Bölgenin Sesi Gazetesi tarafından
22 Temmuz, 2015 10:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Taşeron Çalışanları Sendika İstiyor

Türkiye genelinde olduğu gibi Karabük'te de çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan taşeron çalışanları sendikalı olmak istiyor. Konu ile ilgili yasaya göre kamu kurum ve kuruluşlarında ki 20 nolu işkolunda temizlik ihalelerinde çalışanların anayasal hakkını kullanarak sendikalı olmak istediği ve iş güvenceleri başta olmak üzere, ücret ve özlük haklarında biraz daha iyi konumda olmak istedikleri bildiriliyor. Bu yönde Karabük Üniversitesinde görev yapan taşeron çalışanlarının belediye-iş sendikasına üye oldukları şeklinde bilgiler alınırken, en çok çalışanı bulunan Karabük belediyesinde ki taşeron işçilerinin de biran önce sendikalı olmak istedikleri ve bu yönde belediye başkanı Rafet Vergili'den destek beklediklerini belirtiyorlar. Diğer yandan konu ile ilgili sendikanın daha önce belediye başkanı Rafet Vergili ile görüşmeler yaptığı ve başkan Vergili'yi ikna etme çabalarının sürdüğüne dikkat çekilirken,önümüzde ki günlerde görüşmelerin devam edeceği de gelen bilgiler arasında yer alıyor.
Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Haber Merkezi tarafından
10 Mayıs, 2025 22:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Her Annenin Ayrı Bir Hikayesi Var

Bugün varsa annenize sarılın, yoksa gözlerinizi kapatıp onu hissedin. Çünkü “anne” demek, dünyaya tutunmak demek.

Kalbimizi Sıcak Tutan O Güçlü Kadınlara Bir Teşekkür

Her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü geliyor… Ve biz yine “Anne” deyince içimiz titriyor. Kimi zaman bir tebessüm, kimi zaman burnumuzun direğini sızlatan bir özlem. Çünkü “anne” kelimesi sadece bir sesleniş değil; hayatın kendisi gibi bir şey. İçinde sevgi var, emek var, fedakârlık var… Daha da fazlası: karşılıksızlık var.

Anne Olmak Sadece Doğurmak mı?

Hayır. Aslında çok daha fazlası. Anne olmak sadece doğurmakla ilgili değil. Bir çocuğu sarıp sarmalayan, ona sahip çıkan, büyüten herkesin kalbinde bir "anne" var. Bazen bu bir teyze olur, bazen bir abla, bazen de kalbi kocaman bir öğretmen. Kimi zaman bir baba bile bu rolü üstlenebilir.

Yani Anneler Günü’nü kutlarken sadece biyolojik anneleri değil, hayatımıza anne sevgisini taşımış herkesi anmak gerek.

Her Annenin Ayrı Bir Hikayesi Var

Bazı anneler çocuklarını kucaklarına almadan büyütür, bazıları çocuklarının düşmesine izin verip kalkmayı öğretir. Kimisi üç işte birden çalışır, kimisi tek bir bakışla her şeyi anlatır. Ama ortak özellikleri hep aynı: Kendilerinden çok çocuklarını düşünürler.

Bir düşünün… Kaç kez gece uykusundan feragat etti, kendini yorgun hissetti ama belli etmedi? Kaç kez “iyiyim” dedi ama içi kan ağladı? Ve biz kaç kere fark ettik?

Ya Annem Yanımda Değilse?

Evet, bu gün herkes için bayram havasında geçmiyor olabilir. Annesini kaybetmiş olanlar, evlat acısı çekenler ya da anne olmayı bekleyen kadınlar için bugünün başka bir anlamı var. Sessizce, içten içe yaşanan bir duygu bu.

Ama bir gerçek var ki; anne gitse de izi kalır. Kokusu, sesi, öğrettikleri hep bizimle yaşar. Onu hatırlatan bir yemek, bir çiçek ya da bir şarkı… Bir bakmışsınız yanınızda gibi hissettirir.

En Güzel Hediye: Varlığını Hissettirmek

Anneler Günü deyince akla ilk gelen şey belki de hediye oluyor. Ama aslında anneler için en güzel hediye; onları düşündüğümüzü göstermek. Bir telefon, içten bir “iyi ki varsın” demek, sarılmak… Emin olun, paha biçilemez.

Anneler zaten hep bizim için bir şeyler yapıyor. Belki de bugün, sadece onlar için bir şey yapmanın günü. Küçük bir jest bile kalplerine dokunur.

Kısacası… Anneler Günü sadece bir kutlama değil. Bir durup düşünme günü. Şükretme, özleme, teşekkür etme günü. Bugün varsa annenize sarılın, yoksa gözlerinizi kapatıp onu hissedin. Çünkü “anne” demek, dünyaya tutunmak demek.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.