blank
Avatarı
Anadolu Ajansı tarafından
05 Mart, 2024 16:48 tarihinde yayınlandı

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Tarhan: “Mahremiyet eğitimi yaşamın sınırlarını öğrenme eğitimidir”

İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklarda mahremiyet algısı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Tarhan, mahremiyet kavramının bir kişinin sınırlarını ve özel alanını ifade ettiğini ve mahremiyet kelimesinin etimolojik olarak hürmet, mahrum bırakmak ve haram kökünden geldiğinin bilgisini paylaştı.

Tarhan, "Mahremiyet denince biraz anlam daralması yaşanmış. Sadece cinsel anlamdaki mahremiyet anlaşılıyor. Aslındaki mahremiyet eğitimi kişinin, ahlaki normlar eğitimidir. Yani sosyal, yasal normlar var." açıklamasında bulundu.

Bir çocuğa ilk eğitimin ailede verildiğini vurgulayan Tarhan, başkasının mahremiyetine saygı duyma, aile, ev mahremiyete saygı duymanın insanlığın bir özelliği olduğunu ve insan dışında hiçbir canlıda bulunmadığını aktardı.

Cinsiyetin atanmış ama cinsel kimliğin kazanılmış olduğunu belirten Tarhan, "Kadın ve erkek kimlikleri kazanılmıştır. Toplumsal kimlikler, sosyal roller kültürlerle belirlenmiştir. Eşleşme, biyolojik evlilik, kültüreldir. Bu nedenle bunlar öğreniliyor. Bir çocuğun yaşına, yeteneğine, cinsiyetine uygun, onun görevi, sorumluluğu, sosyal sınırları, ilişki sınırları, ailenin kurallı ortamı olması lazım. Hayatın kurallarının ne olduğunu ailede öğrenirse çocuk, sorumluluk sahibi bir çocuk oluyor, özgüven sahibi bir çocuk oluyor. Bu sınırları öğrenmeyen çocuk, özgüven sahibi olamıyor veya sınırsız, sorumsuz, şımarık bir çocuk oluyor." değerlendirmesinde bulundu.

- "Kendi gemisinin kaptanı olmayı anne babasının çocuğa öğretmesi gerekiyor"

Tarhan, "Okulun ve evin şartları, kuralları var. Bunlar genetik değil, sonradan öğreniliyor. Bunların öğretilmesi gerekiyor. Annenin babanın görevi çocuğu mutlu etmeye çalışmak değil, çocuğu hayata hazırlamak. Hayatın zorluklarına hazırlamak, hayata karşı onun nerede duracağını, nerede nasıl davranacağını öğretmek. Araba kullanmayı öğrenir gibi, hayatı yönetmeyi öğretmek gerekiyor. Kendi gemisinin kaptanı olmayı anne babasının çocuğa öğretmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Japonlar'ın ilkokulda ilk üç sene sadece sosyal değerlerini, kendi kültürel değerlerini öğrettiklerini aktaran Tarhan, "Okuma yazma ikinci planda öğretiliyor. Biz bunu yapamıyoruz. Çocuklar daha sorumsuz, daha saygısız olmaya başlıyorlar. Bunun sebebi de eğitim sistemimiz bizim kültürümüze uygun değil. Mahremiyet eğitimi cinsel eğitim olarak veriliyor. Cinsel eğitim mahremiyet eğitiminin yüzde 20'si falandır. Yüzde 80'ini diğer alanlardır. Daha önce adabı muaşeret kuralları vardı." açıklamasında bulundu.

Tarhan, batının kuralları kutsallaştırarak eğitim verdiğini bildirerek, şunları kaydetti:

"İdeal eğitim, evrensel değerlerle yapılan eğitimdir. Sen insan olduğun için bu böyle olmalı, yaradılışın gereği bu böyle olmalı diyerek, sözünde durmak, yalan söylememek, yardımsever olmak, merhametli, paylaşımcı olmak gibi birçok insani değerler öğretilir. Başkalarının haklarına saygı duymak, kendi haklarını koruyabilmek, kendi özelini koruyabilmek aslında empati eğitimi oluyor.

Empati eğitimi bizim kültürümüzde 'diğergamlık' diye geçiyor. Biz 'diğergam' kelimesini kullanmadık unuttuk, empati kelimesi onun yerine geçti. Empati de onun yerini tutuyor tabii kullanılmasında da fayda var. Başkasının haklarına, ihtiyaçlarına onların penceresinden olaylara bakabilen bir insan mahremiyeti öğrenebilir. Mahremiyet eğitimi yaşamın sınırlarını öğrenme eğitimidir. Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapmamak"

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Esra Oğuzkağan Özkan tarafından
04 Haziran, 2025 17:12 tarihinde yayınlandı

Zopran’da Köy Usulü Börek Yapımı Nesilden Nesile Aktarılıyor

Karabük'ün Zopran Köyü'nde, geleneksel su böreği yapımını dört kuşaktır sürdüren Fatma Baylam, gelini ve torununa köy mutfağına ait tüm bilgilerini aktarıyor.

Köy sakinlerinden Fatma Baylam, köydeki kadınların, özellikle Kurban Bayramı gibi özel günlerde misafirlerine ikram etmek üzere geleneksel su böreğini yaptıklarını ve hazırlıklarının devam ettiğini açıkladı. Köyde 3 gün süren bayramlaşmada yaklaşık 50 kişiye yemek verdiklerini de ifade etti.

Bayram öncesinde kadınlar, köyün ünlü su böreği tarifini hayata geçiriyor. Baylam, yaptığı açıklamada, bayram sofralarının vazgeçilmezleri arasında su böreğinin bulunduğunu belirtti. Yapım aşamalarını anlatırken, 15 yufka açıldığını ve bunlardan 7 tanesinin kaynayan suyun içinde haşlandığını, ardından dikkatlice tepsiye üst üste dizildiğini söyledi. Sonrasında, arasına ilk olarak çiğ yumurta kırıldığını ve yufkaların üzerine sürüldüğünü dile getiren Baylam, üzerine ayrıca tavada pişirilmiş yumurtaların elde parçalara ayrılarak maydanozla karıştırılmasıyla iç harcının hazırlandığını aktardı. Bu hazırlıkların ardından, tepsiye 8 tane daha yufkayı yağlayarak üst üste eklendiğini, böreğin son haline getirilip fırına verilmek üzere hazırlandığını ekledi.

Fatma Baylam ve gelini Şule Baylam, geleneksel tarifle hazırlanan su böreğinin, diğer özel günlerde olduğu gibi bayramda da misafirlerin beğenisiyle ikram edileceğini belirtti. Köydeki bu gelenek, nesiller boyunca devam ederek, bayram sofralarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olmaya devam ediyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin