02 Şubat, 2017 23:08 tarihinde yayınlandı
/Güncelleme: 05.10.2024 08:14
A+A-
Bu Yazıyı Paylaş
veya linki kopyala
Şeyh Gazi Arif Sultan’dan Şeyh Bahaddin Gazi’ye (1)
Geçenlerde Bölgenin Sesi gazetesinde Tarih öğretmeni –yazar Sayın Şenol Susoy ,”Şeyh Gazi Arif Sultan” adıyla bir makale yayımladı.Bu ilginç makale ne yazık ki Karabük kamuoyunda gerekli karşılığı bulmadı.
Bilindiği üzere Karabük’te bilinmeyenler listesinde en önemli konu Şeyh Bahaddin Gazi’nin yaşam öyküsüdür.
1994 yılından beri her yıl Dede Yaylası’nda Bahaddin Gazi Anma günü münasebetiyle etkinlikler düzenlenmesine karşın biz onun yaşamı hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz.
Bu bilgisizliğimize rağmen biz onu Karabük’ün manevi kurucusu olarak görmekte sadece bu inanış üzerinde her yıl kendisinin türbesini ziyaret etmekteyiz.
Bahaddin Gazi Vakfı yetkililerinin anlatımına göre bu manevi şahsiyet Karabük köyünde çobanlık yapmış ,manevi tasarrufu ile Allah’ın ona lütfettiği kerametle ormandaki geyiklerle köye odun ve kereste taşıyarak Karabük’ü Kayabaşı’na bağlayan tahta bir köprü ile Karabük köyüne bir cami yapmıştır.
1994 yılında o zamanların Karabük Belediye Başkanı Sayın Enver Tümen’in hazırlattığı “Bahaddin Gazi Hazretlerinin Hayatı ve Hatıraları “ adını taşıyan büroşürde konuyla ilgili şu bilgilere yer verilmektedir: “O esnada Bahaddin Gazi’nin bu işleri nasıl yaptığını merak eden köylüler ormandan gelirken gece önünü beklemiş ve keresteleri geyiklerle çektiğini görünce evliya olduğunu anlayıp tutum ve tavırlarını değiştirerek artık bir çoban gibi değil,evliyalara hürmet ve iltifat nasıl olması gerekiyorsa ona göre davranmışlar daha önce ona karşı yaptıkları hata ve kusurlardan dolayı çok mahcup olmuşlardır.”
Bu husus Anadolu’nun birçok yerinde anlatımlara konu olan “Geyikli Baba” efsanesine çok benzemekte ve sona ermektedir.Rivayetsel anlatım bilindiği üzere tılsımın bozulması ve Geyikli Baba’nın dünyayı terki alem yapmasıyla sona ermektedir.
Oysa Başbakanlık Osmanlı Arşivinde araştırma yapan akademisyenler Candaroğulları zamanından beri Karabük köyünün Şeyh Gazi Arif Sultan’a ait olduğunu belirtmekte ve Osmanlılar zamanında da durumun devam ettiğini belirtmektedirler.
Tarihçi-yazar Şenol Susoy kaleme aldığı makalesinde bu konuda şu bilgileri bizlerle paylaşmaktadır.
“XII. Yüzyılda Türk-Bizans mücadelelerinde iki taraf arasında sık sık el değiştiren Karabük yöresi, XIII. Yüzyıl başlarından itibaren Türklerin kesin olarak yerleşmesine sahne olmuştur.
Bu yerleşmeler esnasında birçok Türkmen aşireti yöreye gelmiştir.
Bunların dışında Karabük’ün de içinde olduğu uc bölgesine Türk ve İslâm dünyasından, her sınıftan ve meslekten birçok kişi de gelmiştir.
Uc bölgelerine yerleşenler arasında şeyhler, fakılar, Gaziyân-ı Rum ya da Alpler (kahraman, muharib mânasında) veya Alp Erenler de mevcuttu.
Bunlardan bazılarının unvanı sonraları Gazi’ye dönüşmüştür.
Karabük köyünün olduğu mevkiye yerleşmiş olan Şeyh Gazi Arif Sultan bu kişilerdendir…
Anadolu’nun, özellikle Bizans ile sınır olan uc bölgelerinin Türkleşmesine ve İslamlaşmasına katkıları olan bu dervişlere bazı ilim adamlarımız tarafından “kolonizatör Türk dervişleri” adı verilmiştir.
Bu kişilerden biri de Karabük köyüne yerleşen Şeyh Arif Sultan’dır.
Bazı belgelerde Gazi Arif Sultan olarak adı geçen Şeyh Arif Sultan'ın, yöremizin Bizans ile mücadelelerin devam ettiği sınır boyu (uc bölgesi) olduğu ve Türkleşmesinin henüz tamamlandığı bir zamanda (14. yüzyıl) yaşadığı, gaza ehlinden olduğu anlaşılmaktadır.
Dini yönden de halk üzerinde etkili olduğu anlaşılan Şeyh Arif Sultan Karabük köyünün olduğu mevkiye yerleşerek orada bir zaviye (küçük dergâh) kurmuş ve bir kısım toprağı halka hizmet için vakfetmiş, Candaroğlu beyleri de, dini ve bazı sosyal hizmetleri verme karşılığında zaviye ve vakıf için beratlar vermiştir.
Yöre, Candaroğlu hükümeti yıkılıp Osmanlı hükümetine geçince Osmanlı hükümdarları da Arif Sultan'ın kurduğu zaviye ve vakıf için beratları yenilemeye devam etmişlerdir.
Arif Sultan'ın torunları Osmanlı devletinin son dönemlerine kadar da bu zaviyede şeyh olarak hizmet etmeye devam etmişlerdir.
Tahminimize göre Arif Sultan dergâhı Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar devam etmiştir. 1925 Yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanun gereği zaviye kullanılmaz olduğu için virane olmuş, Karabük Demir Çelik Fabrikası’nın kurulması ile yerleşim yeri büyüyünce halkın ortak malı olduğundan başka amaçlarla kullanılmış olmalıdır.
Nitekim Karabük mahallesinin muhtarı Kemal Özdemir’den alınan bilgilere göre bu yer şimdiki Demir Çelik 50. Yıl Ortaokulunun olduğu yerdir. “
Yazarın verdiği bilgiler ilginç bilgiler gerçekten. Arşivler deşilirse muhteşem bilgiler çıkacak anlaşılan….
Su kenarlarında sinek bol olduğundan, Türkler genellikle yüksek kesimlere yerleşmişler. Su kenarlarına da kışla tabir edilen, bağ bahçeler kurmuşlar…
Karabük köyü niye sineğin bol olacağı çay kenarında kurulmuş olabilir acaba? Keza dergah da öyle? Nitekim tanınan ismi ile Bahattin Gazi’nin türbesi de yaylada. Kendisi yüksek yerleri seviyormuş besbelli….
Karabük’te çay kenarında köyler var ama, muhtemelen o çay kenarındaki köyler daha sonraki dönemlerde yukarı kesimlerde yaşayan ve sonraları bağ bahçelerin olduğu kışlalara yerleşenlerin eseridir….
Fevzi Çakmak Ortaokulu’nun olduğu yer aslında mezarlıkmış. Okul mezarlar kaldırılarak yapılmış. Doğru mudur bilmem ama, şu anda okulun bahçesinde türbe olduğu söylenen mezar mevcut. O mezarı sökememişler. Diğer mezarlar kaldırılıp, o kaldıysa muhtemelen doğrudur. Ankara’da da Hacı Bayram Veli caddesinde, bölünmüş yolun ortasında aynı şekilde Gül Baba türbesi var. Rivayetlere göre yol inşaatı sırasında o mezarın olduğu yere kepçenin bıçağı işlememiş….
Gönderen
•
Düzeltme:
Fevzi Çakmak Ortaokulu dedim ama, ortaokul sonradan lise oldu…
Mustafa bekiroğlu
•
Sayın hocam Bahattin gazinin köyü olan köy eski adı olan kale köydür bu köyden gelmiş benim ejdadım Bahattin gazi ile tüm bildiklerimi brt televizyonunda program yapan sonra yurt dışına görevli giden bir din görevlisi arkadaşın sayfasına yazmıştım benim babanneden dedemden duyduklarımı.o arkadaşın ismini hatırlıyanıyorum kendiside sizin gibi araştırmalar yapıyordu hatırladığım kadarıyla. onun facebook sayfasında duruyordu benim yazdıklarım.brt yetkilerinden o arkadaşın ismini ve yaptığı çalışmaları öğrenebilirsiniz.
Hür Kalyoncu
•
İlginize çok teşekkür ediyorum Sayın Bekiroğlu.Arkadaşın adı Hüseyin Lütfi Ersoy şu anda Macarıstan’da din görevlisi olarak görev yapıyor.Sağolun…
Gönderen
•Yazarın verdiği bilgiler ilginç bilgiler gerçekten. Arşivler deşilirse muhteşem bilgiler çıkacak anlaşılan….
Su kenarlarında sinek bol olduğundan, Türkler genellikle yüksek kesimlere yerleşmişler. Su kenarlarına da kışla tabir edilen, bağ bahçeler kurmuşlar…
Karabük köyü niye sineğin bol olacağı çay kenarında kurulmuş olabilir acaba? Keza dergah da öyle? Nitekim tanınan ismi ile Bahattin Gazi’nin türbesi de yaylada. Kendisi yüksek yerleri seviyormuş besbelli….
Karabük’te çay kenarında köyler var ama, muhtemelen o çay kenarındaki köyler daha sonraki dönemlerde yukarı kesimlerde yaşayan ve sonraları bağ bahçelerin olduğu kışlalara yerleşenlerin eseridir….
Fevzi Çakmak Ortaokulu’nun olduğu yer aslında mezarlıkmış. Okul mezarlar kaldırılarak yapılmış. Doğru mudur bilmem ama, şu anda okulun bahçesinde türbe olduğu söylenen mezar mevcut. O mezarı sökememişler. Diğer mezarlar kaldırılıp, o kaldıysa muhtemelen doğrudur. Ankara’da da Hacı Bayram Veli caddesinde, bölünmüş yolun ortasında aynı şekilde Gül Baba türbesi var. Rivayetlere göre yol inşaatı sırasında o mezarın olduğu yere kepçenin bıçağı işlememiş….
Gönderen
•Düzeltme:
Fevzi Çakmak Ortaokulu dedim ama, ortaokul sonradan lise oldu…
Mustafa bekiroğlu
•Sayın hocam Bahattin gazinin köyü olan köy eski adı olan kale köydür bu köyden gelmiş benim ejdadım Bahattin gazi ile tüm bildiklerimi brt televizyonunda program yapan sonra yurt dışına görevli giden bir din görevlisi arkadaşın sayfasına yazmıştım benim babanneden dedemden duyduklarımı.o arkadaşın ismini hatırlıyanıyorum kendiside sizin gibi araştırmalar yapıyordu hatırladığım kadarıyla. onun facebook sayfasında duruyordu benim yazdıklarım.brt yetkilerinden o arkadaşın ismini ve yaptığı çalışmaları öğrenebilirsiniz.
Hür Kalyoncu
•İlginize çok teşekkür ediyorum Sayın Bekiroğlu.Arkadaşın adı Hüseyin Lütfi Ersoy şu anda Macarıstan’da din görevlisi olarak görev yapıyor.Sağolun…