılar, 2021 yılında büyük bir sel felaketine sahne olan Bozkurt-Abana bölgesine düzenlenecek teknik gezi kapsamında afet alanlarında yerinde incelemelerde bulunacak.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

blank
Avatarı
Okan Küçük tarafından
11 Haziran, 2025 13:44 tarihinde yayınlandı

Okan Küçük Yorumluyor 11 Haziran 2025

Şeker Kanyonu Hâlâ Kapalı Ne Zaman Açılacak ?

Türkiye’nin en büyük blok ormanlarına ev sahipliği yapan ve doğal güzellikleriyle her mevsim büyüleyen Yenice’deki Şeker Kanyonu, iki yıldır yaşanan afetler sonrası hâlâ kapalı durumda maalesef.  Doğa tutkunlarının uğrak noktası olan kanyon, yeniden halkın hizmetine açılmayı bekliyor.

Sel Felaketlerinin Ardından Şeker Kanyonu’nda Büyük Tahribat

Yenice’nin 3. kilometresinde yer alan Şeker Mevkiinde başlayan ve 6.5 kilometre uzunluğa sahip Şeker Kanyonu’nun 2 kilometrelik bölümü yürüyüş yoluna sahipken, kalan 4.5 kilometrelik kısmı canyoning gibi ekstrem doğa sporları için eşsiz bir güzergâh sunuyor.  2023 Haziran ayında yaşanan sel felaketi sonrası kanyon ve çevresindeki altyapılar ağır hasar görmüştü.

Köy yolunun 30 metrelik kısmı çökerken, kanyonun girişinden başlayarak mesire alanı, asma köprü, kamp alanı, mescit, tuvalet gibi tüm tesisler sel sularıyla adeta  yok olmuştu.. Ardından  yine etkili olan bir sağanak yağış sonucu tahkimat çalışmaları yapılan bölgeler yeniden zarar görmüştü. Restoran bölümünde bile tahribat meydana gelirken,  ikinci kez yıkımla karşılaşmıştı.

Oranın işletmecisi de önce  pandemi dönemi ardından sel – yağmur derken çok zarar gördü ve gelinen süreçte çekildi bildiğim kadarıyla ve orası  kapalı bir durumda…

Şeker Kanyonu ne zaman yeniden hayat bulacak ?

 Çalışmalar  tahmini olarak 2 yıldır sürüyor ne zaman tamamlanacak ?

Orayı  kim işletecek , yeni bir ihale mi yapılacak, eski işletmecisine mi verilecek,  bir talipli var mı ?

 İşletmeciye verilmeyip Kaymakamlık mı üstlenecek ?

 Yenice Belediyesi mi devreye girecek ?

Sonuç olarak ne zaman bitecek ve o doğa harikası Şeker Kanyonu ne zaman halkın ve turizmin hizmetine girecek ?

***

Karabük’te Ölüm Nedenlerini Dün Yazmıştım…

TÜİK verilerine göre Karabük’te ölümlerin en büyük sebebi kalp krizi, tansiyon ve felç gibi dolaşım sistemi hastalıkları. Her 100 ölümden 42’si bu yüzden oluyor. Bu oran, TÜRKİYE ORTALAMASININ  ÜSTÜNDE. İkinci sırada kanser, üçüncü sıradaysa solunum yolu hastalıkları (zatürre, astım gibi) yer alıyor. Alzheimer, şeker hastalığı ve trafik kazaları da ölüm nedenleri arasında.

Bu tablo bize şunu gösteriyor: Karabük’te insanlar çoğunlukla kronik hastalıklardan hayatını kaybediyor.

Peki neden böyle?

Karabük bir sanayi şehri. Havası, suyu, toprağı ne kadar temiz? Yaşam tarzımız sağlıklı mı? Yeterince hareket ediyor muyuz, sağlıklı besleniyor muyuz? Belki de hepsi birden…

Bu ciddi bir durum! İnsan hayatından kıymetli hiçbir şey yok. Bu nedenle yetkililerin bu konuda detaylı araştırmalar yapması, önlenebilir hastalıklar için önlem alması ve gerekiyorsa bazı alanlarda sert kararlar vermesi gerekiyor.

Çünkü bu artık, hayat memat meselesi!

***

KARABÜK’TE EVLENME ve BOŞANMA VERİLERİ (2020–2024)

 Evlenme Sayısı ve İlk Evlenme Yaşı: Kaba evlenme hızı (2024): Binde 6,03. Türkiye ortalaması: 6,65. Karabük’te evlenme oranı ÜLKE ORTALAMASININ ALTINDA.

İlk evlenme yaşı (2024):Erkekler: 28,3, Kadınlar: 26,2. Türkiye ortalamasına çok yakın, ancak evlenme yaşı giderek yükseliyor.

 Boşanma Oranları: Kaba boşanma hızı (2024): Binde 2,27 . Türkiye ortalaması: 1,64. Karabük, BOŞANMA ORANI EN YÜKSEK illerden biri durumunda.

Evlilikler Azalıyor, Boşanmalar Artıyor

TÜİK verilerine göre Karabük’te evlenenlerin oranı, Türkiye ortalamasının altında. Gençler evliliği erteliyor ya da zaten evlenmiyor. Ancak asıl çarpıcı olan boşanma oranı: BİNDE 2,27 İLE KARABÜK, ÜLKE GENELİNDE BOŞANMANIN EN YOĞUN YAŞANDIĞI İLLERDEN BİRİ.

Son 5 yılda Karabük’te boşanma oranı SÜREKLİ ARTIŞ göstermiş.

Bu durumun ardında yatan nedenler sadece bireysel değil. İŞSİZLİK, GEÇİM DERDİ, SOSYAL DESTEK EKSİKLİĞİ VE DEĞİŞEN DEĞER YARGILARI…

Evlenmeden önce düşünülmeyenler, evlilik sürecinde çözülemeyenlere dönüşüyor anlaşılan. Ve acilen sosyal destek mekanizmalarının güçlendirilmesi, evlilik öncesi danışmanlık hizmetlerinin artırılması gibi politikalar gündeme alınmalı her şeyden önce işsizlik bitirilmeli.

Karabük küçülmüyor  aile bağları ve evlilik konusunda yok oluşa gidiyor adeta…

Okan KÜÇÜK’ün Tüm Yorum Haberleri İçin Burayı Tıklayınız: https://bolgeninsesigazetesi.com/author/okank

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.