Avatarı
Güner Erbay kaleminden...

IŞIK VE SEVGİ

blank
Güner ERBAY tarafından
16 Mayıs, 2025 09:49 tarihinde yayınlandı
A+ A-

IŞIK VE SEVGİ

Sevgi ve ışık birbirleri ile ilişkili midir? Sevilmek insanın dünyasını aydınlatır mı gerçekten? Aydınlanmak için sevilmek yeterli midir, yoksa kişinin de sevmesi gerekli midir? Aydınlanmak ne demektir? Var olan her şeyi sevebilmek midır? Işık nedir?
Sevgi ışıklı bir şey midir? Sevginin olduğu yerde başka ne vardır? Özlem var mıdır? Ya hasret? Peki ya kıskançlık? O da var mıdır?

Yukarıdaki soruların hepsinin cevapları evettir. Evet, sevgi ışıklı bir şeydir ve evet o dünyamızı aydınlatır. Sevginin olduğu yerde özlem olmaz mı? Sevilenden ayrı kalınmışsa eğer, evet, özlem de vardır, hasrette. Peki ya kıskançlık ?!…O da var mıdır sevgide? Vardır elbette fakat olmalı mıdır, olmamalı mıdır? Çoğumuz bir ölçü dahilinde olabilir diyecektir bu soruya. Peki o ölçü nedir? O ölçüyü kim belirleyecektir? Bu konular beni aşar diyerek, kıskançlık konusunu burada kesmek isterdim fakat boyumu aşıp gireceğim içine azıcık. Kıskanılanın özgürlüğüne müdahale edip etmemekle ölçü oluşturulabilir diyor aklım. Özgürlüğe müdahale yoksa küçük minik kıskançlıkların tolere edilmesi söz konusu olabilir belki. Önemli olan kıskançlıkla karşımızdaki insana negatif enerji yüklememektir fakat bizler insanız beşer şaşarız. Tabii bu durumda özgürlüğü de tariflemek gerekiyor. Özgürlüğü başka türlü karar verme imkanı olmak diye tarifliyor Rosa Luxemburg. Bu tanımlamanın altına ben de imzamı atıyorum. Peki özgürlük ışıklı bir şey midir?…Evet, kuşkusuz o da ışıklı bir şeydir. Çünki, yokluğunda karanlıkta kalırız, tıpkı sevgisiz kaldığımızdaki gibi. Görülüyor ki, her ikisi de varlıkları halinde, hayatımızı ışıtıyor. İkisi de bünyelerinde ışık barındırıyor.

O halde ışık nedir diye merak etmez mi insan? Eder elbette. Nedir ışık?… Belirli dalga boyundaki elektromanyetik radyasyon diye tanımlanmış ışık!… Işık görme duyumuzun çalışmasını sağlayan şeydir. O olmadan göremeyiz. Gerçi bizim gözümüzün göremediğini, kızıl ötesi kameralar görebiliyor. Gece görüş kameraları deniyor onlara fakat onlar da yine ışıkla çalışıyor. Bu kameralar bizim gözlerimizin göremedigi dalga boyundaki ışıkları görerek çalışıyor. Gözlerimiz var olan ışığın çok minik bir bölümünü görebiliyor. Biz sadece 400 ile 800 nanometre dalga boyu aralığındaki ışıkları görebiliyoruz. Bu kadar minik bir aralıkta bile neler neler görüyoruz. Her şeyden önce yedi rengi görüyoruz. Siyah ve bayazı da ekleyince dokuz oluyor. Renklerin tonlarını katarsak işin içine düşünün artık ! Eğer ışık bütün dalga boyları ile yoklanırsa hiçbir şeyi göremez oluyoruz. Evrendeki karanlık madde gibi oluyor her şey. Bilim insanları şimdi onu çözümlemeye çalışıyor. Onu; karanlık maddeyi! Işık bilimsel gerçekliğinin ötesinde, psikolojik etkileri ile de ilgilendiriyor hepimizi. Havanın güneşli olmasını istiyoruz. Güneşli günlerde daha mutlu oluyoruz çünki yaradılışımız böyle. Mutluluk hormonları salgılıyoruz güneşle.

Sevgi üstadı ve bilir kişisi Eric From'un Sevme Sanatı kitabını bundan çok seneler önce, öğrenciyken okumuştum. Sevmek, sevgi kitaplardan öğrenilecek bir duygu değildir mutlaka. O ancak yaşayarak öğrenilebilir ve onu bize öğreten de her zaman annelerimizdir. Sevgiyi, sevildiğimizi hissederek öğreniriz, hem de daha doğmadan önce, rahimde büyüdüğümüz anlarda başlarız bu öğrenime. Çocuğuna sevgiyi öğretebilen anneler, dünyaya ışık saçan insanlardır. Onlar gerçekten bu dünyayı ışıtırlar. Ben Eric Fromun bir cümlesini burada paylaşmak istiyorum. O sevgi için " sevgi özgürlüğün çocuğudur " diyor. Kitabında sevgi için söylediği pek çok şeyden en çok sevdiğimi bu cümlesi oluşturdu.

Sevgi; gerçekten de özgürlüğün çocuğudur. Özgürlük kısıtlandığı ölçüde, bu çocuk zarar görür ve hatta kimi zaman tamamen yok olması da söz konusu olabilir. Özgürlüğe müdahalenin önemli sebeplerinden birisi kıskançlıktır. Peki kıskançlık ışığı yok eden bir şey midir?..Öyledir ! Kıskançlık negatiftedir, karadır o karanlıktadır. Işıksa ışığı getiriyor yahut bir ışık diğer ışığı kuvvetlendiriyor. Tıpkı paranın para getirdiği gibi diyesim geldi ve dedim ama bu yazının içinde biraz tuhaf durdu bu. Fazla materyalist düştü sanki!

Kısıtlanmamak, özgür olmak ışıklı bir şey, sevgi aşk ışıklı bir şey. Başka ışıklı bir şey daha var mıdır hayatımızda? Merhamet, şefkat de ışıklıdır mutlaka. Ne var ki bu duygular sevginin içinde yer alır. Peki böyle hissetmemiz, sevginin ve özgürlüğün gerçekten de ışıklı olduklarına yeterli delil midir? Neticede duyguları elle tutulup gözle görülemez biliriz. Böyle biliriz ama böyle de değildir aslında. Duygular da, elle tutulup gözle görülebilir!

Bugün dünya ışık günü. Evrendeki ışık kaynakları bellidir. Evrenin ışık kaynağı yıldızlardır. Dünyadaki canlılar da ışık kaynağıdır aslında. Bütün canlılar hatta cansızlar da etrafına elektromanyetik dalgalar yayar. İnsanın kendi gözüyle göremediği, etrafına yaydığı aura denilen bu elektromanyetik dalgaları, kızıl ötesi kameralar görüyor. Bu görüntülerde; insan sevgi duygusu içindeyken, yani seviyor ve seviliyorken etrafına en güçlü en parlak aurasını veriyor. Yani bir nevi aura ışığımız lazerleşiyor. Biliyoruz ki lazer ışığı ışığın uyarılmış radyosyonla yükseltilmesiyle elde ediliyor. Tabi bu cümle, benim için çok anlaşılabilir değil. Biraz müphem. Benim anladığım; ışığın içindeki atomların elektronlarına ekstra enerji ilave ediliyor ve bunun sonucunda elde edilen ürün lazer oluyor. Böylece daha parlak daha güçlü bir ışık elde ediliyor.

Biliyoruz ki, evrende en hızlı olan enerji ışıktır. Onun hızına hiçbir şey erişemiyor. Bilim adamları ise, ışık hızına erişebilseydik, o vakit zamanı yenerdik diyor. Onlar, ışık hızında zamanın durduğunu söylüyor. Bu tez doğru mudur bilmiyorum fakat tersi ispatlalana kadar bilim bunun doğru olduğunu kabul ediyor. Madem ki sevgi halinde ve özgürken insanın ışığı en parlak hale geliyor, bu durumda, sevgi ve özgürlük duyguları ile, insan zamanı yenip sonsuzluğa akmıyor mu sorusu geliyor aklıma. Akabinde de, insan özgürce sevdiğinde ve sevildiğinde sonsuzluğu yakalıyor olmalı diyorum!
Sevgilerimle
Dyt. Güner Erbay

BUGÜN
Bir hanımeli kokusu geldi burnuma,
Nereden geliyor diye bakınca aşağıya,
Gördüm onları.
Narin hanımeller,
Yapmışlar yine yapacaklarını,
Mise çevirmişler ortalığı.
Bir tutam aldım kokusundan,
Paket ettim.
Bir tutam da,
Gün ışığı koydum içine,
Güneş henüz doğmadan,
Sabahın ilk ışınlarından,
Bir tutam!
Bugün ışık günü,
Işık günüyse sevgi günü!
Bir tutam da sevgim olsun dedim.
Onu da ilave ettim.
Gönderiyorum sana,
Kargo gelir eline az sonra.
Tembihledim.
Açınca paketi sen,
Çoğalacak onlar.
Klonlanacaklar!
Saracaklar dört bir yanını.
Mis koksun,
Işık olsun senin dünyan,
Sevgiyle dolsun.
Kararmasın hiçbir zaman!
Dyt. Güner Erbay

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Yazarın Kaleminden

ATA

24 Nisan, 2025

23 NİSAN

23 Nisan, 2025

NASİP

19 Mart, 2025

Namaz Vakitleri

Karabuk
16
Mayıs Cuma
1446 HİCRİ Zilkade 18
Güneş Vakti
Şuanki vakit
Güneş
  İmsak
03:36
  Güneş
05:23
Öğle vaktine kalan süre
 
  Öğle
12:51
  İkindi
16:47
  Akşam
20:09
  Yatsı
21:48

Öne Çıkan Haberler

blank
Köşe Yazıları

KARANLIĞIN 4 ATLISI

blank
Köşe Yazıları

BIRAKIN DA AZICIK MUTLU OLALIM…

blank
Karabük

CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay’dan İktidara Uyarı

blank
Gündem

Beşbinevler Mahallesi’nde Enerji Hattı Kanal Derinliği Endişesi: Yetkililerden Önlem Bekleniyor

blank
Köşe Yazıları

Okan Küçük Yorumluyor 12 Mayıs 2025