Kastamonu’da otomobilin çarptığı kadın tedavi gördüğü hastanede öldü

Kastamonu’da otomobilin çarptığı kadın tedavi gördüğü hastanede öldü

Anadolu Ajansı
Yayın: 03.03.2024 00:00
Paylaş:
A+ A-

KASTAMONU (AA) – Kastamonu'da yolun karşısına geçmeye çalışırken otomobilin çarptığı kadın tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.

Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Rauf Denktaş Caddesi'nde dün akşam saatlerinde torunu A.Ç.G. ile yolun karşısına geçmek isterken Y.D'nin kullandığı 37 AAL 201 plakalı otomobilin çarptığı Hatice G, tedavi gördüğü Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Torun A.Ç.G'nin aynı hastanedeki tedavisinin ise sürdüğü belirtildi.

Sürücü Y.D. ekiplerce gözaltına alınmış, olay anı da caddedeki bir iş yerinin güvenlik kamerasınca görüntülenmişti.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

BİR NEHİR NASIL GEÇİLİR

Yayın: 13.05.2024 11:11
Paylaş:
A+ A-

BİR NEHİR NASIL GEÇİLİR

Bir zamanlar bir diyarda aşılması gereken bir nehir varmış. Bu akarsu öylesine büyük ve zorluymuş ki suyu delice akarmış. Siz deyin “Fırat” gibi ben diyeyim “Dicle” gibi. Fırat gibi derin akarmış bu nehir. Nice zayiatlar verilmiş bu hırçın, sinirli ve aksi nehrin içinde.

Çok sonraları bu nehri aşmak fikri akıllarına gelmiş ahalisinin. Düşünmüşler taşınmışlar; şöyle sağlam bir sandal yapalım da geçelim karşıya demişler. Buldukları uzun ağaçlardan kesip biçip birleştirip anca bir sal yapabilmişler. Neticede bizim nehirden zor da olsa karşıya geçebilmeye muvaffak olmuşlar.

Gel zaman git zaman, akıllarına bir mancınık yapalım da işi olanı karşıya hop diye atıverelim demişler. Lakin mancınıkla giden adamı bekle ki gelsin. Adam karşıdan bağırıp duruyormuş beni unuttunuz burada diye.

O zaman bu zaman, o devrin ulularına danışmışlar: N’edelim edelim, karşıya geçmek için bir motorlu tekne yapalım demişler. Tekne yapılmış ve bu sayede nehrin içinde de dolaşma şansı bulduklarını fark etmişler. Günler geçtikçe bu akarsu bir gezinti mekânı olmuş ve dışarı diyarlardan da bu nehre gezinti turu için yabancılar gelmeye başlamış. Anlaşılan popüler olmuş nehrimiz sayesinde diyarımız.

Bu gelen ecnebiler tekneden sıkılıp heyecan peşine düşmüşler. Nehir üzerinde “rafting” denen ilginç,sal yarışı benzeri bir spor aktivitesi planlamaya başlamışlar. Olurdu olmazdı derken onları seyretmek için gelenler bizim nehrin üzerine ipten örülmüş köprü benzeri bir ağ kurmuşlar. Her geçen olduğunda köprü bir o yana bir bu yana sallanıyormuş. Arada kazara nehre düşenler de oluyormuş pek tabiî.

Bu nehirde akarsu balıkları da yaşıyormuş. O diyarın sakinleri bu balıkları avlayıp yiyebilmek için türlü yollara başvurmuşlar. Kimi tırsî denen iplerle, kimi oltalarıyla, kimi de büyük ağlarını kurup avlanmaya başlamışlar. Bu akarsuyun balıkları da pek lezzetliymiş.

Teknoloji ilerlemiş ve bu beldeye üretim yapmak üzere bir fabrika yapılmış. Teknolojinin son ürünleriyle donatılmış fabrikanın atıkları bu nehre salınmaya başlanmış ve nehrimizin önce rengi koyulaşmış, sonra da ortaya yayılan pis kokular etrafı ve efradı ciddi derecede rahatsız etmeye başlamış. Netice itibariyle akarsuyun içindeki balıklar da zamanla azalıp tükenmeye yüz tutmuş.

Çare düşünmeye vakit bulunmadan şehre dışarıdanbir mühendis gelmiş ve demiş ki: “Baştan beri buradan karşıya geçmek istiyordunuz. Öteberiye kadar betondan bir asma köprü yapalım, böylelikle amacınıza kolayca ulaşırsınız!” demiş.

Sonuçtaburadaki insanların amacı; sadece hırçın, sinirli ve aksi bir nehri geçebilmekmiş…

Not: Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında açıklanan Yeni Müfredat çalışması vatana ve millete hayırlı uğurlu olsun efendim.

Satılmış Ümit ÇETİNKAYA

02.05.2024