Avatarı
Güner Erbay kaleminden...

YOGA, YOKA, YOGİ KAZIM

blank
Güner ERBAY tarafından
25 Nisan, 2025 16:01 tarihinde yayınlandı
A+ A-

YOGA, YOKA, YOGİ KAZIM

Benim yogadan haberdarlığım, Raguel Welch sayesinde oldu diye bilirdim. Son yıllarda öğrendiğe göre, değilmiş öyle!
Çocukluğumun önemli Amerikan artistlerinden olan Raguel Welch o dönem yoganın bayraktarlığını yapıyordu ve bu sayede genç kaldığını iddia ediyordu. Gazetelerde değişik hareketler yaparken çekilmiş poz poz fotoğraflarını görüyordum. Yoga genç kalmak için bulunmaz bir çareydi. Daha sonra ise Jane Fonda çıktı ortaya. Aerobik egzersiz modası onunla coştu. Tam bu dönemde ülkemizde de Ajda Pekkan aerobik hareketlerinin öncülüğünü yaptı. Peşi sıra step, daha sonra da pilates egzersizleri girdi hayatımıza. Pilatesin öncülüğünü hepimizin bildiği üzere Ebru Şallı üstlendi. İşin bilir kişisi olmamama rağmen, gördüğüm kadarıyla aerobik ile pilates birbirinin eşdeğeri gibi görünüyor. Yoga ise; tüm egzersiz programlarının en temelinde yer almasının yanında, sadece egzersiz hareketlerinden ibaret olmayıp, kendisine ait bir felsefesi olan bir hayat öğretisidir diyebilirim! Böylelikle o, basit bir egzersiz programından çok ötelere taşır kendisini. Sanırım ilk okul bir yahut ikinci sınıftaydım ve okulumuza gelen birisi, biz öğrencilere çok değisik bir gösteri yaptı. Bu kişi oldukça fit görünümlü, belden üstü çıplak bir adamdı ve öyle değişik hareketler yapıyordu ki; şimdi düşündüğümde, anatomi dersini onun hareketleri eşliğinde çalışmanız mümkün olabilirdi diyorum . Mümkün olabilirdi çünki yaptığı hareketlerle her bir kasını görünür hale getirebiliyordu Kolunun boyunu uzatıp kısaltabiliyor, karnını, göğsünü şekilden şekile sokuyordu. Yanılmıyorsam, bir saate yakın süren inanılması oldukça zor olan bu gösteriyi, hayatım boyunca bir daha hiç unutmadığım gibi, benzerini de görmüşlüğüm olamadı. Bu kişinin adı YOGİ KAZIM'dı. YOGİ Kazım 1960'ın sonlarında Zonguldak ili Karabük ilçesi Yenice bucağında ne arıyordu acaba?

Bundan yaklaşık on, onbeş sene önce, televizyonda Yogi Kazım diye birini, bir sabah programında gördüm. Görmemle birlikte Yenicedeki okul gösterisini hatırladım. Tanıdım hemen, Yogi Kazım benim çocukluğumda seyrettiğim ve hiç unutamadığım kişiydi! Kendimce emindim. Programda yoka adı altında bir kitabı olduğundan bahsedince ilk işim bu kitabı almak oldu. Kitapta Yogi Kazımın gençlik fotoğraflarına da rastlayınca, Yenice'de seyrettiğim o kişi olduğuna hiç şüphem kalmadı. Üstelik kitapta, tam da benim anıma denk düşen yıllarda, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, okullarda böyle bir proğram yaptığını da anlatıyordu. O yıllarda Sağlık Bakanlığının onayı ile fizik tedavi programlarında çalıştırılmış olduğunu da bu kitaptan öğrendim. Kitapta tariflenen birkaç hareketi yapmayı sürdürüyorum. instagramdan öğrendiğim bir iki hareketi de bu hareketlere ilave ettim…Egzersiz yaparak kasları kuvvetlendirmenin ne derecede önemli olduğunu, en bariz şekilde kızımda deneyimledim. Benim cicim, çok cici kızım, geçirdiği bir hastalık neticesinde serebral palsi oldu. Yürüyebilmesi için uzun yıllar egzersiz yapmam gerekti. Verilen her bir hareketi günde onar kere üç kez yapmamız tavsiye edilmişti. Böylece otuz kez yapmış oluyorduk. Bacakları diz eklemlerinden içeriye doğru eğiliyordu. Bir de dediklerine göre X şeklinde duruyordu ama bu X'i ben niyeyse pek görememiştim. İnsan, çocuğunda olan bazı deformiteleri görmek istemeyince, görmeyedebiliyor demek ki. İnsanın savunma sisteminin böyle sürprizleri olabiliyor. Hayatla baş edebilmenin tek bir formülü yok elbette. Hareketlerle dizlerin içeriye doğru eğilmesindeki düzelme açısının derecesini tespit edip, tam düzelme için belli bir zaman süresini hedefleyerek, o zaman süresinde kaç hareket yapmam gerektiğini orantı hesabıyla bulmuştum. Bu hesaba göre her bir hareketi günde bin kez yapmam gerekiyordu. Ben de yaptım. Hesap tuttu mu diye soracak olursanız tam tutmadı! Hesabımın iki katı zamanda hedeflenen iyileşme gerçekleşti ve yürüyebildi. Ayaklarının üstüne bastırdığım ilk zamanlarda bacakları morarırdı. Mutfak tezgahına ellerini tutturur, ayakta durma alıştırması yaptırırdım. Böyle zamanlarda, bacaklarındaki morartıyı görmemek için, bacaklarını kapatıp pantolon giydirerek bakmamayı tercih ediyordum. Her ne kadar pantolon giydirsem de, yanlış bir durum oluşmaması için
morartıyı takip etmek de gerekiyordu. Süreyi de kısa tutuyor, zaman içerisinde morartının azalmasına göre, süre ayarlaması yapıyordum. Cicim için çok zor olan bu alıştırmayı, Elvis Presley şarkılarını açıp, yanında ritim tutup dans ederek zevkli hale sokmaya çalışırken, birkaç kez komşuların kapıya gelmişliği de olmuştu fakat sonra onlar da bu duruma alıştılar! Alıştırmanın sonundaysa dans faslını küçüklümü kucağıma alarak bitirirdim. Şimdi nerede hareketli bir müzik duysa, kendine has dansını yer gözetmeksizin yapıyor. Onun için mekanın bir önemi yok, sokak, mağaza yahut parklar farketmiyor. Benim tüm bunları yapabilmemde; bana bilgisi, tecrübesi ve pozitif motivasyon katkılarıyla destek veren doktorumuz Aynur Metin Göksel ve fizyoterapist Semiha ablama kocaman teşekkürler ediyorum. Doktorumuzun şu an Bodrum'da çalıştığını da belirtmek isterim. Şimdi kendim için de egzersiz yapmam gerekiyor. En büyük avantajımsa yürümeye aşık olmam sanırım. Nerede yürüdüğüm benim için pek farketmez. Yürüyeyim de neresi olursa olsun. Hiç olmadı evde yürürüm. Havanın uygun olmadığı durumlarda, evde yürümeyi herkese de tavsiye edebilirim. Evin içinde, birbirine en uzak olan iki nokta arasında yürüyüşünüzü yapabilirsiniz. Örneğin salonla mutfak arası yahut yatak odası salon arası olabilir. Bu iki nokta arasında en az bir saat yürümeniz gerekiyor. Her an yapabilme imkanınızın olması ev yürüyüşünün en büyük avantajı. Dezavantajı ise zeminin değişmiyor olması! Özellikle kilo vermek isteyenler için yürüyüş mükemmel bir fiziksel aktivite olabilir. Yürüyüş yapmak olmazsa olmazımız olmakla birlikte, kaslarımızı kuvvetlendiren bir proğramı da buna ilave etmemiz gerekiyor. Büyüklerimiz ne demiş "nerede hareket orada bereket. Buradaki bereket ise, vücudumuz için olan bereket!

Dün öğrendiğime göre yogi Kazım vefat etmiş. Dediğim gibi, yoga ile ilk tanışıklığım, benim bildiğim gibi Raguel Welch ile olmamış. Yogi Kazım'la olmuş fakat biz o zamanlar, seyrettigimiz o durumun yoga olduğundan habersizdik! Ne işe yaradığını da anlayamamıştık pek. Yenice gibi ücra bir yere gelmesini ise, öğrendiğime göre, Yenicedeki ilk okulun pilot bölge olarak seçilmesine borçluymuşuz! Şimdi düşündüğümde, zaman zaman değişik sağlık filmleri seyrettiğimizi de hatırlıyorum. Kandaki akyuvarları ve alyuvarlari gösteren filmler! O devirdeki öğretmenlerimizin, o imkansızlıklar içinde, bizlere çok kaliteli bir eğitim verdiklerini bugün daha iyi anlayabiliyorum. Yogi Kazım bildiğim kadarıyla Milas'da bir yoga kampı işletiyordu. Instagramdan takip ettiğimde kitaptaki pek çok hareketi gözleme fırsatım oluyordu. Çocukluğumun en enteresan kişisi Yogi Kazım'a güle güle, Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun diyor onu sevgiyle uğurluyorum.
Sevgilerimle
Dyt. Güner Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.