İKİ “Y”

İKİ “Y”

Yayın: 13.10.2023 12:42
Paylaş:
A+ A-

Hayat bir muhasebe defteri midir? Biliyorsunuz ben Ticaret Lisesi mezunuyum. Muhasebeden az çok anlarım. Yevmiye defteri tutmayı ve bilanço çıkarmayı öğrenmiştim. ! İyiydim bu derste. Her şey bir kural üstünden ilerliyordu !

Kualımız ; giren hesap borçlu, çıkan hesap alacaklıydı. Ne kadar basit gözüküyor değil mi ? Bu kuralı hayatım boyunca kullanacağımı o zamanlar bilmiyordum lakin hepimizin bildiği bir şey var. Hepimiz hayatımızın her an sonlanabileceğini biliyoruz ! Yaşantımızdaki her an, bu ihtimalin varlığında atlatılan bir gerçeklik. Biz hissetsek de hissetmesek de, anbean ,bu tehlikeleri atlayarak devam eden bir olgu yaşamak. Tehlikeleri de, atlatmaları da, en çok ciddi bir rahatsızlık neticesinde hastanede yattığımızda anlarız. Orada bulunduğumuz süre boyunca başka bir boyutta yaşarız. Hastane dışındaki yaşamla, içerideki yaşam birbirinden öyle başka gelir ki, aynı boyutta olmadığına kanaat getirir insan.

Bu söylediklerimi bana düşündüren ilk deneyimim cicim bendeyken olmuştu. Onunla en güzel zamanlarımızdayken ! O zamanda, ben ne yersem o da aynını yiyor, ben ne hissedersem o da aynısını hissediyor, ne duyarsam o da onu duyuyordu. Ben de Mozartı, Vivaldiyi filan dinletiyordum ona. Beyni geliştiriyordu bu müzikler. Bilim böyle diyordu. İyiydik yani biz, ama rahatımızı bozan, hayatımızı tepetaklak eden bir sorun oldu. Kalpsiz böbrek taşım, üreteri tıkadı, nefrostomi denen şeyin takılması gerekti bele ! Bir hafta kadar hastanede kaldım. İlk kez o vakit hissettim, hastanelerin içinde, hastalar için hayatın boyut değiştirdiğini. Ankara’ya gelmiştik, bitirdiğim okulun hastanesindeydim. Bu boyut değiştirmenin bir başlangıç olduğunu ve bundan sonraki hayatımın normalin dışında yer alacağını henüz bilmiyordum !Üstelik bu çareyi bulmak biraz zaman almış, bu zaman alış böbreği kan havuzu haline sokmuştu. Takılan o ince borudan bir hafta kıpkırmızı bir sıvı aktı. Kırmızı rengin sarıya dönüşmesi en büyük hayalim oluverdi ! Cicim içeride olduğu için, uyuşturulmadan takılacaktı takılacak olan. Biraz sabredeceksin dedi doktorum. Sabrettim, tenden böbreğe doğru oya oya, bura bura ilerledi ince tel. Deri ile böbrek arasındaki o kısacık mesafenin, ne kadar da uzun olduğunu anlatıp ispatladı bana, fakat taş ağrısından da kurtardı. Servisteki odamda öylece yatıyordum.Yataktan kalkmak pek işime gelmiyordu çünki doğrulup yürümek bir işkence gibiydi. Tüm bel bölgeme, kımıldayınca bıçaklar saplanıyor gibi acıyordu. Yürürken, oturup kalkarken hangi kasların kasılıp gevşediğini tam olarak öğrettiyordu bana ! Ağrı kesici ilaç içerdekine zarar verebilirdi, kullanılamazdı. Hiç huyum olmadığı halde, birazcık kendime acır mı olmuştum
ne? Sonra Nuran geldi ziyaretime. Şöyle bir baktı bana, biraz sertçe ne yatıp duruyorsun kalksana dedi. Kalkamadığımı söyleyince; bu sefer, ammada canın kıymetliymiş senin de, lafına maruz kaldım. Dayanıksızmışım ben, kofmuşum, böyle hareketsiz durup, böbreğimi iltahaplandırırsam görürmüşüm günümü. Sık sık kalkıp yürüyecekmişim.

Ne kadar da anlayışsız bir arkadaşım vardı. Neler diyordu hissiz hissiz böyle?..O hep böyle miydi?..Nasıl görmemiştim onun böyle olduğunu, fakat beni tam bam telimden yakalamıştı böbreğin iltihaplanma ihtimali. Duyar duymaz kalktım ayağa. O andan sonra, koridorlarda en çok yürüyen bendim ! Çok sonra öğrenecektim, beni görünce, Nuranın kalbinin nasıl acıdığını, üzüldüğünü ! Ağlamamak için öyle katı ve duygusuz durduğunu. Onunkiyle benim ruhumun karşılaşması, Allahın bize bir lütfuydu. Biz onunla ayrı yönlerde, aynı hedefe uçan kuşlardık. Bu ayrı yolların içinde yol alırken, benzer vadilerden geçtik ikimizde!

Nefrostominin bana takıldığı gün benim doğum günümdü. Bir kaç hafta öncesinde, o gün için, pırlanta yüzük takmanın planlarını yapan zihinim, o gün geldiğinde matkap gibi bir şeyin vücudumu delmesini deneyimliyordu. Pırlanta yüzük hedefini fena şaşırmış böbreğe takılıyordu ! Neydi bu olanlar ?! Bir yenilgi mi ? Bir bozgun mu? Yahut bir vurgun mu ? Neydi bilmiyorum, bildiğim bir şey vardı; çok yorulmuştum. O günden sonra doğum gününleri manasızlaştı, kutlamayı kaldırdım; güceniktim belki hayata. Hayata gücenilir mi?! Gücensen de hayat bunu anlar mı ? Senin iki ” y ” onun umurunda olur mu ?! İlk kez bu yıl, kendi içimde, kendi kendime kutladım doğum günümü, barış yaptım onunla !

Ķonuyu dağıttım yine. Anlatmam gereken hayatın muhasebe defteri olmasıydı. Anılar girdi araya. Muhasebe zor iştir. Zor olan kayıt tutmak değildir. Zor olan kar ile zararı denkleştirmektir. Hayatın bilançosunda; yaşananların kar mı, zarar mı olduğunu uzun yıllar gösterir bize… Çünki Bu Bilançoya Allah Karar Verir. Vardır bir bildiği yüzüğü de böbreğe takmakta !

Sevgilerimle

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

112 Çağrı Merkezi çalışanları için eş zamanlı açıklama

Yayın: 08.05.2024 13:35
Paylaş:
A+ A-

Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Büro-Sen Türkiye genelinde eş zamanlı olarak basın açıklaması yaptı. 112 Çağrı merkezi çalışanlarının sorun ve taleplerini içeren basın açıklaması, Karabük’te  112 Çağrı Merkez Müdürlüğü önünde yapıldı. Tür Büro-Sen  Karabük Şube Başkanı Bilal Yılmaz tarafından  eş zamanlı okunan basın bildirisinde, 112 çağrı merkezi çalışanlarının sıkıntılarının giderilmesi için gerekli çözüm önerileri sunuldu.

MEVCUT SORUNLARA YENİSİ EKLENDİ

112 Çağırı merkezi çalışanlar ile ilgili Türk Büro-Sen olarak bakanlık ile yapılan görüşmeler neticesinde yapılan olumlu çalışmalara rağmen, artan iş yükü ve eklenen yeni görevler nedeniyle mevcut sorunların yenisinin eklendiği belirten Türk Büro-Sen Karabük Şube Başkanı Bilal Yılmaz “Bilindiği üzere 112 Acil Çağrı Merkezi Devlet hayatımıza yeni giren bir kurum olup insan hayatına dokunarak önemli bir görev ifa etmekte ve personeli mesai mefhumu gözetmeksizin yoğun ve tempolu bir şekilde çalışmaktadır. Çağrı Merkezi Personeli; ülke çapında yaşanan her acil yardım çağrısını, konuyla ilgili en yakın yardım ekibine ileterek yaşanabilecek birçok olumsuzluğun önüne geçmektedir. Bunu yaparken doğru bilgiye ulaşmak için zamanla yarışmakta ve doğru yönlendirme yapmanın hayati önem taşıdığı bilinciyle hareket etmektedir. Ancak, kurulduğu günden bugüne 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının sorunları ile ilgili Türk Büro-Sen olarak Bakanlık ile yaptığımız görüşmeler neticesinde yetkililerin yaptığı olumlu çalışmalara rağmen, artan iş yükü ve yeni eklenen görevlerle mevcut sorunlara yenilerinin eklendiği görülmüştür” dedi

ÇÖZÜM ÖNERELİREMİZ GÖZ ÖNÜNE ALINMALI

Türk Büro-Sen’in 112 çağrı merkezinde çalışanların sorunlarının çözüm önerilerini sıralayan Başkan Yılmaz, çözüm önerilerinin dikkate alınması halinde bu sorunların çözüleceğini belirterek “112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının veriminin yükseleceği, motivasyonunun artacağı, kuruma aidiyet duygusunun gelişeceği ve çalışma barışı ile birlikte hizmet kalitesinin de en üst düzeye çıkacağı değerlendirilmektedir. Bu kapsamda;  Ülke genelinde 112 Çağrı Merkezi bünyesinde faaliyet gösteren diğer kurum çalışanlarına kıyasla önem derecesi yüksek olan görevi ifa eden 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının özlük ve sosyal haklarının iyileştirilmesi, 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanları radyasyonlu ortamda görev yapmaları nedeniyle çeşitli meslek hastalıkları ile karşı karşıya kalmakta olup, kurum çalışanlarına yıpranma hakkı verilmesi,  Mevcut 112 Acil Çağrı Merkezleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğinin günün şartlarına uygun hale getirilmesi ile ayrıca çalışma saatleri eşitsizliğinin giderilmesi, 657 sayılı Kanunun 99’uncu ve 178’inci maddelerinde yer alan fazla çalışma ücretinin 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarına da ödenmesi ile bu ücretin resmi tatil ve bayram günlerinde normal günlerden farklı değerlendirilmesi,  Yetersiz olan personel sayısının artırılarak genele yaygın vardiya düzenlemesine gidilmesi ile illerin vardiya sistemi belirlenirken personel sayısı, çağrı yoğunluğu ve ulaşım ile yemek sorununun dikkate alınması, Hedefi olan çalışanın daha verimli olacağı göz önünde bulundurularak, ara yönetici kadrolarının (şef, müdür yardımcısı vb.) ihdas edilmesi,  Günlük çağrı ortalaması makul sınırın oldukça üstünde olan illerde ivedi olarak yeni personel istihdamının sağlanması,  İller İdaresi Genel Müdürlüğünün 19.09.2019 tarih ve 15982 sayılı yazısında da belirtildiği üzere, 112 Acil Çağrı Merkezlerinde faaliyetlerin daha sağlıklı sunulabilmesi için, 112 Çağrı Merkezi personelinin Valiliklere bağlı başka birimlerde görevlendirilmemesi,  2022-2023 yıllarını kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin 21. Maddesi gereği, 112 Acil Çağrı Merkezlerinde çalışan personelden yalnızca “Çağrı Karşılama Memuru” unvanlı personelin ek ödeme oranlarına 10 puan ilave edilmiştir. 6. Dönem Toplu Sözleşmede verilen bu hak, 7. Dönem Toplu Sözleşmede de devam etmekte, aynı kurumda çalışan ve kadro unvanları farklı olsa dahi aynı işi yapan 112 Acil Çağrı Merkezi personeli bu ek ödeme ilave puanından yararlanamamaktadır. “Çağrı Karşılama Memuru” kadrosunda görevli personelin lehine yapılan düzenlemenin 112 Acil Çağrı Müdürlüklerinde görevli diğer bütün unvanlardaki personel için de uygulanmasının sağlanması, Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğü bünyesinde görev yapan diğer Bakanlıklara bağlı çalışanların, farklı ödemelerle (döner sermaye, tayın bedeli vb.) mağduriyetleri bir ölçüde giderilmekteyken; İlk çağrıyı alarak süreci başlatan ve Tayın Bedelinden yararlanamayan 112 Acil Çağrı Müdürlüğü personeline ivedi olarak Tayın Bedeli verilmesinin sağlanması, Bir bütün olarak önem arzetmektedir. Sendikamızca tespit edilerek; basınımız ve kamuoyuyla paylaştığımız sorunların giderilmesi ve taleplerin karşılanması ile şartların iyileştirilmesi durumunda personelin memnuniyetinin ve kurum aidiyetinin artacağı, bununda sunulan hizmetin kalitesini artıracağı aşikardır. TÜRK BÜRO-SEN olarak 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının sorun ve taleplerinin takipçisi olacağız” dedi.