İhlas Haber Ajansı tarafından
03 Mayıs, 2025 11:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Samsun Kızılırmak Deltası: Karadeniz’in sessiz cenneti

Türkiye’nin Karadeniz kıyısında yer alan ve doğal yapısını büyük ölçüde koruyabilmiş en büyük sulak alanlardan biri olan Kızılırmak Deltası, sahip olduğu güçlü biyolojik çeşitlilik ve memleketler arası kıymetiyle dikkat çekiyor.
Doğa Muhafaza ve Ulusal Parklar (DKMP) Genel Müdürü Kadir Çokçetin, Samsun’u ziyaret ederek korunan alanlarda incelemelerde bulundu. Samsun programı kapsamında öncelikle bölge müdürlüğü işçisi ile bir ortaya gelen Genel Müdür Çokçetin, bölgede yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı. Ziyaretinin birinci gününde doğal güzellikleriyle ön plana çıkan Şahinkaya Kanyonu Tabiat Parkı ile Vezirsuyu Tabiat Parkı’nda yürütülen projeleri inceleyen Genel Müdür Çokçetin, ikinci gün birinci olarak Kızılırmak Deltası’nı ziyaret etti. Birçok habitata mesken sahipliği yapan ve tıpkı vakitte Ramsar alanı olan Kızılırmak Deltası’nda flora ve fauna hakkında bilgi alarak, turna ve birçok su kuşu müşahedesi yapan Genel Müdür Çokçetin, burada Geleriç Subasar Ormanı’nı gezdi. Deltada kuş halkalama çalışmasına da katılan Çokçetin, yaralı yaban hayvanı tedavileri hakkında da bilgi aldı. Samsun Gelemen Sülün Üretme İstasyonu’nda üretilen sülünlerden tabiata salan Çokçetin’e ziyaretçi tanıtım merkezinde alanda yapılan çalışmalar hakkında bir sunum yapıldı. Çokçetin, içerisinde 90 adet leylek yuvasının bulunduğu Leylek Ormanı’nı da ziyaret ederek alandan ayrıldı.

Karadeniz’in sessiz cenneti
Ziyaretin ikinci gününde Kızılırmak Deltası’na geçen Genel Müdür Çokçetin, burada kuş müşahedesi yaparak flora ve fauna hakkında bilgi aldı. Ramsar Mukavelesi kapsamında milletlerarası müdafaa statüsüne sahip olan Kızılırmak Deltası, 14 farklı habitat tipine mesken sahipliği yapıyor. Türkiye’de tespit edilen yaklaşık 500 kuş çeşidinden 365’i bu deltada gözlemlenirken, 166’sının burada ürediği belirlendi. Her yıl ortalama 150 bin su kuşuna konut sahipliği yapan bölge, kuş göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle global ölçekte kıymet taşıyor. Delta içinde yer alan Galeriç Ormanı; dişbudak, meşe ve kızılağaç cinsleriyle Türkiye’nin ender subasar ormanlarından biri olarak öne çıkıyor.
Ziyaret kapsamında kuş halkalama çalışmalarına yerinde katılan takımlar, ziyanlı çeşit olan kahverengi kokarcayla biyolojik gayret kapsamında Gelemen Üretim İstasyonu’nda yetiştirilen sülünlerin tabiata salımını gerçekleştirdi. Ayrıyeten biyoçeşitlilik izleme ve çeşit müdafaa faaliyetleri alanda değerlendirildi. Genel Müdür Kadir Çokçetin, "Ziyaretimizde kuş halkalama çalışmalarına katıldık. Ziyanlı tıp olan kahverengi kokarcayla gayrette dayanak olmak için Gelemen Üretim İstasyonu’nda yetiştirilen sülünlerin tabiata salımını yaptık. Kızılırmak Deltası, tabiat yürüyüşü, kuş gözlemciliği, fotoğrafçılık ve bisiklet tipi üzere birçok tabiat temelli aktivite için eşsiz bir ortam sunuyor. Tüm doğaseverleri bu ender ekosistemi yerinde görmeye ve birlikte muhafazaya davet ediyoruz" açıklamasında bulundu.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

blank
Emine Çelik tarafından
03 Mayıs, 2025 12:27 tarihinde yayınlandı
A+ A-

D Vitamini Her Derde Deva mı Sandınız? Bilim Cevabı Verdi

The Lancet’te yayımlanan son analiz, D vitamininin akut solunum yolu enfeksiyonlarına karşı düşündüğümüz kadar etkili olmadığını ortaya koydu.

. Evet, doğru duydunuz. D vitamininin, hapşırıkla başlayıp burnumuzu tıkayan ve birkaç gün yatakta geçirmemize sebep olan klasik soğuk algınlığı üzerinde istatistiksel anlamda belirgin bir koruma sağlamadığı görülmüş.

Oysa yıllardır bizlere anlatılan başka bir hikaye vardı: D vitamini mucizevi bir koruyucuydu. Güneşten alınan doğal D vitaminiyle ya da market raflarında dizili takviyelerle kendimizi hastalıklara karşı bir kalkan gibi koruyabilecektik. Özellikle 2021’de yayımlanan bir meta-analiz, D vitamininin solunum yolu enfeksiyonlarına karşı “mütevazı” da olsa bir koruyucu etkisi olduğunu göstermişti. Ancak yeni analiz, daha güncel verilerle bu etkiyi sorguluyor ve adeta diyor ki: “O kadar da değil.”

Peki bu, D vitamininin tamamen gereksiz olduğu anlamına mı geliyor? Elbette hayır. Sağlıklı kemikler, sağlam bir nöromüsküler sistem ve dengeli bir bağışıklık yanıtı için hâlâ D vitaminine ihtiyacımız var. Ancak bir avuç D vitamini hapı yutarak kış hastalıklarına meydan okuyabileceğimizi düşünmek, bilimsel gerçeklerden biraz uzak bir hayal gibi görünüyor.

Burada önemli olan kişisel ihtiyaçları ve yaşam koşullarını doğru değerlendirmek. Örneğin, güneşi az gören kuzey ülkelerinde yaşayanlar ya da osteoporoz gibi kemik sağlığı sorunları olan bireyler için D vitamini takviyeleri gerçekten kritik olabilir. Ancak sağlıklı bireyler için, doğru beslenme ile gerekli miktarda D vitamini almak çoğu zaman yeterli oluyor.

Ne yapmalı?

Öncelikle, “hastalıktan korur” diye her takviyeye sarılmamalı. Sağlık profesyonellerine danışmalı, vücudumuzun gerçekten neye ihtiyacı olduğunu öğrenmeliyiz. Ayrıca doğal kaynaklardan gelen D vitamini unutulmamalı: Yağlı balıklar, D vitamini ile zenginleştirilmiş süt ve tahıllar, güneşin altında geçirilen birkaç dikkatli dakika…

Sonuç olarak, D vitamini elbette önemlidir ama onu bir “soğuk algınlığı ilacı” gibi görmemek gerek. Sağlıklı yaşamak; dengeli beslenmekten, güneşi doğru kullanmaktan ve vücudumuzu gerçek ihtiyaçlarına göre desteklemekten geçiyor. Mucize peşinde koşmayı bırakıp bilimsel gerçeklerle barışmanın tam zamanı!

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.