blank
Haber Merkezi tarafından
21 Ekim, 2024 15:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Dünya Gazeteciler Günü ve Gazeteci olmak!

Bugün 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü!

Taş baskıdan bilgisayara gazeteciliğin serüveni... 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü'nde Karabük’te ve Türkiye'de gazeteci olmak... Karabük’te gazetecilik yapmış ahirete göçmüş olan tüm gazetecileri rahmetle anıyoruz.

Karabük’te Gazetecilik yapmak zor olduğu kadar da kolaydır.

Gazeteciliğin bir çok koşulları var tabi ki…

Bu koşullara uyan gazetecilerimize selam olsun.

İnsanoğlunun dünyadaki serüvenine baktığımızda aslında dünyanın en iki uzak noktasında yaşayan insanların toplumların ortak konusu hep aynıydı: "Haber"

Haber ve haber değeri insanın Hz Adem'den bu yana süregelen zaman içindeki yolculuğunda hep var olmuş, kişiler toplumlar çağlar değişse de  değeri artarak devam etmiştir.

Yüzyıllar boyu içerisinde insan çevresinde ne olduğunu bilme, haberdar olma gibi temel bir dürtüye sahiptir. Bu dürtü insanın olan-bitenlerin farkında olma açlığı olarak tanımlanmıştır. Ve bu açlık artarak devam etmiştir.

İnsanoğlu yaşam süresince olaylardan haberdar olmak, hadiselerin etkisinden kendisini koruyabilmek, birbirleriyle maddi manevi bağ kurabilmek için her zaman bir bağa ihtiyaç duymuştur.

İşte gazete ve gazetecilik toplumların gereksinim duyduğu bu ihtiyacı haberleştirmek suretiyle bir sistem haline getirmiştir. 

İlk ve Orta Çağlarda, Roma İmparatorluğu'ndaki örneğinde olduğu gibi “tellalların” kendilerine verilen iletileri kalabalıklara sözlü olarak aktardığı görülmektedir.

DÜNYANIN EN ESKİ GAZETESİ

Dünyanın en eski gazetesi yaklaşık 2150 yıl önce Roma İmparatorluğu’nda Acta Diurna adıyla çıkartılmıştı.

İmparator Diurna tarafından çıkartılan bu gazete, günlük gazete olduğu kadar bir resmi gazete kimliğine de sahipti.

Tarihçilerin bildirdiğine göre Julius Caesar bir taş ya da metal üzerine işlenmiş olan Acta Diurna bültenini, Roma'da yaşayanlar için yayımlamıştı.

800 YIL SONRA İLK GAZETE: KAİYUAN ZA BAO 

 Acta Diurna'nın yayımlanmasından 800 yıl sonra tarihler 713 yılınını gösterdiğinde Çinli Tang Hükümdarlığı, ipek üzerine yazılmış olan Kaiyuan Za Bao adlı haber bültenini yayımladı. İmparatorluk Sarayında birçok memurun abonesi olduğu gazete, günlük politik ve yerel haberler yapmaktaydı. Hazırlanan bu gazetelerin kopyaları taşraya da gönderilirdi. Elle ipek üzerine yazılmış bu gazete 713-734 yılları arasında yayınlanmıştır.

GAZETENİN VE GAZETECİLİĞİN ASIL SERÜVENİ

17. yy ile birlikte tacirlere, bankerlere ve gemicilere haber sağlayan bir araç olan ve özellikle onların bu anlamdaki gereksinimlerini karşılamak amacıyla ortaya çıkan haber mektupları, gazeteciliğin doğuşunda ve gelişmesinde çok önemli bir rol oynamıştır.

İlk gazetelere yönelik bilgiler farklı olmasına karşın birçok kaynak iki önemli gazete dikkat çekmektedir.

Bu açıdan gazetenin ve gazeteciliğin asıl serüveni ise 1605 yılında gerçekleşti. 

 Antwerp’te ticari bültenden doğduğu düşünülen ve haftalık gazete olan Niuewe Tijdingen ile Bremen yakınlarındaki Augusburg’da 1609’da yayımlanan Avis Relation Oder Zeitung’un adları geçen iki önemli gazetedir.

 Johann Carolus Fransa'nın Strasbourg şehrinde Relation aller Fürnemmen und gedenckwürdigen Historien'in ilk sayısını yayımlayarak dünyanın okunan ilk gazetesini yayımlamış oldu. 

İngiltere’de 1665’te çıkarılan “Oxford Gazzette” ile ilk Amerikan gazetesi “Public Occurrences” (ki sadece bir sayı çıkmıştır) İngilizce yayımlanan ilk gazeteler arasında yer alırken ilk İngilizce günlük gazete ise 1702’de yayımlanan “The Daily Courant” sayılmaktadır.

ABD'NİN İLK GAZETESİ:  PUBLİCK OCCURRENCES, BOTH FOREİGN AND DOMESTİC

Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk gazetesi olan Publick Occurrences, Both Foreign and Domestick, 1690 yılında Benjamin Harris tarafından piyasaya sürüldü.

GAZETECİLİĞİN MESLEK HALİNE GELMESİ

Gazetelerin gelişerek daha geniş bir coğrafyaya yayılması içerik ve haber değeri açısından daha büyük öneme sahip olması ve buna paralel olarak bir meslek haline dönüşmesi ise Endüstri Devrimi ile birlikte olmuştur.

18. yüzyıldaki Fransız ve Amerikan devrimleri sonrası kilisenin de etkisini yitirmesiyle ekonomik ve toplumsal alanlardaki değişimler süreci hızlandırmış iletişim alanında devrimci değişimlere neden olmuştur.

Zira krallıkların ve kilisenin etkisini yitirmeye başlaması fikirlerin daha özgürce ifade edilmesini, sansürün ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıların azalmasını ve bunlara paralele olarak ta gazetelerin ve gazeteciliğin gelişimini beraberinde getirmiştir.

Çağdaş gazete modeli ise 19, Yüzyılla birlikte özel bir okuyucu kitlesine yönelik yayın yapma yerine daha geniş kitlelere hitap eden yeni bir iş modeli haline dönüşmeye başladı.

Gazeteler daha önceki 100-150 yıllık bir oldukça küçük bir kesime hizmet verirken okur-yazarlık oranının artması ve eğitim seviyesinin yükselmesi, nüfusun daha büyük bir kesiminin yaşam şartlarında ve ekonomik durumlarında yaşanan önemli değişimler Gazeteciliğin serüveninde bambaşka bir çığır açmıştı.

Çünkü gazeteler bu değişime yönelik olarak iş modellerini değiştirdiler. Daha geniş bir okuyucu kesimine yönelik eğlence, spor,
karikatür vb. yayınlara yer vererek okuyucuların ilgisini çekecek yeni formatlarda yayına başladılar

20. YÜZYIL VE MODERN GAZETECİLİK

20. yüzyılla birlikte gazeteler ve gazetecilik kurumsal ve teknolojik anlamda kendini topluma kabul ettiren saygın bir kitle iletişim aracı haline dönüştü. 1920’lerde radyo ve 1950’lerde televizyonun yanısıra yine o yıllarda hayarımıza giren ancak esas olarak 1970’lerden sonran yaygınlaşan bilgisayar ve bilgi işlem teknolojileri bu gelişimin adeta fitilini ateşledi.

Ancak 1950’ler insan hayatında daha önce hiç görülmemiş bir değişime de sahne olacaktır.

Televizyonun evlerine girmesiyle birlikte milyonlar için farklı ve daha ilginç bir dünyanın cazibesine kapılması kaçınılmaz oldu.

Zira televizyonla birlikte toplumun aktif olmayan kesimi yani sıradan, ama çok büyük bir kitle habere, bilgiye bu yeni araçla ulaşmaya başladı.  

Televizyonun renklenmesi, piyasaya portatif radyoların çıkması hatta otomobillerde radyonun yer alması türü gelişmeler gazetelerin de giderek renklenmesi, görsel öğeleri ön plana çıkarması habere olan cazibeyi daha da artırdı.

21 EKİM  DÜNYA GAZETECİLER GÜNÜ NEDİR? 

Peki 21 Ekim 2020 Dünya Gazeteciler günü neden kutlanır? 

 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü, ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinin 21 Ekim 1860 tarihinde yayına başlamasına dayandırılarak bugün de kutlanmaktadır.

TÜRKİYE'DE GAZETECİ OLMAK!

Demokrasinin tam anlamıyla işlediği ülkelerde gazetecilik oldukça itibarlı bir meslektir.

George Orwel’ın “Gazetecilik birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Geri kalan her şey halkla ilişkilerdir!” sözü günümüz gazeteciliği için de ibretliktir.

Ne yazık ki günümüzde eli kalem tutan gazeteciler ya güce teslim olmuştur ya da başında demokrasi kılıcı sallanmaktadır.

Oysa muhalif gazeteciler için gazetecilerin birinci önceliği özgür yazabilmek ve özgür kalabilmektir.

Türkiye ne yazık ki son 5 yıldır ‘basını özgür olmayan’ ülkeler kategorisinde üst sıralarda yer almaktadır.

Washington merkezli Freedom House’un 2010 yılına dair ‘Dünya Basın Özgürlüğü’ listesinde Türkiye, 196 ülke arasında 106. sırada yer alıyordu. Basını ‘kısmen özgür’ olan ülkeler arasındaydı. Bu oran 10 yılda 57 basamak birden gerilemesiyle Angola, Myanmar, Çad ve Zimbabve’nin bile gerisinde kalınmasına yol açtı.

 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin tespitlerine göre de 1923’den günümüze kadar elli altı gazeteci öldürülmüş olması, gazetecilerin  hala “susturma” siyasetinin hedefi olmaya devam ettiklerini göstermektedir.

Öte yandan Türkiye’deki gazetecilerin en az yüzde 30’u, 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’ne ‘işsiz’ giriyor! 

Tüm bu olumsuz koşullara rağmen, yine de mesleklerini gerçek anlamda yapmaya çalışan meslektaşlarımızın 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü'nü kutlarız. (Kaynak: Milli Gazete)

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
10 Mayıs, 2025 01:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Çanakkale Savaşı döneminde mezun veremeyen Anadolu’nun ilk lisesi, 140’ıncı yılını kutluyor

Anadolu’nun birinci, Türkiye’nin ise üçüncü lisesi olma özelliğini taşıyan ve 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında tüm öğrencileri cepheye gittiğinden dolayı mezun veremeyen Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, 140’ıncı kuruluş yılını kutluyor.
20 Nisan 1885’ten bu yana koca bir eğitim çınarı olarak Kastamonu’da hizmet vermeye devam eden Anadolu’nun birinci, Galatasaray ve İstanbul Lisesinden sonra Türkiye’nin üçüncü, yeniden Türkiye’nin birinci resmi lisesi olma özelliğini taşıyan Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesinde 140’ıncı kuruluş yılı heyecanı yaşanıyor. Kastamonu, 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında en çok şehit veren vilayetlerin başında geliyor. Bu kapsamda 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında 1914-1918 yılları ortasında Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden 120 öğrenci kara tahtaya "Hocam, biz vatan için cepheye gidiyoruz; bizi yok yazmayınız" notunu düşerek cepheye savaşmaya gitmiştir. Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, savaş yıllarında lise kısmı şubelerinin birçoğunu açamadığı üzere mezun da veremedi. Lisenin cepheye giden öğrencilerinden büyük bir kısmı geri dönemeyerek şehit düşmüştür.
Yurdun dört bir tarafından Kastamonu’ya gelen okulun mezunları, devir arkadaşları ile bir yandan hasret giderirken, başka yandan da lise tarafından düzenlenen kutlama programına katıldı.

"Gençlerimizi, donanımlı ve gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme çabası içerisindeyiz"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürlüğü ile Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği tarafından Halk Eğitim Merkezinde gerçekleştirilen kutlama programında konuşan Kastamonu Ulusal Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, "Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden devlet için, millet için çok değerli bireyler yetişmiştir. Bu okulumuz, yeri gelmiş cephede bulunmuş, yeri gelmiş eline kalem almış, yeri gelmiş öteki mecralarda bu vatan için, bu millet için uğraş sarf etmiş. Bugün büyük ve güçlü bir Türkiye’nin oluşması için bundan sonraki süreçte de birebir azim ve kararlılıkla buradan mezun olacak, Kastamonu’dan mezun olacak tüm gençlerimizi en işi formda yetiştirme çabası içerisinde olacağız. Sizlerin de ben, vereceğiniz değerli takviyelerle inşallah çok daha büyük bir Türkiye inşa edecekler. Zira bizler inanıyoruz ki, bizim yetiştirdiğimiz gençlerimize şu anda dünyadaki tüm insanlık bu gençleri bekliyor. Bizler bunu biliyoruz ve bu inançla da gençlerimizi, donanımlı, gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme uğraşı içerisindeyiz ki bu, Abdurrahmanpaşa Lisesi içerisinden çıkacak gençlerimizi de inşallah hem bu ülkenin hem de tüm dünya insanlığının faydasına olacak ve onlara yol aydınlığı olacaktır" dedi.

"Bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir parçasıdır"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürü Hüseyin Mısırlıoğlu ise, "Bugün burada sadece bir yıldönümünü değil, bir tarihin, bir ruhun ve bir aidiyetin 140 yıllık hikayesini kutlamak için toplandık. 1885 yılında Osmanlı’nın mektebi olarak temelleri atılan, sonrasında Cumhuriyetin aydınlığıyla büyüyen ve bugün çağdaş Türkiye’nin eğitim emektarlarından biri haline gelen Abdurrahmanpaşa Lisesi, yalnızca bir okul değil, bir medeniyet tasarrufunun, bir karakter inşasının ismidir. Bir yol düşünün ki sadece bilgi öğretmiyor, tıpkı vakitte gençliğe istikamet, millete sadakat, vatana aşk, beşere umut öğretiyor. Bir okul düşününki yalnızca birey yetiştirmiyor, karakter dokuyor, vicdan şekillendiriyor, ruh inşaa ediyor. Bu okul, işte bu topraklarda hepimizin gönlünde yaşayan Abdurrahmanpaşa Lisesi’dir. Bugün burada yalnızca kurucumuz Abdurrahman Nurettin Paşa’nın vizyonunu değil, birebir vakitte onu izleyen yüzlerce idealist öğretmenin, binlerce vefalı öğrencinin ortak hafızasını selamlıyoruz. Bugün burada geçmişte yazılmış kıssanın kahramanlarını anıyor birebir vakitte bu öyküyü yazmaya devam edecek genç yürekleri alkışlıyoruz. Bugün, bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir modülüdür. Biz bu köprüden yürürken gerimizde emek veren birçok öğretmeni, önümüzde yolumuzu aydınlatacak birçok öğrenciyi taşıyoruz" diye konuştu.

Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Nurten Ciğerci de, "Koskoca geçen 140 yıl, neredeyse 1,5 asırlık koca bir çınar. Uygun ki yolumuz bu koca çınar liseden geçmiş. Bizi bu yolda yetiştiren tüm öğretmenlerimize, birlikte yürüdüğümüz tüm arkadaşlarımıza çok teşekkürler ediyorum. Kaybettiklerimizin de yerleri cennet olsun" tabirlerini kullandı.
Konuşmaların akabinde okulun mezunları tarafından mandolin konseri verildi. Okulun öbür mezunlarının da müzik söyleyerek eşlik ettiği şovun akabinde şiirler okundu ve zeybek oyunu sergilendi. Akabinde öğrencilerden oluşan okul korosu müziklerini seslendirdi. 70’li yıllara ilişkin pop müziklerinin de yer aldığı konser sonrası "Bizi Yok Yazmayın" bahisli kısa sinema izlendi. Okulun mezunlarının anılarının paylaşıldığı kutlama etkinliğinde öğrenciler tarafından hazırlanan "Ah Şu Gençler" bahisli tiyatro oyunu sahnelendi. Öğrencilerin, hem verdikleri konserde hem de oynadıkları tiyatro oyununda gösterdikleri performans davetliler tarafından büyük alkış aldı.
Okul marşının da daima bir ağızdan söylendiği kutlamalarda son olarak en yaşlı mezun olan Yavuz Ballık’a okulun plaketi takdim edildi. Kutlamalar, bugün içerisinde gerçekleştirilecek çelenk sunumu, stant açılışları ve söyleyişi ile devam edecek.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.