Bölgenin Sesi Gazetesi tarafından
07 Eylül, 2023 11:05 tarihinde yayınlandı
A+ A-

İş dünyası temsilcilerinden Orta Vadeli Program’a ilişkin değerlendirme

İş dünyası temsilcileri, Türkiye ekonomisinin 3 yıllık hedef ve politikalarının yer aldığı Orta Vadeli Program'a (OVP) ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ilgili bakanlar ve bürokratların katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığınca hazırlanan ve 2024-2026 dönemini kapsayan OVP'yi açıkladı. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, 3 yıllık Orta Vadeli Program'ın piyasa beklentilerinin yönetilmesi için önemli bir çıpa vazifesi göreceğini kaydetti. OVP ile birlikte enflasyonla ilgili bozulan beklentilerin pozitif bir rotaya gireceği yeni bir dönem başladığını ifade eden Avdagiç, 2024-2026 dönemini kapsayan program ile "piyasanın duymak ve görmek istediği bir yol haritası" çizildiğini kaydetti. OVP’de mali disiplin ve reel sektörün hassasiyetlerinin dengeli bir şekilde ele alındığını aktaran Avdagiç, "Orta Vadeli Program ile bir yandan enflasyonu tek haneye düşürecek kararlı adımlar planlanırken, diğer yandan üretimi, ihracatı ve istihdamı destekleyecek selektif politikalar gündeme alınmış durumda. Sürdürülebilir ve kalıcı büyüme için yapısal reformlara odaklanılmasını isabetli buluyoruz. Hedeflerin gerçekçi ve tutarlı belirlenmiş olması piyasanın ufkunu netleştirecektir. İş dünyası olarak OVP’deki hedeflerde yeni yatırım planlarımızla yer alacağız." şeklinde konuştu.

"7 öncelikli yapısal alanla ilgili ciddi bir vizyonun belirlenmesi çok değerli"

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan da yaptığı yazılı açıklamada, 21. yüzyılda üretim hayatının teknoloji odaklı büyük bir dönüşüm yaşadığını belirterek, bilgi çağında Türkiye'nin klasik endüstriyle yoluna devam etmesinin mümkün olmadığını söyledi. Gelecek üç yılın (2024-2026) ekonomi dengelerini ortaya koyan Orta Vadeli Program’a bu çerçeveden bakıldığında, üretimin, sanayinin ve hepsinden önemlisi nitelikli üretimin öne çıkartılıyor olmasını değerli gördüğünü ifade eden Bahçıvan, "Çünkü nitelikli ve sürdürülebilir bir kalkınma, ekonomik büyüme hepimizin arzusu. Bu kapsamda OVP’den en önemli beklentilerimizden biri de atılacak olan yapısal adımlardı. İşte bu noktada belirlenen 7 öncelikli yapısal alan olan, 'Büyüme ve Ticaret, Beşeri Sermaye ve İstihdam, Fiyat İstikrarı ve Finansal istikrar, Kamu Maliyesi, Afet Yönetimi, Yeşil ve Dijital Dönüşüm, İş ve yatırım Ortamı' ile ilgili ciddi bir vizyonun belirlenmesini çok değerli bulduğumu ifade etmek istiyorum." değerlendirmesinde bulundu. Yerli üretimin desteklenmesi, üretimin teknolojik dönüşümüne yönelik atılacak adımlar, yeşil ve dijital dönüşüm ile sürdürülebilirlik başlıklarını da sanayiciler olarak önemli bulduklarını belirten Bahçıvan, "Belirsizliklerin giderek arttığı bir küresel süreçten geçiyoruz. Oysa üretim hayatında öngörü yapabilmenin önemi yadsınamaz. İşte bu noktada OVP'nin kararlılıkla uygulanacak olması öngörü yapmaya da değerli bir katkı yapacaktır.” ifadelerini kullandı.

"OVP'yi son derece önemsiyor ve tavizsiz uygulanması gerektiğini düşünüyoruz"

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın ise yaptığı açıklamada, OVP'nin hazırlık aşamalarında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile geniş bir mutabakatla çalışma yürüttüklerini kaydetti. Aydın, "Tanıtım toplantısına Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın da katılması OVP'ye verilen önemi ve programa ilişkin kararlılığı ortaya koymaktadır. Program hazırlanırken hemen hemen tüm sektörlerin görüşü alınmıştı. ASKON olarak iş dünyasını temsilen önerilmemizi sunmuştuk. Bugün açıklanan OVP’de bunun tesirlerini ziyadesi ile görmekteyiz." ifadelerini kullandı. OVP ile nihai hedefin belli olduğunu bildiren Aydın, "Enflasyonla mücadele. İlk etapta yüzde 65'lere varacak enflasyonu düşürmek, büyümede yüzme 5 bandını yakalamak, ihracatta ilk yıl 265, 2026'da 300 milyar dolar hedefi yakalamak, ithalatı 400 milyar dolarlarda dizginlemek, istihdama üç yıl içinde 1,5-2 milyon kişi artırmak, 3 trilyona yakın deprem dolayısıyla oluşan bütçe açığını kapatmak. Bütün bunlar gösteriyor ki ülke olarak kaynaklarımızı verimli bir şekilde yerinde kullanmamız son derece önemli. Bu nedenle OVP'yi son derece önemsiyor ve tek haneli enflasyon görmek istiyorsak tavizsiz uygulanması gerektiğini düşünüyoruz." şeklinde konuştu. Piyasaların ikna edilip edilemeyeceğini ise daha detaylı bir inceleme sonrasında değerlendirebileceklerine değinen Aydın, şunları kaydetti: "Önemli bazı başlıkları incelediğimizde ortaya konulan görüşlerin OVP’de yer aldığını görmekteyiz. Biz iş insanları için belirsizlik ortamının kalkması ve öngörülebilirliğin olması son derece önemli. Hatta tüm ekonomiler için bu unsurlar çok önemli. OVP programda makroekonomik hedefler, öncelikler ve tedbirler net bir şekilde belirlenmiş. Ülkemizin mevcut ekonomik şartlarının dikkate alınarak ağırlıklı olarak, büyüme ve cari açık denklemi, enflasyon ve deprem giderleri hariç mali disiplin ve tasarruf üzerine yoğunlaşılmış. Şüphesiz mali politikalar, para politikaları, tasarruf, yapısal reformlar, istihdam gibi konulardaki planlamalar mali disiplinin devamına önemli katkılar sunacaktır. Programın taviz uygulanması ile kazanan Türkiye olacaktır."

"Öngörülebilirlik konusunda önemli bir yol haritası sunuyor"

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister de 2024-2026 yıllarını kapsayan üç yıllık makro ekonomik politikaları içeren OVP'nin, iş dünyası için en çok önem verilen öngörülebilirlik konusunda önemli bir yol haritası sunduğunu belirterek, "7 öncelikli yapısal alanda gerçekleşecek politikalarla güven ve istikrarın sağlanması yönünde önemli bir adım atılacak olmasını önemsiyoruz." açıklamasında bulundu. İhracatçıların beklentileri arasında yatırım ortamının iyileştirilmesi, enflasyon kur makasının daraltılması, enflasyon faiz dengesinin sağlanması ve finansmana erişimin kolaylaştırılmasının yer aldığını vurgulayan Pelister, şöyle devam etti: "Açıklanan OVP’nin kararlılıkla uygulanması ile bu beklentilerimizin karşılanacağına inanıyoruz. Kimya sektörü ihracata çok ciddi destek veren önemli bir sektörümüz. Diğer 27 sektöre de verdiği katkıdan dolayı kimya sektörüne sadece ihracatın değil, mevcut iç sanayinin de gelişimi için, destek verilmesi gereken en önemli sektör olarak bakılması gerekiyor. Ülkemizin gelişmesi, kalkınması ve büyümesi için kimya sektörünün de gelişmesi ve büyümesi gerekiyor. Bunun için ölçek büyütmemiz ve yeni yatırımların yapılması gerekiyor. Bu açıdan sektörümüze yönelik destek ve teşvik beklentimiz bulunuyor." Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, yaptığı yazılı açıklamada, bugün duyurulan OVP'nin 3 yıllık makro hedefleriyle öngörülebilirlik adına son derece önemli olduğunu vurguladı. Programın ortak akıl ve istişarenin bir ürünü olduğuna dikkati çeken Gültepe, "OVP hazırlık sürecinde TİM olarak, paydaş kurumlar arasında yer aldık. OVP’yi 3 yıllık bir yol haritası olarak görüyoruz. Biz kendi bünyemizde düzenli olarak ihracatımızın geleceğine yönelik projeksiyon çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Programda ihracat odaklı sürdürülebilir bir büyüme iklimi oluşturulması ana başlıklar arasında yer alıyor." ifadelerini kullandı. Açıklanan makro hedefler arasında özellikle ihracat ve istihdama yönelik hedeflerin gerçekçi ve uygun olduğunu belirten Gültepe, "2023’te 255, 2024’de 267, 2025’de 283 ve 2026’da 302 milyar dolarlık ihracat hedeflerimiz var. 115 bin ihracatçımızla bu hedeflere ulaşmak adına var gücümüzle çalışacağız. Hedefler biraz daha gayret etmemiz gerektiğini gösteriyor. Her geçen gün artan ihracatçı sayımızla beraber ihracat hedeflerinin tamamına ulaşacağımıza inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu. Gültepe, fiyat istikrarı vurgusunun özellikle üretici ihracatçılar adına son derece önemli olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Geçtiğimiz dönemde yüksek enflasyon sebebiyle üretim ve satış aşamalarında fiyat tutturmakta zorlandığımız günleri yaşadık. İnşallah önümüzdeki dönemde daha istikrarlı bir çizgide ilerleyecek ve bu sorunları aşacağız. 'Büyüme ve Ticaret' başlığında sanayide yerli üretim ve ürün bazlı teknolojik dönüşüm, lojistik altyapının güçlendirilmesi, sanayi alanlarının genişletilmesi, planlı tarımsal üretim, ticari anlaşmalarda derinleşme, hizmet ihracatının desteklenmesi konuları son derece önemli. Burada yapılacak nokta atışı hamlelerin ihracat süreçlerimizi kolaylaştıracağına inanıyorum." Gültepe, yeşil ve dijital dönüşümü içeren ikiz dönüşümün programda vurgulanmasının son derece önemli olduğunu belirterek, "Yeşil Mutabakat noktasında takvim çok hızlı ilerliyor. Orta Vadeli Program tüm bu başlıklarda kapsamlı, geniş ve iyi planlanmış bir program. Bu yol haritasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. OVP’nin ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum." ifadelerini kullandı.

"Rakamsal olarak baktığımızda, hem birbiriyle tutarlı hem de iş ve ekonomi dünyamızın tahminlerine paralel"

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak da Orta Vadeli Program öncesinde iş dünyası olarak kendilerinin öncelikli beklentilerinin öngörülebilirlik olduğunu belirterek, "Önümüzdeki 3 yılı kapsayan bu yeni yol haritasını da değerlendirdiğimizde, hazırlanan planın tüm çevrelere öngörülebilirlik sağlamasından dolayı büyük memnuniyet duyuyoruz. Ayrıca programın ana hatlarına baktığımızda, Türk iş dünyası olarak hep dile getirdiğimiz istikrar ve güven ortamının sürdürülmesi adına da ekonomi ve ticaretimizin geleceğine pozitif katkı sunulacağının sinyallerini alıyoruz." açıklamasında bulundu. Orta Vadeli Program'ların, kamu kurumları için bağlayıcı bir nitelik gösterirken özel sektör için de yol gösterici özelliğe sahip olduğunu belirten Olpak, OVP’nin de özel sektör için geleceği planlama açısından ufuk açıcı bir yol haritası sunduğunu ifade etti. Programın hazırlık aşamasında başta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz olmak üzere sürece katkı sağlayan tüm bakanlar ile DEİK olarak bir araya geldiklerini aktaran Olpak, "Kendileriyle yaptığımız görüşmelerde programdan beklentilerimizi, öncelikli sorunlarımızı ve sürece hız katacak acil çözüm önerilerimizi iletmiştik. İş dünyamızın fikirlerinin bu denli geniş kapsamda alınmasından mutluluk duyuyor ve görüşlerimizin yeni OVP’ye yansımış olmasını da sevindirici buluyoruz." ifadelerini kullandı. Kısa vadede en önemli konunun enflasyon ve cari açığı azaltarak makroekonomik istikrarın tesis edilmesi olduğunun bilincinde olduklarını vurgulayan Olpak, şöyle devam etti: "Bununla beraber orta vadede deprem bölgemizin yeniden kalkındırılması başta olmak üzere yapısal dönüşümlerle ekonomimizin rekabet gücünü artıracak, yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı olarak uzun vadeli büyüme trendini destekleyecek politika tedbirlerinin alındığını görmek ve bu politikalarla sosyal adalet ve refahın güçlendirilmesi amaçları da son derece olumlu. Rakamsal olarak baktığımızda da hem birbiriyle tutarlı hem de iş ve ekonomi dünyamızın tahminlerine paralel olduğuna şahit olduk ki bu da programın gerçekçi bir yaklaşımla hazırlandığının en önemli göstergesi." Olpak, OVP çerçevesinde planlanan aksiyonların kararlı bir şekilde uygulanması ve takibinin yapılmasının önemine değinerek, "Biz de Türk iş dünyamız ve özel sektörümüz adına her zaman olduğu gibi üzerimize düşen her sorumluluğu eksiksiz şekilde yerine getirmek için küresel ölçekli çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

"Hedefler, belirsizliği azaltarak öngörülebilirliği artıracak"

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı ise Orta Vadeli Program’ın ülke adına hayırlara vesile olmasını temenni ederek, "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki ekonomi yönetiminin OVP kapsamında ortaya koyduğu hedeflerin, belirsizliği azaltarak öngörülebilirliği artıracağına olan inancımız tamdır." ifadelerini kullandı. Orta Vadeli Program’ın hazırlanma aşamasında iş dünyası temsilcileriyle etkin bir istişare mekanizması işletildiğine değinen Asmalı, şunları kaydetti: "2023 yılının ilk yarısında yüzde 3,9’luk bir GSYH artışı kaydeden Türkiye ekonomisi, bu büyüme performansıyla küresel ekonomi içerisinde pozitif ayrışmaya devam etmişti. Bu kapsamda OVP’de hem bu yıl için belirlenen yüzde 4,4 hem de önümüzdeki yıllara ilişkin öngörülen büyüme oranları, reel sektörün yatırım iştahı için oldukça olumlu mesajlar vermektedir. OVP kapsamında 2023 yılı için belirlenen enflasyon tahmininin yüzde 65’le hem hane halkı hem ve şirketler nezdinde piyasa gerçeklerine uygun bir seviyeye çekilmesini, oldukça olumlu karşılıyoruz. Önümüzdeki süreçte enflasyonla mücadeleyi önceliklendiren ekonomi politikalarının uygulanmasıyla birlikte, fiyatlar genel düzeyinde normalleşme yaşanacağına ve program sonunda yüzde 8,5’lik hedefin tutturulacağına inanıyoruz." Asmalı, ticaret savaşları, Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı gibi küresel riskler sebebiyle son yıllarda başta emtialar olmak üzere ham madde fiyatlarında büyük dalgalanmalar yaşanırken, 2023 yılının ilk 6 ayında net ihracatın büyümeye katkısının negatif olduğunu belirterek, söz konusu gelişmelere karşın; yıl sonunda 255 milyar dolara, program sonunda ise 300 milyar doların üzerine yükseleceği öngörülen ihracatın, gelecek süreçte büyümeye yeniden pozitif katkı vereceğine işaret etti. OVP kapsamında mali disiplinin sağlanmasına yönelik belirlenen hedeflerin, vergi yapısında yapılacak olan reformlar ve kamu harcamalarının etkin bir biçimde yönetilmesine ilişkin atılacak adımların kritik olduğunu vurgulayan Asmalı, "Bu vesileyle; KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin özellikle alt gelir grubuna etkisinin daha fazla olacağı düşünüldüğünde, temel gıda ve temel ihtiyaç maddelerinin istisna kapsamının korunmasının, gelir dağılımı ve sosyal açıdan büyük önem arz ettiğini yineliyoruz." ifadesini kullandı.(AA)
blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
15 Nisan, 2025 17:02 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Samsun, iklim değişikliğine uyum stratejisinde Türkiye’ye ışık olacak

2030 devrini kapsayan İklim Değişikliği Ahenk Hareket Planında çevresel, toplumsal ve ekonomik açıdan 12 kesimle ilgili 100 aksiyon belirlendi. Türkiye’de İklim Değişikliğine Ahenk Hareketinin Güçlendirilmesi Projesi Tanıtım Toplantısı Samsun’da bir otelde yapıldı. Yararlanıcı kurumu Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yürütücü kuruluşu Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı olan ve Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nce ortaklaşa finanse edilen "Türkiye’de İklim Değişikliğine Ahenk Aksiyonunun Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında bilhassa dal ve kent ölçeğinde iklim değişikliğine ahengin güçlendirilmesi yoluyla toplumsal direncin artırılması hedefleniyor.
Toplantıda sunum yapan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Ülke Ofisi (UNDP) Türkiye Proje Yöneticisi Gizem Bal, "Projenin özel maksatları; iklim dirençli sürdürülebilir kalkınma için karar alma araçlarının güçlendirilmesi, lokal seviyede iklim değişikliğine ahenk planlarının geliştirilmesi, iklim değişikliğine ahenk aksiyonu için kapasitenin güçlendirilmesi ve iklim değişikliğine ahenk hibe programı ile uygulama kapasitesinin artırılmasıdır. Proje kapsamında 4 pilot vilayette (Samsun, Sakarya, Konya, Muğla) 2025-2030 devri için Mahallî İklim Değişikliğine Ahenk Stratejileri ve Aksiyon Planları (YUSEP) hazırlanmıştır. Bu bağlamda Samsun Lokal İklim Değişikliğine Ahenk Stratejisi ve Hareket Planı’nın tanıtımı ile iklim finansmanına ait eğitim programı düzenlenmesi planlanmaktadır. Kelam konusu eğitimlerin birincisi 3 gün boyunca Samsun’da gerçekleştirilecek" dedi.

"Süper güçler yadsımaya çalışsa da iklim değişikliği bilimsel bir gerçek"
İklim değişikliğinin olmadığını savunan dünyadaki üstün güçlere değinen Samsun Vali Yardımcısı Vekili/Atakum Kaymakamı Kemal Yıldız, "1973 doğumluyum, benden yaşlı ve biraz genç olanlar bir kadro iklim olaylarını çok güzel biliyoruz. Şu anda da yaşıyoruz ancak bizim çağımızdakiler hortum olayını hiç bilmez. Türkiye’de hortum görmeye başladık. Seller evvelden de olurdu lakin ülkemizde insanların çok daha fazla sayıda bu sellerden etkilenmeye başladığını, heyelanlardan etkilenmeye başladığını görmeye başladık. İklim değişikliği bilimsel bir gerçek. Bunu son vakitlerde üstün güçler yadsımaya çalışsa da bu gerçek. Bu durumda ülkelerin yapması gerekenler var. Bu gerçeği kabul etmek, gerçekle ilgili iklim değişikliğinin nasıl önlenmesine yönelik hareketler yapılması gerekiyor. Ayrıyeten mevcut iklim değişikliğine toplumların nasıl ahenk sağlaması gerektiğine yönelik çalışmalar yapılması gerekir. Mevcut dezavantajlar nasıl avantajlara çevrilebilir ve bununla nasıl yaşayabiliriz ile alakalı önlemler alınması gerekiyor. Türkiye de bu sürecin içerisinde. Bilhassa son 20 yılda sürdürülebilir bir kalkınma içerisinde. Çevreyi kirletmeyecek güç kaynaklarına yönelerek GES ve RES üzere projelerde çok büyük bir ivme yakaladık. Kat edilecek çok uzaklık var fakat öncelikle sorunun sorun olduğu kabul etmek lazım. Bu manada bu alandaki çalışma ve Samsun’un da bu bahiste öncü olması çok değerli. Seçilen 4 vilayetteki çalışmalar Türkiye’nin tamamına sirayet edecek, kıymetli kararlar alınacak. Bu kararlar alınırken de neler yapılabilir, hangi projeler üretilebilir herkesin fikirlerinin çok açık bir gönülle söylemesi gerekiyor. O nedenle 3 gün sürecek buradaki çalışmaların yararlı olacağını düşünüyorum" diye konuştu.

"Dünya yüzeyinin yüzde 2’sini kaplayan kentler, global sera gazı emisyonlarının yüzde 70’inden fazlasını üretiyor"
Kentlerin etraf üzerindeki tesirlerine yönelik konuşan Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Şube Müdürü Esra İnce, "İklim değişikliği global bir sorun lakin tesirlerini ise en somut seviyede kentlerde yani yerelde hissettirmekte. Ülkeler ortası yapılan paylaşımlar da bu tesirlerin ileride daha büyük boyutta karşımıza çıkacağını göstermekte. Kentler dünya üzerinin sadece yüzde 2’sini kaplamasına karşın global sera gazı emisyonlarının yüzde 70’inden fazlasını üretmekte. Birebir formda güç tüketiminin de yüzde 70’inden fazlası yeniden kentlerde gerçekleşiyor. Paris Antlaşmasında taraf olmamızın ardından Cumhurbaşkanımız 2053 yılı için ‘sıfır emisyon’ amacımızı açıkladı. Lakin gerek global gerekse ulusal seviyede bu maksadımıza ulaşsak bile ani sel, çok yağışlar, sıcak hava, kuraklık, taşkınlar üzere iklim değişikliğinin tesirlerini görmeye devam edeceğiz. Bu nedenle iklimle ilgili aksiyonlar yalnızca global ya da ulusal seviyede değil, bilhassa lokal, kent ölçeğinde de planlanıp, uygulanmalı. Kentler tahlilin merkezi pozisyonunda. Kentler, iklim değişikliği ile çabada potansiyel tahlil merkezleri. Samsun YUSEP, 4 plandan birisi. Samsun vilayetine özel 11 temel bölüm ve bir de yatay kesen alan olmak üzere 12 bölümde 100 tane hareket belirledik. Bu hareketler şiddeti ve sıklığı artan iklim değişikliğine karşı Samsun kentinin ahenk kapasitesini ve direnç kapasitesini yükseltmeye yönelik hareketler olarak planlandı. Ana planın uygulanabilirliği ve izlenebilirliği de en az içeriği kadar kıymetli. Bu kapsamda çevrimiçi izleme sistemi de kurduk. Bu sistem ile hareket kurallarını 3 temel gösterge üzerinden izleyeceğiz. Bu göstergeler riskler, risklere karşı karşılıklar ve sonuçları izlemeye yönelik göstergeler. Bu sistem ile kurumlar ortasında uyum sağlamanın yanı sıra karar vericilere geriye dönük izleme ve karar verme imkanı sağlayacak. Bugünden sonra değerli olan bu planların stratejik plan ve imar planları üzere süreçlere entegre edilmesi, yatırım süreçlerinde dikkate alınması ve tüm paydaşların hayata geçirmesidir. Birinciyim değişikliğine ahenk yalnızca teknik bir süreç değil, yönetişimsel bir dönüşümü de gerektiriyor. Hareket planının aktif bir biçimde uygulanmasını temenni ediyorum" halinde konuştu.

"Plan kapsamında 12 dalla ilgili 100 aksiyon belirlendi"
Küresel iklim değişikliği ile gayrette 12 dalda 100 hareketin belirlendiğinin altını çizen Samsun Büyükşehir Belediyesi İklim değişikliği ve Sıfır Atık Daire Başkanı Ali Tulumen ise "Yakın vakitte Samsun’da Sürdürülebilir Güç Hareket Planını tartıştık. Samsun’un 2030, 2050 yılı gayelerini görüştük. Samsun’da iklim değişikliğine ahenk manasında çok hoş çalışmalar yapıyoruz. Ayrıyeten güç yoksunluğu ile ilgili de çalışmalar yürütüyoruz. Bu kapsamda vilayetimizde toplumsal yardım maksatlı olarak hala kömür kullanan 250 hanenin doğalgaz dönüşümü de yapılıyor. 2025-2030 devrini kapsayan İklim Değişikliği Ahenk Hareket Planında çevresel, toplumsal ve ekonomik açıdan 12 kesimle ilgili 100 aksiyon belirlendi. Bu hareketlerin İklim Portalı üzerinden takip edilecek olması da çok kıymetli ve manalı. Samsun pilot vilayet olmasıyla yakın vakitte onaylanacak İklim Kanunu’ndan sonra il koordinasyon kurulu oluşturulduğunda vilayet olarak bu kanuna hazır olacağız. Yalnızca hangi kurul ve başlıklarda ne tıp süreç yapılacağını görüşeceğiz. Bu da bizi aksiyon almadaki sürecimizi çok hızlandıracaktır. İklim değişikliğine ahenk yalnızca bir etraf sıkıntısı değil, ortak bir sorumluluk, toplumsal seferberlik gerektiren bir durumdur. Bu türlü bir durumda maalesef İklim Maddesine karşı yapılan paylaşımlar epey tasa vericidir. Bu türlü bir sıkıntıyı bir ayrım aracı olarak değil bilim kısmına olan haksızlık olarak görüyoruz. Bugün yapılmayacak her bir aksiyonda gelecek kuşağın çocukları çok daha büyük risklerle karşı karşıya bırakılacaktır" tabirlerini kullandı.
Toplantılar, 3 gün boyunca çeşitli sunum ve bilimsel çalışmalar ile devam edecek.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.