Türk Savunma Sanayisinin Cumhuriyet’in 100. Yılına Armağanları
Türk savunma sanayisinin Cumhuriyet'in 100. yılına armağanları: TCG İstanbul
Türk savunma sanayisi Cumhuriyet'in 100. yılında ilk milli fırkateyni Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edecek.
Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü nedeniyle hazırladığı "Türk savunma sanayisinin Cumhuriyetin 100. yılına armağanları" temalı dosya haberin birinci bölümünde bu yıl envantere katılacak Türkiye'nin ilk milli fırkateyni TCG İstanbul ele alındı.
STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ Genel Müdürü Özgür Güleryüz, AA muhabirine, Cumhuriyet'in 100. yılına ulaşmasının ne kadar değerli olduğunu, bundan sonrası için çok daha çalışmaları gerektiğini bildiklerini söyledi.
STM'nin 1991 yılında o dönemki adıyla Savunma Sanayii Müsteşarlığına danışmanlık vermek, proje yönetimi, sistem mühendisliği yetkinlikleri sunmak amacıyla kurulduğunu ifade eden Güleryüz, oluşturdukları mühendislik birikimini 2007'den sonra başta askeri denizcilik olmak üzere çeşitli alanlarda ürüne dönüştürdüklerini belirtti.
MİLGEM 5. gemi projesinde ana yüklenici sorumluluğunu üstlendiklerini, 6, 7 ve 8. gemiler için kritik bir görev aldıklarını dile getiren Güleryüz, bir yandan da savunmada tam bağımsız Türkiye amacına ulaşabilmek için yerli-milli katkı payını artırmaya yönelik projeler yürüttüklerini vurguladı.
İlk gemilerde yüzde 15-20 civarındaki yerlilik oranının bugün yüzde 80-85'lere geldiğine işaret eden Güleryüz, askeri denizcilikte ülke ihtiyaçlarını ekosistemle birlikte karşılayabilecek noktaya geldiklerini kaydetti.
"Satmadılar, yaptık"
STM'ye 2016-2017 yıllarındaki meskul mahal operasyonları sırasında kamikaze İHA'lar gibi belli ürünleri tedarik etme görevi verildiğini anlatan Güleryüz, şöyle konuştu:
"O dönemde kimse bize bunları satmadı. STM olarak bunları biz geliştirebiliriz dedik ve başladık. KARGU ile başladık 2018'de envantere girdi. 10'dan fazla ülkeye ihraç edilmiş vaziyette. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarına yönelik sürekli güncellemeler yapıyoruz. ALPAGU, BOYGA, TOGAN platformlarımız sürekli devam ediyor.
Fotoğraf: Betül Abalı/AA
STM olarak bugüne kadar hiçbir savunma sanayisi firmamıza rakip olmadık, olmayacağız. İleri mühendislik gerektiren alanlara gözü kara şekilde girip, yatırım yaptık, kendimizi geliştirmeye çalıştık. Bu alanlardan bir diğeri de siber güvenlik. Bu alanda önemli sorumluluklar aldık.
İçinde bulunduğumuz faaliyet alanlarında gerçekten önemli pozisyonlara geldik. STM'nin geliştirdiği ürünlerin neredeyse tamamı ihraç edilmeye başlandı. Çok fazla ülkeye girmeye başladık. Gittiğimiz her yerde de ürünlere, hizmetlere talep giderek artıyor."
"Türkiye 10 civarındaki ülkeden biri"
Özgür Güleryüz, dünyada kendi savaş gemisini tasarlayıp üretebilecek 10 civarında ülke olduğunu, edinilen tecrübelerle Türkiye'nin de bu ülkeler arasına girdiğini söyledi.
"STM'de en büyük motivasyonumuz vatan sevgisi. Ülkemiz için bir şeyler yapabilmek" diyen Güleryüz, bu motivasyon ve ekosistem desteğiyle bugün yüksek yerlilik oranına sahip platformlara imza attıklarını vurguladı. Güleryüz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Artık ülke olarak da savunma sanayisinde kendimize güvenimiz geldi diye düşünüyorum. ASELSAN'ımızın kuruluşunda bile aslında belki tersine mühendislik faaliyetleriyle başlayan aktivitelerden şu anda her türlü tasarımı yapabilecek vaziyete geldik. Artık amacımız Cumhuriyetimizin 100. yılından sonra belki dünyada savunma sanayisine yön verebiliyor olmak."
200'den fazla Türk firmasının katkısı var
Tüm bu gelişmeler sonunda ortaya çıkan ilk milli fırkateyn TCG İstanbul'un şu anda yerlilik oranı en yüksek gemi olduğuna dikkati çeken Güleryüz, şöyle konuştu:
"Silah sensör sistemlerinin neredeyse tamamı yerli diyebiliriz. Üzerindeki ürünlerin birçoğu ilk kez kullanılıyor ama tamamen yerli geliştirilmiş vaziyette. ASELSAN'ın elektronik sistemleri, işte her türlü sensör sistemleri kullanılıyor TCG İstanbul'da. Roketsan'ımızın Milli Dikey Atış Sistemi gibi çok kritik bir ürünü var. 200'den fazla Türk firmasının hep beraber emeğiyle, bir araya gelmesiyle oluşmuş bir ürün. Türkiye'deki sanayinin, teknolojinin gelişimi ve savunma sanayisinin geldiği noktayı göstermesi anlamında TCG İstanbul çok kritik. TCG İstanbul'umuzu Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemize, donanmamıza armağan olarak veriyor olmak, böyle kritik, büyük ve önemli bir projenin ana yükleyicisi olmak STM için gerçekten çok gurur verici. Bizler vatan sevgisi motivasyonunda çalışıyoruz ve ülkemizde böyle bir eser bırakıyor olmak da bizleri son derece mutlu ediyor ve gurur duymamızı sağlıyor."
Askere güç, ekonomiye destek
Tam bağımsızlık mücadelesinin devam etmek zorunda olduğunu vurgulayan Güleryüz, "Sürekli karşımızda zorluklar çıkartılıyor. Atalarımız ülkemizin bağımsızlığı için canlarını feda ettiler. Bizler de şunun bilincindeyiz: Bugün bu görevlerde oturuyorsak ve bugün bile Mehmetçik sınırda bağımsızlığımız için çarpışmak durumunda kalıyorsa, canını tehlikeye atıyorsa bizim rahat rahat oturma lüksümüz yok. Sürekli çalışmamız, çok çalışmamız, çok geliştirmemiz lazım." ifadelerini kullandı.
Geliştirilen her sistemin askeri anlamda ülkenin gücüne güç kattığına dikkati çeken Güleryüz, aynı zamanda daha önce para verilip alınan sistemlerde artık yurt dışına satar hale gelmenin ülke ekonomisine katkı sağladığını söyledi. Güleryüz, "O yüzden üzerimizde çok ciddi bir yük var. Bunun farkındayız ve gece-gündüz bütün ekip olarak, STM ailesi olarak bunun karşılığını verebilmek için bu bilinçle, vatan sevgisiyle, atalarımıza layık olabilmek için çalışmaya devam edeceğiz." dedi.
"İhracatını da göreceğiz"
Milli fırkateynin ihracatının da kesinlikle gerçekleşeceğini dile getiren Güleryüz, şunları kaydetti:
"MİLGEM platformları gerçekten kendini ispatladı. Muadilleriyle karşılaştırıldığında belki alanının en başarılı platformları. Teknik anlamda bu böyle hem de fiyat-maliyet açılarından baktığımızda önemli avantajlar sağlayabildiğimizi düşünüyoruz. Tasarım bize ait olduğu için, güçlü bir ekosistemimiz olduğu için masaya oturduğumuzda yeni bir talep geldiğinde kimle, nasıl yapabileceğimizi çok çok iyi biliyoruz. O gücü hissediyoruz arkamızda.
Korvetlerimize yoğun bir ilgi var. Korvet satışları devam edecek. İ sınıfı fırkateynimizle MİLGEM projemize çok önemli yetkinlikler kazandırmış oluyoruz. Dikey atış sistemleri olacak. CENK-S radarı gibi özellikle hava savunma konusunda çok önemli yetkinlikler kazandıracağız. Bütün silah sensör sistemleri bizlere ait. O anlamda geliştirmelere devam edeceğiz. İhtiyaçlara yönelik çözümler oluşturmaya devam edeceğiz. İ sınıfı fırkateynlerin korvetlerde olduğu kadar çok yoğun ilgi görmesini bekliyoruz." (AA)
Çanakkale Savaşı döneminde mezun veremeyen Anadolu’nun ilk lisesi, 140’ıncı yılını kutluyor
Anadolu’nun birinci, Türkiye’nin ise üçüncü lisesi olma özelliğini taşıyan ve 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında tüm öğrencileri cepheye gittiğinden dolayı mezun veremeyen Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, 140’ıncı kuruluş yılını kutluyor.
20 Nisan 1885’ten bu yana koca bir eğitim çınarı olarak Kastamonu’da hizmet vermeye devam eden Anadolu’nun birinci, Galatasaray ve İstanbul Lisesinden sonra Türkiye’nin üçüncü, yeniden Türkiye’nin birinci resmi lisesi olma özelliğini taşıyan Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesinde 140’ıncı kuruluş yılı heyecanı yaşanıyor. Kastamonu, 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında en çok şehit veren vilayetlerin başında geliyor. Bu kapsamda 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında 1914-1918 yılları ortasında Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden 120 öğrenci kara tahtaya "Hocam, biz vatan için cepheye gidiyoruz; bizi yok yazmayınız" notunu düşerek cepheye savaşmaya gitmiştir. Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, savaş yıllarında lise kısmı şubelerinin birçoğunu açamadığı üzere mezun da veremedi. Lisenin cepheye giden öğrencilerinden büyük bir kısmı geri dönemeyerek şehit düşmüştür.
Yurdun dört bir tarafından Kastamonu’ya gelen okulun mezunları, devir arkadaşları ile bir yandan hasret giderirken, başka yandan da lise tarafından düzenlenen kutlama programına katıldı.
"Gençlerimizi, donanımlı ve gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme çabası içerisindeyiz"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürlüğü ile Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği tarafından Halk Eğitim Merkezinde gerçekleştirilen kutlama programında konuşan Kastamonu Ulusal Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, "Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden devlet için, millet için çok değerli bireyler yetişmiştir. Bu okulumuz, yeri gelmiş cephede bulunmuş, yeri gelmiş eline kalem almış, yeri gelmiş öteki mecralarda bu vatan için, bu millet için uğraş sarf etmiş. Bugün büyük ve güçlü bir Türkiye’nin oluşması için bundan sonraki süreçte de birebir azim ve kararlılıkla buradan mezun olacak, Kastamonu’dan mezun olacak tüm gençlerimizi en işi formda yetiştirme çabası içerisinde olacağız. Sizlerin de ben, vereceğiniz değerli takviyelerle inşallah çok daha büyük bir Türkiye inşa edecekler. Zira bizler inanıyoruz ki, bizim yetiştirdiğimiz gençlerimize şu anda dünyadaki tüm insanlık bu gençleri bekliyor. Bizler bunu biliyoruz ve bu inançla da gençlerimizi, donanımlı, gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme uğraşı içerisindeyiz ki bu, Abdurrahmanpaşa Lisesi içerisinden çıkacak gençlerimizi de inşallah hem bu ülkenin hem de tüm dünya insanlığının faydasına olacak ve onlara yol aydınlığı olacaktır" dedi.
"Bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir parçasıdır"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürü Hüseyin Mısırlıoğlu ise, "Bugün burada sadece bir yıldönümünü değil, bir tarihin, bir ruhun ve bir aidiyetin 140 yıllık hikayesini kutlamak için toplandık. 1885 yılında Osmanlı’nın mektebi olarak temelleri atılan, sonrasında Cumhuriyetin aydınlığıyla büyüyen ve bugün çağdaş Türkiye’nin eğitim emektarlarından biri haline gelen Abdurrahmanpaşa Lisesi, yalnızca bir okul değil, bir medeniyet tasarrufunun, bir karakter inşasının ismidir. Bir yol düşünün ki sadece bilgi öğretmiyor, tıpkı vakitte gençliğe istikamet, millete sadakat, vatana aşk, beşere umut öğretiyor. Bir okul düşününki yalnızca birey yetiştirmiyor, karakter dokuyor, vicdan şekillendiriyor, ruh inşaa ediyor. Bu okul, işte bu topraklarda hepimizin gönlünde yaşayan Abdurrahmanpaşa Lisesi’dir. Bugün burada yalnızca kurucumuz Abdurrahman Nurettin Paşa’nın vizyonunu değil, birebir vakitte onu izleyen yüzlerce idealist öğretmenin, binlerce vefalı öğrencinin ortak hafızasını selamlıyoruz. Bugün burada geçmişte yazılmış kıssanın kahramanlarını anıyor birebir vakitte bu öyküyü yazmaya devam edecek genç yürekleri alkışlıyoruz. Bugün, bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir modülüdür. Biz bu köprüden yürürken gerimizde emek veren birçok öğretmeni, önümüzde yolumuzu aydınlatacak birçok öğrenciyi taşıyoruz" diye konuştu.
Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Nurten Ciğerci de, "Koskoca geçen 140 yıl, neredeyse 1,5 asırlık koca bir çınar. Uygun ki yolumuz bu koca çınar liseden geçmiş. Bizi bu yolda yetiştiren tüm öğretmenlerimize, birlikte yürüdüğümüz tüm arkadaşlarımıza çok teşekkürler ediyorum. Kaybettiklerimizin de yerleri cennet olsun" tabirlerini kullandı.
Konuşmaların akabinde okulun mezunları tarafından mandolin konseri verildi. Okulun öbür mezunlarının da müzik söyleyerek eşlik ettiği şovun akabinde şiirler okundu ve zeybek oyunu sergilendi. Akabinde öğrencilerden oluşan okul korosu müziklerini seslendirdi. 70’li yıllara ilişkin pop müziklerinin de yer aldığı konser sonrası "Bizi Yok Yazmayın" bahisli kısa sinema izlendi. Okulun mezunlarının anılarının paylaşıldığı kutlama etkinliğinde öğrenciler tarafından hazırlanan "Ah Şu Gençler" bahisli tiyatro oyunu sahnelendi. Öğrencilerin, hem verdikleri konserde hem de oynadıkları tiyatro oyununda gösterdikleri performans davetliler tarafından büyük alkış aldı.
Okul marşının da daima bir ağızdan söylendiği kutlamalarda son olarak en yaşlı mezun olan Yavuz Ballık’a okulun plaketi takdim edildi. Kutlamalar, bugün içerisinde gerçekleştirilecek çelenk sunumu, stant açılışları ve söyleyişi ile devam edecek.