blank
Haber Merkezi tarafından
18 Aralık, 2024 12:01 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Geleceğin Yetenklerini Kaçırmayın !

Staj programları, günümüz iş dünyasında hem şirketler hem de genç yetenekler için iki taraflı kazan-kazan durumu yaratıyor. Şirketler için bu programlar, geleceğin potansiyel liderlerini ve yetenekli profesyonellerini keşfetme şansı sunarken, gençler için ise iş dünyasının dinamiklerini deneyimleme ve profesyonel ağlarını genişletme fırsatı anlamına geliyor. Aynı zamanda, stajlar, kariyerin başındaki yeteneklere uygulamalı deneyim kazandırarak iş hayatına hazırlanmalarını sağlar. Ancak, staj programlarının başarıya ulaşabilmesi için iyi yapılandırılması ve stratejik bir bakış açısıyla kurgulanması gerekir.

Özellikle hızlı dijital dönüşüm ve değişen iş modelleri ile birlikte staj programlarının önemi artmış durumda. Şirketlerin, yetenek açığını kapatmak ve iş gücü piyasasında rekabet avantajı elde etmek için staj programlarını verimli bir şekilde kullanmaları kritik hale geliyor. Ancak, birçok firma bu süreci yanlış yönettiğinde, genç yetenekleri kendilerine çekmek bir yana, onları kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Stajyerlere yeterince değer verilmemesi, geri bildirim eksikliği ya da anlamlı bir rol tanımlanmaması gibi tuzaklar, hem yetenekli gençlerin şirkete olan bağlılığını zayıflatır hem de işveren markasını olumsuz etkileyebilir.

Her ne kadar staj programları kısa süreli deneyimler gibi görünse de, bu süreç şirketlerin genç yeteneklerle uzun vadeli ilişkiler kurabileceği bir platform olarak değerlendirilmelidir. İyi kurgulanmış bir staj programı, şirketin gelecekteki insan kaynağı havuzunu oluştururken, kötü yapılandırılmış bir program yetenek kaybına ve kötü bir işveren markasına yol açabilir.

Bu nedenle, şirketlerin staj programlarını sıradan bir işe alım sürecinden farklı görüp stratejik bir yaklaşımla ele almaları gerekir. Aksi takdirde, geleceğin yeteneklerini kazanmak yerine onları rakiplerine kaptırmak kaçınılmaz olacaktır. 

İşte staj programlarının en sık karşılaşılan tuzakları ve bu tuzakları aşmak için öneriler:

1. Sadece "İş Gücü" Olarak Görmek

Birçok şirket, stajyerleri kısa vadeli projelerde yalnızca yardımcı iş gücü olarak değerlendirme hatasına düşer. Bu yaklaşım, stajyerlerin şirkete olan katkılarını sınırlamakla kalmaz, aynı zamanda onların potansiyellerini tam anlamıyla sergilemelerine de engel olur. Stajyerler, yalnızca dosya düzenleme veya veri girişi gibi rutin işlerle görevlendirildiklerinde, şirketin stratejik hedefleri ve genel işleyişi hakkında bilgi edinme fırsatını kaçırırlar. Bu durum, stajyerlerde aidiyet duygusunu zayıflatırken, şirketin gelecekte bu yetenekleri çekme ve elde tutma kapasitesini de azaltır.

Çözüm: Staj programının başında, stajyerlere anlamlı ve sorumluluk gerektiren projeler verilmeli. Bu projeler, stajyerlerin şirkete değer katmasını sağlarken, onların kendilerini önemli hissetmesine yardımcı olur. Ayrıca, stajyerlerin becerilerine uygun görevler verilmesi, onların profesyonel gelişimlerine de katkıda bulunur.

2. Geri Bildirim Eksikliği

Staj programlarının en büyük tuzaklarından biri, stajyerlere yeterli geri bildirim sağlanmamasıdır. Geri bildirim eksikliği, stajyerlerin nerede başarılı olduklarını ve hangi alanlarda gelişim göstermeleri gerektiğini anlamalarını zorlaştırır. Bu, stajyerlerde motivasyon kaybına ve gelecekteki kariyer hedeflerine ulaşma konusunda belirsizliklere yol açabilir. Ayrıca, geri bildirim almadıkları bir programda, stajyerler öğrenme fırsatlarını sınırlı bulur ve bu durum onları şirkete daha az bağlı hale getirir.

Çözüm: Yapıcı geri bildirim, staj sürecinin en kritik unsurlarından biridir. Staj programının başında, stajyerlerle hedefler belirlenmeli ve düzenli aralıklarla bu hedefler üzerinden geri bildirim verilmelidir. Bu süreç, hem stajyerin profesyonel gelişimine katkıda bulunur hem de şirketin ondan neler beklediğini net bir şekilde ifade eder. Ayrıca, geri bildirimlerin sadece eleştiriden ibaret olmaması, stajyerin güçlü yanlarının da vurgulanması motivasyonu artıracaktır.

3. Mentorluk Eksikliği

İş dünyasına yeni adım atan stajyerler, yalnızca iş yapma biçimlerini değil, aynı zamanda profesyonel davranışları da öğrenmeye ihtiyaç duyarlar. Mentorluk eksikliği, stajyerlerin iş hayatına adapte olma sürecini zorlaştırır ve onların kendilerini yalnız hissetmelerine neden olur. Bu, özellikle karmaşık projelerde ya da iş süreçlerinde daha bariz hale gelir. Stajyerlerin yalnız bırakılması, onların öğrenme hızını yavaşlatırken, şirkete olan bağlılıklarını da olumsuz etkiler.

Çözüm: Staj programlarında her stajyerin bir mentor ya da rehberle eşleştirilmesi, onların profesyonel gelişimine katkı sağlar. Mentorlar, sadece teknik bilgi paylaşmakla kalmaz, aynı zamanda stajyerlerin iş dünyasında nasıl başarılı olabileceklerine dair değerli ipuçları sunar. Ayrıca, mentor-menti ilişkisi, stajyerlerin şirkete daha derin bir bağ hissetmesine yardımcı olur, bu da uzun vadeli bir iş ilişkisi kurulmasını destekler.

4. Uzun Vadeli Perspektif Eksikliği

Staj programları genellikle birkaç aylık kısa vadeli deneyimler olarak görülse de, şirketlerin bu süreçte uzun vadeli bir perspektif benimsememesi ciddi bir eksikliktir. Stajyerlerin sadece belirli bir süre için değil, gelecekte şirketin tam zamanlı çalışanları olma potansiyeli taşıdığını görmek önemlidir. Uzun vadeli bir perspektif benimsenmediğinde, stajyerler sadece geçici bir pozisyon olarak değerlendirilir ve bu da şirketin genç yetenek havuzunu kaybetmesine yol açabilir.

Çözüm: Şirketler, staj programlarını yalnızca kısa vadeli bir çözüm olarak görmemeli, geleceğin potansiyel çalışanlarını yetiştirme aracı olarak değerlendirmelidir. Stajyerlere, program sonunda tam zamanlı işe alım olanakları sunma veya onlara uzun vadeli projelerde sorumluluk verme gibi fırsatlar tanımak, şirketin yetenekleri elinde tutma şansını artırır. Bu tür bir yaklaşım, hem stajyerler için motive edici olur hem de şirketin gelecekte nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamaya katkıda bulunur.

5. Kültürel Uyum Sağlamama

Stajyerlerin şirkette geçirdikleri süre boyunca sadece teknik beceriler değil, aynı zamanda şirket kültürüne uyum yetenekleri de değerlendirilmeli. Ancak bazı şirketler, stajyerleri yalnızca teknik performanslarına göre değerlendirerek kültürel uyum faktörünü göz ardı edebilir. Bu durum, özellikle şirket içinde takım çalışmasının önem kazandığı pozisyonlarda sorun yaratır. Stajyerin şirkete uyum sağlayamaması, potansiyel iş birliği fırsatlarının kaybedilmesine neden olabilir.

Çözüm: Staj programı boyunca stajyerlerin sadece bireysel performanslarına değil, aynı zamanda şirket kültürüne ne kadar uyum sağladıklarına da dikkat edilmeli. Stajyerlerin ekip içi çalışmalara, sosyal etkinliklere ve şirket içi iletişime nasıl katıldıkları gözlemlenmeli ve bu bağlamda geri bildirim verilmelidir. Ayrıca, stajyerlere sosyal etkileşim fırsatları sunmak, onların şirkete daha hızlı adapte olmalarına yardımcı olabilir.

6. Staj Programının Yapılandırılmaması

Belirli hedeflere sahip olmayan bir staj programı hem stajyer hem de şirket için verimsiz bir deneyim sunar. Programın başında net hedefler, roller ve sorumluluklar belirlenmemesi, stajyerin programdan ne beklemesi gerektiğini anlamasını zorlaştırır. Yapılandırılmamış bir program, stajyerlerin şirketle olan bağlarını zayıflatırken, profesyonel gelişimlerini de sekteye uğratabilir.

Çözüm: Başarılı bir staj programı, yapılandırılmış bir plana dayanır. Programın başında, stajyerin öğrenme hedefleri ve şirketin stajyerden beklentileri net bir şekilde belirlenmelidir. Ayrıca, staj sürecinin sonunda bu hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı değerlendirilmeli ve stajyerlere bu konuda geri bildirim verilmelidir. Bu tür bir yapı, hem stajyerlerin hem de şirketin programdan maksimum verim almasını sağlar.

Staj Programlarındaki Tuzaklar Yetenek Kaçırmanın Eşiği Olabilir!

Staj programları, aslında her şirket için gizli bir silah niteliğindedir. Bu programlar, yalnızca genç yetenekleri çekmekle kalmaz, aynı zamanda gelecekteki liderleri, inovasyon öncülerini ve şirketin başarı hikâyesinin mimarlarını yaratma fırsatı sunar. Ancak kötü yönetilen bir staj programı, şirket için geri dönülemez sonuçlar doğurabilir. Yapılandırılmamış süreçler, geri bildirim ve mentorluk eksikliği gibi hatalar, şirketin en parlak yeteneklerini daha profesyonel adımlar atmaya hazırken kaybetmesine neden olur.

Bu, sadece bir stajyer kaybı değildir; bu, iş gücü piyasasında sizi geleceğin yeteneklerine kapatan bir "itibar" kaybıdır. Genç profesyoneller, sosyal medyanın ve çevrimiçi değerlendirme platformlarının gücü sayesinde, staj programlarını ve iş deneyimlerini kamuoyuna anında taşıyabiliyorlar. Birkaç olumsuz yorum, gelecekteki yetenek havuzunuzu kurutabilir ve işveren markanızı ciddi şekilde zedeleyebilir. Artık işveren markasının sadece bir maaş ve yan haklar bütçesi olmadığını unutmamak gerek; geleceği inşa eden yeteneklerle uzun vadeli ilişkiler kurmak her şeyden daha kritik hale geldi.

Staj programlarınızı stratejik ve sürdürülebilir bir yaklaşımla yeniden yapılandırmadığınız sürece, geleceğin yeteneklerini kendi ellerinizle rakiplerinize teslim ediyorsunuz. Sıradan bir staj deneyimi sunmak yerine, geleceği şekillendirecek bir deneyim sunarak hem bugünün hem de yarının kazananı olun. Şirketler için staj programları yalnızca bir kariyer başlangıcı değil, güçlü ve kalıcı bir yetenek yönetimi stratejisinin temel taşıdır. Kaçınılmaz olan şudur: Ya staj programınızı devrimsel bir fırsata dönüştürür ve geleceği kazanırsınız ya da tuzakların içerisine düşerek yeteneklerinizi kaybedersiniz.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
10 Mayıs, 2025 01:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Çanakkale Savaşı döneminde mezun veremeyen Anadolu’nun ilk lisesi, 140’ıncı yılını kutluyor

Anadolu’nun birinci, Türkiye’nin ise üçüncü lisesi olma özelliğini taşıyan ve 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında tüm öğrencileri cepheye gittiğinden dolayı mezun veremeyen Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, 140’ıncı kuruluş yılını kutluyor.
20 Nisan 1885’ten bu yana koca bir eğitim çınarı olarak Kastamonu’da hizmet vermeye devam eden Anadolu’nun birinci, Galatasaray ve İstanbul Lisesinden sonra Türkiye’nin üçüncü, yeniden Türkiye’nin birinci resmi lisesi olma özelliğini taşıyan Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesinde 140’ıncı kuruluş yılı heyecanı yaşanıyor. Kastamonu, 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında en çok şehit veren vilayetlerin başında geliyor. Bu kapsamda 1. Dünya, Balkan ve Kurtuluş Savaşlarında 1914-1918 yılları ortasında Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden 120 öğrenci kara tahtaya "Hocam, biz vatan için cepheye gidiyoruz; bizi yok yazmayınız" notunu düşerek cepheye savaşmaya gitmiştir. Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, savaş yıllarında lise kısmı şubelerinin birçoğunu açamadığı üzere mezun da veremedi. Lisenin cepheye giden öğrencilerinden büyük bir kısmı geri dönemeyerek şehit düşmüştür.
Yurdun dört bir tarafından Kastamonu’ya gelen okulun mezunları, devir arkadaşları ile bir yandan hasret giderirken, başka yandan da lise tarafından düzenlenen kutlama programına katıldı.

"Gençlerimizi, donanımlı ve gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme çabası içerisindeyiz"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürlüğü ile Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği tarafından Halk Eğitim Merkezinde gerçekleştirilen kutlama programında konuşan Kastamonu Ulusal Eğitim Müdürü Hasan Gümüş, "Abdurrahmanpaşa Lisesi’nden devlet için, millet için çok değerli bireyler yetişmiştir. Bu okulumuz, yeri gelmiş cephede bulunmuş, yeri gelmiş eline kalem almış, yeri gelmiş öteki mecralarda bu vatan için, bu millet için uğraş sarf etmiş. Bugün büyük ve güçlü bir Türkiye’nin oluşması için bundan sonraki süreçte de birebir azim ve kararlılıkla buradan mezun olacak, Kastamonu’dan mezun olacak tüm gençlerimizi en işi formda yetiştirme çabası içerisinde olacağız. Sizlerin de ben, vereceğiniz değerli takviyelerle inşallah çok daha büyük bir Türkiye inşa edecekler. Zira bizler inanıyoruz ki, bizim yetiştirdiğimiz gençlerimize şu anda dünyadaki tüm insanlık bu gençleri bekliyor. Bizler bunu biliyoruz ve bu inançla da gençlerimizi, donanımlı, gelecek yüzyılı kurgulayacak gençler yetiştirme uğraşı içerisindeyiz ki bu, Abdurrahmanpaşa Lisesi içerisinden çıkacak gençlerimizi de inşallah hem bu ülkenin hem de tüm dünya insanlığının faydasına olacak ve onlara yol aydınlığı olacaktır" dedi.

"Bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir parçasıdır"
Abdurrahmanpaşa Lisesi Okul Müdürü Hüseyin Mısırlıoğlu ise, "Bugün burada sadece bir yıldönümünü değil, bir tarihin, bir ruhun ve bir aidiyetin 140 yıllık hikayesini kutlamak için toplandık. 1885 yılında Osmanlı’nın mektebi olarak temelleri atılan, sonrasında Cumhuriyetin aydınlığıyla büyüyen ve bugün çağdaş Türkiye’nin eğitim emektarlarından biri haline gelen Abdurrahmanpaşa Lisesi, yalnızca bir okul değil, bir medeniyet tasarrufunun, bir karakter inşasının ismidir. Bir yol düşünün ki sadece bilgi öğretmiyor, tıpkı vakitte gençliğe istikamet, millete sadakat, vatana aşk, beşere umut öğretiyor. Bir okul düşününki yalnızca birey yetiştirmiyor, karakter dokuyor, vicdan şekillendiriyor, ruh inşaa ediyor. Bu okul, işte bu topraklarda hepimizin gönlünde yaşayan Abdurrahmanpaşa Lisesi’dir. Bugün burada yalnızca kurucumuz Abdurrahman Nurettin Paşa’nın vizyonunu değil, birebir vakitte onu izleyen yüzlerce idealist öğretmenin, binlerce vefalı öğrencinin ortak hafızasını selamlıyoruz. Bugün burada geçmişte yazılmış kıssanın kahramanlarını anıyor birebir vakitte bu öyküyü yazmaya devam edecek genç yürekleri alkışlıyoruz. Bugün, bu salonda her şiir, her alkış, her gözyaşı, geçmiş ile gelecek ortasında kurduğumuz köprünün bir modülüdür. Biz bu köprüden yürürken gerimizde emek veren birçok öğretmeni, önümüzde yolumuzu aydınlatacak birçok öğrenciyi taşıyoruz" diye konuştu.

Abdurrahmanpaşa Lisesi Mezunları Derneği Başkanı Nurten Ciğerci de, "Koskoca geçen 140 yıl, neredeyse 1,5 asırlık koca bir çınar. Uygun ki yolumuz bu koca çınar liseden geçmiş. Bizi bu yolda yetiştiren tüm öğretmenlerimize, birlikte yürüdüğümüz tüm arkadaşlarımıza çok teşekkürler ediyorum. Kaybettiklerimizin de yerleri cennet olsun" tabirlerini kullandı.
Konuşmaların akabinde okulun mezunları tarafından mandolin konseri verildi. Okulun öbür mezunlarının da müzik söyleyerek eşlik ettiği şovun akabinde şiirler okundu ve zeybek oyunu sergilendi. Akabinde öğrencilerden oluşan okul korosu müziklerini seslendirdi. 70’li yıllara ilişkin pop müziklerinin de yer aldığı konser sonrası "Bizi Yok Yazmayın" bahisli kısa sinema izlendi. Okulun mezunlarının anılarının paylaşıldığı kutlama etkinliğinde öğrenciler tarafından hazırlanan "Ah Şu Gençler" bahisli tiyatro oyunu sahnelendi. Öğrencilerin, hem verdikleri konserde hem de oynadıkları tiyatro oyununda gösterdikleri performans davetliler tarafından büyük alkış aldı.
Okul marşının da daima bir ağızdan söylendiği kutlamalarda son olarak en yaşlı mezun olan Yavuz Ballık’a okulun plaketi takdim edildi. Kutlamalar, bugün içerisinde gerçekleştirilecek çelenk sunumu, stant açılışları ve söyleyişi ile devam edecek.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.