Van’da doğaseverler 2 bin 500 rakımlı Keşiş Gölü’nün çevresini gezdi
Van'da bir araya gelen doğaseverler, Erek Dağı'nın eteklerindeki 2 bin 500 rakımlı Keşiş Gölü'nün bulunduğu bölgeyi gezdi, doğayla iç içe zaman geçirdi.
Urartu Kralı II. Rusa'nın, akarsu vadisinin önünü kapattırmasıyla oluştuğuna inanılan göl ve çevresi, bugünlerde yeşilin ve rengarenk çiçeklerin buluştuğu eşsiz manzarasıyla doğaseverleri ağırlıyor.
Vadi Doğa Spor Kulübünün düzenlediği etkinlik kapsamında gölün bulunduğu bölgeye çıkan 86 doğasever, ilkbaharda canlanan doğasıyla insanları cezbeden gölün çevresinde yürüyüş yaptı.
Doğayla iç içe zaman geçiren, temiz havanın tadını çıkaran doğaseverler, bölgeni güzelliklerini cep telefonlarıyla görüntüledi.
Kulüp Başkanı Ömer Demez, havanın ısınmasıyla bölgeye gezi düzenlenmesi konusunda aldıkları talepler doğrultusunda 86 kişiden oluşan ekiple bölgeye geldiklerini söyledi.
Keşiş Gölü'nün kent merkezi ile Gürpınar arasında kalan doğa harikası bir yer olduğunu belirten Demez, "Bu yıl bölgeye düzenlediğimiz birinci tur oldu. Kulübümüzün programı kapsamında bu yıl 4 tur düzenleyeceğiz. İnsanlar burada doğayla iç içe zaman geçiriyor. Doğaseverlerle birlikte yürüyüş yaptık, etkinliklerle eğlendik. Kurallara uygun bir şekilde insanları doğayla iç içe zaman geçirebilecekleri alanlara getiriyoruz." diye konuştu.
Diyarbakır'dan gelen Dilan Temel de gölün ülkenin önemli doğal güzelliklerinden biri olduğunu dile getirerek, "Gölün eşsiz doğası ziyaretçileri büyülüyor. Herkesin gelip görmesi gereken bir yayla. Burası doğa sporları için çok uygun." dedi.
Filiz Temel ise etkinliğin güzel geçtiğini dile getirerek, karşılaştıkları manzaraya hayran kaldıklarını dile getirdi. (AA)
Bugün varsa annenize sarılın, yoksa gözlerinizi kapatıp onu hissedin. Çünkü “anne” demek, dünyaya tutunmak demek.
Kalbimizi Sıcak Tutan O Güçlü Kadınlara Bir Teşekkür
Her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü geliyor… Ve biz yine “Anne” deyince içimiz titriyor. Kimi zaman bir tebessüm, kimi zaman burnumuzun direğini sızlatan bir özlem. Çünkü “anne” kelimesi sadece bir sesleniş değil; hayatın kendisi gibi bir şey. İçinde sevgi var, emek var, fedakârlık var… Daha da fazlası: karşılıksızlık var.
Anne Olmak Sadece Doğurmak mı?
Hayır. Aslında çok daha fazlası. Anne olmak sadece doğurmakla ilgili değil. Bir çocuğu sarıp sarmalayan, ona sahip çıkan, büyüten herkesin kalbinde bir "anne" var. Bazen bu bir teyze olur, bazen bir abla, bazen de kalbi kocaman bir öğretmen. Kimi zaman bir baba bile bu rolü üstlenebilir.
Yani Anneler Günü’nü kutlarken sadece biyolojik anneleri değil, hayatımıza anne sevgisini taşımış herkesi anmak gerek.
Her Annenin Ayrı Bir Hikayesi Var
Bazı anneler çocuklarını kucaklarına almadan büyütür, bazıları çocuklarının düşmesine izin verip kalkmayı öğretir. Kimisi üç işte birden çalışır, kimisi tek bir bakışla her şeyi anlatır. Ama ortak özellikleri hep aynı: Kendilerinden çok çocuklarını düşünürler.
Bir düşünün… Kaç kez gece uykusundan feragat etti, kendini yorgun hissetti ama belli etmedi? Kaç kez “iyiyim” dedi ama içi kan ağladı? Ve biz kaç kere fark ettik?
Ya Annem Yanımda Değilse?
Evet, bu gün herkes için bayram havasında geçmiyor olabilir. Annesini kaybetmiş olanlar, evlat acısı çekenler ya da anne olmayı bekleyen kadınlar için bugünün başka bir anlamı var. Sessizce, içten içe yaşanan bir duygu bu.
Ama bir gerçek var ki; anne gitse de izi kalır. Kokusu, sesi, öğrettikleri hep bizimle yaşar. Onu hatırlatan bir yemek, bir çiçek ya da bir şarkı… Bir bakmışsınız yanınızda gibi hissettirir.
En Güzel Hediye: Varlığını Hissettirmek
Anneler Günü deyince akla ilk gelen şey belki de hediye oluyor. Ama aslında anneler için en güzel hediye; onları düşündüğümüzü göstermek. Bir telefon, içten bir “iyi ki varsın” demek, sarılmak… Emin olun, paha biçilemez.
Anneler zaten hep bizim için bir şeyler yapıyor. Belki de bugün, sadece onlar için bir şey yapmanın günü. Küçük bir jest bile kalplerine dokunur.
Kısacası… Anneler Günü sadece bir kutlama değil. Bir durup düşünme günü. Şükretme, özleme, teşekkür etme günü. Bugün varsa annenize sarılın, yoksa gözlerinizi kapatıp onu hissedin. Çünkü “anne” demek, dünyaya tutunmak demek.