blank
Anadolu Ajansı tarafından
24 Ağustos, 2024 15:10 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Türkiye’nin ilk yerli çeviri platformu “Transleyt” 30 dilde kullanıma sunuldu

Boğaziçi Üniversitesi Teknopark bünyesinde girişimci firma tarafından geliştirilen 30 dilde çapraz çeviri, sadeleştirme ve transkripsiyon yapabilen "Transleyt" kullanıma sunuldu. Teknopark'ın Kandilli Kampüsü'nde AR-GE firması olarak çalışmalarını yürüten Aicoor Bilgi Teknolojileri firması, küresel iletişimi kolaylaştırma misyonu doğrultusunda Türkiye'ye yerli bir çeviri platformu kazandırmak amacıyla Transleyt Projesi'ni hayata geçirdi. Yapay zeka destekli yerli çeviri platformu olarak kullanıma açılan Transleyt, metin, doküman ve resim formatlı içerikleri ton, üslup ve alan gibi hassas ayarları seçme imkanı sunarak 30 dilde çapraz çeviri yapıyor. Bu diller Türkçe, Osmanlı Türkçesi, İngilizce, Arapça, Bengalce, Çince (basitleştirilmiş), Çince (geleneksel), Danca, Flemenkçe, Fince, Fransızca, Almanca, Yunanca, Hintçe, Macarca, Endonezce, İtalyanca, Japonca, Korece, Malayca, Norveççe, Lehçe, Portekizce, Rusça, İspanyolca, İsveççe, Tagalogca (Filipino), Tayca, Ukraynaca ve Vietnamca. Çevirinin yanı sıra ses dosyalarının deşifresini ve istenilen dile çevirisini de yapan platform, taranmış PDF dosyalarını OCR teknolojisiyle aranabilir hale getiriyor. Platform ayrıca manzum ve düz yazı olan eski Türkçe metinlerin transkripsiyonunu yaparak 13. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar farklı dönemlere göre dili sadeleştirebiliyor. "Tüm yapay zeka modellerinin önemli olan 4-5'iyle birlikte işlem yapıyoruz" Transleyt'in kurucusu girişimci Sadi Özgür, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 5-6 yıldır Osmanlı Türkçesi dokümanların transliterasyonu ve transkripsiyonu üzerine çalışmalar yaptıklarını ancak bu metinlerin bugünün Türkçesine de çevrilebilmesi gerektiğini söyledi. Elde ettikleri veri setleriyle "Transleyt" projesini, özellikle dil ve kültür hazinesi için önemli bir adım olarak hayata geçirdiklerini ifade eden Özgür, platformun toplamda 30 dilde çapraz çeviri yapabildiğini belirtti. Projeyi geliştirirken genelde veri seti oluşturmakta zorluk çektiklerini aktaran Özgür, "Yaklaşık 1-1,5 yıldır bunun üzerine oluşturduğumuz data setleriyle uğraşıyoruz ve doğru neticeleri almaya başladık. Şu anda çıkan tüm yapay zeka modellerinin önemli olan 4-5'iyle birlikte arka planda işlem yapıyoruz." diye konuştu. "15 ya da 14'üncü yüzyılda yazılmış bir metni güncel Türkçeye göre sadeleştirebiliyoruz" Özgür, bu uygulamayı kullananlar araştırmacı, akademisyen ya da öğrenciyse, elinde bulunan Osmanlı Türkçesi ile yazılmış metinleri bugünün Türkçesine çevirmek istiyorsa bu sistemin yararlı olacağını belirterek, "Sadece Türkiye'deki akademisyenler için düşünmedik. Biz Osmanlı Türkçesinden 30 dile direkt çeviri yapabiliyoruz. Dolayısıyla kullanıcı Amerika'daki bir akademisyen, İngiltere'deki bir profesör ya da Almanya'da yaşayan bir öğrenci de olabilir. Elinde bulunan bir dokümanın görüntüsünü sisteme yükleyerek direkt resimden metne dilediği hedef diline çevirisini yapmış olacak." ifadelerini kullandı. Platformun ses ve doküman çeviri ile transkripsiyon ve sadeleştirme yapmak gibi özellikleri de olduğuna değinen Özgür, "15 ya da 14'üncü yüzyılda yazılmış bir metni güncel Türkçeye göre de sadeleştirebiliyoruz. Güzel tarafı bu. Bire bir çeviriden ziyade sadeleştirebiliyoruz. Günümüz kullanıcısının da anlayabileceği bir dile çevirebiliyoruz." dedi. Yazılım ekibinin Osmanlı Türkçesine hakim olduğunu ve karşılaştıkları problemler için kendi alternatif algoritmalarını geliştirdiklerini belirten Özgür, "Şu anda matbu metinlerde yüzde 98, düzgün el yazma metinlerde yüzde 92 gibi bir başarı elde edebiliyoruz. Zamanla yazma eserlerde de çok daha başarılı bir seviyeye geleceğimizi düşünüyorum ki zaten bu işin temel noktası yüzde 94'ü yakalamak." değerlendirmesini yaptı. Google Translate, DeepL gibi ürünlerin yerlisini üretmeye çalıştıklarının altını çizen Özgür, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Temel özellik, Türkçeye çeviri anlamında bağlama, kontekste duyarlı çeviri olacaktır. Diğerlerinden ayrı özelliği, kullanıcı üslup, ton ve alan diye 3 farklı seçenekle çeviri yapabiliyor. Örneğin, hukuk alanında bir makale için tonunu 'akademik' seçip, alanını 'hukuk' seçtiğinizde sistem var olan hukuk terminolojisini dikkate alarak çeviriyi yapıyor. Veya tıp alanında bir makale var, böyle bir çeviri yapacağınızda bu sefer tıp dilini, sağlık terminolojisini dikkate alarak çeviriyi yapmış oluyor. Türkçeye çeviri noktasında özellikle bu bilinen firmalardan başarılı olduğumuzu görüyoruz." Akademik camiada bu platformun daha çok kullanılacağını düşündüklerini dile getiren Özgür, dublaj, seslendirme gibi sisteme ek özellikler getireceklerini kaydetti. "İç pazara hakim olduktan sonra globale açılma fikrimiz var" Platformda dünyada en çok kullanılan dilleri öncelikli olarak seçtiklerini vurgulayan Özgür, "İngilizce, Almanca, Çince, Japonca, Hintçe, Rusça, Arapça ve Farsça gibi çok kullanıcılı olan dillere öncelikli olarak başladık. Öyle zannediyorum ki dünyada 8 milyar insan varsa 6 milyarı bu 30 dili kullanıyor. Dünya üzerinde konuşulan yüzde 80'e yakın dilleri kapsadığını söyleyebilirim." şeklinde konuştu. İlk defa bu alanda yerli ve milli ürün çıkardıklarını ifade eden Özgür, şu görüşlerini paylaştı: "Öncelikle iç pazarda hakimiyeti sağlamak istiyoruz. Google Translate ücretsiz, elbette onunla rekabet etme gibi bir hedefimiz yok. Bunun haricinde bizim yaptığımız gibi ücretli yapıp bağlama duyarlı çevirilerde yüksek performans gösteren firmalar, şu an Türkiye'de de 1-2 yıldır Türkçeyi de sistemlerine eklediler. Dolayısıyla bunlar pazarda belki yer edene kadar biz de onlardan önce iç pazara hakim olmak istiyoruz. Buraya hakim olduktan sonra yurt dışında nasıl rekabet edebiliriz, bunun yöntemleri için uğraşacağız. Akademi camiasından, yurt dışından, üniversitelerden de talep olacağını düşünüyorum. Yurt dışında üniversitelere kurumsal anlamda ulaşımımız kolay olacaktır. Bireysel anlamda da daha sonraki hedeflerde muhakkak globale açılma fikrimiz var." Boğaziçi Üniversitesi Teknopark Genel Müdürü Cem Duran ise firmanın 6 ila 8 aylık bir süreçte projeyi geliştirerek pazara sunduğunu, üniversitenin de ilerleyen süreçte firmanın bir müşterisi olarak bu platformu öğrencilerin ve akademisyenlerin kullanımına açacağını söyledi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
10 Mayıs, 2025 01:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Çanakkale Savaşı döneminde mezun veremeyen Anadolu’nun ilk lisesi, 140’ıncı yılını kutluyor

Anadolu’nun birinci, Türkiye’nin ise üçüncü lisesi olma özelliğini taşıyan ve 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında tüm öğrencileri cepheye gittiğinden dolayı mezun veremeyen Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, 140’ıncı kuruluş yılını kutluyor.
20 Nisan 1885’ten bu yana koca bir eğitim çınarı olarak Kastamonu’da hizmet vermeye devam eden Anadolu’nun birinci, Galatasaray ve İstanbul Lisesinden sonra Türkiye’nin üçüncü, yeniden Türkiye’nin birinci resmi lisesi olma özelliğini taşıyan Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesinde 140’ıncı kuruluş yılı heyecanı yaşanıyor. Kastamonu, 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında en çok şehit veren vilayetlerin başında geliyor. Bu kapsamda 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında 1914-1918 yılları ortasında Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden 120 öğrenci kara tahtaya "Hocam, biz vatan için cepheye gidiyoruz; bizi yok yazmayınız" notunu düşerek cepheye savaşmaya gitmiştir. Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, savaş yıllarında lise kısmı şubelerinin birçoğunu açamadığı üzere mezun da veremedi. Lisenin cepheye giden öğrencilerinden büyük bir kısmı geri dönemeyerek şehit düşmüştür.
Yurdun dört bir tarafından Kastamonu’ya gelen okulun mezunları, devir arkadaşları ile bir yandan hasret giderirken, başka yandan da lise tarafından düzenlenen kutlama programına katıldı.

"Gençlerimizi, donanımlı ve gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme çabası içerisindeyiz"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürlüğü ile Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği tarafından Halk Eğitim Merkezinde gerçekleştirilen kutlama programında konuşan Kastamonu Ulusal Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, "Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden devlet için, millet için çok değerli bireyler yetişmiştir. Bu okulumuz, yeri gelmiş cephede bulunmuş, yeri gelmiş eline kalem almış, yeri gelmiş öteki mecralarda bu vatan için, bu millet için uğraş sarf etmiş. Bugün büyük ve güçlü bir Türkiye’nin oluşması için bundan sonraki süreçte de birebir azim ve kararlılıkla buradan mezun olacak, Kastamonu’dan mezun olacak tüm gençlerimizi en işi formda yetiştirme çabası içerisinde olacağız. Sizlerin de ben, vereceğiniz değerli takviyelerle inşallah çok daha büyük bir Türkiye inşa edecekler. Zira bizler inanıyoruz ki, bizim yetiştirdiğimiz gençlerimize şu anda dünyadaki tüm insanlık bu gençleri bekliyor. Bizler bunu biliyoruz ve bu inançla da gençlerimizi, donanımlı, gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme uğraşı içerisindeyiz ki bu, Abdurrahmanpaşa Lisesi içerisinden çıkacak gençlerimizi de inşallah hem bu ülkenin hem de tüm dünya insanlığının faydasına olacak ve onlara yol aydınlığı olacaktır" dedi.

"Bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir parçasıdır"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürü Hüseyin Mısırlıoğlu ise, "Bugün burada sadece bir yıldönümünü değil, bir tarihin, bir ruhun ve bir aidiyetin 140 yıllık hikayesini kutlamak için toplandık. 1885 yılında Osmanlı’nın mektebi olarak temelleri atılan, sonrasında Cumhuriyetin aydınlığıyla büyüyen ve bugün çağdaş Türkiye’nin eğitim emektarlarından biri haline gelen Abdurrahmanpaşa Lisesi, yalnızca bir okul değil, bir medeniyet tasarrufunun, bir karakter inşasının ismidir. Bir yol düşünün ki sadece bilgi öğretmiyor, tıpkı vakitte gençliğe istikamet, millete sadakat, vatana aşk, beşere umut öğretiyor. Bir okul düşününki yalnızca birey yetiştirmiyor, karakter dokuyor, vicdan şekillendiriyor, ruh inşaa ediyor. Bu okul, işte bu topraklarda hepimizin gönlünde yaşayan Abdurrahmanpaşa Lisesi’dir. Bugün burada yalnızca kurucumuz Abdurrahman Nurettin Paşa’nın vizyonunu değil, birebir vakitte onu izleyen yüzlerce idealist öğretmenin, binlerce vefalı öğrencinin ortak hafızasını selamlıyoruz. Bugün burada geçmişte yazılmış kıssanın kahramanlarını anıyor birebir vakitte bu öyküyü yazmaya devam edecek genç yürekleri alkışlıyoruz. Bugün, bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir modülüdür. Biz bu köprüden yürürken gerimizde emek veren birçok öğretmeni, önümüzde yolumuzu aydınlatacak birçok öğrenciyi taşıyoruz" diye konuştu.

Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Nurten Ciğerci de, "Koskoca geçen 140 yıl, neredeyse 1,5 asırlık koca bir çınar. Uygun ki yolumuz bu koca çınar liseden geçmiş. Bizi bu yolda yetiştiren tüm öğretmenlerimize, birlikte yürüdüğümüz tüm arkadaşlarımıza çok teşekkürler ediyorum. Kaybettiklerimizin de yerleri cennet olsun" tabirlerini kullandı.
Konuşmaların akabinde okulun mezunları tarafından mandolin konseri verildi. Okulun öbür mezunlarının da müzik söyleyerek eşlik ettiği şovun akabinde şiirler okundu ve zeybek oyunu sergilendi. Akabinde öğrencilerden oluşan okul korosu müziklerini seslendirdi. 70’li yıllara ilişkin pop müziklerinin de yer aldığı konser sonrası "Bizi Yok Yazmayın" bahisli kısa sinema izlendi. Okulun mezunlarının anılarının paylaşıldığı kutlama etkinliğinde öğrenciler tarafından hazırlanan "Ah Şu Gençler" bahisli tiyatro oyunu sahnelendi. Öğrencilerin, hem verdikleri konserde hem de oynadıkları tiyatro oyununda gösterdikleri performans davetliler tarafından büyük alkış aldı.
Okul marşının da daima bir ağızdan söylendiği kutlamalarda son olarak en yaşlı mezun olan Yavuz Ballık’a okulun plaketi takdim edildi. Kutlamalar, bugün içerisinde gerçekleştirilecek çelenk sunumu, stant açılışları ve söyleyişi ile devam edecek.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.